Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Cihaner'den çok konuşulacak açıklamalar
16 Kasym 2011, 23:47

Cihaner'den çok konuşulacak açıklamalar

CHP Denizli Miletvekili İlhan Cihaner,muhalifgazete.com'un sorularını yanıtladı.

Ilhan Cihaner'den çok konusulacak açiklamalar

 

CHP Denizli Miletvekili Ilhan Cihaner,muhalifgazete.com'un sorularini yanitladi.

Azat Altun/MUHALIF GAZETE

Türkiye onu ilk olarak Ismailaga ve Fethullah Gülen cemaatlerine yönelik yaptigi sorusturmalarla tanidi. Ardindan Türkiye'de bir ilk yasandi ve odasi polis zoruyla basilip zorla gözaltina alindi. Daha sonra Adana'ya atandi. Ergenekon'un tutuksuz saniklari arasinda bulunan Cihaner, 12 Haziran seçimleri öncesinde savciliktan istifa ederek CHP'den milletvekili oldu. Tamamlayabilseydi, belki de Türkiye için dönüm noktasi
olacak sorusturmalara imza atan; simdilerde CHP'de siyaset yapan Ilhan Cihaner, muhalifgazete.com'a konustu.

Ilhan Cihaner neden CHP'de?

CIHANER: Neden CHP'nin gerekçesi benim için sudur: Türkiye'de muhalif hareketlerin neredeyse tamaminin yasam alani kurutuldu. Muhalif derken sadece muhalefet yapmak için söylemiyorum, demokratik bir toplumda olmasi gereken ortak akli, dogruyu bulmak için gerekli farkli fikirleri dillendirecek mecralarin tamami kurutuldu. Üniversiteler,
medya, meslek örgütleri bu son 1-2 yil içinde iyice kurutuldu. Bu gücekarsi direnebilecek nadir örgütlü yapilardan birisinin Cumhuriyet Halk Partisi olduguna inaniyorum. Bu anlamda olanagi da daha fazla... Bunun
üzerine çagdas bir sosyal demokrat partide olmasi gereken derli- toplu bir seçim bildirgesiyle de çikti. Bunun yaninda dünya görüsümüze, dünyaya dair derdime en yakin parti CHP idi. Böyle olunca, bütün bunlar bir araya gelince tercih haliyle CHP oldu.

Baykal dönemindeki CHP ile Kiliçdaroglu arasinda nasil bir fark var?

CIHANER: Önce- sonra hesabi yapacak çok keskin bir fark oldugunu düsünmüyorum. Siyaset üretirken partiler ülkenin özgün kosullarina göre üretirler. Hatirlarsaniz Deniz Baykal'in son zamanlarinda da sol degerler dillendirilmeye baslanmisti. CHP'yi böyle bir yönelime taban zaten zorluyordu. Bu tarz partilerde liderin degismesi önce- sonra hesabi yapacak kadar ideolojik degisiklikler yaratmaz. Tabi ki liderin yenilenmesiyle degisen bazi seyler olacaktir. Liderle beraber parti
meclisinin degismesi, yöneticilerin degismesi belli ölçüde bir yenilik getiriyor ama köklü ideolojik bir degisiklige yol açmiyor. Öyle bir seye isaret etmiyor.

“Türkiye'de liderine dokunmanin ibadet oldugunu söyleyen parti yöneticileri var.”

Partiler programlariyla yönetim kadrolariyla vardir. Kuskusuz bu durum, partiden partiye degisir. AKP'ye baktiginiz zaman, süpheye yer birakmayacak sekilde, Parti=Tayyip Erdogan demektir. Çok temel konulardaki fikir degisikligi bile, hiçbir sikintiya, hiçbir tartismaya yol açmamaktadir.

Örnegin Tayyip Erdogan Kürt sorununda 1 hafta önce “baris kelebegi” pozlarindayken bir hafta sonra “sahin” haline geldi. Ama bu parti örgütünde hiç elestiri almadi, hiçbir tartismaya yol açmadi. Müritler; o baris sözcüklerine hangi inançla, hangi cevvaliyetle inandiysa savasan sahine de ayni inançla sahip çikti. Ancak CHP gibi sosyal demokrat partilerde, bu süreç daha sancili olurdu. Bu açidan eski-yeni CHP'yi, eger bir degisiklik varsa, taktiksel bir dönüsüm olarak görüyorum. Bir seçim süreci var ve bu seçimi de kazanmak istiyorsunuz. Bunun için bir program, bir taktik ortaya koyarsiniz. Belli kesimlere bir seyler söylersiniz. Baska seçimde de baska seyler söylersiniz. Yeter ki, o partinin ana omurgasi ana tezleri degismesin. CHP, tartisan bir parti… Disardan elestirilse de bence saglikli olma isaretidir bu durum.
Unutmayin Türkiye'de liderine dokunmanin ibadet oldugunu söyleyen parti yöneticileri var. Özetle ben o kadar radikal bir dönüsüm oldugu kanaatinde degilim. Parti programi ortada, icraatlari ortada, kadrolari da
ortada... Bu parti toplumun özledigi daha sol degerlere ulasiyor, daha da ulasacak.

CHP, aldigi oy oranina bakildiginda, son seçimde basarili midir?

CIHANER: Bunu anlamak için seçim sürecinin tamamina bakmak gerek. Ortada bir sonuç var. Bir çok köse yazari yazdi-çizdi ama onlarin dedigi gibi de olmadi. Belki de böyle olmasaydi biz çok daha düsük oy alacaktik. Siyasette mutlak basari seçimi kazanmaktir. Ancak karsinizda öyle bir makine var ki, her seye ragmen ktidara odaklanmis. Bu konuda hiçbir engel tanimiyor, ahlak tanimiyor. Rezilce çekilmis kasetlerden tutun da rakiplerinin etnik dini tercihlerini belli hassas bölgelerde dillendirmeye kadar her yöntemi mubah görüyor. Gözü dönmüs bir yapi var. Denizli'de, AKP'liler Saadet partisinin rozetini yakasina takip dolasti. “Saadet Partisi seçimden çekildi aman oylar bölünmesin” dediler. Bu kadar gözü dönmüs bir yapiyla mücadele ediyorsunuz. Zaten maddi olanaklar, medya olanagi arsilastirilamayacak düzeyde. Bunu böyle degerlendirdiginizde hiç kimse CHP'ye basarisiz diyemez. En azindan hezimet diyemez.

CHP'nin, Türkiye'nin önemli sorunlarinin çözümünde, yeterli katkiyi yapmadigi yönünde elestiriler var buna ne diyorsunuz?

CIHANER: Türkiye'de mutlak bir iktidar var. Bürokrasisiyle, her seyiyle güçlü bir iktidar… Bu durum ortadayken sorunlarin çözümünü CHP'den beklemek büyük bir haksizliktir. CHP, ülkenin bir sorunu hakkinda görüs bildirdiginde iktidar tarafindan dinlenmiyor. Medyada CHP'nin görüslerine yeteri kadar yer verilmiyor. Hatirlayin! Silvan saldirisindan sonra fatura neredeyse CHP'ye kesilecekti. Siz 9 yillik iktidarinizda
her seye egemensiniz. Üstelik son seçimde de millet size %50 gibi yüksek oranda oy vermis; bu isi çöz demis. Siz bu iste çuvalliyorsunuz. Sonra da CHP'nin bu çuvallama karsisindaki elestirileri karsisinda CHP'ye topyekun saldiri baslatiyorsunuz; olacak is degil. Topyekun bir
sizofreni yasiyoruz. Olacak is degil! CHP'ye halk, ana muhalefet görevi vermis. CHP'de muhalefet görevini yapmaya çalisiyor. Begenirsiniz begenmezsiniz ama seçim döneminde olsun, sonraki süreçlerde olsun görüslerini, çözüm önerilerini ortaya koymustur. Bu çözüm
önerilerinin de yakinindan geçmeyeceksiniz ama her seyin faturasini CHP'ye çikartacaksiniz. Hiç iktidar olmamis bir partiye ürkiye'deki bütün sorunlarin kaynagiymis gibi bakacaksiniz. Arkaniza aldiginiz medya destegiyle topluma kabul ettireceksiniz. Bazi aydinlar bile her olumsuzlugu CHP zihniyeti olarak görüyor. Böyle bir zihniyet falan yok. CHP'nin programi ortadadir. Tüzügü ortadadir. Iddialari ortadadir.


CHP, Türkiye'yi nerede görüyor?


CIHANER: CHP ülkeyi çok sikintili bir noktaya gider halde görüyor.Bunu nerede görüyoruz? Bakin simdi mili irade tartismalarinin en çok yasandigi, milli iradenin fetis haline getirildigi bir seçim süreci yasadik. Demokrasilerde mili irade kuskusuz göz önünde bulundurulmasi gereken bir kavramdir ama mili irade daha olusurken sakatlandi. Çünkü toplumun yüzde 50'sinin oy verdigi milletvekilleri tutuklu. Bir kere öyle basladik
ise. Meclis varken, kanun hükmünde kararname bile demiyorum ben, fermanlarla isler yürütülüyor. Üstelik ülkenin en temel meseleleri kanun hükmünde kararnamelerle çözülmeye çalisiliyor.

'En küçük muhalif bir ses susturuluyor'

Simdi muhalif olan en küçük bir ses susturuluyor, parasiz egitim istiyoruz diyen ögrenci hapse atiliyor, deprem sonrasi yasanan o rezil görüntülerin sorumlusuna istifa etmeli diyen yurttaslar depremzedeler biber gaziyla,
copla susturuluyorsa ülkenin gittigi yer gerçekten kötü demektir. Git gide fasizme evrilen, despotik bir yapiyla karsi karsiyayiz. Meclis de artik etkin bir muhalefet alani olarak kullanilamaz hale gelmistir. Onun içindir ki, CHP milletvekilleri nerede bir hukuksuzluk, nerede bir dava varsa, nerede bir hukuksuzlugun protestosu varsa orada bulunmaktadir.

HES protestolarindan abuk sabuk yargilamalara kadar CHP destegini vermektedir. Fermanlarla ülke yönetilirken bir taraftan da Meclis var! Var ama nasil bir Meclis bu?! Kürsüde konusan muhalefet milletvekiline tahammül edemeyen, geçmisinde sendika agaligi olan, emekçilerin
haklarini peskes çektigi için sermayenin en has evladi tarafindan ödüllendirilen birinin muhalefet milletvekilini itip kaktigi bir Meclis var.

CHP eskiden birçok yasayi Anayasa Mahkemesi'ne tasir, oradan geri çevrilirdi. Artik bu kanal neden zorlanmiyor?

CIHANER: CHP'ye yapilan bir büyük haksizlik da burada. CHP Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor diye medyanin belli bir kesimi ve iktidar partisi tarafindan elestiri yagmuruna tutuluyor. Sen Anayasa'ya aykiri durumu mahkemeye götürme deniliyor. Yasa çikartiyorsun; yasanin Anayasaya aykiri oldugu çok açik. Diyorsun ki;“Ben Anayasa'ya aykiri yasayi çikartayim sen de bunu götürme.” Bir kere mantigi bastan yanlis kuruyoruz. ne yapsin CHP tamam Anayasaya aykiri olsa da çiksin mi desin!.

Anayasa Mahkemesi iktidarin hukuk bürosu oldu

Ama bu sordugunuz soruyla ilgili olarak CHP yetki yasasi basta olmak üzere, KHK'larla ilgili olarak incelemelerini yapti; bazilariyla ilgili olarak iptal basvurularini da yapacak. Ama söyle bir sikintiyla karsi karsiyayiz. Anayasa Mahkemesi bazi hukuki düzenlemeleri çok geç
sonuçlandiriyor. 7 yil önce kendisine gelmis bir basvuruyu Anayasa Mahkemesi yeni sonuçlandiriyor. Burada Anayasa Mahkemesi, geldigi hal itibariyle, iktidarin bir hukuk bürosuna dönüsmüstür. Anayasa Mahkemesi; iktidarin payandasi olamaz. Anayasa Mahkemesi özgürlüklerin güvencesidir. Özgürlüklere saldiri da iktidarlardan
gelecegine göre, bir kere iktidarla mesafeyi kapatmis bir Anayasa Mahkemesi o denetim islevini zaten göremez. Yani sunu demek istemiyorum; bir partiye yakin bir partiye uzak olsun. Parti ayrimi yapmadan Anayasa Mahkemesi o denetimini yasama faaliyetine göre yapmali. Ancak iktidarla bu kadar içli- disli olan, iktidari övmeye baslayan bir Anayasa Mahkemesi Baskani varsa, iktidar ister sol-sosyalist bir partide olsun, isterse de muhafazakar bir partide o hiç önemi yok. Iktidari
öven bir Anayasa Mahkemesi büyük bir risktir. Su anda maalesef böyle bir durum söz konusudur. Üstelik iktidarla paslasilarak yapilan bir üye yapisi var. Hatirlayin o müstesar yardimcisini nasil üyelik kosullarinin arkasindan dolanilarak üye yapildi. Üye yapisini ve üye niteliklerini gördügümüzde, artik Türkiye'de bir Anayasa Mahkemesi'nden de söz etmek mümkün degil. Umarim bizi yaniltirlar.

Yürüttügünüz cemaatlerle ilgili sorusturmalar elinizden alindi. Bu anlamda yargiya müdahale sadece iktidardan mi geliyor? Bu müdahalede tarikatlar ve cemaatlerin rolü nedir?

CIHANER: Ben bu olaya din ve vicdan özgürlügü açisindan baktigim için hiçbirinin ismini zikretmeyecegim. Ben cemaat ya da tarikat sözünü de çok kullanmak istemiyorum. Buna daha çok “yapilanma” demek dogru olur. Çünkü bu yapilar dine dair bir tezle ortaya çikmamislardir.
Bunlari daha çok iktidara yönelik bir taleple ortaya çikmis bir dayanisma gurubu ya da örgütlenmeler olarak görüyorum. Zira bunlardan en önemlilerinin söyle bir iddiasi vardi; “gelecek altin neslin olacak”
diyorlardi. “Yürümezseniz de ziplayacaksiniz; ne zaman gücü elde ederseniz o zaman ayaga kalkacaksiniz” diyorlardi. Simdi bu bir tespit…

Niyetleri çok net

Yazilarinda var, tezlerinde var. Bu yapilanmanin liderinin sözleri degil mi? Yargiya dair niyetini “yargiçlari kiralayin, savcilari kiralayin” diyecek kadar çok net bir sekilde dillendirmis bir yapi var. Simdi bu yapinin, bu niyetinden vazgeçtigine ya da bir kopus yasadigina dair bir sey biliyor
muyuz biz? Bilmiyoruz! “Ben orada öyle dememistim; söyle demistim” diye bir özelestiri biliyor muyuz, onu da duymadik. Ve daha da önemlisi yilardan beri en üst düzeyde konusulmasina ragmen bir sorusturma yapilmis mi? Hayir, yapilmamis. Biz sunu bilemiyoruz: “Bu adamlar ülkenin temel kabulleriyle derdi olmayan sadece iyilik götüren, herhangi bir suç olusturacak eylemlerden kaçinarak kendi inançlari dogrultusunda yasayan insanlar mi? Yoksa uzak hedefleri arasinda ülkenin rejimini
dönüstürmek de dahil olmak üzere iktidari ele geçirmek isteyen siyasi bir yapilanma mi?” Buna dair tatmin edici bir sorusturma yapilmasina dahi izin verilmiyor. Birakin sorusturma yapilmasini, elestiri içeren kitaplarin
basilmasina dahi izin verilmiyor. Simdi bunlar gerçekte sudur, budur o kadar uzakta kaliyor ki!. Ahmet Sik'in basina gelenler ortada.

Ankara DGM savcilarinin sürülmesi, tayinlerinin çikarilmasi… Simdi bunlari üst üste koydugunuz zaman, bu yapilara dönük elestirileri ciddiye almak gerek. Bu yapilarin yargiya dönük müdahaleleri oldugu iddialarini
da yabana atmamak gerek. Cemaatin yargiyi etki altina aldigina dair ciddi iddialar var ama sorusturulmuyor. Ergenekon'un ek iddianamesinde bir takim belgeler var. O belgelerde “Yargidaki Fethullahçilar” basligi
altinda isimler var. Bu isimler için bir sorusturma yapildi mi? Yapilmadi. Ama yine o belgelerde, yine ayni yöntemlerle elde edilmis ordudaki falanca yapilanma diye isimler de var. Simdi birilerine hiç dokunulmayip,
birilerinin üzerine gidiliyorsa buradan ne sonuç çikartacaksiniz?!

Ismailaga ve Fethullah Gülen sorusturmalarini belli bir noktaya getirdiniz; sonuca baglanmadan dosya elinizden alindi. O sorusturmada ne buldunuz da dosya elinizden alindi?

CIHANER: Ismailaga sorusturmasi belli bir noktaya geldi Öbür sorusturmalarin akibetinin ne oldugu belli degil. Ciddi bir sorusturma yürütülüp yürütülmedigini bilmiyoruz. Onun için yürüyen bir sorusturma üzerine konusmayi ben pek dogru bulmuyorum. Ancak özellikle
Ismailaga sorusturmasi sonuçlandigi için söylememde bir sakinca yok. Bir kere bu yapilarla siyasilerin, iktidar partisinin çok iç içe oldugu kusku götürmez bir gerçek. Özellikle bazi bakanlarin çok iç içe oldugunu
gördük. Kendi gazeteleri bile yayinladi bu konusmalari. Birincisi bu...

"Parayi takip et bulursun"

Ikincisi ise o yapilanmalarin yoksul inananlara gösterildigi gibi yapilar olmadigini gördük. Toplanan paralarla sürülen lüks yasamlari görüyoruz.
Nerdeydiler nereye geldiler. Su an içinde bulunduklari lüks yasamin ticari ya da hukuki gerekçeleri var mi? Yok! Bu çok büyük bir göstergedir. “Parayi takip et bulursun.” diye bir laf var. Burada da parayi takip edersen neyin ne oldugunu bulursun.

Deniz Feneri'nden daha büyük yolsuzluk var

Benimle ilgili, “Bu adamin inanan insanin inançlariyla derdi var!” gibi bir tip çizmeye çalistilar. Oysaki tam tersi; o insanlardan dini inançlari kullanilarak toplanip, yerine gitmeyen çok büyük bir maddi güç var.
Biz bu gücün pesine düstük. Sorusturmanin baslangici öyleydi. Deniz Feneri'nden daha büyük yolsuzluk var. Onlarca vakif onlarca dernek var bu sorusturmada.

Bu sorusturmayi yürütürken bahsettiginiz yolsuzluk çarkinda iktidardan bir bakana ya da yüksek bürokrata ulasabildiniz mi?

CIHANER: Onlari da siz bulun. (Gülümsüyor)

Ama sunu gördüm; bu yapilanmalardan birisinin basindaki bir isimle ilgili sorusturmayi yürütürken bir kamu görevlisini dinlemek istedim. O dinlemede izne bagli. Bana söyle bir yazi geldi. “Bu devlet sirridir,
dinlenmesi uygun degildir.” Bir seyler dönüyor; herkes bunun farkinda. Ama bu dönen seyin ne olduguna dair etkin bir sorusturma yapacak kisiye izin verilmiyor. Eger bu ülkeyi ele geçirme iddiasindaki bir yapidan
sikça bahsediliyor ve bu yapinin sorusturulmasina dair hiçbir adim atilmayip, tam tersi bu yapilari sorusturan, arastiran birtakim isimlerin üzerine gidiliyorsa alin size kaniti. Benim sorusturmamin akibeti ortada.
Hanefi Avci’yi begenirsiniz begenmezsiniz; çikti bir iddia ortaya atti. Bu iddia sorusturuldu mu? Hayir! Tam tersi Hanefi Avci'nin üstüne gidilip tutuklandi.

“Ne var ele geçirmissek?

Adam bir süpheyi dile getiriyor. Ciddi bir süphe; sen adama delil göster diyorsun. Delili arastiracak bulacak olan savcilardir. Ancak ben onlara artik “Mili Bassavci” diyorum. Milli Bassavci: “Yok öyle bir sey; delilini göstersin!” diyor. Olacak is degil! Burada çok etkin bir sorusturmayi yürütecek o kadar çok veri var ki. Adam: “Ne var ele geçirmissek? O bu ülkenin insani degil mi?” diyor.

Ergenekon sorusturmasinda çeteler, gladyo, derin devlet ile ilgili ortaya çikmis tek bir olay bile yok; öbür tarafta ise var! Somut olarak ortaya çikmis bir olay var örnegin. Polis Akademileri sinavinin sorularinin dagitilmasi vardi. Ne oldu? Sorusturuldu mu? Ben bunun sorusturulmasina baslamistim. Emniyet gibi, yurttaslarin namusunun emanet edildigi bir kurumun sinavlariyla ilgili -dogrudur ya da yanlistir- böyle bir iddia var. Ve çok ciddi bir iddia! “Ne oldu o iddia?” Öyle duruyor.
Ama isimsiz, imzasiz bir mektupla onlarca savcinin, yüzlerce insanin telefonu dinlenebiliyor.Böyle bir yapi var; böyle bir resim var ortada.

Sizin gördügünüz büyük resimde ne var?

CIHANER: Büyük resimde bir yapilanma var. Cemaat, ticaret, siyaset üçlüsünün çok iç içe, kol kola girdigi bir yapilanma bu. Size bir örnek Vereyim. Sadece derdi din olan bir yapinin lideri çikip referandum
sürecinde ya da seçimde iktidara destek verir mi? Verirse biz buna ne diyecegiz? Dolayisiyla iktidarla bu yapilar arasinda bir iç içe geçmislik görüyoruz. Arti, ticaretle baglarini benim sorusturmam da, diger sorusturmalar da çok net olarak gösteriliyor.

YARIN:
- Ahmet Sik,Nedim Sener,Hanefi Avci,Kemal kerinçsiz ayni örgütte!.. Bu fotografin anlami ne?

-Ergenekon operasyonlarina nokta konuldu mu?

- KCK için ne dedi?

-Kürt sorununda çözüm ne?

-PKK'yla masaya oturulmali mi?

muhalif gazete

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 864 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

Cesur,Devrimci ve Çağdaş TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss