Son zaman deyin, isterseniz son dem deyin buna topyekun ‘’hepimizin psikolojisi ayni ‘’bozuk yani…
Sürekli tekrar etmemin geregi yok, haliyet-i durumumuzdan dünyanin basina bela olan su Pandemi sorumlu.
Herkes mutlak birbirine benzer; özel ve kimi ortak genel mutsuzluklar, kayiplar, özlemler, kaygilar yasadi bu arada…
Üç asagi-bes yukari tema ayniydi.
Herkesin etkeni farkli ama yürege sarsan aci ayniydi!
Kimi olumsuzluklari olumluya çevirip, bir kazanç elde etmemiz mümkün ama motivasyonlarimiz çok düsüktü, <3 dolmayan sarjzlar da…
Zor isti, simdi o kadar olumsuzluklarin içinden siyrilarak yolculuk etme, Ahvallerimiz simdilik fazla kabiliyet, aktivite getirmezken, büsbütün kilitlenmistik içimize kendimize… Keyfimiz çogu zaman bir içimlik Cigara, kimimizde o da yok bizimki Marmara havasi çekmek oldu.
Zorunlu, sosyal ve her türlü yasamsal çevre kopuslari çogu zamanlarda aktivitelerimizi kisitlarken bazen birakip gitmek istedik her seyi…
-Isi
-Asi
-Ask’i
Ask dedim de bunu 14 Subati icat eden kapitalist düzenin yardakçilarina gönderiyorum...
Sevgi tek güne sigar mi hiç?
‘’Yasadiklarimdan ögrendigim bir sey var
Yasadin mi, yogunluguna yasayacaksin bir seyi
Sevgilin bitkin kalmali öpülmekten’’demis
Demis üstat, Ataol BEHRAMOGLU abi.
Ben de ögreninceye kadar, tikandigim yerde aglamanin verdigi
"Müskülpesent’’ asalete sigindim çogu zaman… Ama inanin yalin halinden isim çekimleri hallerine kadar kaç safha varsa oralardan geçtim.
-Sen, sana, sen de, senden derken vakit geçti.
Ana dek, güldük, mutlu olduk, costuk, çildirdik, sikildik, sinirlendik, bagirdik, agladik, Kimi zamanlar… Dolu, dolu yasamak bize göre buydu, Gökyüzünden yagan dolulardan baska bir doluluk göremedik, içimiz de!
Hayati sevdik, sevmenin evrenselligini bildik, umut etmenin omurgamizi dik tuttugunu, gürleyen gök gürültüsünden sonra gökten taslarin düsmedigini, tosladigimiz duvarlardan kanayan yerlerimizi silip hayata devam ettik!
Ama insanlara yeniden güvenmeyi asla ögrenemedik, onun eksikligiyle içimizin isyanlarini bastirmadik, Bu basarisizligin hep gönlümdeki ömrümden yedigini fark ettigimde onu korumaya alip, ne türlü islahat gerekiyorsa pesinden gittim hüzünlüce. ..
Bu sartti yüregimin merkezi otoritesini kurmaliydim ya
da sinifta kalmaliydim hemi de perisan bir vaziyette
Zamanla eksikligimin bir insandan ziyade özgüven eksikligi
oldugunu, üzerime yapisan herkesin üzme potansiyelli oldugu hirkasini çikarip attim, yakin bir tarihte…Içimin kültürünü ve uygarligini kesfettim. Müttefiklerimi belirledim. Dersler çikardim kendime özgü mitolojimden… Kendimi bildim… Ne benim için elzem, ne degilin farkinda ligina vardim ve kendi veznimi çözdüm!
Bazi vedalar gerektigi içindir, çözümsüzlük önekleriyle dolu oldugundan.Bazi vedalar olgunlasmadan düsen meyveler gibidir, sasirtirlar seni…
Bazi vedalar, bir veda biçimi degildir, sürgüleri ne ardindan kapatilir, ne de siz içerden kilitlersiniz…Neyse olsun, ne olacaksa olsun, dersiniz… Iyi aile kizi etiketlerine yargilara da aldirmadan
Ben sonuncusunu aliyorum/ yasamimda olmazsa olmazim dedigim insanlarin vakitleri gelince gideceklerini biliyorum…
Giden en adidir ayrica!
Yasayarak ögrenmek en güzel, etkili bir yol belki de…
Bunu yazamamis olsaydim, bas git kizim, derdim kendime fakat bundan daha kötü olani seçtim, yasayarak ögrenmek için kaliyorum
14 Subat ‘’ Sevgi Günü’’ nüzü Kutluyorum…
Ayla Gürel
Bu yazı 25452 defa okunmuştur.