Cömert: Bütün Marjinallere Tesekkürler
NTV sanat editörü Hasan Cömert: Bütün Marjinallere Tesekkürler
Gezi Parki direnisi notlari
Yillarca televizyondan gösterdiler. Çogunlukla Güneydogu'dan haberlerde. Polisle çatisan 'marjinal' gruplari, illegal örgütleri, 'terörist'leri... Devlet/medya neyi nasil gösterirse ona inandirilmis bir ülke. Hala da öyle. Tas atan çocuklara herkes terörist damgasini vururken her sey ne güzeldi mesela! Gezi Parki direnisinde sürekli o cümle kuruldu; ''Biz yillarca Güneydogu'daki siddeti bu medyadan mi ögrendik?'' Bunu anlamak geç de olsa güzel ama hala ayni sey yapilmiyor mu? Direnis boyunca iktidarin ve onun agziyla konusan köse kapmis müsveddelerin 'marjinal ve illegal örgütler' var diyerek, yillardir vazgeçilmeyen bu dili kullanmalari bosuna degil elbet!
Öncelikle 'marjinal' ya da 'illegal' denilen kisi ya da gruplarla dogrudan kastedilen hiçkimsenin olmadigini hatirlatalim bir kez daha.
Çünkü, bu ezbere dönüsmüs bir devlet klisesi. Bu kadar birbirinden farkli insanin, bu kadar hakli taleplerle sokaga çikmasi karsisinda hiçbir savunmasi olmayan iktidarin böyle bir yola basvurmasi kaçinilmazdi. Ortaya atilmis bu içi bos suçlama için illa ki birilerini bulacaklar ve buldular da zaten.
Bulamadiklarinda her zaman basvurduklari o ucuz numaraya siginirlar/sigindilar. Eylemcilerin arasina karisip 'provokatör' kiligina girmis sivil polisler. Direnisin basindan beri sahne aldilar. 15. günde oldugu gibi eline, yüzüne bulastirdiklarinda rezillikleri daha net ortaya çikti. TOMA'lara molotof atan sivil polisler oyun komikti mesela! Daha sonra foyalari ortaya çiktiginda bile yeni oyunlar oynadilar, devlet bu her isi pis kokuyor. Alistik artik.
Gelgelelim bize yani eylemcilere... Polis insanlari öldürürken, binlerce kisiyi yaralarken, plastik mermiyle kör ederken, deli gibi hiç durmadan gaz bombasi atarken hatta ve üstelik bunlarin üzerine bir de 'provokatörler var', 'polis görevini yapiyor, eylemciler sagduyulu olsun' gibi güce tapan kisiler konusurken bile çogunlukla pasif direnis yapildi (yani geri çekildik tekrar toplandik vs.) ancak bunca pis oyunun içinde hayatta kalmak, direnmek, sokagi geri kazanmak için elbette karsilik verilecekti ve verildi de.
Devleti/polisi bu kadar kutsallastiranlarin aksine sokaga çikan insanlar için robotlasmis o polisler hiçbir sey ifade etmiyor. Ve o robotlar deli gibi insanlari öldürmeye çalisirken kamu malina da zarar verilir, polise de, polisin aracina da. Bir masalda yasadigini sanan, hizaya getirilen, iktidarin belirledigi çizgilerde nefes alanlar bu duyguya hiçbir zaman ulasamayacak elbette. Yüceltmek için demiyorum elbette. Yüceltilecek bir duygu degil zaten. Çok basit bir sey. Yasama hakkin için sokaga çikiyorsun. Bu kadar net. Ve bunun karsisina kamu malini koyuyorsan kusura bakmayin o mantiga bir acil çikisi gerekiyor!
Direnisin baslangicindan bugününe ama özellikle 31 Mayis ve 1 Haziran'da bu topraklarin en güzel, en enterasan seyi gerçeklesirken, saatlerce süren çatismadan sonra meydana, Gezi'ye çikarken tesekkür etmistim, tekrar edeyim.
Medyanin, devletin ayristirmaya, illegal göstermeye çalistigi ama aslinda 'biz'e dahil olan elinde molotof, tasla en önde duran, barikatlar kuran, tüm o 'zararli' seyleri üstlenen 'marjinal'lere sonsuz tesekkür ederim kendi adima. Onlar olmasaydi bu direnis eksik olurdu, olmazdi. Herkese güç verdikleri, bir an bile geri adim atmadiklari için öylesine büyük bir sey yaptilar ki. Polis ölümüne saldirirken bir de dalga geçerken bizle polisi alasagi etmemizde büyük pay onlarin. Bu direnisin herkes gibi olmazsa olmazi onlar. O yüzden basbakan, vali veya hükümetten herhangi biri her agzini açtiginda agzina almasin onlari. Onlar biziz çünkü. Hepimiz.
Direnise zarar veren, baska amaçta olanlar vardir elbet. Ama bunun konuyla da, direnisle de alakasi olmadigini hepimiz biliyoruz. Her tas atani, molotof atani terörist ilan eden bu zihniyetten daha zararli bir canli türü bilmiyorum henüz. Bir insanin neden tas attigini sorgulayarak bile saglikli bir düsünme pratigi yapilabilir. Üstelik karakolda, sokakta, protestolarda her yerde görevini yapmaya degil sinirsiz güçle insanlara hükmetmeye çalisan, iskence eden, öldüren polislerin ülkesinde yasarken.
Hatirlayalim; polise tokat atigi için olay olmustu Sabahat Tuncel.
Oysa ki, o tokadin bir tarihi, geçmisi var(di). Ve bu geçmis ögrenilirse o tokadin neden atildigi da çok daha net anlasilir. Bu satirlar yazilirken üç insan, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalitas, Ethem Sarisülük polis tarafindan öldürüldü. 5 binden fazla yarali var. Hala polis siddeti sürüyor. Devletin birçok alternatif içinden böylesine bir vahseti seçmesi yeni degil. Ve, hala polisin aracindan, kamu malindan bahsedip marjinal gruplar var deniyor. Burasi, nefretin, irkçiligin, etnik ayrimciligin, polisin/askerin isledigi cinayetlerin, iskencelerinin suç olmadigi bir ülke. Her sey olsun ama devletimize söz gelmesin, polisimize el kalkmasin öyle mi? Özetle burasi hiçbir sey anlamayanlarin ülkesi. Evet, bu bir pasif direnis ve hala da bu direnis sürdürülüyor. Ilk anda oldugu gibi su anda da 'kimse polisin kiskirtmalariyla siddete basvurmamali' diye uyarilar yapiliyor. Ancak, polis hayatlara kast ederken de müsaadenizle kendimizi koruyalim degil mi! O yüzden bahsettiginiz 'marjinal'leri siz yarattiniz ve bin sükür, iyi ki varlar.
Polis siddetinin küçük bir kismi için: delilimvar.tumblr.com
Bu haber 1310 defa okunmuştur.