Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Laiklik ve Kadın Üzerine
05 Mayys 2013, 14:31

Laiklik ve Kadın Üzerine

İran'da Yaşayabilmek!

MELTEM VURAL'LA "LAIKLIK VE KADIN" ÜZERINE

Her ayin son persembesinde dernegimizde düzenledigimiz "Dil-Ekin Söylesileri"nin besincisinde, 30 Aralik 2010'da, Yazar Meltem Vural konugumuz oldu. Meltem Vural, yasaminin bir dönemini, Ayetullah Humeyni hareketinin hemen sonrasinda Iran’da geçirmis; bu nedenle de Islamci bir yönetimin özgürlükler, insan haklari, özellikle kadin haklarina karsi nasil bir tehdit ve siddet anlamina geldigini görmüs bir aydin. Anilan dönemi anlattigi Su Dagin Ardi Iran adli kitabini yazmayi da görev bilmis.
Meltem Vural, "Laiklik ve Kadin" baslikli konusmasinda, büyük derslerle, tanikliklarla dolu yasamindan, deneyimlerinden söz ederek, sunlari söyledi:

 

"Söyle bir düsündügümde, yasamin bana cömert oldugunu görüyorum. Üç kitada yasadim. Degisik dil ve ekinlerle bulustum. Avrupa’daki uluslar dil ve ekinler konusunda çok duyarlilar, özenle sahip çikiyorlar.
Agirlikli olarak Iran’i anlatacagim. Bunu çok önemsiyorum. Otuz yil önce bugünkü Türkiye’yi Iran’da yasamaya basladim. Ülkemdeki bu degisimi hiç beklemiyordum! Bizim Atatürk’ümüz, Cumhuriyetimiz var diyordum. Bati ülkelerinden döndügümde ülkemin durumu beni çok kaygilandirdi. Iranli dostlarim, endiselerimi duyurmami; oradaki yasadiklarimizi Türkiye yasamasin diye, Türk halkina anlatmami istiyorlar.

"Seriat" Sözcügüyle Tanisma

Birbirine âsik, memleketlerine âsik iki yurtseverin kiziyim. Babam Ordu’da Halkevi Baskaniydi. Annem kadin haklari için mücadele eden bir kadindir. Ordululara, yurtlarina hizmet ettiler; ögretmenlik yaptilar, felsefe, edebiyat ögrettiler.
Alti yasindaydim, evde ‘seriat’ sözcügünün kullanildigini duydum. Evde kargasa yaratti bu sözcük. Nedeni suydu: Ordu’ya bir seriatçi kadin gelip konusma yapmis. Seriati övmüs. Annem bu kadinla ilgili olarak suç duyurusunda bulundu. Annem Istanbul’dan tehdit mektubu aldi, korkutulmaya çalisildi. O dönemde Humeyni Bursa’daydi. Ulucami’de konusmalar yapiyor, kitleyi etkilemeye çalisiyordu. Devletin müdahalesiyle Suriye’ye gitti.

Iran'da Yasayabilmek!

Iranli esimle, Ahmet’le tanismama gelince... Iran’i Hayat ve Ses dergilerinin pariltili bir dünya sunusunun etkisiyle, masal ülkesi gibi algiliyordum. Babam evlenmeme kesin bir dille karsi çikti. Babam ve annem aska çok saygili insanlardir. Fazla direnmediler. Babama ‘Iran su dagin ardi, uzak degil ki’, demistim. Ahmet dis hekimliginde okuyordu. 1978 yilinda evlendik.
Iran’a gittigimizde ülkemin durumu da iyi degildi. 12 Eylül darbesi yillariydi. Çalistigim yerde tam bir askeri düzen baslamisti. Iran’a geldigimde ise beterin beteri oldugunu gördüm. Komünistler bile Humeyni’ye destek verdiler. Hemen her yerin, dogan birçok bebegin adi Azade’ydi.
Ilk dönemde baslar orada da bu kadar kapali degildi. Bugün Türkiye’de oldugu gibi mahalle baskisi vardi. Yoksul bölgelerde, resmi olmayan silahli öbekler, devrim muhafizlari ortaya çikti. (‘Devrim’ sözcügü kendinden utaniyordur.) Aydin bölgelerde basimiz açik olabiliyorduk. Yedi, sekiz ay sonra ayirdina varmadan kapanmak zorunda kaldik. Örtünmemenin can güvenligimi ortadan kaldirdigini anladim. Tüm ülke bir anda kapandi. Ilk dönemde yönetim, yapilan zulme sahip çikmiyor görünüyordu. Ama ardindan yasalar çikardilar; kara çarsaf ve basin üzerine çember konulduktan sonra üzerinden çenenin, boynun defalarca sarilip, toplu igneyle tutturuldugu biçim zorunlu duruma getirildi. Ülkemizdeki bugünkü örtünme biçimi kesinlikle Humeyni’nin o dönemde zorunlu kildigi biçimdir. O yüzden masum olmadigini biliyorum.
Nefessiz kaliyordum. Ordu’da o çagdas ailenin bana kazandirdiklarinin degerini bilmiyormusum meger. Ayirdinda degilmisim. Bunu anladim. Ilkokulda okudugumuz, okulun önünde toplanip yineledigimiz Atatürk ilkeleri ne denli önemliymis! Bunun degerini tam anlamiyla basimi taslara vura vura ögreniyordum. O karanlik sudan çikmak için ugrasmaya, savasmaya basladim. Baskiyi yalnizca kapatildigimdan degil, Humeyni’nin, agir agir, uzun uzun kadini asagilayan, böcekten daha asagida gördügünü söyledigi, Atatürk’e saldirdigi konusmalariyla da yasadim. Humeyni hemen her gün halka konusurdu. Ayni seyi defalarca yinelerdi. ‘Ben Atatürk gibi Garpzede' degilim, derdi.

Kadina Baski Her Yerde

Kimi Iranli kadinlar, hareket sirasinda Humeyni’yi desteklediklerinden ‘Utancimdan kizimin gözlerine bakamiyorum,’ diyorlardi. Irak savasi, ulusal birlik propagandasiyla, Islamci baskiya direnisi engelledi. Savas iki sekilde rejimin isine yaradi. Rejim karsitlarinin direnisini engelledi, erteledi; onlari savasa sürmeye yaradi. Basta kadinlara olmak üzere, iskenceler dayanilmazdi. Bazi yerlerde oturanlardan, yani baslarindaki yapidan, duymaya katlanamadiklari çigliklar yükseldigini ögrenirdik. Bakire olanlara tecavüz edilirdi, bakireler cennete gider, cehenneme gitmelerini saglamak için… Kadinlar ulasabildikleri yakinlarindan dogum kontrol hapi istiyorlardi. Anlatilir sey degil… Bir düsüncemi daha eklemeliyim. Kadinlara, kizlara bu vahseti, siddeti göstermek, anlatmak, onlar üzerinde bir korku imparatorlugu etkisi yaratarak, daha hizla kapanmalarina, yasaklara uymalarina da yol açabilir. Iran’da böyle oldu.
Ingilizlerin dini kullanma stratejilerini mutlaka belirtmeliyim. Humeyni’nin gelisi için canla basla çalismis, sonra rejim karsiti olmus bir kisi sunu söylemisti: Humeyni’nin, mollalarin sakalini kaziyin, altindan ‘Made in England’ çikar. Bu kisi idam edildi. (Animsamisken, Persepolis filmini mutlaka izlemenizi öneririm.)

 

 

Farsçayi Ögrenmek

Iran’daki Türkler Anadolu’daki Türklere kendilerini yakin duyumsamazlar. Fuzuli’nin, Mevlana’nin Anadolu’ya degil, kendilerine ait oldugunu söylerler. Çok gururludurlar. Pers Imparatorlugu’nu yüceltirler.
Bir diplomat, ‘Türkiye’ye terliginle düsersin’ demisti, öyle de oldu. Savasimimi kazanabilmem için dili, Farsçayi ögrenmem gerekiyordu. Tabelalari, söylenenleri anlamiyordum. Yabanci bir ekinin içindeydim. Ilk kusanmam gereken dildi. Gayretimle kisa zamanda Farsçayi ögrendim. Iranli diplomat bile, Farsçayi bildigim için bana yardim ettigini söyledi.
Farsçayi ögrenmemde en iyi kaynagim çocuklardi, onlardan yararlandim. Abecemizin degerini de bu süreçte daha iyi anladim. Iranli çocuklar ancak ilkokulu bitirdiklerinde gazete okuyabilecek duruma geliyorlardi. Osmanlicadaki devsirme sözcüklerin hep yanlis ceplerde, yanlis yerlerde oldugunu gördüm. Örnegin ‘hasta’ Farsça, ‘hane’ de Farsça. Oysa Farsçada ‘hastane’ diye bir sözcük yok. Su da söylenmeli ki Farsça tam bir yazin dili, sanat dili. Incelikli, ezgili… Çocuklar, Humeyni’den dolayi, televizyonun adini ‘sakalli pencere’ koydular. Dedim ya, tamamen baska bir dünyaydi.

Iran'da Yasananlari Ögrenmek, Anlamak Için

Istanbul uçagina, her an, binemeyecegim, geri döndürülecegim korkusuyla bindim. Ilginç bir rastlanti, yanima üniversite ögretmenim oturdu. O da 1402’lik olup, üniversiteden uzaklastirilmis. Görünümümle, örtünmüs durumumla ögretmenimden çok utandim.
Su Dagin Ardi Iran’i yazma kararimi kesinlestiren iki olay oldu. Ilk olay, iki kapali kadinin Fatih Altayli’nin izlencesinde, Humeyni’yi Atatürk’ten çok sevdiklerini, Ingiliz isgali sürseydi daha mutlu olacaklarini söylemeleridir. Ikincisi ise TBMM’den sakalli ve Islamci giysili bir grubun çikisini görmemdir.
Iran Kedilerini Kimse Tanimaz adli film Cannes’da ödül aldi. Filmin yönetmeni, ‘Bu çocuklar ölümü göze alarak filmi çektiler; ben de çocuklarima bir sey olacak diye duydugum korkuyla yasiyorum.’ dedi. Ben de Türkiye’deki aymaz kitleyi fiziksel olarak Iran’a götürme olanagim bulunmadigindan, Iran’i Türkiye’ye getirmek için Su Dagin Ardi Iran’i yazdim. Ülkemdeki kapali kadinlar için yazmadim. Onlar bir karanliga dogru gidiyorlar. Belki gerçegi anlarlar diye, sözde aydinlar için yazdim."
Meltem Vural,
akici diliyle yaptigi;
dinleyicilerin sorularla, yorumlarla katkida bulundugu; etkileyici, düsündürücü konusmasini su tümceyle bitirdi: ”Alici kuslarin uçusuna engel olamazsiniz; ama onlarin basiniza yuva yapmasina engel olabilirsiniz.”

Dil Dernegi

Meltem Vural Hayatini Anlatti

5.Fethiye Kültür ve Sanat Günleri kapsaminda Edebiyatçi ve ‘Su Dagin Ardi Iran’ isimli kitabin yazari Meltem Vural,Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi’nde sevenleriyle bulustu.Vural,kitabinda Iran’da yasadiklarini anlatti.

19 yasinda Iran’a giden ve orada yasadiklarini anlatan Meltem Vural,900 gün Iran’dan kaçmak için verdigi mücadeleyi,salondakilerle paylasirken,oldukça duygulu anlar yasadi. Iran’dan kaçtiktan sonra bir süre Fethiye’de yasadigini da anlatan Meltem Vural geçtigimiz yil Ölüdeniz Kültür Sanat Günlerine de katildigini, artik bir Fethiyeli oldugunu söyledi.

Iran’da yasadigi tüm olaylari kitaplastirip, sevenleriyle paylasmak istedigi için Su Dagin Ardi Iran isimli kitabini yazdigini söyleyen Edebiyatçi Yazar Meltem Vural; “Iran topraklarina geçince hizla degisen cografyada baska bir gezegene isinlanmistim. Iran’in baskenti Tahran’da, Hazar kiyilarinda ve Bender Abbas’ta, esim ve ailesiyle yasadigim dokuz yüz gün boyunca, siyasi özgürlük vaadiyle kandirilmis bir halkin pismanligini, mutluluk vaadiyle kandirilmis bir kadin olarak kendi pismanligimla harmanladim. Aci günleri ardimda birakarak kavustugum özgür ülkemin yani basindaki tehlikenin farkina vardigimda ise, Islami devrimin ve seriat hükümlerinin modern bir ülkeye kor lavlar gibi yakici yayilisini, yirmili yaslarimin basinda yasadigim evlilik ve ask hikayesinin fonunda sizlerle paylasmayi bir yurttaslik görevi bildigim için bu kitabi kaleme aldim” dedi.

Mesude de Vural’a destek verdi

Öyle Bir Geçer Zamanki dizisinin Mesude’si Nilperi Sahinkaya 5. Fethiye Kültür ve Sanat Günleri etkinliklerine katildi. Mesude tamamen dolu olan ve çogunlugunu ögrencilerin olusturdugu Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi’nde ögrencilerin sorularini cevaplandirdi.

Ögrencilerin bazi ilginç sorularina kahkahalarla gülerek cevap veren Mesude, özellikle dizide yaptiginiz kötülükler halk arasinda nasil karsilaniyor? Sorusuna; “Bu konuda birçok yerde farkli tepkiler gördüm. Ama film karakterinin ve senaryonun böyle oldugunu, aslinda çok iyi bir insanimdir” seklinde cevaplandirdi. Ögrenciler tarafindan asiri ilgi gören Mesude, zaman zaman izdiham altinda güçlükle salonu terk edebildi.

Mesude (Nilperi Sahinkaya) Kimdir?

1988 Senegal dogumlu. 1993 yilinda egitim hayatina Ecole Vigée Lebrun (Paris)’de baslamistir. 1997 yilinda Charles De Gaulle Fransiz Ilkokulunda okumustur. Daha sonra 1999 yilinda Ecole Cantonale De Langue Française’de ögrenimine devam etmistir. Liseyi ise 2006 yilinda Charles De Gaulle Fransiz Lisesinde bitirmistir. Son olarak Bilkent Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatlari Fakültesinden mezun olmustur. Ögrenimimin yarisini Paris, yarisini ise Ankara’da tamamlamistir. Bilkent Üniversitesi okul tiyatrolarinda toplam yedi oyunda rol almistir. “Deniz Yildizi” adli dizide Hande rolünde, su siralar da “Öyle Bir Geçer Zamanki” dizide Mesude rolünde. Aldigi Ödüller: 2006 – Tevfik d’or Tiyatro Festivali Fransiz Büyükelçisi Özel Ödülü, 2005 – Avignon Tiyatro Festivali Özel Daveti ve 2005 – Tevfik Tiyatro Festivali En Iyi Yardimci Kadin Oyuncu Ödülü.

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 2248 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

Cesur,Devrimci ve Çağdaş TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss