Baris ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) destekledigi Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun Mersin milletvekili adayi Ertugrul Kürkçü, Meclis'te emek haklari ekseninde etkili bir temsilin, hem somut ve etkili bir baris projesi etrafinda konusma hem de emek hareketinin taleplerini daha yüksek bir yerden dillendirmesi imkanlarini artirabilecegi görüsünde.

Kürkçü "Bir seçimlik, parlamentodaki grubu genisletmek için verilen bir mücadeleden degil, Türkiye'yi dönüstürmek için bir mücadeleden söz ediyoruz. Bu blok bilesiminin genisleyerek ve derinleserek sürmesi lazim" diyor. Bunun için de sendikalarin, alevi hareketinin, kadin örgütlerinin sürece aktif olarak katilmalarinin önemini vurguluyor.

Milletvekilligi adayligini "yapilmasi gereken bir is" olarak nitelendiren Kürkçü'ye göre, "önemli olan sosyalizmin sözünün hep sürmesi".

"Bunu layikiyla yapabilirsem, genel olarak hayatimin amaçlarina bu sefer de böyle bir zeminden hizmet etmis olabilirim."

IPS Iletisim Vakfi Genel Sekreteri ve BIA Projesi Koordinatörü Kürkçü, 63 yasinda. ODTÜ'de Mimarlik okudu. Ekim 1970'de ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü baskanligindan Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (DEV-GENÇ) Genel Baskanligi'na seçildi.

12 Mart muhtirasinin ardindan idam cezasina çarptirilan Deniz Gezmis, Yusuf Arslan ve Hüseyin Inan'i kurtarmaya çalisan 10 devrimcinin yasamini yitirdigi Kizildere'den yarali kurtulan tek kisi oldu. Sikiyönetim mahkemelerinde yargilandi, ölüm cezasina mahkûm edildi. Mart 1986'ya kadar, 14 yil cezaevinde kaldi.

1986-1988 'de Britannica Ansiklopedisi'nde çevirmen ve redaktör; Iletisim yayinlarinda Sosyalizm ve Toplumsal Müadeleler Ansiklopedisi'nin proje müellifi ve yayin yönetmeni olarak çalisti. Özgür Gündem ve Evrensel gazetelerinin kurulus sürecine katildi. Yeniden Özgür Gündem gazetesi yazarlari arasinda yer aldi.

Kürkçü, "Ögrenciyken böyle bir sey düsünmüsmüs müydünüz? Akliniza böyle bir sey gelmis miydi, hayal etmis miydiniz?" sorusunu ise "Ben hiçbir zaman böyle bir sey hayal etmedim. Hayal ettiklerim olmadi, olanlari da hayal etmemistim" diye yanitliyor.

BDP'nin emek haklari ekseninde etkili bir temsili olursa, bunun Türkiye'de karsiligi tam olarak ne olur?

Burada BDP'den çok bir bloktan söz ediyoruz. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku. Hem Türkiye sosyalist hareketinden hem de Kürt ulusal hareketi içinden, BDP disi, BDP'den farkli unsurlardan olusan bir bilesimle seçimlere giriyor. Bu nedenle ortaya çikacak tabloyu BDP'den çok bir ezilenler ve emekçiler  ittifaki olarak görmek yerinde olur. Ama bunun tabii ki can damarini BDP olusturuyor. Bu temsil Meclis'te güçlenecek olursa, üç önemli sonuç çikar:

Bir tanesi, BDP'nin Meclis'te güçlenmesi demek Adalet ve Kalkinma Partisi (AKP) ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) nispeten zayiflamasi demektir.

Ikincisi, baris için somut ve olumlu bir proje etrafinda daha çok konusmak imkânimizin dogmasi demektir.

Üçüncüsü, sosyalistlerin BDP ile ittifak dolayisiyla söz ve görünürlük kazanmalari da emek hareketinin kendi sorunlarini ve sesini Türkiye'de en yüksek yerden dillendirmesi için daha çok firsat demektir.

Parlamento, mücadele zeminlerinden bir tanesi. Eger sokakta hareket ve hayat yoksa okulda - fabrikada hayat ve hareket yoksa ya da bu temsil oradaki hayata ve harekete bir güç katmiyorsa, kendi basina bir sey ifade etmez.

Ama benim gördügüm kadariyla bu bilesim bu katkida bulunacak kisilerden, yapilardan, çevrelerden ve bu tabanla iliskisi olan insanlardan meydana geliyor. O açidan bu olumlu dönüsüme imkân olacak diye düsünüyorum.

Bu blokun ve genel anlamda BDP'nin yürüttügü siyaset, sizin siyasi durusunuzun ne kadarini kapsiyor?

Bence asgari hedefler bakimindan mutabikiz. Fakat bir bütün olarak Emek Demokrasi ve Özgürlük ittifaki elbette bir sosyalist ya da antikapitalist ittifak degil. Bunun için bundan daha çoguna ihtiyaç var.

Su an için bu blok, acil sorunlar etrafinda bir politik kampanyayi daha çok kucaklayacak, diger yönlerden bakacak olursak bunun için daha baska dinamiklerin devreye girmesi gerekir. Ben buna toplumsal ittifak diyorum.

Sendikalarin, alevi örgütlerinin, kadin örgütlerinin Kürt hareketi ile yan yana gelmeleri halinde giderek daha bu bir antikapitalist sosyal ittifak halini alabilir. Ama daha henüz bu dinamikler devrede degiller.

Mersin'in baris ve emek haklari açisindan konumu nedir?

Bu açidan Mersin ideal bir bilesimi olusturuyor. Burada Türkiye'nin en önemli sanayi isçileri, üstelik sanayi ve ticaret sektörünün örgütlü oldugu, tarimsal sanayinin ve turizmin yaygin oldugu, dolayisiyla yogun isgücü kullanilan ve isgücünün çok hoyratça sömürüldügü bir yer. Bu yüzden emek mücadelesi bakimindan yüksek bir profili var.

Ikincisi, Kürtler burada çok yogunlar. Çok yogun Kürt göçü aldi burasi. Türk, Kürt ve Arap Alevileri burada önemli bir bilesim olusturuyor. Kadin hareketi burada çok uyanik. Üniversite dolayisiyla hatiri sayilir bir aydin gücü var. Bütün bunlarin toplami olarak baktigimizda Mersin, nispeten düsük nüfuslu fakat yogun bir mücadeleyi kapsayan, zengin bilesimli, çok kültürlü, çok kimlikli bir yer.

Burada bir örnek mücadele çizgisi olusturmak bakimindan, daha sansli bir yer dogrusu düsünemiyorum. Türkiye'nin bütün çeliskilerinin bulustugu bir yer burasi.

Türk kimligi ile BDP'nin destekledigi adaylar arasinda yer almanin sembolik bir anlami da var mi?

BDP'nin destekledigi ilk Türk aday ben degilim. Ayrica BDP kendisini mümkün oldugu kadar etnik kökeni üzerinden tanimlamamaya çalisiyor. Kürt hareketini daha çok bir özgürlük dinamigi olarak gördükleri için de Türkiye sosyalist hareketi ile ortaklik ariyorlar.

Bana sorarsaniz, bir zamanlar Amerika Birlesik Devletleri'nde (ABD) nasil siyahlar açisindan siyah haklari için mücadele eden beyazlar siyah gibi görünüyorduysa Kürtlerin haklari için mücadele eden Türkiyeliler de Kürtlere Kürt gibi gözüküyor. Böyle baktiginiz zaman Kürt kimligi burada esas olarak ezilen yoksul köylülük degil, dilinden - kültüründen dolayi asagilanan bir sosyal tabaka olarak gözüküyor. O yüzden ben de burada bir milli kimlik rekabeti oldugunu hiç düsünmüyorum.

Kürt sorununun bugün geldigi noktada, önümüzdeki seçimlerden sonra bu blokun nasil bir itici gücü olacak?

Bu blokun genisleyerek sürmesi ümidindeyim. Sendikalarin, alevi hareketinin bu sürece aktif olarak katilmasini ümit ediyorum. Bunlari bu blok hareketlendirebilirse mücadeleyi genisleterek sürdürebilir.

Bir seçimlik, parlamentodaki grubu genisletmek için verilen bir mücadeleden degil, Türkiye'yi dönüstürmek için bir mücadeleden söz ediyoruz. Bu blok bilesiminin genisleyerek ve derinleserek sürmesi lazim.

Ögrenci liderliginden milletvekilligi adayligina gelmek size ne hissettiriyor?

Ben bu islere, yapilmasi gereken isler olarak bakiyorum. Benim açimdan çok bir sey degismiyor. Bu saatte ögrenci liderligi yapamayacagima göre yapabilecegim isler arasinda bu da var. Bunu layikiyla yapabilirsem, genel olarak hayatimin amaçlarina bu sefer de böyle bir zeminden hareket etmis olabilirim. Önemli olan sosyalizmin sözünün hep sürmesi.

Kürsüye ilk çiktiginizda vurgunuz daha çok ne üstüne olacak?

Bunu simdiden programlamak neredeyse imkânsiz. Ilk defa bu söz hakki hangi konjonktürde, hangi sebeple dogar ve dogdugu zaman neyi dillendirmek gerekir, simdiden bilemeyiz. Bu bir ansiklopedi yazmak degil de günlük gazete çikartmak gibi. O gün geldiginde hangi haber öndeyse onu devrimci bir tarzda yapmak nasil gazetecilikte önemliyse, burada da öyle olur.