Merkez medya el degistirdi!
Merkez medyanin yeni sahipleri kim?
Enver Aysever'le röportajimizin 2.bölümünde Türkiye'de medyayi ele aldik.
Azat Altun / Muhalifgazete
Merkez medyanin yasadigi sorunlardan,hükümete yakin medyanin kullandigi otoriter dile kadar,sansür ve siyasi baskilari konustuk.
Etkin isimlerin ekranlarda olamayisindan,Basbakan Erdogan'in her adimina evet diyen medyaya,insanlarin zindanlarda iskencelere maruz kalmasina sevinen ve alkis tutan medya dilinden,medyada misyonerlige soyunan kimi gazetelere kadar bir çok çarpici konuyu en çiplak yönleriyle ele aldik.
Biraz Türk medyasindan söz etmek isterim.Biliyorsunuz geçtigimiz haftalarda Basbakan,tüm medya patronlari,tv ve gazetelerin genel yayin yönetmenlerini bir araya getirdi.Bundan sonra medyada inanilmaz derecede bir degisim yasandi olumsuz anlamda.Medya artik birçok seyi görmezden gelmeye basladi. Bu durum neye isarettir?
Enver Aysever: Türkiye’de bence Basbakan’a da zarar verecek olan otoriter bir dil,bir de otoriter yapi olustu.Basbakan’a zarar verecek dememin sebebi su;benim Basbakan’da saygi duydugum çok önemli bir taraf var.Milli görüsten siyasi anlamda büyük bir mücadele vererek,hatta kendi tarihinde bunun kavgasini vererek gelmis bir isim.Kendi yakin arkadaslarina karsi vefali bir isim.Bunlari yapan birisinin aslinda otoriterlesmenin ne kadar büyük sorunlar dogurabilecegini görmesi gerekirdi.
Insanin kendisini en hakli saydigi an,aslinda haksizliga en yakin oldugu andir.Insanin kendini en güçlü buldugu an da aslinda en güçsüz oldugu andir bir tarafiyla.
Sebebi ise önünüzde hiçbir engel kalmamistir.Sizi filtreleyecek hiçbir sey yoktur.Basbakan bütün söylediklerinin dogru oldugunu,bütün kararlarinin yerli yerinde oldugunu,attigi her adimin kendisi ve ülkesi için saglikli oldugunu düsünüyor. Çünkü ona hayir diyebilecek hiç kimse yok.Yanlis diyebilecek kimse yok.Ya da varsa biz bilmiyoruz.
Elestirel dili ortadan kaldirdiginiz vakit sizi sadece dalkavuklar alkislamaya baslar. O zamanda kendinizi gerçeginden farkli bir aynada görmeye baslarsiniz.
Basbakan'in temel sorunu onu elestirecek bir dilin olmamasi
Peki Basbakan Erdogan’in medya ile yasadigi temel sorun ne?
Enver Aysever: Basbakan’in en büyük sorunu bence bugün,onu elestirecek ve onu baska bir dilde tartisabilecek olan insanlarin olmayisi.Ben hiçbir insanin 4-5 yil zindanlarda tutuklu olmasindan haz duyabilecegini zannetmiyorum.Basbakan’inda duyabilecegini zannetmiyorum.Ancak ona birilerinin gelip “bu insanlar söyle alçak söyle hain,söyle cani” demesi lazim ki öfke duyabilsin.Hatta biz bir diktatörün Kaddafi’nin,bir gün önce nefret ettigimiz,komik buldugumuz ve suratina tükürecegimiz o adamin ertesi gün vahsice linç edilmesinde bile merhamet duygusu olusturmus insanlariz.Çünkü hiçbir insani o fotografta görmek istemeyiz.Ne kadar kötü olursa olsun.Merhamet duygusu önemli bir duygudur. Merhametimizi yitirdigimiz zaman çok seyimizi yitiririz.
Daha somut hale getirebilir miyiz? Basbakan Erdogan merhamet duygusunu yitirmis birisi midir?
Enver Aysever: Basbakan bu noktada giderek bir körlesme yasiyor.Gerçegi göremiyor. Medyanin islevi ortadan kalkiyor.Vücudumuzda ellerimiz,kollarimiz,gözlerimiz var: görmeye yarar. Medyanin da demokraside bir isi var, bir yeri var, bir ödevi var. Bunun islemesi Basbakan’in lehine.Fakat kimi zaman medya kendine otosansür uygular.Kimi zaman siyasi baskilarla geriye çekilir.Bu geriye çekilmeler saglikli bilgilerin üretilmesini engelliyor. Öyle bir çagdayiz ki sadece bilgi yetmiyor artik sezgilere de ihtiyaç duyuyoruz.
Muhafazakar medya çok saldirgan.Her muhalife karsi inanilmaz derecede acimasiz. Ergenekon’dan tutun KCK’ya,tutuklu gazetecilerden tutun CHP’ye kadar…Bu nasil bir güç ya da cesaret?
Cesaret degil bir kere.(Gülerek) Ortam buna çok müsait.
Söyle sorayim o zaman.Medya ayaginda bunu neye dayandirabiliriz?
Enver Aysever: Bu iktidari paylasmak duygusudur.“Bizim ideolojimiz iktidarda,bizde bunu paylasiyoruz” diyorlar.Bence çok fazla tarife gerek yok.
Bizim hangi soydan geldigimize iyi bakmamiz lazim
Medyanin görevi iktidari paylasmak midir?
Enver Aysever: Ben gazetecilik üzerine ders veriyorum.Nedir gazetecilik diyoruz,gerçegi açiga çikartmak.Baska bir görevi var mi? Bir gazetecinin görevi kamu gözcülügü yaparak gerçegi açiga çikartmaktir.Kamu gözcülügü yapmak için kamu yararina bakarsiniz. Gerçekleri açiga çikartmak isterseniz çikarirsiniz.Yorum asamasi sonradir.Simdi bu gazeteciler siyasal iktidarin her yaptigini dogru görüp,o ideolojiyi üretmek için yeniden var oluyorsa ki tarih boyunca hep olmustur böyle seyler,bunlarin önce sayginligi tartisilir hale geliyor, sonra da güvenirligi zaten.Siyasal iktidarlar öyle ya da böyle degisir.Ömürleri uzun da olabilir.Ama bizim hangi soydan geldigimize iyi bakmamiz lazim.Ben her arkadasin kendi soyunu tarif etmesi gerektigini düsünüyorum.Ben kendi soyuma baktigim zaman Orhan Kemal’i,Sabahattin Ali’yi,Nazim Hikmet’i görüyorum.Dolayisiyla bir yazar-çizer olarak onlara ihanet etmek istemem.
Muhafazakar medya kendi içindeki liberalleri tartismaya basladi.Zaman yazari Hüseyin Güllerce,liberallerle yol ayirimindan söz etti. Bu ittifak bitti mi?
Enver Aysever: O tartisma onlarin tartismasi,bizim degil.Benim buradaki yorumum su; Basbakan, “25 kurusa simit yok” dedi.Ben canli yayinda dedim ki; “bunu bana söylemis olamaz”.Nedeni ise su; biz Basbakan’dan hiç bir sey almadik bugüne kadar.Basbakan’a namuslu muhalefet etmenin disinda da bir hukukumuz olmadi.Dolayisiyla bu iliskide beni ve sosyalist muhalefet yapmaya çalisan insanlari kast etmis olamaz. Peki kimi kastedecek? Düne kadar beraber yürüdügü yetmez ama evet diyen,ya da Basbakan’i yönlendirmeye çalisanlari kastederek söylenmis bir sözdür.
Kim bunlar? Aklinizdan geçen isimler var mi?
Enver Aysever: Isim vermekten çekindigim için degil ama isim vermenin bireyi hedef gösterme olasiligi dogurdugunu düsündügüm için saglikli bulmuyorum.
Hüseyin Güllerce ve Fehmi Koru gibi agir toplar iktidar açisindan etkin isimler mi?
Enver Aysever: Fehmi Koru herhalde liberallerden sayilmaz. Baska bir yerdendir. Ama bence etkili olabilir. Hüseyin Güllerce’nin ise ayirim yazisi bence çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir yazidir. Çünkü o bize su sorulari soruyor. Hangi noktalarda beraber yürüyorlardi? Hangi noktalarda ayrildilar?
Bunu bende çok merak ediyorum. Neydi beraber yürüdükleri sey?
Enver Aysever: Beraber yürüdükleri seyin onlarin tarafindan tarif edilmesi gerektigini düsünüyorum. Benim gördügüm, Avrupa Birligi çitasi diye bir tarif yapilarak meseleler hallolmustu sanki. Aralarindaki bütün ihtilaflar oraya atiliyordu. Ama alt metnin ne oldugunu bulmamiz lazim. Bu mutabakat neydi, ne degildi? Mesela Kürt meselesinin burada bir turnusol oldugunu görüyoruz. Ayrisma ve kavganin orada çiktigini orada görüyoruz. Bence iyi düsünmek lazim onu…
“Altan Sorunsali”
Taraf gazetesi ile ilgili ne düsünüyorsunuz? Hükümetle aralarinda nasil bir iliski var, Ahmet Altan’in bir misyon islevi var mi?
Enver Aysever: Misyonlari ne, nasil bir tutum takiniyorlar bilmiyorum. Ama Ahmet Altan zeki bir adamdir. Romanci olarak bir döneme kadar önemli yapitlari var. Mesela “Kiliç Yarasi” gibi… Okur olarak kendisini iyi tanirim. Çetin Altan’i iyi tanirim. Onun bir oyununu sahnelemistim bir zamanlar. O eve girip çikmisligim vardir. Ilginç bir adamdir Çetin Altan. Ama ben bütün Altan ailesi ile ilgili bir yazi yazmistim “Altan Sorunsali” diye. Görüslerim orada. Bir kanaatim var fakat bu aralar iktidarla aralarinin çok hos oldugunu sanmiyorum açikçasi.
Birileri hapse düsse, iskence çekse, zindanlarda çürüse birileri mutlu oluyor
Oda Tv davasi ile ilgili Ilhan Cihaner, “fasizmden öte bir uygulamadir” dedi. Siz bu dava ile ilgili neler düsünüyorsunuz?
Enver Aysever: Türkiye’deki tutukluluk halleri kötü, bunu her defasinda incelemeye gerek yok artik. Baska bir sey var. Uygulanan yöntemin iyi olmadigini söylememiz gerek. Deniz Feneri davasinda ne kadar pamuklar içerisinde getirildiler ne kadar pamuklar içerisinde birakildilar. Böylesine bir resim çikti ortaya. Öte taraftan insanlar ölüyor, insanlar hasta, per perisan, uzun yillardir çoluk çocugundan ayri. Bu çifte standart temel hukuksal olarak bir sorundur. Çifte standart oldugu zaman kimseyi hukuka ikna edemezsiniz. Oda Tv davasinda özellikle Ahmet Sik ve Nedim Sener öne çikti ama orada baska bir sürü gazeteci var. Oda Tv davasini Soner Yalçin ve onun yayincilik anlayisi üzerinden tartismak baska bir sey, bir terör örgütü üyesi olmak açisindan tartismak baska bir sey. Birde bütün insanlari bunun içerisindeymis gibi sunmak ve tartismak baska bir sey. Bu süreç demokratik bir süreç degil. Yargilanmak herkesin hakkidir, yargilamak kadar.
Beni rahatsiz eden temel mesele su; Türkiye’de öyle bir dil olustu ki medyada, birileri hapse düsse, iskence çekse, zindanlarda çürüse birileri mutlu oluyor. Türkiye’deki medya dili bir vicdan sorunudur. Yine Türkiye’de “çamur at izi kalsin” yöntemi uygulaniyor. Davalarin özü disinda, özel hayatlar desifre ediliyor ve magduriyetler ortaya çikiyor. Üçüncüsü, bir davanin adaletli gerçeklesebilmesi için hem hizli hem de seffaf olmasi gerekir.
Yav, ne gerek var yargilamaya zaten komünistmis
Medya zirvesinde BDP’ye de ambargo uygulanmasi konusunda uyarilar verildigini herkes biliyor artik. Kiliçlar çekilmis durumda. Hükümet Kürt sorunu konusunda ne yapmak istiyor, BDP Kürt sorununda nerede duruyor?
Enver Aysever: Biz bu isin içinde de degiliz. Yani aydinlar, yazarlar, gazeteciler. Toplumsal barisin yaninda olup kan dökülmesini istemeyenler. Biz neden bu isin içinde yokuz? Çünkü kandiriliyoruz ve manipüle ediliyoruz. Ne barisa giden yolda bir rol oynayabiliyoruz vicdani olarak, ne de çatisma sürecinde kimse bize bir sey sormuyor.
Bugün gelinen noktanin, bizim bilmedigimiz kapali kapilar arkasindaki görüsmelerden kaynakli oldugunu artik düsünmeye basladim. Belli ki bir noktaya gelinmis. Birileri oyunbozanlik yapinca kiliçlar çekilmis.
Cumhurbaskani çikti dedi ki: “Güzel seyler olacakti ama PKK bozdu.” Benim yüregim daglaniyor mu, daglaniyor. Canim aciyor mu,aciyor. Bu noktada ne devletin ne de PKK’nin tutarli oldugunu düsünmüyorum. Neden mi? Bir Içisleri Bakani geliyor ve suçu henüz kesinlesmemis akademisyen olan Büsra Ersanli hakkinda “Yav, ne gerek var yargilamaya zaten komünistmis. “diyor. Buradan sunu anliyoruz; Içisleri Bakani acaba hukuku biliyor mu? Mahsuniyet karinesini biliyor mu? Çekilmis cezalarin ödenmis bedel oldugunu biliyor mu? Ayrica Içisleri Bakani kendisinin savci ve hakim olmadigini biliyor mu? Bizi endiselendiren sey bu kafa karisikligi. Böyle bir bakan olur mu?
Biz bu kosullarda Türkiye’de meramimizi nasil anlatacagiz. Ben bu tabloda kendimi göremiyorum. BDP’nin de giderek milliyetçilesen, halkinin son 40 yilda çok agir bedeller ödemis olmasindan kaynakli olan, aci çekmis olmanin hakliligindan kaynakli olan yöntemlerinin onu haksizliga götürdügünü düsünüyorum. Yani sizin çocuklariniz zorbalikla öldürüldüyse baskalarinin çocuklarini sizde zorbalikla öldürürseniz buradan bir haklilik dogmaz. Kan ve kin kimseye bir sey getirmez. Bunun tek bir çaresi oldugunu düsünüyorduk. Örnegin BDP’nin parlamentoda güçlü temsil edilmesinin, PKK’nin geri çekilmesinin, devletin bu müzakereleri yaparken siyasetin buna katki vermesinin, her kurumla görüserek bu isin yumusak bir zeminde gitmesini saglayabilirdi Türkiye. Ama bu olmadi.
Operasyonlari artik gazetecilerden duyuyoruz. Mesela KCK operasyonunu. Bu konuda ne düsünüyorsunuz?
Enver Aysever: Nagehan Alçi “KCK ile ilgili büyük operasyonlar olacak ve bunun Ergenekon’la olan bagi ortaya çikacak “ dedi. Bu bir öngörü mü ,bir bilgi mi bilmiyorum. Ama toplu olarak yapilan tutuklamalar insanlarda endise doguruyor.
CHP tabaninda bagirmaktan baska bir sey yapmayan bir kitle var
CHP içinde kimi çevreler Altan Öymen, gibi bir ismin Nagehan Alçi’yla beraber program yapmasini elestiriyor. Sizin fikriniz nedir bu konuda?
Enver Aysever: Altan Öymen’in babasi CHP milletvekilidir. Altan Öymen Ecevit’le beraber CHP’de degisimin yapildigi dönemde beraber olan bir isimdir. Altan Öymen ayni zamanda eski CHP Genel Baskani’dir. Ama Altan Öymen bütün bunlarin disinda gazetecidir. Türkiye’nin bu kadar sessiz kaldigi bir dönemde Öymen’in ekrandan bir hukuk dersi verdigini düsünüyorum. CHP’nin tabanindaki o bagirmaktan baska hiçbir sey yapmayan kitle, Altan Abi’yi bir duysa neler anlattigini görür.
Enver Aysever: Ben bu tarz tartismalarin ayip, beyhude ve birazda yersiz oldugunu düsünüyorum. Bana kirk tane sey söylediler. Hepsi yalan, iftira. “Milletvekili olamadin diye partiyi biraktin, satilmis adam, çikarci adam, bilmem ne adam…” Birbirimize hep böyle itham ediyoruz. Bu dilin insanlari elini tasin altina koymaktan alikoyacagini ve “lanet olsun” diyecegini bile düsünmeyen ama bagiran küçük bir Cumhuriyet Halk Partisi kitlesi var. Bu kitle zaten milliyetçi, asiri militarist bir kanat. O kanatla yürümek zaten mümkün degil. CHP’nin tabaninda bir de müthis bir aydin kitle var. Sola yakin solu bilen. Ben o kitleyi önemsiyorum.
Merkez medya bitti mi?
Enver Aysever: Belki yeni merkez olusuyordur. Bir sürü kurulus var iktidarla uyumlu olan, ama görece kendisini liberal tarif eden. Onlar olacaktir.
Can Dündar, Banu Güven, Ugur Dündar gibi isimler ekranda yok artik. Sizin kendi adiniza böyle bir endiseniz var mi?
Enver Aysever: Bu otoriter dilin Türkiye’de önemli bir sinav verdigini düsünüyorum. Ben nasil algilaniyorum, bana karsi nasil bir tutum takinilir bilmiyorum. Kendimi her gün olanaklarimiz biraz daha daralacak ve yol olacakmisiz gibi düsünürüm. Medyada sadece iktidardan dolayi degil baska sebeplerden dolayi da ayrilma olasiliginiz var. Medya çok derin bir güvensizlik alanidir. Dünyada da pek güvenli degil. Bizde hem güvenli degil, hem de kuralsizdir medya.
altunazad@hotmail.com
Bu haber 1018 defa okunmuştur.