Karakter boyutu :
07 Temmuz 2011, 09:22
Erdoğan'ın 14 yıllık sırrını açıkladı1994 yılından beri hiç seçim kaybetmeyen Erdoğan'ı ve ekibini onunla konuştuk.
Erdogan'in 14 yillik sirrini açikladi-Seda Simsek BASBAKAN ERDOGAN'IN ESKIMEYEN YOL ARKADASI: HÜSEYIN BESLI Basbakan Recep Tayyip Erdogan'i anlatan "Bir Liderin Dogusu" kitabini Ömer Özbay ile birlikte yazdi. Erdogan ile tanisikligi 1976 yillarina kadar gidiyor. 1991 seçimlerinde, Erdogan RP Istanbul 7. Bölge 1. sira milletvekili adayiyken, o da Üsküdar, Ümraniye ve Sile'den olusan bölgede kontenjan adayiymis. Hani Erdogan'in önce milletvekili seçildigi sonra mazbatasinin geri alindigi seçimlerde. O gün milletvekili olmak için "kaderi zorlamayan" Erdogan RP Istanbul Il Baskani olmus. Iste Erdogan'la beraber çalismaya o il yönetim kurulunda baslamislar, o gün bugündür Erdogan'in yol arkadasi. Geçen dönem milletvekiliydi, simdi Basbakanlik'ta. Erdogan'i büyüksehir belediye baskanligina tasiyan 1994 yerel seçim kampanyasinda da Erdogan'a yüzde 50'yi getiren 12 Haziran seçim kampanyasinda da bulundu. 1994 yilindan beri hiç seçim kaybetmeyen Erdogan'i ve ekibini onunla konustuk. ERDOGAN KARNINDAN KONUSMUYOR * Sizin bir "Kasimpasali Tayyip Erdogan" tarifiniz var. Kasimpasalilik, belki bugün delikanlilikla karsilanabilecek bir kavram.Tayyip Erdogan söz konusu oldugunda delikanlilik onda bir sahicilik, bir samimiyet, bir adam gibi adam durusunu temsil ediyor. Ona da çok yakisiyor. Cebinde kirmizi bir mendil gibi tasiyor delikanliligi. Bu anlamda dünkü Tayyip Erdogan ile bugünkü Tayyip Erdogan arasinda hiçbir fark yok. Engin Alan konusunda yapilan polemikleri hatirlayalim, Çanakkale Savasi kutlama törenlerinde ayaga kalkmadigi için YAS'ta terfi etmesine itiraz ettigini söylerken de, hatta "bilseydim Mehmetçik Vakfi'nin basina geçmesini engellerdim" derken de o delikanli tavri sergiledi. Bu tavri insanlarin hosuna gidiyor. Tabiri caizse karnindan konusmuyor, maske takmiyor. Hem iyi hem de kötü sayilabilecek özelligi dilinin yüregine çok yakin olmasidir. 1994'TEN BERI BIRLIKTE * Basbakan Erdogan'in 1994 Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani adayiyken seçim kampanyasi ekibi, Hüseyin Besli, Nabi Avci, Özkul Eren ve Ali Ibis'ti. Bugün kimler kaldi o ekipten? Kule Iletisim adina Nabi Avci, Özkul Eren, Özhan Eren seçim kampanyasini yürütmüstü. Ben Hüseyin Besli olarak o kampanyada, kampanyayi yapan sirket ile baskan arasindaki köprüydüm. Kampanyanin 2 tarafinda da yer aldim. Son kampanyada Nabi Avci Eskisehir milletvekili adayiydi. Özhan o gün oldugu gibi bugün de kampanya müziklerini yapti. Ben buradayim. Sadece Özkul disarida. Seçim Koordinasyon Merkezi Baskani o zaman Mustafa Atas'ti simdi de Mustafa Atas. Erol Olçak 94 seçimlerinde Fatih Belediye Baskan adayi olan Mehmet Ali Sahin'in kampanyasini yapmisti ama, seçimlerden sonra Istanbul Büyüksehir Belediyesi'nde basin danismanligi kadrosunun içinde yer aldi. Yani, 1994'ten beri birlikte çalisan bir ekip var. SAHICI DAVRANIYOR * Sizce Recep Tayyip Erdogan 1994 yilindan beri neden hiç seçim kaybetmiyor? Öncelikle, her ortamda sahici davraniyor. Vatandasa temas etmesini biliyor ve bu temas sonucunda mutlaka olumlu bir sonuç aliyor. Insanlar onu kendilerinden biri olarak görüyor, Tayyip Erdogan'in basarisini kendi basarisi olarak algiliyor. Teorik tartismalarla vakit geçirmiyor. Denedigi ve birebir sonuç aldigi yöntemlerin takipçisi oluyor ve bunu da sürekli gelistiriyor. * Basbakan, RP'deyken bir seçim kampanyasinda müzik kullanan ilk isim degil mi? Geçmiste içinde bulundugu partide birçok ilke imza atti, ilk kez kadinlarin siyasi alana çekilmesi, seçim kampanyalarinda müzik kullanilmasi gibi. Kurumsal olarak ilk uygulama 1994 yili yerel seçimlerinde Istanbul'da "Refah'in vakti geldi" parçasiyla yapildi. O müzigi de Özhan yapmisti, çok basari saglayan bir parçaydi. 1994 kampanyasi efsane bir kampanyadir, Erol Olçak kusura bakmasin ama hâlâ asilmamis bir kampanyadir. O müzik de çok tutmustu, 1995 genel seçimlerinde bütün Türkiye'de partinin müzigi haline geldi. Bugün bile hatirlanir. SARKI DOPING OLDU * Sizce "Bir daha" sarkisinin oy oranina etkisi ne oldu? Inanilmaz bir etki olusturdu. Oy katkisi var midir yok mudur onu bilemiyorum, ama AK Partililer'in kendilerine güvenini artiran bir doping gibi oldu. Seçim ortamini genel olarak yumusatti. Sadece AK Partililer degil, dinleyen herkes takilmaktan ve katilmaktan kendisini alikoyamadi. Bu, Özhan'in söyleyisi ile bir nasip meselesidir, 1994'ten beri RP ve AK Parti'ye müzikler yapti. Topraktaki enerjiyi aldigini söylüyor, ona katiliyorum. KEMANI KIM IYI ÇALIYORSA BULUR VE VE ORKESTRAYA YERLESTIRIR *Bu ekipteki herkes birbiriyle çok iyi mi anlasir? Insanin oldugu her yerde büyük ya da küçük çatismalar, ayriliklar vardir, mesele buna ragmen birlikte is yapabilmektir. Demek ki bu insanlar birlikte is yapmayi becerebiliyor. Tayyip Erdogan'in orkestra sefliginin çok büyük katkisi vardir. Tayyip Erdogan iyi bir keman virütözü, kanun üstadi degildir, ama en iyi kemani kimin çalacagini bulur ve orkestranin en uygun yerine yerlestirir. Uzmanliga saygi gösterir, popüler olmasi sebebiyle bir örnek vereyim, Özhan Bey'in "Bir daha"si üzerinde de görüs teatisinde bulunulmustur, ama sonunda uzmanliga saygi gösterilmistir. * Kiskançliklar, büyük kavgalar olur mu aranizda? Bu yürüyüsü durduracak büyüklükte kavgalar, çatismalar hatirlamiyorum, ama insanin oldugu yerde çekememezlikler olur. Orkestranin ahengini sürekli bozdugu gözlemlenen kisi bir sonraki asamada ister istemez devre disi kalmistir. SON BALKON KONUSMASI AYDIN ÜNAL'IN ELINDEN ÇIKTI * Kaç balkon konusmasi yazdiniz? "Birinci sahis" kipiyle sordugunuz için bu soruya cevap vermem. Çünkü, her birinde bir çok insanin emegi vardir. * Kaç tane balkon konusmasinin içinde oldunuz? 1994'de belediyeyi devraldigimizda bir, mahkumiyet karari çiktiktan sonra iki, AK Parti kurulduktan sonra her genel seçimden sonra yapilanlar. En az 5 tane. 2007'de yapilan konusma hariç digerlerinin içinde varim. * Son balkon konusmasi nasil yazildi? Seçimlere 10-15 gün varken balkon konusmasi gündeme gelmeye baslamisti. Bu nedenle seçim gününe kadar zihinsel altyapi olusmustu. En son Basbakan'in çizdigi çerçeve dogrultusunda kamuoyuna ulasan konusma Aydin Ünal'in elinden çikti. * Siz kavga eder misiniz Basbakan ile? Yok, edemem. Bir kere sadece Basbakan ile degil, hiç kimseyle kavga edemem. Benim iliskilerim baglaminda bugün Basbakan, dün de baskanimdi, bu konumdaki kisilerle kavga edilmez. Ama, bu söyleyecek sözüm varsa onu sakinmak anlaminda degildir. Tayyip Erdogan da bir itiraz varsa, kimin hangi amaçla kendisine itiraz ettigini bilir. Disaridan bakildiginda belki görülmeyen bir Tayyip Erdogan vardir, mesela MKYK toplantisinda herhangi bir konu hakkinda çogu kez tekrar olmasi pahasina 50 kisinin tamaminin fikrini alir. * Basbakan'in kavga etmekten hoslandigi kimse yok mudur? Tayyip Bey'in takildigi insanlar vardir, Ali Ibis bunlardan birisiydi. Çevresinde her zaman takilmaktan hoslandigi insanlar vardir. Bunun baska bir düzlemde degerlendirilmesi gerekir. Kendisine yöneltilen görüslere karsiysa, bunu tartismaktan kaçinmaz. Illa bir uzlasmaya varilmasi da gerekmez. Çogunlukla uzlasma saglanir, ama bazen de her iki taraf da basladigi noktada konusmayi bitirebilir. "BUGÜN DEGIL, 14 YIL ÖNCE YENI ANAYASA IÇIN UZLASMA" DEDI * Basbakan Erdogan balkon konusmasinda anayasanin toplum tarafindan yapilmasi gerektigini ve uzlasma için herkesin kapisini çalacagini söylüyor. Basbakan'in nasil bir anayasa tahayyülü var? Basbakan'in zihnindeki anayasa herkesin "benim" diyebilecegi bir anayasa yapmak, hiç kimseyi disarida birakmayan, ötekilestirmeyen, hiç kimseye ayricalik tanimayan bir anayasa yapmak. Bu fikir aslinda yeni de degil. Belediye baskaniyken 28 Subat'in o vandal terörü devam ederken, 13 Aralik 1997'de düzenlenen bir demokrasi sempozyumunun kapanis konusmasinda, o gün açikladi yeni anayasa tahayyülünü. * Nasil açikladi? "Bir Liderin Dogusu" kitabimizda, bu sempozyumda Basbakan'in yaptigi konusmanin tam metni mevcuttur. "Hukukun üstünlügünün gerçek mânâda tesis edilebilmesi için anayasanin yönetici seçkinler tarafindan topluma bildirilen bir çerçeve olmaktan çikarilmasi ve toplumun kendisinin üreterek devlete deklare ettigi bir çerçeve olmasi gerekmektedir. Hukukun özeti olan anayasinin konsensüsle yapilmasinin tek yolu budur. Eger anayasa toplum tarafindan üretilip devlete deklare edilen bir çerçeve olmazsa, demokrasi bütün cazibesini kaybeder, sadece seçime indirgenmis olur. Bu durumda da seçimle isbasina gelmis olan bir hükümetin antidemokratik yollarla görevden uzaklastirilmasini engelleyen hiçbir mekanizma var olamaz ve toplum, hak ve hürriyetlere sahip çikma konusunda tüm gücünü kaybeder...Oysa anayasanin tesekkülü toplum içerisindeki serbest tartismalarin sonunda varilan bir konsensüsle olursa hem hukuku anlamli kilacak demokratik çerçeve hem de demokrasiyi koruyacak bir üstün hukuk mantigina kavusulabilir." diyor. * Sizce bu meclis kompozisyonunda yeni bir anayasa yazilabilir mi? Bence Meclis'in anayasa yapip yapamayacagi tartismasi anlamsiz bir tartismadir. Anayasa yapmanin tam da yeri meclisdir, bunun için illa bir kurucu meclis aranmasi anlamsizdir. Seçimle gelen bir meclis degil, atanan bir meclis mi anayasa yapsin denilmek isteniyor? Kaldi ki, yeni meclis, belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en büyük temsil gücüne sahip. Seçimlere katilim orani yüzde 87 ve toplumun yüzde 96,5'i mecliste temsil edilmektedir. Bu tarihi bir firsattir. BARAJ KORKUSUYLA TOPARLANDILAR * Kampanyanin baslangicinda MHP'ye agir elestiriler yöneltilirken son haftalarda hedef tahtasinda BDP yer aldi. Bu söylem degisikliginin sebebi neydi? Tayyip Erdogan interaktif bir kampanya yapar, mitinglerde meydanlardaki insanlarla diyaloga girer, kampanya sürecinde bütün tepkileri kendisi yakindan izler. Sik sik kamuoyu arastirmalari yaptirir. Baslangiçta MHP'nin barajin altinda kalabileceginden söz ediliyordu. Bu söylemler çesitli nedenle partiye uzak duran ülkücülerin toparlanmasina neden oldu. Bir degisiklikten söz edeceksek bunun görülmüs olmasina baglayabiliriz. BDP'ye gelince bu önceden kurgulanmis birsey degildi, daha çok onlarin eylemlerine ve söylemlerine cevap olarak gelismistir. * Saglikta yasanan gelismelere vurgu yaparken Basbakan, kendisinin de bu sikintilari yasadigini anlatti. 1987’de Zile’ye giderken Gerede’de bir trafik kazasi geçirirler, kaburgalari kirilmisti. Hastaneye vardiklarinda bir hasta bakici “Emekli sandigina mi SSK’ya mi baglisiniz” diye soruyor. “SSK’liyiz” deyince hastabakici “Biz bakamayiz SSK hastanesine gideceksiniz” diyor, bakmiyorlar. Kaburgalari kirik bir insana “SSK’li misin emekli sandigina mi tabisin” diye sorulan bu soru saglik reformunun ana dinamigidir. ILGAZ'DAKI SILAHLI SALDIRI YORUMU 1994'TEN BERI BIR EL PESINI BIRAKMIYOR * Kastamonu mitinginden sonra Ilgaz'da yasanan saldiri ilk anda bana 1994 seçimlerinde Erdogan'in Samandra seçim bürosuna yapilan ve bir kisinin hayatini kaybettigi saldiriyi, Pinarhisar'daki ve Siirt'ten milletvekili adayi oldugunda da yasadigi suikast girisimlerini hatirlatti. Ister istemez insanin aklina geliyor. Insan vücudunu ortadan kaldirarak toplumu dizayn etme, toplumu yönlendirme düsüncesi aslinda arkaik, ilkel bir düsüncedir. Kastamonu ve benzer olaylar bizim toplumumuzda hâlâ bu düsünceyi tasiyan insanlar oldugunu gösteriyor. Ne töre cinayetlerini ne kiskançlik cinayetlerini ne paradan kaynaklanan cinayetleri ne de asiret kavgalarini anlayabilirim. Eger bir kutsaldan bahsedilecekse candan daha kutsal birsey yoktur ve ben kutsalini kaybetmis insanlardan korkarim. * Bir el 1994'ten bu yana her seçimde Tayyip Erdogan'in pesinde sanki. Evet, bunu söyleyebilirim. Bu durum, Osmanli'nin son devrinden ve cumhuriyetin kurulusundan bu yana var olan, bu toplumun derin çeliskisi ve çatismasidir ayni zamanda. O zamanlardan beri bir grup toplumu yönetme hakkini kendisine verilmis bir armagan olarak görür. Tayyip Erdogan ile birlikte cumhuriyetin kurulusundan bu yana ilk kez bu sinifin disinda birisi yönetme erkini ele geçirmistir, hâlâ bunun hazimsizligi yasaniyor. "BIZIM FORMAMIZI GIY" MESAJI * Bu bombalarla, kursunlarla göz dagi mi veriliyor ya da verilmek istenen mesaj nedir? "Senin hakkin degil böyle bir statü" diyorlar, "yetenekli olabilirsin, bizim formamizi giy, bizden yana ol, bizim karsimizda olma" diyorlar, hatta bazen uzlasma teklif ediyorlar. * Erdogan ile uzlasmak mi istiyor bu el? Evet, çiftlik sahibi ile çiftlik kahyasi arasindakine benzer bir uzlasma. Çiftlik sahibi kahyanin basarili olmasini ister, çünkü sonunda kazanan ve büyüyen kendi çiftligi olacaktir, ama kahya aksam yemeginde çiftlik sahibi ile ayni masaya oturmaya kalktiginda o zaman kavga çikiyor. Tayyip Erdogan bunu yapmistir. Masanin basina oturmustur. Kendisini çiftligin sahibi zannedenler bunu hazmedemiyorlar. DINDARLARI MERKEZE TASIDI, SIMDI KÜRTLER'I TASIMAYA ÇALISIYOR * Sizce bir siyasetçi olarak en çok neyi basarmayi istiyor? Iki sorumlulugu siyasi hayati boyunca daima göz önünde bulundurmustur. Tarihsel sorumlulugunu, cumhuriyetin ulus devlet ideolojisine ters düsen özelliklerinden dolayi disladigi, ötekilestirdigi halk kesimlerini devletle baristirmak ve bu ikisi arasinda Tanzimat'tan bu yana sürüp giden soguklugu ortadan kaldirmak seklinde özetlemek mümkün. Bütün siyasi hayati boyunca bunu yapmaya çalisti. Bir baska özelligi ise kendisi ile birlikte hareket eden toplumu dönüstürmesi. Ilk siyaset yaptigi partide kravat takmak, parti teskilatlarina ayakkabiyla girmek tartisilirken, bugün teskilatlara baktiginizda en modern, teknolojiyi kullananan, iletisim araçlarindan en iyi faydalanan, bireyselliklere olabildigince saygili, farkliliklari zenginlik olarak gören bir parti var. BIRE BIR YASADI * Basbakanlik makaminda siyasette gerçeklestirmek istediklerini gerçeklestirebildi mi? Basbakanligi döneminde sorumluluk mevkiindeydi, sorumlulugun geregi olarak öteden beri söyleyegeldigi seyleri uyguladi. Ötekilestirilen kesimlerin merkeze tasinmasi baglaminda basarili olmustur. Kendisinin de ifadesiyle dünün zenci görünen insanlari bugün Türk siyasetinin ve yönetim erkinin merkezinde oturmaktadir. Bu çabalar hâlâ sürmektedir. Sistemin dindarlarla birlikte en çok ötekilestirdigi ve asimile etmek istedigi Kürtler ile de devleti baristirmaya, onlari da merkeze tasimaya çalismaktir. Tayyip Bey bu süreci çok sicak, bire bir yasayarak geldi, raporlar okuyarak degil. Mesela, 1980'li yillarda Konya'daki bir ankesörlü telefonda annesi ile Kürtçe konustugu için gözaltina alinan arkadasi bugün AK Parti milletvekili. DUVARLARI YIKTI * Yüzde 50'nin sirri sizce nedir? Rejimin öteden beri ötekilestirdigi bütün katmanlarla irtibat kurarak onlarla devlet arasindaki duvarlari yikti, dün sistemin disina itilmis bütün unsurlari sistemin içine çekti. Insanlarin hayatina bir anlam kazandirdi. Ideoloji ve yasama biçimi dayatmaksizin hizmeti bir ibadet gibi gördü ve siyasetin amacina hizmeti koydu. Bu samimi tavir vatandas tarafindan okundu ve tasvip gördü. RÖPORTAJ: Seda SIMSEK (sedasimsek@bugun.com.tr) Haberi Ekleyen: Ali Dursun Bu haber 1066 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||