Karakter boyutu :
29 Mart 2014, 04:19
Devlette bin civarında ABD gladyosu varMüyesser Yıldız röportajı
Devlette bin civarinda ABD gladyosu var Basbakan Erdogan, Cemaat yapilanmasinin “casusluk” yaptigini, yabanci istihbarat örgütlerine hizmet ettigini anlatiyor. Disisleri Bakani Davutoglu da son ses kaydiyla ilgili olarak, “Bu devlete ve millete karsi savas ilânidir” diyor. Oysa Gazi Üstegmen, Avukat Serdar Öztürk bunlari 5 yil önce söylemis, bugün iktidarin görevden aldigi tüm polis ve yargi mensuplarinin isimlerini tek tek desifre edip, Genelkurmay’a, Savciliklara, “Durum savas hâli kadar ciddidir” uyarinda bulunmustu. Bakin Serdar Öztürk 2009’dan itibaren TSK yetkililerine ve savcilara gönderdigi gizli/açik dilekçelerde neler yazdi, Erdogan’a hangi tavsiyelerde bulundu ve kimlerin isimlerini verdi: “Ergenekon sorusturmasi adi altinda yürütülen faaliyetler sorusturma degil, askeri casusluk faaliyetidir.. ABD’nin angaje etti Cemaatçi polisler, TSK ile ilgili gizli bilgileri sorusturma maskesi altinda özel olarak elde etmeye çalismaktadir. Bu nedenle bazi emekli subaylari da kimini tutuklatma tehdidiyle, kimini de para karsiligi kullanmaktadirlar...” “Konuyla ilgili görevli devlet kurumlanin milli güvenlik açisindan Emniyet Istihbarat, TEM ve KOM’daki Cemaatgilleri yakindan takip etmesi gerekmektedir...” “Durum savas hâli kadar ciddidir... Çünkü yürütülen faaliyetler esasen bir cemaatin basta emniyet olmak üzere resmi kurumlara sizdirdigi müritleri eliyle yürüttügü Cumhuriyet tarihinin en kapsamli askeri casusluk faaliyetidir...” “Sayin Basbakana tavsiyem odur ki, suç isleyen hiç kimsenin arkasinda durmasin. Suç isleyen ister bir uyusturucu kaçakçisi olsun, isterse bir savci aralarinda hiçbir fark yoktur. Nasil ki, 1 liralik haram ile 1 trilyonluk haram arasinda fark yok ise... Eger Basbakan bu sürecin dogrudan içinde degilse, suç isleyen savcilardan da uzak durmasi, tamamen kendi yararina olacaktir. Aksi halde, içinde askeri casusluk barindiran ve ABD hizmetkâri Fetullahçilar ve Adnan Hocacilar tarafindan açilan bu batagin, kendisini de içine çekeceginden hiçbir süphe duymasin...” Serdar Öztürk, müvekkili ve silah arkadasi Avukat Levent Göktas tutuklandiktan sonra “Cemaat örgütünün” üstüne gitmeye basladi. Bir gün bürosunu basan polisler sözde “AKP ve Gülen’i Bitirme Plani”ni buldu. O da tutuklandi ve 5 yil 9 ay hapis yatti. Tutuklanmadan önce ve sonra tam 84 isimle birlikte Besiktas’ta görevli özel yetkili hakim ve savcilar, dönemin HSYK üyeleri hakkinda her yere suç duyurusunda bulundu. Listenin basina da hep Fetullah Gülen ve CIA’ci John Kunstadter’in yaninda Ali Fuat Yilmazer, Recep Güven, Mutlu Ekizoglu gibi polis seflerini koydu. Bu isimlerin, “Askeri casusluk, yasa disi telefon dinlemesi yapma, devletin güvenligine iliskin bilgileri temin etme, sahte resmi evrak kullanma ve düzenleme” gibi tam 18 ayri suçtan yargilanmasini talep etti. Serdar Öztürk bu yapilanmaya karsi adeta dava açma rekoru kirdi. Açtigi davalar ve yaptigi suç duyurulari 400’ü asti. Çünkü tutuklandigi gün su yemini etmisti: “Ogullarimin döktügü her bir gözyasinin hesabini sorup, gördügüm hukuksuzluklara karsi yasal yollara basvuracagim.” STOCKHOLM SENDROMU YASAMIYORUM, BASBAKAN DOGRU SÖYLÜYOR Serdar Öztürk 15 gün önce tahliye oldu. Basbakan Erdogan ve AKP iktidari 5 yil sonra onun çizgisine geldigine, desifre ettigi isimlerin tamamina yakinini görevden aldigina göre, söyleyecekleri olmaliydi. Iste Öztürk’ün sorularimiza verdigi cevaplar: Soru : Basbakan Erdogan, “Cemaat casususluk faaliyeti yapiyor” diyor. Ne dersiniz? Öztürk : Dogru söylüyor. Yanlis adam dogruyu söylüyor diye dogru degismez. Gerekçesi ne olursa olsun, AKP’nin hata yaptiklarini açiklamasi ve hatadan dönülecegi iradesini göstermesi önemlidir. Ayni iradenin Balyoz saniklari için de en kisa zamanda gösterilmesi gerekmektedir. Bu saatten sonra Cemaatin yapacagi en dogru sey de Türk Milleti’ne dogrulari anlatip, hatalarini kabul etmeleri, Türk Milleti’nin adaletine siginmalaridir. Çünkü yaptiklari isin Müslümanlikla da bir ilgisi yoktur. Islam dini hiç kimsenin tekelinde degildir. Biz inancimizin geregi sadece Allah’a tapariz, kullara tapmak bizim kârimiz degil, ama cemaatte böyle bir hastalik oldugu anlasiliyor. Ülkenin 100 yillik gelecegi için herkesin yaptigi hatalari samimiyetle kabul etmesi, açiklamasi ve Türk Milleti’nin kararina da saygi duymasi gerekir. Biz millet olarak inancimizin geregi, affetmeyi severiz. Simdi beni Stockholm sendromu diye elestirenler çikabilir. Biz bu insanlara hiçbir zaman hayranlik beslemedik, ama bunlar maalesef bu toplumun çocuklari. Yaptiklari hatayi anlamislarsa, kisisel olarak ben bana yapilani affederim. Bunu da Türk Milleti’nin 100 yillik gelecegi için yaparim. Ama asil helâllik almalari gerekenler Kuddusi Okkir’in esi Sabriye Hanim, Ali Tatar kardesimin annesi Sati Ana ve agabeyi Ahmet Tatar ve bu süreçte hayatini kaybeden diger degerli insanlarimizdir. Eger bu süreç Türk Milleti’nin birligine hizmet ederse, bu musubetten böyle bir hayir çikartma imkânimiz olursa ne mutlu bize. Ancak ayni hatayi yapmaya, hatada israra devam ederlerse, bu milletin yüzde 82’sinin kendisini Türk-Müslüman ve Atatürkçü olarak tanimladigi gerçegi gözönüne alindiginda, birlesen bu Cumhuriyetçi insanlar ihanettte israr edenleri hiç çekinmeden ezer. Meslegi, yüksek rütbesi, makamlari ne olursa olsun. Soru : 2009’da kimse daha ne oldugunu anlamazken, siz Cemaat ve Cemaat-ABD baglantisi oldugu kanaatine, buna dair bilgi ve belgelere nasil ulastiniz? Öztürk : Levent (Göktas) Albay gözaltina alindiginda Genelkurmay’i, Ankara Cumhuriyet Bassavciligini ‘Fetullah Gülen askeri casusluk yapiyor’ diye uyardik. Yazili kanitlari verdik. Neydi o kanitlar? Avukat Hüseyin Buzoglu’nun el konulan flash diskini ITÜ bilgisayar laboratuvarinda çözdürdük. Bunun içeriginin baskasi için hazirlandigini, daha sonra onunla ilgili verilerin silinip, Buzoglu’na uyan verilerin yüklendigini ve bunun da Emniyette yapildigini kanitladik. Levent Albayin ofisinde el konulan DVD’nin de ona ait olmadigini net olarak biliyorduk. Burada Levent Albay’in tutuklanmasini saglamak için askeri sir niteliginde bilgiler yüklenmisti. Birilerinin ellerinde hedef kisilerin listesi vardi ve operasyonu yapan da Amerikalilardi. Mesela benim ofisimin aranmasi için gösterilen dayanak 24 Mayis 2009 tarihli bir ihbar e-mailidir, ama burada benim adim geçmiyor. Bunu hiçkimse hukuki, yargisal bir faaliyet olarak açiklayamaz. Ofisime yönelik organizasyonda yer aldigindan süphelenip, hakkinda suç duyurusunda bulundugum polislerden birinin ABD Büyükelçiligi ile dogrudan telefonla görüstügünü, ofiste kesfi yaptigini iddia ettigim polislerin ise Israil’le dogrudan telefonla görüstügü ortaya çikardik. Levent Albay daha gözaltindayken bir polis memurunun gelip, ‘Komutanim biz de Ülkücüyüz. Ne yapilmaya çalisiliyor, anlamiyoruz. Sürekli toplantilar oluyor, Amerikalilar gelip gidiyor’ demesini ciddiye aldik. 10 veya 11 Ocak saat 22.30’da Amerikalilari Istanbul Emniyet Istihbarat Subesinin bulundugu C blokun önünde bizzat gördüm. Daha sonra Ergenekon iddianamesi eklerinde, Tuncay Güney’in CIA görevlisi John Kunstadter’in elemani olduguna dair bazi dökümanlar bulduk. Avukatlik yaptigim süreçte bu operasyonun kurgulama asamasinda oldugunu bildigimiz bir kisiyi tanik gösterdik, dinlenmedi. Bize verdigi bilgiler, hedef kisileri belirlemek için Türkiye’de bir sirket kurulduguydu. Bu sirketin arastirilmasi talebimiz de kabul edilmedi. En nihayet Wikileaks belgelerinde de Amerikalilarin, polislerden birifing alacak kadar isin göbeginde oldugu ortaya çikti. Dolayisiyla bu tümüyle bir dis operasyondur, cemaat mensubu bazi kisiler bu operasyonda fiilen yer almislar, kendi milletine ve dinine ihanet etmislerdir. Tüm bunlari birlestirince, bir askeri casusluk faaliyeti ile karsi karsiya oldugumuzu anladik. Biz NATO üyesi olsak da, her ülkenin milli planlari vardir. Müttefik ülke olsak bile ciddi hiçbir ülke buna müsaaade etmez. DEVLETTE BIN GLADYO Soru : ABD’nin hedefi ve bu operasyonlarda cemaatin rolü nedir? Öztürk : Olay sematik olarak sudur; ABD, Türkiye’yi zayiflatmak istiyor. Bunun için de cemaatin yargi, emniyet, ordu ve basin içindeki yapilanmasini operasyonel olarak kullaniyor. ABD’nin hedefi, zayif düsen Türkiye’nin bölünmesini saglayarak, K. Irak ve Türkiye topraklarindan kopartilacak parçalarla kukla bir Kürt devleti kurmaktir. Bu küresel operasyonu da Kürtleri çok sevdiginden degil, sadece Israil’in güvenligini saglamak, petrol ve maden yataklarini rahatça sömürmek için yapiyor. Cemaat sadece taserondur. Isin gerçegi sudur; Cemaatin yargi ve polisteki örgütlenmesi, Amerikan istihbarat örgütlerindeki savas çetelerinin tetikçisidir. Cemaatin içindeki herkes tabii ki örgüt ve örgüt üyesi degildir Bir takim insanlar halisane dini duygularla cemaat içindedir. Ama ABD bu dönemde gladyo yapilanmasini MIT, emniyet, yargi, ordu ve basin içinde gizli olarak teskilatlanmis cemaat üyeleri içinden teskil etmistir. Bu kisilerin sayisi da yaklasik bin kisi civarindadir. Soru : Genelkurmay Baskanligina, komutanliklara özel mektuplar yazdiniz, resmi dilekçelerle suç duyurusunda bulundunuz, ama hiçbir tebdir alinmadi veya gidisat önlenemedi. Neden? Öztürk : Operasyon AKP ve hükümeti asan, dogrudan Türk Milleti ve devletini hedef alan bir operasyondu. Kisisel kanaatim operasyonun arkasinda Amerika’nin oldugunu anladiklari için çekindiler. Ordunun o dönemde bu operasyona engel olma gücü yoktu diye düsünüyorum. O yüzden de tek güç olan Türk Milleti’ni uyandirma ve bilgilendirmeye çalistik. Gezi Parki olaylari ve halkin Silivri’de ayaga kalkmasi, tümüyle Amerikalilarin kontrolündeki bu operasyona ve bunu yürüten taseronlarina tepki niteligindedir. CEMAAT GENERAL SEVIYESINE ULASTI Soru : Erdogan her gün suçlama yapiyor, ama icraat, ciddi bir sorusturma veya dava yok. Sadece görevden almalar var. Sizce acilen yapilmasi gereken nedir? Öztürk : Devleti yönetenlerin ilk yapmasi gereken, TSK içindeki cemaat yapilanmasini temizlemektir. Bize göre, su anda general seviyesine ulasmis bu kisilerin bir gecede emekliye sevk edilmesi gerekiyor. Hükümet su anda bunu yapacak güçte ve yapmalidir da. Halk, ordu içindeki temizligi ‘orduya kumpas’ olarak degerlendirmez, çürük elmalarin ayiklanmasi olarak kiymetlendirir. Devletin bin yillik gelenegi var. Orduya, camiye ve okula siyaset sokulmaz. Böye bir seye tevessül eden haindir. Ordu içinde ayrilik gayrilik yaratacak, cemaat veya siyasi akimlara asla müsamaha gösterilemez. Hele hele müttefik bir ülke bile olsa, ülkemizi hedef almis bir operasyonun kontrolünde olan Cemaat yapilanmasinin ordu içinde uzantisinin olmasi kabul edilemez. BATIRILMAK ISTENEN GEMI VE ÇALAN KAPTAN DENKLEMI Soru : Bu kapsamda 17 Aralik yolsuzluk operasyonlarini nereye oturtuyorsunuz? Öztürk : 17 Aralik operasyonu asla bir temiz eller operasyonu degildir. Tümüyle ülkeyi istikrarsizlastirmak için degisik bir yol ve yöntemin denenmesidir. Yabanci bir gizli servisin kontrolünde olan cemaatin, bu gizli servisin yürüttügü operasyonun manivelasi oldugu çok açiktir. Cemaat sürekli ‘delil gösterin’ diyerek, herkesi aptal yerine koymaya çalissa da Türk Milleti Cemaat ve Amerikalilarin sandiginin aksine öngörülü ve ne oldugunu anlayabilecek birikime sahiptir. Bu bir örtülü faaliyettir. Örtülü faaliyet demek ayni zamanda casusluk faaliyeti demektir. 17 Aralik su ya da bu. Bir tarafta Amerikalilarin kontrolünde gemiyi batirmaya çalisan adamlar var. Desifre olunca, ‘gemi kaptani hirsizlik yapiyor’ denerek, gemiyi batirma faaliyeti gözden kaçirilmak istendi. Gemi kaptani hirsizsa, kaptanlik yapacak çok kimse var, ama gemi batarsa herkes gider. O yüzden asli hedefimiz gemiyi batirmak isteyenler olmalidir. Hirsizlik ciddi, ama bunun yaninda tali bir konudur. Bir baska örnek vereyim; Sizi öldürmeye çalisan biri var, bir de cebinizden cüzdaninizi çalmaya çalisan. Önce hangisiyle mücadele edersiniz? Soru : AKP-Cemaat bir bütündü ve ayni kaynaktan güç aliyorlardi. Ne oldu da bu kirilma yasandi? Öztürk : ABD, AKP’yi kendi küresel projelerini uygulamak için getirdi, yol arkadasi olarak da Cemaati yanina koydu. AKP’in genis kadrosu yoktu, ama parasi vardi. Cemaatin ise hem kadrosu, hem parasi vardi. AKP, ABD’nin istediklerini istedigi sekilde yerine getiremedi. Türk Milleti’nin Kibris, Ermenistan, D. Karabag’la ilgili hassasiyeti ve ülkenin bütünlügünün korunmasi konusundaki kararliligi nedeniyle AKP basarili olamadi. ABD kendi istediklerini, istedigi sekilde yapamadigi için AKP’yi saf disi birakmaya çalisiyor. Buradaki savas aslinda Cemaate karsi degil, bunun arkasindaki Amerikan savas çeteleriyledir. Kastim, ABD’nin istihbarat örgütleri ve ordusu içinde yapilanmis, finans ve silah sirketleri tarafindan yönlendirilen, güya Amerikan halkinin çikarlari ve Amerikan halkini korumak için degisik ülkelerde örtülü operasyonlar yapan gruplardir. CEMAAT OKULLARI AMERIKAN KOLEJLERININ ISLEVINI GÖRÜYOR Soru : Bu “örgütü” ilk ortaya çikaranlardan birisi oldugunuza göre, bir ad vermek gerekirse ne dersiniz? Öztürk : Bunu cevaplamadan önce bir örnekle açiklayayim. Eskiden tüm düyada Amerikan kolejeleri vardi. Zeki gençler Amerikan kolejlerinde okur, yurtdisinda egitim görür ve devletin önemli makamlarina gelirlerdi. Çogu Amerikan hayranligi ile yetistigi için Amerikalilarin her dedigini sanki kutsal bir emirmis gibi kabul ederek davranirdi. Bunun karsisinda da ABD veya baska bir devlet, hangisi olursa olsun milli çikarlarin siki sikaya korunmasi gerektigini düsünen, milli ruha sahip bir devlet adami grubu vardi. Bütün mücadele bu minval üzerinde yürürdü. Bütün dünyada genel olarak ABD karsitliginin artmasi sonucu bu tip okullara ragbet azaldi ve bir sekilde ABD’nin yerel ülkelerdeki insan kaynaklari zayifladi. Bugün cemaatin 191 ülkede 800 civarinda okulu oldugu söyleniyor. Bu okullarda bildigim kadariyla 8 saat Türkçe, 25 saat Ingilizce ders veriliyor ve genellikle Bati kültürü öne çikariliyor. Bu nedenle Ingiltere tarafindan Fetullah Gülen’e Ingiliz kültürünün yayilmasina katkida bulunudgu için ödül verilmistir. Bu tabii bize göre nahos bir durumdur. Bizim isimiz Ingiliz ya da Fransiz kültürünü benimsemek ve yaymak degil, temeli adalete dayanan kendi öz kültürümü dünyaya yaymaktir. Cemaat mensubu polislerin bir kismi da bu sekilde yetistirildi, Afrika ülkeleri ve Kosova’da görev yapiyorlar. Amerikalilarin, Cemaati Türkiye disindaki operasyonlarda nasil kullandigina güzel bir örnekten söz edecegim. Bu sekilde BM görevlisi olarak Afrika’nin bir ülkesinde görev yapan emniyet müdürümüz yerel seçimlerde ABD’nin devlet baskani olarak seçilmesini istedigi kisiye Müslümanlarin oy vermesini saglamak için kabilerlerle birebir irtibata geçmis, radyo istasyonu kurmus, bunu uzak kabilelere de ulastirip, ABD’nin istedigi kisinin seçim propagandasini yapmistir. Bu sekilde o kisinin devlet baskani seçilmesine katkida bulunmustur. Diger aday da Müslüman bir adaydir. Bu, ABD’nin Cemaati nasil bütün dünyada operatif olarak kullandigina güzel bir örnektir. Afrikali Müslümanlar camide yanlarinda namaz kilan Müslüman bir Türk’e sonuna kadar güvenirler. Oysa bir Amerikalinin böyle bir faaliyet yapmasi mümkün degildir. Bir Türk ‘Selamün aleyküm’ dediginde akan sular durur, tüm imkanlar akitilir. Bu açiklamadan sonra ben olsam örgüte Truva Ati Örgütü adini veririm. HARICILER, YEZID GIBI Soru : Ama herkes onlarin Islâm’a hizmet ettigine inaniyor... Öztürk : Yaptiklari islerin Müslümanlikla bir ilgisi yok. Islâmiyete hizmet ettiklerini söylüyorlar, ama bu suna benziyor: Hz. Osman ve Hz. Ali’yi katleden Hariciler, sabahtan aksama kadar namaz kilan, aksamdan sabaha Kur’an okuyan, disaridan bakildiginda Müslüman görünümlü insanlardi. Ama Allah’in en sevgili kulunu katletmekte hiçbir duraksama göstermelider. Bir de utanmadan bunu Islâmiyet adina yaptiklarini söylediler. Ayni sekide Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i kattlettiren ve o dönemde bildigimi kadariyla halife olan Yezid de bu cinayetleri din adina yaptigini iddia ediyordu. Ancak ne Haricilerin, ne de Yezid’in yaptiginin Islâmiyet’te en ufak yeri yoktur. Bugün dahi lanetle anilmaktadir. Biz 580 yil Ermenilerle baris içinde kardesçe yasadik, kiz aldik kiz verdik. Ermeni bakan, general oldu. Ancak emperyalist ülkelerin kiskirtmalariyla bu millete ihanet ettiler, bedelini de çok aci sekilde ödediler. Türk Milleti’nin bu ihaneti unutmamasinin sebebi, 580 yillik bir hukukun böyle arkadan hançerlenerek, sonlandirilmasina duyulan öfkedir. Bu sürecin sonunda da Türk Milleti, Cemaati ve yaptiklarini unutmayacak. Cemaatin içinde mutlaka konuyu bilmeyen saf, temiz insanlar var. Onlarin da bir an önce gerçegi göremsi gerekiyor. Bu toplumda Islâm’a ve insanliga hizmet eden herkeke saygi duyulur, yardim edilir, ama bunu görüntü olarak kullanip, yaratilan imaji baska amaçlara tahvil edenlere saygi duyulmaz. Soru : Yillardir hukuki yollardan mücadele ettiniz, ama pek de netice alamadiniz. Yine de mücadeleye devam mi? Öztürk : Hukuki mücadele bir süreçtir, bitmis degil. HSYK’ya yaptigim suç duyurulari Genel Kurul’da. Reddedilirse, onlar hakkinda da suç duyurusunda bulunacagim. Tablo net, herkes tarafini seçmek zorunda. Bu uzun soluklu bir mücadele, ayni zamanda toplumun dinamiklerinin de bir sekilde bilgilendirilmesi gereken bir mücadele. Son soru kendimize; Bu insanlara vakt-i zamaninda kulak verilse, Türkiye bu rezillikleri yasar miydi? Silivri, Hasdal, Hadimköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Sirinyer’e kucak dolusu sevgiler. Müyesser Yildiz Odatv.com Haberi Ekleyen: Görman Hesler Bu haber 2094 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||