Karakter boyutu :
13 Eylül 2011, 04:08
CİNSEL İSTİSMAR YASASI ÜZERİNE"Yasa Cinselliğin Reddi Üzerinden Kurulmamalı"
CINSEL ISTISMAR YASASI"Yasa Cinselligin Reddi Üzerinden Kurulmamali"Prof.Dr.Serdar M.Degirmencioglu çocuklari cinsel istismara karsi koruyacak yasada yapilacak yeniden düzenlemeleri ve yasanin ardindaki mantigi bianet'e degerlendirdi. Cumhuriyet Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Prof.Dr.Serdar M.Degirmencioglu "çocuklarin ve gençlerin cinsellikten arindirilan bir dünyada yasamasiyla cinsel istismarin engellenemeyecegini" söyledi. Türkiye'nin "Avrupa Konseyi Çocuklarin Cinsel Sömürü ve Istismara Karsi Korunmasi Sözlesmesi"ni onaylamasinin ardindan yeni düzenlemelerin yapilmasi bekleniyor. Daha önce yasada öngörülen, cinsel istismar suçu isleyenlere kimyasal islemle hormonal müdahale degismiyor, ancak bazi yeni "tedbirler" getirilmesi planlaniyor. Bunlar arasinda, çocuklari internet yoluyla bulusmaya çagirmanin cinsel istismar tesebbüsü olarak degerlendirilmesi, 18 yasin altindakilerin "çocuk" olarak kabul edilmesi ve çocuklarin ilk ve ortaögretimde, cinsel istismar ve risklerine karsi uyarilmasi gibi maddeler bulunuyor. Muhafazakar bir mantikProf.Dr.Serdar M.Degirmencioglu yasayi ve yeni düzenlemeleri bianet'e degerlendirirken "cinselligi muhafazakar bir dünya görüsüne uygun olan dar bir alana hapsetmenin" sakincalarina dikkat çekti. "Kisisel olarak tatmin eden bir öneri görmüyorum. Dünyadaki yapilmis olan çalismalar ve arastirmalarla yeterince uyumlu oldugu söylenemez. Daha çok ABD'deki muhafazakar yönetimlerin uygulamalarini çagristiriyor. 'Biz bunu sevmeyiz, bunu istemeyiz, bunu yapani da cezalandiririz. Cezamiz da akillara durgunluk verecek bir ceza olabilir' gibi bir mantik yürütülmekte. Bu birçok yerde muhafazakarligin bir çesit isareti olarak görülebilir. Benzer uygulamalar Islam yogunlugu olan ülkelerde de geçerli: Varolan sorunu ciddiye almaktansa daha çok varolan cinsel iliskiyi özellikle bir suça dönüstürmek ve giderek daha dokunulmaz hale getirmek; bunu da muhafazakar bir dünya görüsüne uygun olarak yapmak..." Toplumu cinsellikten arindirmaya çalismak hataProf.Degirmencioglu, yasanain mantiginin nasil bir eksen üzerine oturmasi gerektigini sordugumuzda sunlari söyledi: "Benim bulundugum noktadan bu tip yasalar dünyanin hemen her yerinde ayni sekilde düzeltilmek durumunda. Cinselligin reddi üzerine kurulamaz! Ayrica, çocuklarin ve gençlerin cinsellikten arindirilan bir okul ve arindirilan bir dünyada yasamasiyla cinsel istismar engellemez. Tam tersine, çocuklarin ve gençlerin cinselligi tanimalari cinsel istismarin engellenmesi açisindan çok önemli bir adimdir." Çocuklara ve gençlere biz cinselligi kesinlikle ne gösterelim ne ögretelim, hatta internete de gerekirse sansür koyalim ama onun ardindan da cinsel istismar ortaya çikarsa cinsel istismari korkunç bir sekilde cezalandiralim, deniyor. Oysa, toplumun cinsellikten arindirilmasi ya da cinselligi yadsiyor gibi davranmasi cinsel istismari ortaya çikarak en önemli nedenlerden bir tanesi." Cinsel istismardan hükümlüsü de toplumun parçasiProf.Degirmencioglu,cinsel istismari yapan kisinin DNA'sinin saklanacagini ve diger ülkelerin bilgisine sunulacagi yönündeki düzenlemeyi ise "anlamsiz bir öneri" diye degerlendirdi. "Görebildigim kadariyla, bu teknolojik açidan sanki çok ise yarayacakmis gibi bir öneri olarak getirilmis ama aslinda herhangi bir anlami olmayan bir öneri. Toplum eger gerçekten cinselligi kabul eden bir toplumsa cinselligi yanlis yaparak yasayan birilerini de içinde barindirmak zorundadir. Cinsel istismar nedeniyle herhangi bir sekilde hüküm giyen bir kisi ayni zamanda o toplumun bir parçasidir ve rehabilitasyonu gerekir. Yoksa bu tipteki uygulamalar, cinsel suçtan hüküm giyen kisinin bir sekilde toplum disina itilmesini önerir. Böyle oldugu zaman da toplum bir kez daha, sanki cinsellik çok rahat ve olagan yasaniyor da bu insanlar bazi çizgileri astiklari için toplum disina itilmeli gibi bir aldatmacaya itiliyor. Oysa bu insanlar,tipki baska birçok insan gibi cinsellikle iliskili sorunlari olan insanlar.Cinsel istismarin varoldugu bir yerde,büyük ve korkunç cezalar yerine,cinsel istismar nereden kaynaklaniyor ve nasil gerçeklesiyor üzerine çok ciddi arastirmalar yapmak gerekir.Ama bunu yaparken de çocuklarin ve gençlerin okulda cinselligi,ögrenmeleri gereken çok önemli bir sey olarak ögrenebilmeleri gerekir." Yüce YÖNEY Istanbul - BIA Haber Merkezi Prof.Dr.Serdar M.Degirmencioglu Kimdir? bilgi universitesinde egitim gorevlisi olan, turkiyede gonulluluk konusunda buyuk cabalari bulunan, turk psikologlar dernegi istanbul subesi baskani olan sempatik ve takdire deger, guzel insan. kendisi gonulluler yili organizasyonunda da gorev almistir. ag 17 yardim gonullulerinin sevip saydigi insanlardan biridir. türk psikologlar dernegi istanbul subesi'nin yönetim kurulu baskanligina 26.01.2003 tarihinde yapilan olaganüstü genel kurulla tekrar seçilen akademisyen. kendisi kamusal basarinin turkiye koordinatorudur(yanlis soylemiyorumdur umarim).. evet, bir de pek bir guleryuzlu, pek bir sempatik insandir.. bazi çevrelerce oldukça hos bulunan akademisyen. içki masasnda,anfide ve eylem alaninda yanyana bulunmaktan keyif alinabilecek kisi. kendisi en siki sigara düsmanlarindandir. 1999 yilinda odtu psikoloji bolumunde docent olmus, northwestern universitesi, wayne üniversitesi'nde doktora zamani bulunmus, sayisiz odulleri bulunan, sayisiz makale yazan-mis olan- hiper sosyal ogretim gorevlisi. sivil toplum sever bir insan ayni zamanda. insan sevdigi de suphesizdir. organizator bakis açisiyla aglatan atolye calismasi lideri *, katilimci gozuyle baldan tatli insan. ogrencilerin dahi okula gidemedigi zamanlarda bile * kantinde rastlanasi hoca. ha bir de; uluslararasi etkinlik habercisi... ** son zamanlarda cocuklari sevdigini de duyurmaya bas koymus duyuru panosu tadi,cocuk dostu... çünkü o da çocuktu. ne güzel! ulus, solingen ve barisi düsünmek ankara’nin eski merkezi ulus’ta gerçeklestirilen saldiri, türkiye’de ocak ayindan beri iyice tirmandirilan terör veya dehset sürecinin devam edecegini ve ülke gündemini etkileyecegini gösteriyor. ankara’nin eski merkezi ulus’ta gerçeklestirilen saldiri, türkiye’de ocak ayindan beri iyice tirmandirilan terör veya dehset sürecinin devam edecegini ve ülke gündemini etkileyecegini gösteriyor. ulus’ta gerçeklestirilen saldirinin, tipki dink suikasti gibi, aydinlanmayan -ya da yeterince aydinlatilmayan- bir eylem olarak kalacagini tahmin etmek hiç de zor degil. terör eylemlerinin karanlikta kalmasi ve kimler tarafindan yapildiginin bilinmemesi, terörün etkisini artirmak ve karanlikta kalan çikar sahiplerinin isteklerinin gerçeklesmesini saglamak için oldukça önemli. öte yandan, türkiye’de güvenlik güçlerinin su an geldigi noktada eylemlerin aydinlatilmasi, terörün etkisinin bu sekilde azaltilmasi ve toplumsal güvenin (hem güvenlik güçlerine, hem de toplumsal iradeye) güçlenmesi zaten amaçlanmiyor. tam tersine, basta istanbul emniyet müdürü cerrah olmak üzere, güvenlik güçlerinin keyfi, zorba ve hukuk disi eylemleri desteklemesi söz konusu. cumhurbaskanligi seçimi ve elektronik muhtira gerilimi ile ülkenin geldigi noktada korku ve terörün toplumu hirpalamakta, yaniltmakta ve toplumsal muhalefeti zayiflatmakta önemli bir islev görecegi ortada. korku ve terör korku, dehset ve terör günümüzde güçlülerin basvurdugu ve gayet iyi isleyen bir mekanizma. bush yönetiminin yakin tarihte abd’nin basina gelen en ciddi felaket oldugu çok açik olmasina karsin, bush yönetiminin hâlâ ayakta durabilmeyi korku ve terörü kullanarak basardigi söylenebilir. abd’deki bu mekanizmanin nasil isledigi oldukça iyi desifre edilmis durumda. örnegin, michael moore’un filmlerinde korku ve terör mekanizmasinin abd’yi nasil etkiledigini ve silahlanmanin disariya yönelikmis gibi görünse de toplumu içeriden kemirdigi gerçekten çok iyi desifre ediliyor. türkiye’de yakin geçmiste terörün yasanmis olmasina ve yillar boyunca “komsularin tehditi”, “dis tehditler” ile toplumun çok ciddi bir baski altinda kalmis olmasina karsin, korku ve terörün nasil kullanildigi üzerine yeterince durulmuyor. oysa bu analize çok ciddi bir gereksinim var. bu konuyu, nazi önderi hermann göring’in nürnberg durusmalarinda söylediklerinden yola çikarak incelemek mümkün: “halklar elbette savasmak istemez... ama, nihayetinde, siyaseti belirleyenler, ülkenin liderleridir; ve ister demokrasi olsun, ister fasist diktatörlük; ister parlamento olsun, ister komünist diktatörlük, insanlari liderlerin istedikleri yöne çekmek daima çocuk oyuncagidir... sesi olsun olmasin halklar her zaman liderlerin çagrisi üzerine hizaya getirilebilirler. çok kolaydir bu. tek yapacaginiz, onlara saldiri altinda olduklarini söylemek, baris yanlilarini yeterince yurtsever olmamakla ve ülkeyi tehlikeye atmakla suçlamaktan ibarettir.” demokrasi ve baris egitimle mi olur? korku, dehset ve terörün türkiye’de siddeti beslemesi ve özellikle saldirilarin “karsi” saldirilari dogurmasi tehlikesi söz konusu. oysa türkiye’nin ana meselesi hâlâ, zorbaligin degil haklarin, siddetin degil hukukun agir basmasi ve demokrasinin gerçekten isleyebilmesi. bu meselenin hâlâ yeterince görülebildigi söylenemez. demokrasinin ancak egitimli insanlarca getirilebilecegini söyleyenler özellikle bu nokta üzerinde durmalilar. çünkü türkiye’de “egitimli” insanlarin çogunlugu, baris ve demokrasinin kökenlerini anlayabilmis degil. egitim denilen süreç, egitim ancak katilimci, özgürlükçü ve demokratik olursa, analitik düsünmeyi saglamakta, ufuklari genisletmekte ve bireylerin dogru kararlar alabilmesini kolaylastirabilmekte. tam da bu noktada, türkiye’de demokrasi ve barisi destekleyecek kaynaklari kültürün ve halkin içinde aramak gerekiyor. bu mesele, dünyanin baska yerlerinde de yasanan bir mesele. dünyadaki deneyimlerden ve mücadelelerden çikarilacak derslerin türkiye açisindan büyük önemi var. solingen-29 mayis 1993 29 mayis 1993 günü almanya’nin solingen kentinde irkçilarin saldirilari inanilmasi zor bir noktaya vardi ve türkiyeli bir ailenin, genç ailesinin evi kundaklandi. bu korkunç saldirida, genç ailesinin bes üyesi yanarak öldü ve evdeki diger üyeler agir yaralarla canlarini kurtarabildiler. saldirganlarin hepsi gençti ve hepsi yargilandilar. hukuk isledi; 24 yasindaki markus 5 kez cinayetten, 14 kez ölüme tesebüsten ve yangin çikarmaktan 15 yil hapis cezasi aldi. 18 yasindaki felix, 19 yasindaki christian r. ve 22 yasindaki christian b. gençlik adalet sisteminin izin verdigi en agir cezalarla 10 sene hapse mahkum oldular. cezalari daha sonra 1997’de federal üst mahkeme’de tescil edildi. saniklar ayrica genç ailesine tazminat ödemeye mahkum edildiler. hukukun islemesi ve alinan cezalar, elbetteki saldirinin korkunçlugunu ve kayiplarin acisini azaltmadi ve dindirmedi. ancak saldirinin yol açabilecegi ve büyüyebilecek baska bir yara, saldiri sonrasi ortaya çikan tepkiler ile önlendi. öldürülen bes kisinin cenazesinde sokaklar dolup tasti ve irkçilik karsisinda kararli durus sergilendi. yillar sonra, cenazeye katilmayan helmut kohl’ün sorumsuzlugu ve kocaman ayibi degil, iste bu kararli durus konusuluyor. solingen katliami ardindan genç ailesinin acilarini bizzat yasayan, bizzat bu acilara katlanan mevlüde genç nice çok bilmis, çok egitimli bireyin yapamadigi veya yapamayacagi bir seyi yapti ve söyle dedi: “çocuklarimizin ölümü bizi birbirimize yakinlastirsin. almanla esit tutulalim. kin ve husumet olmasin aramizda.” mevlüde genç veya mevlüde nine, tipki baska birçok kadinin ve ninenin yaptigini yapti ve kin ile nefreti tasiyanlarin düzeyine inmedi. bu katliami kullanmak isteyecek kin ve nefret taraftarlarina bu katliami malzeme etmedi. mevlüde nine herkesi, kökeni ne olursa olsun, bariscil yasama çagirarak tarihe geçti. çabalari sonucu liyakat madalyasi verildi ve yilin kadini oldu. türkiye’ye baris ve demokrasi gelmesi için ninelerden ögrenecek çok sey var. Haberi Ekleyen: Ali Dursun Bu haber 1418 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||