Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
RAF devrimci ruhlara ilham veriyor
28 Ekim 2011, 03:48

RAF devrimci ruhlara ilham veriyor

RAF hala parıldıyor ve devrimci ruhlara ilham veriyor

RAF devrimci ruhlara ilham veriyor

RAF hala parildiyor ve devrimci ruhlara ilham veriyor 

RAF militani Inge Viett,RAF üzerine ayrintilarda detayli konusmayi ve bazi konulardaki sorulara cevap vermeyi çesitli nedenlerle istemedi.Görüsmenin genel degerlendirme çerçevesinde kalmasini istedi. Viett,cevaplamadigi sorularin gerekçesini kisa bir biçimde söyle ifade etti:

“Yasanan bütün süreci ‘kisaca’ tarif etmem mümkün degil.Kitap raflarini dolduran ve hala bitmemis bir süreçle ilgili zaten ‘öylesine,geçerken’ bir seyler söyleyemem…”

Viett’in “geçerken öylesine bir seyler söyleyemeyecegini” belirttigi konulardan biri,18 Ekim 1977 tarihinde RAF militanlari Andreas Baader,Jan Carl Raspe ve Gudrun Ensslin’in Stammheim cezaevinde hücrelerinde ölü,Irmgard Möller’in de agir yarali bulundugu Stammheim süreciyle ilgiliydi. Almanya’da bu konuda öne sürülen “intihar ettiler” ya da “devlet öldürdü” biçimindeki iki görüs de kanitlanabilmis degil.Kendisinin olayi nasil degerlendirdigini sormustum.Yine hapiste daha önce ölü bulunan Ulrike Meinhof ve daha sonra ölü bulunan Ingrid Schubert’i de hatirlattim.Viett,yaklasil 35 yil önce gerçeklesen bu süreçlerle ilgili olan sorulara simdi “çalisamayacagini” belirtti.Öte yandan RAF tarihi ile ilgili birçok soruya da cevap vermedi.

Inge Viett’in cevaplandirmadigi diger bir bölüm ise,Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde yasadigi döneme iliskin sorulardi.Bu bölümle ilgili bir sey söylemesi için yeni çalismalar yapmasi gerektigini belirtti ve buna da simdi “sinirlerinin müsait” olmadigini söyledi.Viett’in bazi konularda cevap vermek istememesinin cevaplarin gerçekten özel çalisma gerektirmesiyle,zaman alacak seyler olmasiyla bir ilgisi olabilir ama çok sayida olmasi ve “sikiciligi” ile bir ilgisinin oldugu kesin.

Aslinda, ikinci dünya savasi sonrasi bütün bir Bati ve Dogu Almanya devrimci mücadele tarihini sorularla ögrenmeye kalkma “densizligi” de denebilir buna. Demokratik Almanya ya da genel olarak sosyalist ülke deneyimleri hakkinda bütün dünyada “tarihin sonu” tartismasina cevap vermeye çalisma disinda ciddi bir tartisma yasanmadi. Oysa Inge Viett, sosyalizm için silahli mücadele vermis, sonra da sosyalist bir ülkede yasamis dünyadaki herhalde ender insanlardan biri. “Reel sosyalizm hepten mi kötüydü? Oralarda neler yasandi, niye böyle yasandi ve çöküse nasil gidildi? gibi sosyalizmin günlük hayatina dair basit ama cevabi önemli sorulara cevaplar bulmak zorundayiz” diye düsünüyorum. Bunun için Inge Viett’ten Demokratik Almanya’daki günlük hayatta sosyalizmin varligina iliskin sorulara da cevap almak istemistim.

Bu bölümdeki sorulara cevap vermeye sinirlerinin dayanikli olmamasini söylemesi belki de su soruyla ilgili olabilir: “Demokratik Almanya’da Dresden’de sahte kimlikle yasarken, bir komsunuz Bati’ya turist olarak gidip döndügünde sizin orada aranan bir terörist oldugunuzu araniyor afislerinden fark etmis ve gelince ortalikta konusmaya baslamis. Ortamda huzursuzluk baslamis. Bunun üzerine yasadiginiz sehri degistirmissiniz. Anilarinizdan okudugum bu örnek halkin çokta sosyalizmden ya da devrimcilerden yana olmadigini gösteriyor. Demokratik Almanya’da sosyalizm halka inmemis miydi?”

Bu soru belki de hepimizi sinirlendirebilir ve cevaplar da hepimizi ilgilendirir.

Silahli mücadeleyi sonlandirip faaliyetlerine siyasi parti olarak devam eden örgütlenmeler ile ilgili düsünceleriniz nedir? Bir örnek vermek gerekirse, bir ölçüde RAF’in da kendine örnek aldigi Uruguay’daki Tupamarolar ve iktidardaki „Frente Amplio“ blogu içinde José Alberto Mujica’nin devlet baskani seçilmesini, icraatlari hakkinda ne düsünüyorsunuz?
"Frente Amplio“ (Genis Cephe) hakkinda ne düsündügümün bir önemi yok. Uruguay’daki süreç oradaki siyasal güçler tarafindan karara baglandi. Oradaki insanlardan daha akilli degilim. Tupamarolar fasist diktatörlüge karsi verdikleri mücadelede moral üstünlügü ve mesruiyeti saglamlastirdilar.

Burjuvazi büyük oranda eski rejimin arkasindaydi ve rejimin yikilmasindan sonra Tupamarolari gelecek siyasal süreçlere katmama ya da iktidardan kovalayacak gücü kendinde bulamadi.

Tupamarolar devrimci mücadelede sirasinda halk arasindaki itibarlarini ve mesruiyetlerini saglamlastirmislardi ve bunu daha sonraki siyasal süreçlerde kendi yararlarina kullanmayi bildiler. Bu çok dogru ve önemli. Bir radikal güç olarak Tupamarolarin Uruguay’in gelismesine yaptigi etki, tabii bu radikalligin siyasete uyarlanirken ne kadar kullanildigi gibi ölçülere bagli. Bir zaman sonra radikal olanlar da diger siyasal aktörlerden ayirt edilemez bir hal aliyor. Bu daha önce anlattigim gibi olaylarin akisina bagli bir sey.

Belirleyici olan ama, Tupamarolar bize ezilenlerin tarafinda mücadele ederek, bazi asamalarin kazanilabilecegini gösterdi.

Bütün dünyada radikal devrimci örgütlerin yerini kapitalizm içinde de sanki “sosyalist adalar” yaratilabilirmis gibi düsünen sol girisimler ve örgütler aldi. Çesitli legal sol partiler topyekûn iktidari almaya yönelik degil de küçük basarilar elde etmeye yönelik mücadele yürütüyor. Bu durum konjonktürle ilgili bir sey mi? Kapitalizm içinde legal sol mücadelenin sekli ve özü ne olmali? Devrim bitti mi? Kapitalizmi asmak artik hedef degil mi?
Kapitalizmin üstesinden gelemezsek, dünyadan vazgeçmeliyiz. Bu amaç ugruna çalisan milyonlarca insan var. Devrimci örgütler de bunlarin arasinda. Muhtemelen de sizin ve benim sandigimizdan daha çok. Hindistan Naxalite Hareketi gibi, FARC, Kürtler, Tamiller, ETA gibi geleneksel silahli devrimci hareketler hala var. Bunlarin Naxalite Hareketi disindaki hemen hepsi savunmada ama hala henüz yenilmediler.

Bunlardan baska, dünya çapinda baska tür bir devrimci mücadelenin bas gösterdigini de görmezden gelemeyiz. Kitleler hareketleniyor. Buradan, sermaye diktatörlügünden kendini kurtarmis, özgürlesmis, toplumsal perspektife sahip baska bir kalitede yeni siyasal pratikler, siyasal örgütler ve siyasal bir bilinç ortaya çikmaktadir. Hiç bir sey her zaman oldugu gibi kalmiyor.

Kapitalist merkezler çok kuvvetli, ancak, örnegin “Almanya’da reformizm çok güçlü ve devrimci siyaset bir özne olarak yok” diye dünyanin diger bölgelerindeki gelismeler durmuyor.

RAF, 1970’te tarih sahnesine çikti ve Nisan 1998’de kendini feshettigini yani “tarih oldugunu” duyurdu. Ama ne Alman devleti ne de savcilar RAF’in tarih olmasini istemiyor gibi. 34 yil sonra Bassavci Siegfried Buback’in öldürülmesi davasi yeniden açildi ve eski RAF’li Verena Becker tekrar yargilaniyor. 60 yasini geçmis bir sürü eski RAF’li ifadeye çagriliyor. RAF aktif iken de, devletin “asiri tepki” gösterdigi tartisilmisti. Alman devleti neden bu kadar RAF konusunda hassasiyet gösteriyor? Sagci bazi politikacilar bugün, Berlin’deki ve diger büyük kentlerdeki protesto gösterileri ve bazi kundaklamalari, ‘RAF da böyle baslamisti, RAF geri geliyor“ diye degerlendiriyor. Sagcilar neden her firsatta RAF’i öne çikariyorlar?
Almanya Federal Cumhuriyeti Anayasal kurulusundan beri mesruiyet sorunu içindedir. Eski fasist yerlesik yapilanma, „demokrasi“ formu içinde çok zahmetli bir biçimde gizleniyor. Fasist yetkilileri olan bütün kurum ve aparatlari ile isçi sinifini sömürme gibi olagan suçu ve insanlari kitlesel olarak katletme ve mallarina el koyma gibi olagandisi suçlari olan kapitalist sinif, 12 yil boyunca karini artirabiliyordu. Bunu hiç bir önemli konuda sorumlu tutulmadan yapiyordu.

Iste bu "demokrasi“ RAF tarafindan saldiriya ugradi ve devletin mesruiyeti zedelendi, RAF devlet suçlarinin sürekliligini de ortaya çikardi: Devletin bütün dünyada diktatörlerle isbirligi ve suç ortakligi, kurtulus hareketlerine karsi bütün savas ve saldirilari desteklemek, kendi kaderini tayin hakkina ve ilerici süreçlere karsi olmak.

Burjuva sinifin RAF nefreti –ki bu yalnizca sinifin gerici kesimlerinde de degil, hiç azalmiyor. Çünkü bunlar ne kadar azgin ve öfkeli propaganda yapsalar da- RAF’in ortaya çikardigi devrimci dürtüyü söndüremiyorlar. Silahlanarak onlara saldirabilen bu radikal antifasist, bu radikal antikapitalist hareket, hiç bir zaman kendini satmadi. Hala parildiyor ve ‘RAF hangi hatayi yapmisti‘ diye sormak yerine, RAF’in cesaretini ve eylemlerini kendine ölçü alan devrimci ruhlara ilham veriyor.

Egemenler en çok neden korkuyorlar ve neden kendilerini korumaya çalisiyorlar: Kararli devrimci güçler ile baglantili olan kitlesel ayaklanmalardan!

RAF ve 2 Haziran Hareketi radikal sistem karsiti hareketlerdi. Siz her ikisinde de bulundunuz. Bu hareketlerde yer alan insanlarin bir kismi hiç ortalikta gözükmüyor, bir kismi bambaska isler yapiyor. Siz, radikal bir örgütlülük yaratmak ya da çevre olusturmak yerine örnegin militarizm karsiti eylemlerde yer aliyorsunuz, hala komünizmi savunan yazilar da yazdiginiz görülüyor. Eski yoldaslarinizla görüsme, birlikte çalisma imkâniniz oluyor mu? Digerleri neden pek ortalikta görülmüyor?
Her birimizin siyasetten çekilmesinin kendine özgü ve ayri nedenleri var. Bu konuda spekülasyonda bulunmak ya da onlari yargilamak bana ters düser ve buna hakkim da yok. Ama düsündügünüzden çok daha fazla kisi siyasal olarak aktif ve ancak yeni yeni görünür hale gelmeye basladilar.

Uzun süre hapiste yattiktan sonra, yeniden aktif hale gelen arkadaslar siyasetin birçok alaninda, deneyimin getirdigi olgunluk ve kaliteyle is yapiyor. Anti irkçilik alaninda çalisanlar var, siyasal ve sosyal tutuklular için çalismalar yapiliyor, taban örgütlenmelerinde, savas ve militarizm karsiti hareketlerde ya da devrimci tarihin korunmasi ve ileriye aktarilmasi konusunda çalisiliyor. Ben Berlin’de hapisten çikan yoldaslarla birlikte uzun yillar boyunca legal ama radikal siyasal çalismalar gerçeklestirdim. Ama bir zaman gelir herkes yorgun düser. Ben de.

Öyle degil, söylediginiz gibi ben sadece anti militarist eylemlere yogunlasmiyorum. Bu devrimci bir perspektif göz önünde tutularak olusturulmaya çalisilan genel devrimci insa sürecinin siyasal pratiklerinden sadece biri. Bu söylediklerim simdi kulaga büyük bir seymis gibi gelebilir ama oldukça zahmetli adim adim ilerleyen bir pratik eylemcilerden de oldukça uzun soluklu olmasini bekler.

Yeni kusak devrimcileri ileri dogru götüren sürece büyük bir umutla bakiyorum. Elimizde bir sihirli degnegin olmadiginin bilincindeyiz.

Sizin siyasi faaliyet yürüttügünüz ilk organizasyon 2 Haziran Hareketi’nin bir tür radikallesmis 68 gençlik hareketi oldugu söylenebilir mi? RAF ile 2 Haziran arasindaki fark nedir?
68 Hareketi bir siyasal çesitlilik ve çokluktu. Hareket bütün büyük sehirlerde de baska baska bilesimlere sahipti. 2 Haziran Hareketi’nin içinden çiktigi sosyal çevre, anti otoriter, yaratici yanlariyla siyasallasan ve asi genç isçilerle ögrencileri miknatis gibi kendine çeken, yükselen Berlin alt kültür çevreleriydi.

Kendi çevrelerine sirtini dönmüs entelektüeller ve üniversite ögrencileri de buradaydi. Bugün 68 hareketi genel olarak bir üniversite ögrencileri hareketi olarak algilaniyor. Bu bir anlamda dogrudur. Gerçekten de Alman Sosyalist Ögrenciler Birligi (Sozialistische Deutsche Studentenbund – SDS) radikal ve zaman zaman da devrimci ögrencileri siyasal itme gücü olarak Vietnam Savasi’na ve emperyalizme karsi etkiledi, direnisin genis bir örgütlenmesini sagladi. Ama daha çok anti otoriter, radikal militan Berlin alt kültür çevreleri polise, devlete ve ABD kurumlarina yönelik saldirilariyla, kamusal binalari isgal eylemleriyle, son derece anti burjuva hareket ve jestleriyle isyan ortaminin olusmasinda asil belirleyici oldu.

2 Haziran Hareketi’nde sosyal devrimci bir politika gelistirmeyi denedik. Eylemlerimiz var olan toplumsal sorunlara yerinde müdahale etmeyle baglantiliydi. Devrimci siddet kullanmaya, ilerici halkin yapilanlari ne kadar destekleyebilecegine ve legal hareketin militan kisminin bunu ne kadar kavrayacagina, buna ne kadar sahip çikacagina karar verdikten sonra basladik.

Burada hareketin silahli kolu olmaktan daha çok, güçlü bir silahli devrimci hareketin öncüsü olmak istemistik. Benim daha önce yaptigim siyasal elestirilerim ayni biçimde 2 Haziran Hareketi için de geçerli: Gerilla illegaliteden, yer altindan, devrimci örgütlenmis bir hareket yaratamaz. Tersine düsünülürse daha dogru olabilir: Devrimci örgütlenmis bir hareket illegal silahli mücadelenin sartlarini olusturabilir.

SELAMI INCE

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 855 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

Cesur,Devrimci ve Çağdaş TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss