Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Murdoch ile söyleşi
10 Ekim 2011, 11:21

Murdoch ile söyleşi

Murdoch'dan Rockefeller ve Rothschild ile Türkiye'yi de içeren dünya gerçekleri...

Murdoch'dan Rockefeller ve Rothschild ile Türkiye'yi de içeren dünya gerçekleri...

 

Zamanin Ruhu,sizlere Zeitgeist temasi ile para-ekonomisi düzenini sürdüren Sirketokrasi'nin imparatorlari hakkinda iki belgesel film sunmustu...

Izleyenler futurist,bilim adami ve toplum mühendisi Fresco'nun görüslerini hatirlayacaklar...

Asagida okuyacaginiz röportaj,bu filmlere paralel bir temayi isliyor...

Kisiler ise Murdoch,Rockefeller,Rothschild aileleri ki,100 yili askin bir süredir dünyaya yön veren sirketlerin ve örgütlerin basindaki gerçek kisiler ve niyetlerini düne kadar basariyla saklayabiliyorlardi...

Fakat "günes balçikla sivanmaz" misali,farkli ülkerdeki bir avuç gazeteci,arastirmaci ve yazar ile bürokrat,bilim adami ve politikaci,yaptiklarindan,alet oldugundan utanç duyarak insafa gelen itirafçilarin sahit oldugu entrikalar,olaylar,artik medyaya haber ve cilt cilt kitaplara konu oldu...

En önemlisi de Internet'e aktarilarak hizla yayilmaya basladi...

Bu kez, gazeteci/yazar/arastirmaci ve belgeselci Banu Avar'dan Murdoch'un tanik oldugu son derece çarpici,dünya gerçekleri ile birebir örtüsen,kimileri için fantastik,kimileri içinse gerçek ötesi denilebilecek bir röportaji sunuyorum.

YCY
Illuminati’nin çekirdek üyesi ve Amerikan Medya imparatoru Rupert Murdoch söyle anlatiyor:

Trokya Toplantisi,Illuminati’nin yemek bulusmasiydi.David Rockefeller,Baron de Guy Rothschild ve Yale,Harvard,Princeton ve MIT üniversitelerinin yöneticileri ile bulusmustuk.
Yemekten sonra Rockefeller ve Rothschild disindaki konuklar okullarina dönmüs,üçümüz özel bir odada bas basa kalmistik.Onlarla geçtigimiz sohbetlerimizin hepsini vermiyorum ama sizin merak ettiginiz ve bilmeniz isteyecegimiz seyleri de söyleyebilirim.

KRALIÇE VE KILISEYI GÖZDEN DÜSÜRDÜK

Rockefeller:

Fransiz Ihtilali öncesinde Kraliyet ve Kilise mensuplarini halkin gözünden düsürmek için söyle bir oyun oynandi.Kraliçe Marie Antoniette adina devrin ünlü bir kuyumcusuna iri elmaslardan olusan bir gerdanlik siparisi verildi.Kuyumcu bu siparisi hazirlayip Kraliçe’ye götürdü; ama Kraliçe dogal olarak gerdanligi kabul etmedi ve para ödemedi.Fakat bu olay kraliçenin parayi çarçur ettigi seklinde bütün basinda yer aldi.Devrin kardinaline,durumu izah etmek isteyen Kraliçe adina;adamlarimiz tarafindan genelev olarak isletilen sehrin bir otelinde randevu verildi.Otele gelen Kardinale bir fahise Kraliçe olarak tanitildi ve fahise ile Kardinal bütün basinda yer aldi.Böylece hem Kraliyet Ailesi,hem de en yüksek kilise makami yipratilmis oluyordu.Eski baskanlardan Nixon bizim yolumuzdan çikinca,Watergate Skandali ile bir anda gözden düsürülüp istifa etmek zorunda birakilmistir.”

KENNEDY VE MARILY MONROE NEDEN ÖLDÜLER

“John F.Kennedy suikasti bir diger güzel örnektir.Aslinda yaramaz çocuk Kennedy tam bizim isteklerimiz dogrultusunda hareket ediyordu;fakat vücudunu bitkin düsüren rahatsizliklari vardi.Devlet baskanligi yapmak çok yorucu bir is oldugu için uyarici ilaçlar kullaniyordu. Fakat son zamanlarda özellikle seks yasamini sürdürebilmesi için bu ilaçlarin dozunu arttirmaya baslamisti ve ilaçlar içkiyle karisinca agzindan çikanlarin farkina varmiyordu. Marily Monroe ile yakin iliskisi vardi ve biz bir gün yatak odasini dinlemeye aldirdik ve bize karsi çikararak o siralarda sürmekte olan Vietnam Savasi’ni sona erdirmeyi planladigini ögrendik.Bizler ise bu savasin çikmasi için çok büyük paralar harcamis;ama henüz hedefledigimiz cirolara ulasamamistik.Sonucu biliyorsunuz,her ikisi de dünyaya erken veda etmek zorunda kaldilar.

AMAÇ,DÜNYADA TEK DEVLET,TEK DIN

Bizim amacimiz yeryüzündeki bütün devletleri birlestirip,tek bir dini olan tek bir dünya devleti kurmaktir.Bütün dünya tek bir merkezden yönetilecek ve baskenti de Kudüs olacak. Böylece savaslar,acilar,açlik gibi kavramlari ortadan kaldiracagiz.”

Ben de burada konusmaya girmek isteyip “Peki bu dünya devletinin yönetim biçimi ne olacak,Hegel Diyalektigi konusunda neler söyleyeceksiniz,merak ediyorum.Yoksa komünizm geri mi geliyor?” diye sordum.

VATANDAS DEVLETI TANRI GIBI GÖRMELI VE KENDINI FEDA EDEBILMELI

Rockefeller cevap veriyor; “Komünizmin kuruculari Marx ve Engel,Haham,Moritz Moses Hess’in ögrencileriydiler ve Hegel’e fikir babaligi yapmislardir.Hegel diyalektigi kisaca tez ile anti-tezden bir sentez olusacagini söyler.Bu sentez daha sonra yine tez olur ve karsisina yine bir anti-tez çikarak yeni bir sentez olustururlar.Bu böylece devam eder.Hegel’in diyalektigine göre iki zit gücü kontrol eden,yeni dünyanin da efendisi olur.Hegel’in politik sisteminde devlet ayni zamanda Tanri’dir;köle olarak görülen vatandasin tek görevi bu devlete hizmet etmesidir ve bu hizmeti Tanri’ya tapmak olarak algilamasidir.Vatandas kendini ülkesi için feda etmeye her an hazir olmalidir.Ikiz Kuleler saldirisinda ölen onbinlerce Amerikali buna güzel bir örnektir.

SEÇIMLER,TAMAMEN BIR ALDATMACA...AMAÇ; YENI DÜNYA DÜZENI

Seçimler tamamen bir aldatmaca olup,vatandasin düsüncesine bir deger veriliyormus gibi gösterilmektedir.Seçimlerde aday bol bol vaatlerde bulunarak seçmenin gururunu oksar ve seçmene sorunlarinin farkinda oldugu izlenimi verir.Seçmen için ise birisinin sorunlarini bilmesi yeterlidir,vaatlerin yerine getirilmesi onun için ikinci planda kalir.Hiçbir zaman da seçim öncesinde verilen sözler tutulmaz ve bir süre sonra da tamamen unutulur,gelecek seçimlere kadar.Seçimden sonra devlet yine Tanri rolünü oynamaya devam edecektir. Zamanimizda,Amerika Birlesik Devletleri’nin kapitalizmi tez,Rusya’nin komünizmi anti-tez olmustur ve sentezi dünya “Küresellesme” olarak sundugumuz “Yeni Dünya Düzeni” olacaktir.Bu yeni rejime fasizm diyebiliriz;çünkü otoriter bir devlet yönetimi,bizim anlayisimiza göre, dünyayi yönetebilmek için en ideal rejimdir.Böylece kisilerin yasami polis denetimiyle mutlak kontrol altina alinacak,varliklarina devlet her an el koyabilecek, toplumlar bizim istedigimiz sekilde yönlendirilecek.Bu yeni düzende fakir yasli ve hastalara yer yoktur ve onlarin hemen yok edilmeleri gerekmektedir.

KAPITALIZM-KOMÜNIZM-SOSYALIZM... FARK ETMEZ,HEPSI BIZIM ESERIMIZ

Ikinci sorunuza gelirsek, yukarida bahsettigim gibi bir ülkenin Komünizm,Kapitalizm veya Sosyalizm’i benimsemesi hiç fark etmez.Hepsi sonuçta bizim eserimiz olan ayni seyler. Basta akilli ve zengin,yönetici bir avuç insan,geride hiçbir degeri olmayan ve istenildigi gibi yönlendirilen bir köle sürüsü.Fransiz Ihtilali neden yapildi saniyorsunuz,Fransiz halki çok fakirdi de açliktan mi ölüyordu,ya da burjuvazi gerçekten çok mu zengindi? Hayir,hayir,sinif farki tarih boyunca hep olmustur,bugün de böyledir.Asil sebep Masonlugun en büyük kahramanlarindan Jacques De Molay ve diger Tapinak Sövalyeleri’nin,1314 yilinda o devrin Fransa krali IV.Philip tarafindan Tapinakçilarin hazinesini kendisine vermedigi için yakilarak öldürülmeleridir.Bu ihtilalin Masonlar tarafindan kiskirtildigini biliyorsunuz.Devrim sonunda XVI.Louis giyotinle idam edildigi zaman,bir devrimcinin; “Molay,intikamin alindi.” Diye haykirdigi bilinen bir gerçektir.
Rus Devrimi basta bir sebepten dolayi yapilmistir.O zaman ki Illuminati yöneticileri,Hegel Diyalektigi geregi Amerika Birlesik Devletleri’nde olusan kapitalist sisteme bir karsi sistem olusturarak dünya yönetimini ellerine geçirmenin planlarini yapiyorlardi.Çünkü istediginiz gibi yönlendirebilmek için bir sekilde insanlari avuçlarinizin içinde devamli baski altinda tutmaniz ve korkutmaniz gerekir.Rotschild ailesinin özel destegiyle Rusya’da devrim gerçeklestirildi ve Komünizm ilan edildi. Amerikan Kapitalist sistemine karsi,Ruslarin Komünizm sistemi.Burada Hegel Diyalektik yönetimi geregi, Marksist yönetim antitez olarak yani Kapitalist yönetimin karsisina çikariliyordu. Bu iki zit gücün sentezinden, Amerikan Bir Dolari’nin arka yüzündeki piramitin altinda yazdigi gibi, Yeni Dünya Düzeni ortaya çikiyordu.

MEDYA VE SINEMA ENDÜSTRISININ ROLÜ ÇOK ÖNEMLI

Böylece dünya ülkelerinin Komünist rejime dahil olmayan yarisi, Komünizm tehlikesine karsi devamli korkutuldu. Bu sistem içindeki insanlar sahip olduklari mal ve mevkilerin Komünizm gelirse ellerinden gidecegi korkusu içinde, devlet yönetimine sonsuz destek verdiler. Öte yandan eski Sovyetler Birligi ve Komünist sistemde yasayan diger insanlara ise Kapitalizmin ne kadar öcü oldugu anlatiliyordu. Onlar da yasadiklari yasam sartlarinin en iyisi olduguna inandirilmis, bunun da Komünist sistem sayesinde oldugunu düsünüyorlardi. Böylece insanlar devamli baski altinda tutuluyor ve istedigimiz gibi yönlendirilebiliyorlardi. Tabii burada medyaya ve sinema endüstrisine büyük görevler düsmüstür.

NÜKLEER SAVAS TEHDIDI EN BÜYÜK BLÖFTÜ

Nükleer savas tehdidi en büyük blöf olarak tarihe geçmistir. Ama dogal olarak insanlari öyle ya da böyle bir sekilde ömür boyu aldatmak imkansizdir. Bu yüzden Komünist rejimin sonunun gelmesine karar verdik, daha da önemlisi komünist ülkelerin serbest piyasa ekonomisine geçip Kapitalizme yönelmeleri gerektigi için sizin de bildiginiz gibi birkaç günde durup dururken ve hiç kan dökülmeden o çok korkulan Sovyetler Birligi dagiliverdi; meshur Berlin duvari yikildi ve öcü komünizm balonu söndürüldü.

GEREKTIGINDE ÇESITLI ÜLKELERDE PROVOKASYONLAR ÇIKARDIK

Rotschild ben hayretten faltasi gibi açilan gözlerimize bakarak sözü devraldi.
Rotschild: Bu arada, dünyanin çesitli ülkelerinde karisikliklar çikariliyor, ülkeler provokasyonlar sonucu bir hiç yüzünden kanli savaslara giriyorlardi. Dogal olarak bütün paralarini bizlerden silah almak için harciyorlar, daha sonra savasta kaybedilen silahlarini yerine koymak ve savasta harap olan sehirlerini yeniden insa edebilmek için yine bizlerden borç alarak ömür boyu bize bagli bir duruma düsüyorlardi. Eger, bir ülke yöneticisi bizimle isbirligi yapmayi kabul etmezse, o ülkede hemen bir darbe ya da ayaklanma çikariliyor, daha önceden ayarlanmis ve istediklerimizi harfiyen yapacak bir kisi yönetime getiriliyordu.

TÜRKIYE'YE ADNAN MENDERES ZAMANINDA "MARSHALL YARDIMI" ILE EL ATTIK

Mesela Türkiye’yi ele alalim.Türkler de yillar boyu komünizme karsi savasmistir.1950’lerde ülke yönetimine bize destegimizle Adnan Menderes gelmisti.Aslinda Menderes bizimle basta gayet güzel bir diyalog kurmustu.Bizden seçimde aldigi destek karsiliginda,Marshall yardimi adi altinda devamli borç aliyor ve ülkesinde yatirimlar yaparak sanayi yapisini gelistiriyordu. Fakat o kadar plansiz ve programsiz harcama yapiyordu ki ödeme günleri geldiginde, bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye basladi. Biz de kendisinden ülkesini yabanci sermayeye açmasini ve bizim sirketlerimize özel imtiyazlar tanimasini, diger bir deyisle Osmanli Imparatorlugu’na dayatilan kapitülasyonlar benzeri seyler talep ettik Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyecegini söyledi ve bizden uzaklasamaya basladi. Ülke insani ilk defa asfalt yollarla tanisiyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çogunlugu Müslüman oldugu için ülkenin her yerine camiler yaptiriyordu. Menderes bu sartlarda iktidarda ki yerini uzunca bir süre için, saglamlastirdigini saniyordu. Bir darbe ile bu ise bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemedigimiz halde, çalisma arkadaslariyla beraber idam edildi. Sadece Celal Bayar kurtuldu, çünkü bir Masondu ve yakin arkadasi Papa Roncalli ya da diger adiyla 23. John, Vatikan’in baskisiyla onu idamdan kurtardi.

1980 DARBESI BIZIM ISTEKLERIMIZ DOGRULTUSUNDA YAPILDI

Ayni ülkede gerçeklesen 1980 darbesi de bizim isteklerimiz dogrultusunda yapildi. O zamanlar ülkede bir solcular, bir sagcilar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz dogrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardi. Fakat Amerika ve Avrupa’da gelismis ülkelerin piyasalari doyuma ulasmislar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmustuk. Bunun üzerine diger az gelismis ülkelere uyguladigimiz plani onlari da uygulamak istedik ve serbest piyasa ekonomisine geçmelerini ve ithalatin serbest birakilmasini talep ettik. Bu istedigimizi kabul etmis görünüyorlar, fakat isi uzatiyorlardi.

BINLERCE TÜRK GENCI UYDURMA IDEOJILER UGRUNA CAN VERDI

En sonunda bu ikilem yine bildigimiz yollarla,Ordo Ab Chaos ile çözüldü.Yani önce kaos, sonra düzen.Provokatörlerimiz araciligiyla sag ve sol ideoloji kavgalari baslatildi. Aslinda basinda onay vermis gibi göründügümüz Kibris Savasi’ndan sonra ülkeye uygulanan ambargo sayesinde halk canindan bezmis, ülkede yag ve tuz bile bulunamaz olmustu. Karaborsacilar zenginlesirken halk iyice sefalete düsmüstü. Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halki kiskirtmak hiç zor olmadi. Ülke halki sagci ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatismaya basladilar. Olaylar öyle bir dereceye geldi ki, hergün elli-altmis kisi sokak çatismalarinda ölmeye baslamisti. Bütün ülke terör korkusu altinda eziliyordu. Insanlar aksamlari sokaga çikamaz olmustu. Her an bir serseri kursuna hedef olmak vardi. Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler ugruna can vermisti. Hükümetler birbiri arkasina iktidara geliyor fakat olaylari önleyemiyorlardi. Sonra darbe geldi ve bütün olaylar biçak gibi kesiliverdi. Zavalli ülke halki bu sözde basariyi darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermis, ülkeye huzur gelmisti. Aslinda provokatörlerin görevi bitmis, sahneden çekilmislerdi. Burada oynanan oyun, halki umutsuz ve çaresiz bir duruma düsürmek ve onlara bir “kurtarici” sunmaktir; ondan sonra bu kurtarici ne yaparsan yapsin hemen kabullenecektir.

ÖZAL,ISTEKLERIMIZ DOGRULTUSUNDA KAPILARI SONUNA KADAR AÇTI

Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiligi yapti ve bizim belirledigimiz bir kisiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal’di. Özal, tam da bizim isteklerimiz dogrultusunda ülkenin kapilarini bize sonuna kadar açti. Bizim sirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldirdilar. Ilk önceleri fiyatlari çok düsük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düsürdüler. Ülke artik Amerikan ve Avrupa yapimi mallarla dolmustu. Sanayi sirketlerimiz stoklarini eritirken finans sirketlerimiz de ülkeyi artan ithalati karsilayabilmeleri için yüksek faizlerle borç yatagina sürüklüyorlardi. Böylece, gelismekte olan ülkeler olarak adlandirdigimiz bu ülkelerin hemen hemen hepsinde uygulanan ve 80’li yillarda baslatilan bu proje ile, bütün ülkeler, hem bizlerden aldiklari mallarla sanayi sirketlerimizi zenginlestirmeye devam ediyorlar, hem de bu mallarin karsiligi olan ödemelerini yapabilmek için bizim finans sirketlerimizden aldiklari yüksek faizli kredilerle, her sene artan bir borç batagina sürükleniyorlar.

TÜRKIYE'DE PARA ITIBAR GÖRDÜ,ARKADAS,DOST,AILE GIBI KAVRAMLAR UNUTULDU

Bu arada,Özal bütün bunlarin yapilabilmesi için gereken kanunlari yavas yavas çikarmisti. Bu ülke vahsi kapitalist sistemle o kadar çabuk uyum sagladi ki, bizim bile düsünemedigimiz hayali ihracat gibi vurgun yöntemleri kesfettiler. Insanlar artik en kisa ve en kolay yönden servet yapmanin pesine düstüler. Rüsvet, devlet bankalarinin çesitli entrikalarla soyulmalari, banker skandallari birkaç örnek. Arkadas, dost, aile gibi kavramlar unutuldu ve sadece parasi olanlar itibar görmeye basladi. Bu arada, yerli sanayi can çekisiyor, küçük isletmelerden baslayarak yavas yavas büyük isletmelere dogru bir iflas dalgasi yayiliyordu. Devlet isletmeleri ise bizim istedigimiz yöneticilerin atanmalari saglanarak zarar ettiriliyordu. Sonunda bu isletmeler ya kapatiliyor, ya da özellestirme hikayesiyle, ucuz fiyatlarla sirketlerimiz tarafindan ele geçiriliyordu.

"KÜRT DEVLETI PROJESINI" HAYATA GEÇIRMEK IÇIN ÖNCE ÖRGÜT YARATTIK

Beyni yikandigi için temiz hayallerle ise baslayan Özal, sonunda bu sistemin gerçeklerini görerek kendisini de kapitalizmin çarklarina kaptirdi. Ailesini ve yakin çevresini zengin etmeye basladi. Öyle bir duruma geldiler ki Özal’in çevresinde prens ve prensesler ortaya çikmaya baslamis, biz ülke monarsizme dönüyor diyerek kaygilanmaya baslamistik. Aslinda tam bir komedi oynaniyormus. Her neyse, ülke insaninin tepkisini ölçmek için kendisinden Kürt devleti fikirlerinden bahsetmesini istedik. Fakat bu düsünceler kendisine pahaliya maloldu. Biz de Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için *** denilen bir örgüt yaratildi. Bu örgütle ugrasmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve su anda koskoca Osmanli Imparatorlugu'ndan geriye kalan bir avuç toprakta varligini sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istedigimiz geri çevirecek durumda degil. Sanirim yakin gelecekte topraklarindan biraz daha, bir süre sonra da bizim için hala geçerli olan Sevr Antlasmasi uyarinca hemen hemen tamamindan fedakarlik etmek zorunda kalacak.

TÜRKIYE BIZIM IÇIN ÇOK ÖNEMLI... SU KAYNAKLARININ ÖNEMLI BIR KISMI BURADA

Rockefeller de sözü devralarak basliyor;
Türkiye hakkinda biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince:
Bir kere Büyük Israil Devleti topraklarinin su kaynaklarinin önemli bir kismi su anda Türkiye’ye aittir.
Ikincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. Islamiyeti yikmak istiyorsak önce Türkiye’den baslamaliyiz.
Üçüncüsü, Avrupa ve Asya arasinda bir köprü durumdadir. Maden, petrol, dogalgaz gibi zengin yer alti kaynaklarina sahip Ortadogu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalidir. Ortadogu hemen hemen elimizde sayilir. Kafkasya ve Orta Asya’daki diger Türk devletleri de yakinda darbelerle kargasaya bogulacaklar ve avucumuzun içine düsecekler. Bu Türkler aslinda birlesip bir araya gelseler karsilarinda hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasiliga karsi, ajanlarimiz her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarimiz, aralarinda en ufak bir yakinlasma sezdiklerinde hemen istikrari bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.

EN ÖNEMLISI,TÜRKLER MEDENIYETIN BESIGIDIR VE KÖKENLERI SÜMERLERE KADAR DAYANIR

Dördüncüsü,ülke bor madenleri bakimindan dünyanin en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakin bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek.
Besincisi ve belki de en önemli olani Türkler medeniyetin besigidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da yasayan büyük bir felaketten sonra yasadiklari yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettigimiz Ari Irk’tandirlar ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazi uluslar Türk kökenlidir. Ayrica Anadolu’da büyük uygarliklar kuran Hititler ve Asurlular’in da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.
Milattan Önce 3.500 yillarinda Mezopotamya’da yasamis olan Sümerler ilk yaziyi bulan, toplumda adaleti saglamak için ilk yasalari çikaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplaya, ilk okul açan ve tekerlegi bulan ulustur: yani dünya medeniyetinin baslangiç noktasidir ve soylari tarihçilerimizin arastirmalarina göre Türk kökenli insanlardir. Çünkü Sümerler o bölgenin yerli halki degildirler; yani göçebedirler ve tarihçilerimizin arastirmalarina göre “kiz” manasina gelen “kir” kelimesi, “öküz” manasina gelen “ökür” kelimesi gibi bugüne kadar çözülebilen 1000 civarinda Sümerce kelime ve “Ayagini yere siki bas, Tatli söz yilani deliginden çikarir, Sel gibi silip süpürmek, Yag gibi erimek” gibi yüzlerce atasözü bugün Türkçe’de kullanilmaktadir. Sümerlerin Ay Tanrisi’nin simgesi olan “Yarimay”, bugün Türk bayraginda kullanilmaktadir. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmislardir; mesela yapilarindaki süslemeleri ve Tanrilari Sümer tapinaklarindan gelir.
Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yillarinda, yani Sümerlerden 1.500 yil sonra baslamis olmasina ve Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanittik. Daha da ilginç olani, Yunanlilardan önce Misir Medeniyeti baslamistir; ama onlar da ancak Sümerlerden 1000 sene sonra piramitlerini yapabilecek uygarlik düzeyine gelebilmislerdir.Mayalar ve Iknalar;Sümerlerden 2000 sene sonra ziguratlarini ayni biçimde yapmislardir.

MEDENIYETIN BESIGI OLARAK TÜRKLERI KABUL EDEMEZDIK,BU MIRASA EL KOYMALIYDIK

Medeniyetin besigi olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarina el koyarak biz onlari bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanimayan bir toplum olarak tanittik ve bunda da oldukça basarili olduk. Sümer Krallari Urukagina ve Urnammu, çok tanrili bir toplum kurarak, insanlar arasinda adaleti saglamak ve haksizliklari önlemek için yasalar çikararak, çagimiz toplumlarina öncü olurlarken, bugün tek tanrili bir toplum olan Türkiye’de bizim çalismalarimiz sonucu, fuhus, rüsvet, hirsizlik, haksiz kazanç ve gelir dagilimi asiri düzeylerdir.
Aslinda insanlar tarih kitaplarini açip okusalar, bütün gerçegi görecekler ama insanoglu için duyduguna inanmak yeterlidir, okumak çok zor gelir.
Ben de o ana kadar en medeni ulus olarak Ingilizleri görüyordum. Duyduklari hiç hosuma gitmeyince konuyu degistirmek istedim.

OSMANLI'YI YIKMAK ZOR OLMADI

“Dünya ülkelerini nasil ele geçirmeyi düsünüyorsunuz?” diye sordum. Rothschild kendimden emin bir tavirla konusmayi sürdürdü.
Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savasi, Avrupa’da bize karsi olan imparatorluklari dagitmak ve en önemlisi Osmanli Imparatorlugu’nu parçalayarak Ortadogu’daki petrol yataklarini ele geçirmek ve Israil devletinin yolunu açmak için çikarilmisti. Israil devletinin kurucusu sayilan Theodor Herlz, o zamanki Osmanli Padisahi II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin destegiyle Filistin topraklarini satin almak istedi. Fakat padisah bize karsi çikti. Bizim için Osmanli Imparatorlugu’nu yikmak çok zor olmadi. Çünkü padisahlar genellikle Türk kadinlari yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri baska din ve irklara mensup kadinlarla evleniyorlardi. Tabii Hürem Sultan gibi bu kadinlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabanci kökenli adamlariyla bizim istedigimiz gibi, ülkeyi yikima götüren bir sekilde yönetmeye basladilar. Padisahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde oldugu düsüncesiyle zevk ve sefaya dalmislardi. Bu da Osmanli’nin çöküs devrini baslatti. Mason örgütleri tarafindan kiskirtilan insanlarin çikardiklari isyanlarla topraklar kaybedilmeye baslandi. Hazine plansiz harcamalarla tüketildi. Savas sonunda hedefimize ulasmamiza az kalmisti; ama Atatürk adinda bir lider ortaya çikarak planlarimizi bir süreligine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi sirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladilar. I. Dünya Savasi sonunda Monarsizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm’i yani sentezi olusturdu.

HITLER,BIZIM TARAFIMIZDAN GETIRILDI, ÇÜNKÜ BURADAKI YAHUDILER ISRAIL DEVLETINI KURMAYA YARDIMCI OLMADILAR

Ikinci Dünya Savasi’nin asil sebebi su an oldugu gibi dünyada baslayan ekonomik krizlerdi; diger bir önemli neden ise Diaspora’nin yani kutsal topraklar disinda yasayan Yahudilerin, yeni Israil devletini kurmaya yardimci olmamalari ve bu ülkeye dönmeyi kabul etmemeleriydi. Hitler’in bulundugu mevkiye gelmesi ve Alman ulusunu büyülemesi, yine bizim tarafimizdan aldigi mali yardimlar sayesinde olmustur. Harriman, Guaranty tröstü gibi Amerikan finans devleri, Alman çelik krali Thyssen’in mali yardimlari ve Thule Örgütü’nün destegiyle Hitler, dünya savasi baslatacak güce erisiyordu. Bu is için Hitler seçilmisti; çünkü Yahudilerden nefret ediyordu. Sebebi ise, babaannesi o zamanlar zengin bir Yahudinin yaninda hizmetçi olarak çalisiyordu ve babaannesi bu Yahudi patronu tarafindan hamile birakilmis, durumdan haberdar olan evin hanimi tarafindan evden kovulmustu. Babaanne kucaginda bir bebek ile, yani Hitler’in babasiyla, baska bir is bulamayinca koyu Katolik olan baba evine geri dönmüstü. Hitler zamanla bu gerçegi ögrenmis, Yahudilere kin duymaya baslamisti. Israil topraklarina dönmemekte israr eden Yahudileri korkutmak amaciyla birkaç katliama izin verildi ve söylenenden çok daha az kisinin öldügü bu katliamlar kullanilarak sözde milyonlarin yok edildigi Yahudi katliami senaryolari üretildi. Simdi ayni katliam senaryosu Ermeni Soykirimi adi altinda Türklere uygulanmaktadir. Bu saçma soykirim masali Türklere yüklenecek ve böylece Türkiye yüz milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalacak. Bu da Türk ekonomisi için büyük bir darbe olacaktir.

ATOM BOMBASI,YAHUDILERIN YASADIGI ALMANYA'YA ATILAMAZDI,BU NEDENLE JAPONYA KISKIRTILDI

Almanlar’dan nefret eden o zaman ki Siyonist baskanimiz Einstein’in Amerikan Baskani Roosevelt’e bir öneri mektubu göndermesiyle atom bombasi çalismalari Manhattan Projesi altinda baslatilmis ve kisa sürede sonuç alinmisti. Ama bir sorun vardi, bu bomba çok güçlüydü ve deneme yapilabilmesi için Amerika’nin halkin destegiyle savasa girmesi gerekiyordu. Ayrica Alman sehirlerinde çok sayida Yahudi yasiyordu; bu ülkeye atom bombasi atilamazdi. Japonlar kiskirtildi ve daha önceden haber alinmasina ragmen, halkin duygulariyla oynanarak desteginin kazanabilmesi için yüzlerce Amerikan askerinin ölmesiyle sonuçlanan Pearl Harbor baskinina göz yumulmus ve bu sorun da asilmis oluyordu.

ISRAIL DEVLETI,ROTSCHILD AILESI'NIN CÖMERT MALI DESTEGI ILE KURULDU

Ve böylece Büyük Israil Imparatorlugu’nun temelini olusturan Israil Devleti 1948 yilinda Rotschild Ailesi’nin cömert mali destegiyle kuruldu. Ordo Ab Chaos yine ise yaramisti. Bu arada savasta iflas eden ülkelerin ekonomilerinin düzeltilmeleri için Harriman, Rockefeller, Vanderblit ve Rothschild finans kurumlarindan aldiklari borç paralar devreye giriyordu.

SOVYETLER BIRLIGI'NE YETERI KADAR ÜLKE TAHSIS EDILMIS,MALI DESTEK VERILMISTI

Sovyetler Birligi,Hegel Diyalektigi geregi bir karsit güç yaratilmasi gerektigi için,Amerikan International Barnsdall Corporation sirketinin verdigi ekipman ve yine Amerikan W.A Harriman Company ve Guaranty Tröstü tarafindan verilen mali desteklerle petrol kuyulari ve maden yataklari açarak, ekonomisini gelistirdi. Bu arada dünya ülkeleri komünizm ve kapitalizm arasinda seçimlerini yapmaya baslamislar; Sovyetler Birligi’ne kapitalizmi savunan bizlere karsi esit bir güç olusturmasi ve bu oyunun sürdürülebilmesi için yeteri kadar ülke tahsis edilmisti.

ÇIN,HENÜZ KONTROL EDEMEDIGIMIZ BIR ÜLKE AMA ABD EKONOMISINE KATKISI BÜYÜK

Çin ise Amerikan Bechtel Corporation’in verdigi teknoloji ve beyin gücüyle süper bir güç haline geldi. Bu ülke henüz kontrol edemedigimiz, dünyadaki tek ülke. Fakat Amerikan ekonomisine büyük katkida bulunuyorlar; çünkü is gücü çok ucuz, ayda 30 dolara çalisacak isçi bulmak bizim ülkelerimizde patronlarin en tatli rüyasi olurdu.

VIETNAM,KORE,KAMBOÇYA,TAYLAND,ENDONEZYA,AFGANISTAN,IRAN-IRAK,YUGOSLAVYA SAVAS ENDÜSTRISI'NIN DENEME VE GELISMESINE YARADI

Size dünyadan kisa örnekler vererek konusmamiza devam edecegim; Vietnam savasinda, Amerika Birlesik Devletleri ve Sovyetler Birligi silah endüstrileri, yeni imal ettigi silahlari deneme firsati bulmustu ve silah sanayisini canlandirmak için devlet, eskileri kullanarak elden çikarmisti. ‘Agent Orange’ adli kimyasal silah ile bu zehirin bitkiler üzerinde ölümcül etkileri görülmüs oldu. Bir ülke ekonomisi bataga sürüklendi.
Kore savasi ile bu ülke iyiye bölündü ve kalkinma hayalleri suya düstü. Böylece ülke ekonomisi tahrip edildi. Ayrica bu ülkede mikrop bombalari ve dioksin gibi çesitli zehirler ile biyolojik savas denemeleri yapildi.
Kamboçya’da Amerika ile ticaret yapmayi reddeden lider Sihanuk 1970 yilinda bir darbe ile devrildi ve yerlerine ülkeyi kaosa sürükleyen Pol Pot ve Kizil Kmerler geçirildi.
Tayland’da yine ülke yönetimi devrilerek yerine diktatörlük rejimi kuruldu. Ülke ekonomisi yillarca bize çalisti.
Endonezya devlet baskani Suharto 1957-58 yillarinda Amerika Birlesik Devletleri’nin verdigi silahlarla Dogu Timor’u isgal etti ve yillarca sürecek bir kaos yaratti, binlerce insan öldü.
Afganistan savasi Ruslara silah sanayisini gelistirmek için büyük firsatlar sunmustur. Biz de yeni üretilen silahlarin etkilerini deneyebilmek için büyük bir firsat yakalamistik. Ayrica ülke çok zengin yer alti kaynaklarina sahiptir. Afganistan yönetimi su anda tamamen bizim kontrolümüz altindadir.
Iran-Irak savasi Saddam’a büyük vaatler yapilarak baslatildi. Ilk is olarak birbirlerinin petrol kuyularini ve tesislerini bombaladilar. Tabii sonunda petrol zengini bu iki bizlerden daha fazla silah satin alip savasi kazanabilmek için ülke ekonomilerini iflas ettirecek düzeye getirdiler. Sonuçta bütün sehirleri ve petrol tesisleri yine bizler tarafindan yeniden kurulacakti. Bu de yine bizlerden daha fazla borç almakla mümkün oluyordu.
Saddam doldurusa getirilerek baslatilan 1990 yilindaki Körfez savasi, ile irak ekonomisi bir kez daha çökertildi; Kuveyt’i tekrar insa etmek için milyarlarca dolarlik is baglantilari yapildi; Amerikan askerleri bölgeye ilelebet yerlesti. Bu savasta test amaciyla tüketilmis uranyum bombalari kullanildi. Bu bombalar, etkisi yillarca sürecek radyoaktif maddeler yayarak bölgedeki yüz binlerce insanin, tabii bu arada bizim askerlerimizin de ölmesine yol açti, hala da insanlari öldürmeye devam ediyorlar.
1990 Yugoslav savasinda salkim bombalari kullanildi. Bu teknoloji harikasi bombalar yere yaklastiklarinda yüzlerce küçük bombalara ayrisiyorlar ve yere düstüklerinde hala patlamamis olanlar her zaman aktif birer bomba olarak kurbanlarini bekliyorlar.
Rotthschild konusmasina “Bu ülkelerin simdi tamamen bizim kontrolümüz altinda oldugunu sanirim söylememe gerek yok” diyerek ara verdi. Onun kaldigi yerden Rockefeller devam etti.

ZAIRE,ÇAD,YEMEN,GUATEMALA,SILI,BREZILYA,DOMINIK,SOMALI,PANAMA,EL SALVADOR, BOLIVYA,EKVATOR,PERU,URUGUAY,ANGOLA'DAKI SAVASLAR VE DARBELER BIZIM PLANLARIMIZDI

Zaire devletinin basina CIA destekli bir darbe ile 1965 yilinda geçen Mobutu, George Bush’un deyimiyle Afrika’daki en iyi adamimiz oldu.
Çad Hükümeti 1982 yilinda bir darbe ile devrildi ve yerine diktatör Hissen Harbe geçirildi. Bu geçis sirasinda on binlerce insan öldü.
Yemen 1990 yilina kadar iki ayri devlet halinde uzun yillar birbirleriyle savastilar. Bizim sirketlerimiz zenginlesmeye devam ettiler.
Guatemala’da hükümet, komünist rejim tehlikesi bahane edilerek CIA yardimiyla 1953 yilinda devrildi ve bugüne kadar bizim tayin ettigimiz askeri hükümetlerle ülke sonsuz bir kargasa içinde yönetilmektedir.
Sili’de General Pinochet, 1973 yilinda iktidari ele geçirerek, yillarca bizim isteklerimiz dogrultusunda ülkeyi yönetti. Amerika Birlesik Devletleri’ne aktardigi milyarlarca dolarla ülke ekonomisi batakliga sürüklendi. Ülke insanlari sefalet içinde yüzerken, bizler daha zengin olduk.
Brezilya da komünizmden kurtarilan bir diger ülkeydi. Ülke yönetimi 1964 yilinda bir darbe ile devrildi, ülke Amerika Birlesik Devletleri’nin Güney Amerika’daki en güvenilir müttefiklerinden biri oldu.
Dominik Cumhuriyeti, ayni sekilde 1963 yilinda bir darbe ile bizim istedigimiz yöneticilere kavustu. Ülkenin serveti bizlere akti.
1990’li yillarda Kolombiya’da uyusturucu ile mücadele etmek maskesi altinda ülke yönetimi ele geçirildi. CIA bu ülkeden gelen uyusturucu parasiyla dünyanin çesitli ülkelerindeki operasyonlarini finanse ediyor.
Fiji, Grenada, Panama, Somali, El Salvador isgal edildi. Sarin, hardal gazi gibi sinir gazlari halk üzerinde denendi. Yüz binlerce insan öldü ve hala ölmeye devam ediyor.
Bolivya, Gana, Ekvator, Haiti, Filipinler, Peru, Uruguay, Angola, Seysel adalari gibi üçüncü dünya ülkelerinde yapilan darbeler ve karisikliklar hep bizim planlarimizin bir parçasiydi.

BÜTÜN ÜLKE YÖNETIMLERINI KONTROL ALTINDA TUTUYORUZ,AKSI HALDE TERÖR OLAYLARINI DEVREYE SOKUYORUZ

Avrupa ülkelerinde kurulan Italya Gladio’su benzeri istihbarat örgütleri sayesinde, bütün ülke yönetimlerini kontrol altinda tutmaktayiz.
Istanbul’daki sinagoglara yapilan saldirilar ve Madrid’deki tren bombalama olaylari, bu ülkelere bizim isteklerimizi görmezden geldiklerini hatirlatmak için yaptirildi.
New York Ikiz Kuleler, Pentagon saldirilari, Kenya ve Suudi Arabistan’daki bombalama olaylari ise tamamen bizim planlarimiz dogrultusunda icra edildiler.
Ben “dünyada el atmadiklari baska ülke kaldi mi acaba” diye düsünüyordum. Rockefeller böyle beni saskinliga ugratmanin zevkiyle içkisini bir yudumda bitirerek sözlerini tamamladi;

DÜNYADA HIÇBIR YERDE MAFYA VE KAÇAKÇILIK OLAYLARI BIZIM IZNIMIZ OLMADAN YAPILAMAZ

“Bu arada,bütün organizasyonlarin çok yüksek olan maliyetleri konusu var.Onlarin kaynagi ise vergiden muaf olan vakiflarimizin topladigi bagislardan ve mafya ile olan baglantilarimiz sayesinde finanse diliyor.Dünyanin hiçbir ülkesine mafya veya kaçakçilik faaliyetleri, o devletin haberi ve izni olmadan yapilamaz.Yapilmasi için, üst kademelerde isbirlikçilerin olmasi gerekir. Bu isbirlikçiler gözünü para hirsi bürümüs insanlar seçilir ve bir kere bu islere bulasildi mi, bir daha çikis yoktur. Dünyanin her yerinde tamamen bizim kontrolümüz altinda çalisan mafya, özellikle uyusturucu ve silah kaçakçiligi ile ilgilenir, çünkü en tatli para bu alanlardadir. Bu paradan biz en büyük payi aliriz ve bu parayla birlikte masum görünüslü vakiflarimizin destegiyle bütün bu faaliyetlerimiz finanse edilir ve buna isbirlikçilere dagitilan para ve rüsvetler dahildir.

NEDEN KUZEY AMERIKA VE BATI AVRUPA VARLIKLI BIR YASAM SÜRER DÜNYADAKI 5 MILYAR INSAN,BIZIM 1 MILYAR INSANIMIZ IÇIN ÇALISIR

Bu örnekler inanin bana sadece buzdaginin disaridan görünen basi.Gördügünüz gibi dünyanin her noktasi kontrolümüz altinda. Hegel Diyalektigi’nin amacimiz dogrultusunda ne kadar çok ise yaradigini görüyorsunuz. Hiç düsündünüz mü, Kuzey Amerika ve Bati Avrupa ülkeleri vatandaslarina rahat ve varlikli yasam olanaklari sunarken, dünyanin diger ülkelerinde neden sefalet ve bitmeyen bir kargasa var? Çünkü bizim irkimiz seçilmis irktir, digerleri sadece köledirler. Eger yasamak istiyorlarsa ömür boyu bize bu sekilde hizmet etmek zorundadirlar. Dünyadaki 5 milyar insani bizim toplumlarimizdaki 1 milyar insan için çalisiyorlar. Bütün zenginlikleri bizim sirketlerimize ve dolayisiyla bizim ülkelerimize atkiliyor. Biz gelismis ülkeler, her geçen gün daha da zenginlesirken, üçüncü dünya ülkeleri, ekonomileri çökertilmis, halki uydurma savaslar ve olaylarla sefalete sürüklenmis çaresiz bir halde; refah içinde yasayan isbirlikçi yöneticileri ve zengin tabaklari bizim emirlerimizi bekliyorlar.
Bizimle isbirligi yapanlar, çok yakinda yeni dünya hükümetinde kendi bölgelerini bizim idaremiz altinda yönetecekler. Üçüncü sinif ülkelerin halklari egitim düzeylerine göre isçi olarak çalisacaklar, bizim gibi gelismis halklar da bunlarin üstünde bir hiyerarsi içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sinifa giren ülke insanlari için cumartesi günleri disinda bütün bayram ve tatil günleri kaldirilacak ve ancak karinlarini doyurabilecekleri bir maas karsiliginda, bütün yil boyunca haftanin alti günü çalisacaklar. Bizim insanlarimiz günün çok az bir kismini çalismaya ayiracak ve günün geri kalan kismini zevk ve eglenceyle geçirecekler.
Ilk önce bütün bu anlatilanlari çok büyük hayaller olarak görmüstüm; ama diger ülkelerin durumu aklima gelince gerçeklesme olasiliklarinin oldugunu hesapladim. Gerçekten de çok az televizyon seyretmeme ragmen savas ve ayaklanma haberleri gözüme çarpiyor, açliktan ve sefaletten sürünen insanlari seyrettigimi hatirliyorum. Ama ben medya adamiydim ve bütün bunlarin sebeplerini arastiracak zamanim yoktu....
(26.04.2009)

 

Okumus oldugunuz yazi,Almanya'da faaliyet gösteren  http://www.xing.com isimli internet sitesinden alinmistir.Kerim Özbekler Gazeteci-Yazar

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 1520 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

Cesur,Devrimci ve Çağdaş TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss