Bugün Gazetesi'nin haberine göre Dundee Üniversitesi'nde "Enerji, Petrol, Maden Hukuku ve Politikalari Merkezi"nde yüksek lisansini yapmis, Ahi Evran Üniversitesi Uluslararasi Iliskiler Bölümü Ögretim Üyesi. Demir, "Türkiye'nin aslinda bir enerji terminali oldugunu düsünüyorum.Türkiye'den geçen petrol ve dogal gaz boru hatlarina bakildigi zaman farkli boru hatlari,farkli tedarikçiler,farkli nakliye kanallari var.Degisik kaynaklardan gelen degisik türdeki enerjiler Türkiye'de bulusuyor, sonra tüketicilere yöneliyor.Tüketim pazarlarinin yapisi, istegi, yaklasimi da bu yönde.Türkiye AB'nin enerji güvenligi stratejisinde kilit bir öneme sahip. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hatti'na ev sahipligi yapmakla Türkiye'nin küresel enerji güvenligi açisindan önemi de artti" diyor.
'PETROL DEGIL, SAHNEYI TERK ETMEME SAVASI'
-Yüksek petrol fiyatlarinin üretici ülkeler üzerindeki etkisi nasil?
Yüksek petrol fiyatlarinin üretici ülkeler üzerinde her zaman olumlu bir etkiye sahip oldugu düsünülür, bu da yanilticidir, olumsuz etkilere de neden olabilir. Üretici ülkelerde disaridan gelen kaynak mali yapilanmalari içerisinde sindirilemeyince, yani sindirebileceginden daha fazla yemek yemenin insani rahatsiz etmesi gibi, üretici ülkelerde rantiyeci devlet yaklasimi ortaya çikar. Bu durumda da yönetici elit ile vatandaslar arasindaki uçurum gittikçe büyür, muhalif, köktenci, radikal akimlar güç kazanir. Arap Bahari sürecinde halk ile yönetimler arasindaki çatismalarin bir nedeni de bu uçurumdur. Bazi zamanlarda "yerin altindaki petrol, bankadaki paradan daha iyidir" prensibi önem kazanir.
-Tüketici ülkeleri nasil etkiliyor yüksek petrol fiyatlari?
Tüketici ülkelerden üretici ülkelere bir kaynak transferinin oldugu asikârdir. Ancak, üretici ülkelerdeki mali yapilanma bu kaynak aktarimini, gelen parayi emebilecek bir yapida degildir. Bu para tekrar ABD, AB ülkeleri, Japonya gibi önde gelen tüketici ülkere yatirim olarak dönüyor. Bu ülkelerdeki borsalarda veya tahvil, emlak piyasasinda degerlendiriliyor. Bu nedenle önde gelen tüketici ülkeler bu yüksek petrol fiyatlarindan çok da fazla olumsuz etkilenmiyor.
GELISMEKTE OLAN ÜLKELERIN DURUMU
-Yüksek petrol fiyatlarindan en çok hangi ülkeler olumsuz etkileniyor?
Gelismekte olan tüketici ülkeler çok olumsuz etkilenirler. Yüksek petrol fiyatlari tüketiciye ya dogrudan yansitilir ya da disaridan borç alma yoluna gidilir. Tüketiciye dogrudan yansitilinca yüksek enflasyon ortaya çikar, issizlik artar, sosyal kargasaya neden olur. Seçim kaygisi güden politikacilar farkli tedbirler alma yoluna gidebilirler, bu durum iç politikanin genel çerçevesi açisindan istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Disaridan borç alma yoluna gidildiginde ise IMF ya da Dünya Bankasi gibi aktörlerden veya uluslarasi kuruluslardan borç alinmasi gündeme geliyor, bu durumda da küresel aktörler daha etkin ve yetkin bir konuma sahip oluyor.
-Sizin tezinize göre, Arap Bahari yasayan ülkelerde uluslararasi güçler petrol savasi vermiyorlarsa neyin mücadelesini veriyorlar?
Küresel güvenlik, bölgesel yansimalari, radikalizmin önüne geçmek, kendi politikalariyla uyumlu hareket edecek yönetimleri is basina getirmek. Bu bir petrol savasi degil, küresel aktörlerin sahneyi terketmeme savasi. Petrol bahane, Avrupa ülkeleri kontrollü rejimden yana. Savasin asil nedeni Avrupa ülkelerinin kendi politikalarina uyumlu hareket edebilecek rejimleri olusturma ve bu rejimleri sürdürebilecek yöneticileri isbasina getirme istegidir. Bu büyük tablo içerisinde petrol, birkaç firça darbesinden ibarettir. Mesela, Sarkozy seçim kampanyasina Libya üzerinden basladi. Küresel ölçekte faaliyet gösteren uluslararasi petrol sirketleri kendi yönetim kurullarina ve hisse senedi sahiplerine karsi sorumludurlar. Kayitli olduklari ülke yönetimlerine degil.
PETROL YER ALTINDA ISLAK BIR HALI GIBIDIR
-Türkiye de yerin altinda mi tutuyor petrolü? Aslinda bir petrol denizinin üzerinde mi?
Petrolün yerin altinda deniz halinde bulunmasi yanlis bir algilamadir. Islak bir haliya benzetebiliriz. Petrol yerin altinda rezervlerdeki kayaçlarin içerisindeki gözeneklerde bulunur. Yerin altindaki herhangi bir kaynagin üretim asamasina geçebilmesi için buradaki rezervin kâr-zarar analizinin yapilip, üretime geçme kararinin ona göre verilmesi lazim. Bu hesaplanirken ilgili rezervin büyüklügü, yüzeye yakinligi, bu rezervdeki kurtarilabilir, yani çikarilabilir petrolün miktari, bu petrolün kalitesi, aci mi tatli mi, agir mi hafif mi oldugu hepsinin degerledirilip, ona göre üretime geçilip geçilmemesine karar verilir.
IRAK ABD'YE GÖBEK BAGIYLA BAGLI
-ABD askerleri Irak'tan çekiliyor, ABD Irak'a petrol için girmisti, alacagini aldi, simdi çikiyor mu?
Yaygin kani 2003 yilinda ABD'nin Irak'a petrol için müdahale ettigi yönünde, ancak bu yanlis . ABD Irak'a petrol için girmemistir, bir liste yapacak olursak petrol bu listenin sonlarinda yer alir. Küresel petrol havuzunda saticilarin ve alicilarin aidiyetleri, kimlikleri çok önemli degildir. Yeter ki parasini verip satin alsin. ABD'nin Orta Dogu Bölgesi'nden ithal ettigi petrol, Latin Amerika ve Bati Afrika ülkelerine göre az bir oranda.
-ABD petrol için degilse niye geldi Irak'a?
Petrol için oldugu söylenince büyük tablo gözden kaçiriliyor. Stratejik öneme haiz bu cografyada kendisi ile daha uyumlu politikalar gelistiren veya yürüten rejimlerin isbasina gelmesini saglamak ve konumlarini güçlendirmek. Bunun için bölgede asker konuslandirmak. Irak'ta kendisiyle uyumlu yönetimi is basina getirdi ve gitti. Geldigimiz noktada da Irak özelinden ziyade bölge genelinde bunu basarmis görünüyor.
-Irak'ta tam anlamiyla ABD'nin istedigi bir düzen kuruldu mu?
Irak'ta su anda kurulan düzen gerek yönetebilme kapasitesi gerekse ekonomik gücü açisindan ABD'ye göbek bagiyla bagli. ABD'nin buraya girmesini petrole baglayanlar simdi ABD çekilirken petrolün hepsini alip gittigini mi söyleyecekler? Eger tamamen petrol nedeniyle girseydi, simdi Irak'taki bütün petrolü de alip gitmesi lazimdi.
-ABD'li petrol sirketlerinin bu bölgede etkin olmasi istenmez mi?
Istenir, ancak yatirimci petrol sirketleri ile dogal kaynaga sahip ev sahibi ülkeler arasinda yapilan üretim paylasim anlasmalari var. Bu üretim paylasim anlasmalarinin yapisina bakildiginda, pazarlik gücü basta petrol sirketlerinden yana olmakla birlikte üretime baslandiktan sonra zaman ilerledikçe ev sahibi ülkeler lehine degisir. Petrolün yerin altindan çikarilip islenmesi, pazara sunulmasi sürecinin hiçbir asamasinda petrolün aidiyeti yatirimci petrol sirketi tasarrufunda olmaz. Irak'la yapilan anlasmalarda petrolün sahibi Irak'tir, Irak halkidir. Yatirimci petrol sirketlerinin kazanci maliyet kurtarim petrolü ve üretimden aldiklari paydan ibarettir.
ABD UCUZ PETROL FIYATINI DESTEKLEMEZ
-ABD'nin Irak'a müdahalesinin bir amacinin da petrol fiyatlarini düsürmek oldugu söylenir.
Hayir, aslinda ABD düsük petrol fiyatlarini desteklemez. Çok yüksek olmasa da belirli bir bandin altinda seyretmeyen petrol fiyatlari stratejisini benimser. Çok düsük olmayan petrol fiyatlari ABD'nin çikarlari için daha uygundur. Petrol fiyatlari düsük oldugu zaman ABD'deki yerli petrol firmalari ya zarar eder ya da çok az kâr edebilirler. Bu firmalarin ABD'deki baskanlik yarisi, kongre üyelerinin seçimi ve diger lobilerdeki etkinliklerini düsündügümüzde ABD'nin niye düsük petrol fiyatlarini desteklemedigi anlasilacaktir.
-Uluslararasi politika açisindan da mi düsük petrol fiyatlarini ABD istemiyor?
Küresel ölçekte bakildiginda enerji girdisi, her türlü üretim için, ekonomik etkinlik için hayati bir yer tutmaktadir, ürünlerin nihai fiyatina da yansimaktadir. ABD, bu faturayi ödeyip petrolü satin alabilmekte, ancak Çin, Hindistan, Almanya gibi küresel hegamon gücüne meydan okuyabilecek ülkelerin ucuz fiyatla petrol satin almalarini önleyerek ABD bu potansiyel rakiplerinin kendi önüne geçmesini engellemeye çalisiyor ya da geciktiriyor.
BÜYÜK SIRKETLERININ TÜRKIYE'YE ILGISI ARTIYOR
-Yani basimizdaki ülkelerde petrol var, Türkiye'de niye yok?
Ülkemizdeki petrol yataklari genellikle küçük küçük rezervler halindedir ve ekseriyetle derindedir. Bunun nedeni de jeolojik olarak yeryüzünün olusumu sirasinda Anadolu tabakasinin Arap tabakasinin altina dogru girmis olmasidir. Netice itibariyle üretim maliyetleri yüksektir. Bazi sahalarda rezerv üretime geçmeye yetecek kadar büyük degildir.
-Türkiye'de aslinda çok petrol var da yabanci güçler bunun çikarilmasini engelliyor mu?
Türkiye'deki petrol rezervlerinin üretime geçecek kadar büyük olmamasi gibi bir kisim nedenlerle daha önceden açilan bazi kuyularda üretime geçilmemis. Ancak, açilan bu kuyulardaki petrolün kalitesi, rezervi, yüzeye yakinligi gibi bir kisim teknik bilgiler, sismik arastirmalar, hepsi TPAO bünyesinde kayit altina alinip arsivlenmistir. Yabanci güçlerin engelledigi söylemleri TPAO'da görev alan yöneticilere haksizlik olur, bir tane mi vatanperver yönetici isbasina gelmedi?
-Arama yeterince yapiliyor mu?
Asil sorun arama-tarama faaliyetlerinin yeteri kadar yapilmamasinda. Mesela, Romanya'daki arama-tarama kuyusu sayisi Türkiye'deki arama-tarama kuyusu sayisindan daha fazlaydi. Sismik arastirmalarimiza ilave arama-tarama kuyusu sayisi artirilirsa saglikli sonuçlar elde edilebilir. Nitekim Karadeniz'de petrol bulundu. Bu çerçevede çok uluslu petrol sirketlerinin Türkiye'ye artan bir ilgisinden söz edebiliriz.
Bugün