Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
03 A?ustos 2011, 15:15

"Tarihin en büyük işçi sürgünü"

Bu sürgünden asıl etkilenenler de belediye işçileri olacak.

"Tarihin en büyük isçi sürgünü" -Genel-Is Baskani Erol Ekici ile söylesi

 
Torba Yasanin 166. maddesi, yürürlülüge girdiginde kadrolu olarak çalisan kamu isçilerinin çok büyük bir bölümü “ihtiyaç fazlasi isçiler” olduklari öne sürülerek sürgün edilecek.Bu sürgünden asil etkilenenler de belediye isçileri olacak. DISK Genel-Is Baskani Erol Ekici’yle belediye isçilerini bekleyen bu sürgün düzenlemesi üzerine konustuk.


Ergün Iseri: Söz konusu madde kapsam yönünden “mahalli idareler”i ilgilendiriyor, bu çerçevede hangi kurum ve kuruluslar bulunuyor?

Erol Ekici: “Mahalli idareler” kapsamina il özel idarelerinde ve belediyelerde çalisan isçiler giriyor.


Maddenin basliginda ve içeriginde belirtilen “ihtiyaç fazlasi isçiler” kimler? Tahmini olarak kaç isçi ihtiyaç fazlasi olarak belirlenecek?

“Ihtiyaç fazlasi” olarak görülen isçiler norm kadro disindaki isçiler anlamina gelmektedir. Ancak Torba Yasa’nin 166. Maddesi’nde sadece ihtiyaç fazlasi olarak görülen isçileri degil, bunun yaninda norm kadro içerisindeki isçilerin de bu kapsamin içine dâhil edilecegi görülmektedir. Yani bu durumda bir keyfilik söz konusudur.


Bu ihtiyaç fazlasinin tespiti neye göre ve ne zaman yapilacak? Herkesin kabul edebilecegi ölçütler, degerlendirme yöntemleri var mi? Ihtiyaç fazlasinin belirlenmesi için bir kurul olusturulacagindan söz ediliyor, bu kurul kimlerden olusacak? Sendikalarin burada bir rolü var mi? Genel-Is bu kurullarda temsil edilecek mi? Sendikaniz bu kurullara iliskin bir yaklasim, politika belirledi mi?

6111 sayili bu yasanin 166. maddesi; “Mahalli idarelerin ihtiyaç fazlasi isçilerine iliskin hükümler”i düzenlemektedir. Bu maddeye göre, il özel idarelerinin sürekli isçi kadrolarinda çalisan ihtiyaç fazlasi isçilerin, Karayollari Genel Müdürlügünün tasra teskilatindaki sürekli isçi kadrolarina; belediyelerin (bagli kuruluslari hariç) sürekli isçi kadrolarinda çalisan ihtiyaç fazlasi isçilerin, Milli Egitim Bakanligi ve Emniyet Genel Müdürlügünün tasra teskilatindaki sürekli isçi kadrolari ile sürekli isçi norm kadro dâhilinde olmak üzere ihtiyaci bulunan mahalli idarelere atanmasi söz konusu olacaktir.

Öncelikle norm kadro fazlasi isçilerin, ikincil olarak da norm kadro dahilinde olan ihtiyaç fazlasi isçilerin tespiti yapilacaktir. Bu tespiti yapacak komisyon vali veya görevlendirecegi vali yardimcisinin baskanliginda, il emniyet müdürü, defterdar, il milli egitim müdürü, Türkiye Is Kurumu il müdürü, Karayollari Genel Müdürlügü bölge müdürü, il mahalli idareler müdürü ve isçi devreden isyerinde toplu is sözlesmesi yapmaya yetkili isçi sendikasi temsilcisinden olusacaktir. Norm kadro dahilinde olan ihtiyaç fazlasi isçiler için ise, belediyenin personel gider oranlari, nüfus, kurum bütçe dengesi, norm kadro sayisi ve yürütmekle görevli oldugu hizmetler gibi kistaslar degerlendirilecek ve bu degerlendirmenin sonucunda atanacak isçiler komisyonca belirlenecektir.

Madde kapsamindaki isçilerin listesi, isçileri gönderecek olan yerel yönetim kuruluslarinin, kanunun Resmi Gazete’de yayinlanmasindan itibaren 45 gün içinde komisyona sunacaklari ifade edilmistir. Anlasildigi gibi yasa belediyelere bu hükümle bir zorunluluk getirmemis, “sunmak zorundadir” gibi bir ifade kullanmamistir.

Ihtiyaç fazlasi kavramini ve bunun degerlendirmesini yerel yönetimlere birakmistir. Yani her belediye yönetimi, kendi yerel yönetim anlayisi ve politikasina göre ihtiyaç fazlasi kavramini degerlendirirken inisiyatif kullanabilecektir. 5393 sayili Belediye Yasasi 14. ve 15. maddelerinde belediyelerin hizmetlerini kendi yapabilecegi gibi disariya yaptirabilecegini de hükme baglamis, belediyelere bu konuda inisiyatif vermistir. Ayni inisiyatif bu kez de ihtiyaç fazlasi personelin belirlenmesinde söz konusudur. Belediyeler kendi yerel yönetim politikalarina uygun olarak yasalarinin verdigi görev ile yapacaklari belediye hizmetlerini hizmet satin almadan yapma hak ve yetkisine Belediye Yasasi hükümlerine göre sahiptirler.

Komisyonca belirlenen isçi listesinin kesinlesmesinden sonra kendisine tebligat yapilan isçi, atama kararinin tebliginden itibaren 5 is günü içinde belirlenen yeni isyerinde ise baslamadigi takdirde, 4857 sayili Is Yasasi’nin 17. maddesi geregince is akdi bildirim süresine uyularak tek tarafli feshedilecektir.

Kanunun yürürlülügü seçimden önce hazirlanan “Mini Torba Yasa” ile de 1 Agustos 2011 tarihinde uygulamaya konulacagi belirtilmistir

Ancak 22 Temmuz 2011 tarihinde çikarilan genelgede söyle deniliyor:

“Bakanligimiza, gerek illerimizden Valilikler, Özel Idare ve Belediyeler gerek diger kurumlardan, gerekse sendikalardan iletilen yazili ve sözlü taleplerden, yasa metni ile ilgili olarak giderilmesi gereken birçok tereddüt oldugu anlasilmaktadir. Bu tereddütleri gidermek için diger kurumlardan görüs alinarak, uygulanacak ilke ve esaslar belirlenecek ve genelge olarak tüm taraflara duyurulacaktir.

“Bu süreçte personelin magdur edilmemesi, kurum barisinin bozulmamasi ve vatandasa sunulan kamu hizmetlerinin aksamamasi için Özel Idareler ile Belediyelerden, ihtiyaç fazlasi listelerin valiliklere (Tespit Komisyonlari) bildirilmesinin, kanundaki süreler geçerliligini korumakla beraber bakanligimizca yayinlanacak genelge sonrasina birakilmasinda kamu yarari bulunmaktadir.”


Böylece, 1 Agustos 2011'de yürürlüge girecek olan 166. Madde, Kanundaki süreler sakli kalmakla birlikte Bakanlik tarafindan çikarilacak yeni bir Genelgeye kadar ertelenmistir.


Ihtiyaç fazlasi olarak tespit edilen isçiler nerelerde görevlendirilecek? Mevcut haklarinin durumu ne olacak? Bir kiyaslama yaparsak, geçmiste yasanan özellestirmeler sonrasindaki hak kayiplari burada da karsimiza çikacak mi?

Bu sekilde tasfiye edilen isçilerin ücret ile diger malî ve sosyal haklari; toplu is sözlesmesi bulunan isçiler bakimindan yenileri düzenleninceye kadar devir isleminden önce tabi olduklari toplu is sözlesmesi hükümlerine göre, toplu is sözlesmesi olmayan isçiler bakimindan 2010 yili Kasim ayinda geçerli olan bireysel is sözlesmesi hükümlerine göre belirlenecek ve kidem tazminatina iliskin hükümler sakli kalacaktir.

Ancak sürgün edilen bu isçiler sendikasiz, toplu sözlesmesiz çalismaya mahkûm edilecekler ve su anda geçerli olan toplu sözlesmeleri bittigi anda sahip olduklari ekonomik ve sosyal haklari kaybedeceklerdir. Belki de TEKEL isçileri gibi 4/C pozisyonu içine alinarak geçici personel statüsüyle ne isçi ne memur olmadan çalismaya zorlanacak birkaç yil sonra da islerinden edileceklerdir.


Torba Yasa tartismalari yasanirken, sanki yalnizca DISK’i ve dolayisiyla Genel-Is’i etkileyen bir sonuç doguracak izlenimi edindik. Çünkü sokaklarda agirlikli olarak Genel-Is üyeleri vardi. Oysa kisa bir süre önce Hak-Is ve Hizmet-Is Genel Baskani Mahmut Aslan, 13.500 üyelerinin etkilenecegini söylüyordu. Belediye-Is ve Hizmet-Is’in çok fazla kitlesel tepki göstermemis olmasini neye bagliyorsunuz?

Torba Yasaya karsi sendikamiz, ilk günden itibaren kamuoyunun dikkatini çekmeye çalismis, kimi emek örgütlerinin suskunluguna ragmen, mücadeleyi ortaklastirmak ve büyütmek adina önemli bir çaba göstermistir.

Aslinda sendikamiz, iskolumuzdaki diger sendikalara göre Torba Yasa’dan daha az etkilecek sendikadir. Tahminlerimize göre bu yasanin uygulanmasinin ardindan 52 bin belediye isçisinin sürgün edilecegi, bunun içinden de 10 bin üyenin bize ait oldugunu görmekteyiz. Ancak bu kadar üye kaybina ragmen, diger sendikalardan bekledigimiz çaba ve destegi bulamadik.


O süreçte, sendikaniz ile Hizmet-Is’in ortak bir açiklamasi oldu, Belediye-Is’in ayri durmasinin özel bir nedeni mi vardi?

Özel bir nedeni yok. Biz hem Hizmet-Is hem Belediye-Is Sendikasi’na tarihin en büyük sürgününe karsi ortak mücadele çagrisinda bulunduk. Ancak sadece Hizmet-Is Sendikasi’ndan cevap döndü ve 11 Ocak 2011 tarihinde ortak basin açiklamasi yaptik. Ancak daha sonraki eylemlilik süreçlerimize ne Hizmet-Is ne de Belediye-Is destek verdi.


Genel-Is’in bu yasa nedeniyle kaybi çok olacak mi? Ileriye dönük olarak neler yapmayi planliyorsunuz? Su veya bu biçimde binlerce insan ve ailesinin düzenleri bozulacak? Örnegin bu maddenin yürürlügünün ertelenmesi veya toptan iptali yönünde bir kampanya açilabilir mi?

Sendikamizin üye kaybinin 10 bin civarinda olacagini tahmin ediyoruz. Biz yasa çiktiktan sonra da eylemliliklerimize devam ettik. 12 Haziran’da yapilan milletvekili genel seçimleri sonrasinda TBMM’nin yeni milletvekillerine, TBMM’deki partilerin Meclis Gruplarina bu konuyu yeniden gündeme getirmeleri ve bu yanlis politikadan dönülmesi için 24 Haziran 2011 tarihinde tüm sube ve bölgelerimizde çagri yaptik.

Yine sendikamiz, tarihin en büyük isçi sürgünü olarak tanimladigi bu kanunu mesru kabul etmek anlamina gelecegi için Valilikler bünyesinde olusturulan Komisyonlara temsilci göndermeyi reddederek tepkisini göstermektedir.


Asil konumuzun disinda ama iskolunuz açisindan önemli oldugunu düsündügümüz bir baska sorun daha var; taseronlasma! Yine Mahmut Aslan, Hizmet-Is Genel Kurulu’nda yaptigi konusmada belediyelerde sürekli kadroda 125 bin isçi bulundugunu, buna karsilik taseronlarda 250 bin isçinin çalistigini ve bunun büyük bölümünün sendikasiz oldugunu belirtmis. Genel-Is olarak taseron isçilerin örgütlenmesi veya yerel yönetimlerde taseronlasmaya karsi neler yapiyorsunuz, neler yapacaksiniz?

Kamuoyuna yansiyan bilgilere göre Türkiye’de kamuda yaklaşik 175 bin taşeron isçi çalişmakta, yerel yönetimler ile birlikte bu rakam 300 bini bulduğu tahmin edilmektedir. Taşeron uygulamasi çogu zaman hukuka aykiridir ve kamudaki personel açiği tasseron işçiler vasitasiyla giderilmektedir. Türkiye’nin dört bir yaninda kamu kurum ve kuruluşlarinda yüz binlerce isçi, is güvencesinden yoksun biçimde, agir çalisma koşullarinda, haklari ihlal edilerek, sendikasiz, asgari ücretle, taşeron sirketler vasitasiyla çalistirilmaktadir.

Biz, DISK Genel-Is Sendikasi olarak uzun yillar belediyelerde taseronlasmaya karsi verdigimiz mücadeleler sonucu önemli kazanimlar sagladik. Belediye sirketleri basta olmak üzere Izmir’de, Ankara’da, Istanbul’da, Mersin’de birçok taseron firmada örgütlendik, önemli toplu is sözlesmeleri imzalayarak, isçileri sendikali ve is güvenceli yaptik. Bundan sonra da örgütümüzden aldigimiz güçle, özellestirmelere, taseronlastirmalara karsi mücadelemizi sürdürecegiz. Isçilerin en temel haklari olan; is güvenceli çalisma, örgütlenme ve geçinme hakkini, patronlarin inisiyatifinden çikarmak istiyoruz ve bu nedenle var gücümüzle örgütlenme çalismalari yürütüyoruz.


Söylesimizi, son olarak gündemdeki konuyla kidem tazminati tartismasiyla tamamlayalim. Kidem tazminati fonu kurulmasi konusunda yaklasiminiz nedir? Bu konu sendika olarak sizin öncelikleriniz arasinda midir? Degilse, önce atilmasi gereken adim ne olmalidir?

12 Haziran seçimlerinden çogunluk partisi olarak çikan AKP hükümeti, yeni programini hazirlayarak ve güven oyu alarak “yürüdügü yoluna” devam ediyor. Yeni hükümet programi da, daha öncekiler gibi ülkemizde 30 yildir uygulanan “ucuz isgücüne dayali” büyüme anlayisini yansitiyor. 2002’den baslayarak çalisanlarin haklarini gerileten düzenlemeleri gerçeklestiren AKP, simdi emekçilere karsi dogrudan cephe almis bulunuyor. 4857 sayili is yasasiyla çalisma kosullarini esneklestiren, is güvencesini gerileten; sosyal güvenlik yasasiyla emeklilik yasini 65’e çikaran, prim gün sayisini arttiran ve emekli ücretlerini düsüren; 2010 yilinda yasalastirdigi “torba yasa” ile norm kadro fazlasi 50 bini askin belediye çalisanlarini ve kamu çalisanlarini güvencesiz birakan, sürgünlerle karsi karsiya getiren bu iktidar, yeni hükümet programinda Kidem Tazminatinin fona devredilmesine ve esnek çalismalarin yayginlastirilmasina açikça yer vermektedir.

Kidem tazminati, isçinin yipranmasinin karsiligidir. Ücretinden kesilen ve kendisine sonradan ödenen gecikmis bir ücrettir. Isçinin isverenin türlü zorluklarina katlanmasinin karsiligidir. Geciktirilmis, ertelenmis ihtiyaçlarinin karsilanabilmesine olanak taniyan toplu bir paradir. Ama bunlarin hepsinden önemlisi “is güvencesidir”.

Kidem Tazminati konusunda, bugün, siyasal iktidarin da açiktan katilarak söylediklerinde yeni hiçbir sey yoktur. Yalan-yanlis ve gerçek disi degerlendirmelere dayanarak çalisanlarin en temel haklarindan birisi yok edilmeye çalisilmaktadir.

Kidem Tazminati fonu, sermayenin yükünü azaltmak yaninda sermayeye yeni fonlar yaratmak amaciyla önerilmektedir. Böylece çalisanlarin bireysel kaynaklari, istihdam yaratma görüntüsü altinda, sermayeye kaynak olarak aktarilacak ve özel emekliligi yayginlastirmanin bir araci olarak kullanilacaktir. Bu çerçevede çalisanlarin hak ve özgürlüklerini piyasa kosullarina baglayan liberal ideolojinin gerekleri yerine getirilecek; ancak bu uygulamadan çalisanlarin payina yalnizca hak kayiplari ve yoksullasma düsecektir.

Sendikamiz, kurulusundan bu yana, çalisma iliskilerinin demokratiklesmesi ve demokrasinin toplumsal anlamda güçlendirilmesi amaciyla mücadele etmektedir.

Bu nedenle, Kidem Tazminati konusunun is güvencesi ve issizlik sigortasi gibi sosyal koruma alanlariyla birlikte gündeme getirilmesine karsi çikmaktayiz. Kidem Tazminatinin, çalisma yasamini demokratik ve güvenceli bir çerçeveye oturtmak amaciyla gelistirilen is güvencesiyle issizlik sigortasinin karsisina bir pazarlik unsuru gibi konulmasini kabul etmeyecegimizi belirtmistik. Ayrica, Konfederasyonumuz DISK, 2009 yilinda basina da yansiyan ve isverenlerin Kidem Tazminatini 15 güne indirmeyi ya da fona baglamayi öngören yaklasimlari karsisinda, bu dogrultudaki düzenlemelerin gerçeklestirilmeye çalisilmasi halinde bu durumu bir genel grev gerekçesi sayacagini açikça bildirmistir.

Bugün yine söylüyoruz, kidem tazminatinin kaldirilmasi karsininda durusumuz “genel grev” olacaktir. Bütün emek güçlerini, gecelerinde aç yatilmayan, aydinlik ve özgür bir Türkiye mücadelesinde, birlikte yer almaya çagiriyoruz.

Isçi sinifinin bugüne kadar ugrunda bedeller ödeyerek kazandigi haklarin elinden alinmasina asla göz yummayacagiz. Bu ugurda mücadele etmeyenleri de tarih önünde sorumluluklariyla basbasa birakacagiz.

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 1153 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

Cesur,Devrimci ve Çağdaş TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss