Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Çözüm perspektifini destekliyoruz...
18 Mart 2013, 01:22

Çözüm perspektifini destekliyoruz...

Karayılan: Önderliğimizin çözüm perspektifini destekliyoruz

Çözüm perspektifini destekliyoruz...

 

Murat Karayilan: 'Önderligimizin çözüm perspektifini destekliyoruz'..

Öcalan'in Kürt sorununun çözümü için gönderdigi mektubu degerlendiren KCK Yürütme Konseyi Baskani Karayilan, Öcalan'in mektubunu degerlendirdiklerini ve mektubun çerçevesini çizdigi perspektifi desteklediklerini ifade etti.

PKK lideri Abdullah Öcalan'in Kürt sorununun çözümü için gönderdigi mektubu degerlendiren KCK, mektubun yanitini gönderdiklerini açikladi. KCK Yürütme Konseyi Baskani Murat Karayilan ANF’ye verdigi röportajda, yetkili karar organlarinin tümümün toplantilar yaparak Öcalan’in mektubunu degerlendirdiklerini ve Öcalan’in mektubunda çerçevesini çizdigi perspektife güçlü katilma karari aldiklarini belirtti.

Karayilan’in ANF’ye verdigi röportajin önemli bölümleri su sekilde:

Kamuoyu Sayin Öcalan’in gönderdigi mektuplara vereceginiz cevabini bekliyor. Basinda BDP ve Avrupa'dan cevaplarin geldigi fakat sizin cevabinizin henüz ulasmadigi belirtiliyor. Siz Öcalan’in mektubunuza cevabinizi gönderdiniz mi?

Evet. Biz mektubun cevabini hazirlayip gönderdik.
Cevabi yazdiginiz sürece dönük neler belirtebilirsiniz? Hangi çerçevede yazildi mektup?
Mektup bize ulastiktan bu yana çok yogun ve çok yönlü bir tartisma içerisindeyiz. Öncelikle hareketimizin yetkili karar organlari olan kurumlarin toplantilarini gerçeklestirdik; PKK Meclis Toplantisi ve KCK Yürütme Konseyi Toplantisi gerçeklesti. KCK Toplantisi’na sistemimizin yasama ve yargi kurumlarinin temsilcileri de katildi. Yine Kadin Hareketi’nin yönetim toplantisi gerçeklesti. Bütün bu toplantilarda Baskan Apo’nun mektubunda ortaya konulan yeni perspektif detayli bir biçimde tartisildi. Yürütülen bu tartismalarda Önderligimizin ortaya koydugu çözüm perspektifinin ideolojik ve felsefi boyutlari olan, önemli ve derinlikli bir perspektif oldugu bir kez daha tespit edilmistir.
Surasi açik ki, bizim hareket olarak mevcut pozisyonumuz ve mücadele kosullarimiz oldukça elverisli hale gelmis ve mücadeleyi yükseltmenin, savasi yürütmenin kosullari her zamankinden çok daha fazla gelismistir. Bölgenin mevcut konjonktürel yapisi Kürdistan’da yaygin bir savasin gelistirilmesine elverislidir; bölgede siyaset yapma ve manevra zemini oldukça genislemis bulunmaktadir. Bununla birlikte hareketimizin savas güçleri, 2012’de gelistirdigi hamleyle birlikte yeni savas tarzina adaptasyon saglayarak 30 yillik tecrübenin de katkisiyla, daha etkili, daha yetkin, daha ölçülü, daha derinlikli ve ustalikli bir savas performansini sergileyebilecek bir düzeyi yakalamistir. Bunlar bizim için önemli seylerdir, özellikle de taktik bir hamle için önemli hususlardir.
Bu dönem sonuç alma dönemidir. Bu dönem, Kürt sorununun çözülebilecegi bir dönemdir. Ama bu mutlaka savasla çözülebilecek anlamina gelmemektedir; sorunun barisçil yöntemlerle de çözülebilecegi kosullar mevcuttur. Dolayisiyla yönetim toplantilarimizin tartismalarinda bu eksende yogunlasma ve bir çerçevenin somutlasmasi durumu gelismistir. Bu temelde, daha önceden de ifade ettigimiz bazi kaygilari tasimakla birlikte, eger isler ters dönerse bölgesel avantajlari ve taktik performansin basari kazanabilecegine olan inancimizi da korumakla birlikte, Önderligimizin ortaya koymus oldugu stratejik perspektifin daha dogru oldugunu, buna çok güçlü bir biçimde katilmanin kararlasmasi ve iradelesmesi oy birligiyle gerçeklesmistir.
Peki, bu süreç basariya ulasir mi? Ya da baska bir deyisle bu sorun bu süreçte çözülür mü?
Biz Kürt tarafi olarak sorularimizi, kaygilarimizi ve görüslerimizi açik ve net koyuyoruz. Biz bu konuda samimiyiz. Bütün Türkiye, Kürdistan ve dünya kamuoyu sunu bilmeli: Biz PKK hareketi olarak savasa da haziriz, barisa da haziriz. Savasta da kendimize güveniyoruz, barista da kendimize güveniyoruz ve tercihimiz bu sorunun barisçil yöntemlerle çözülmesidir. Bu net bir biçimde böyledir. Ama sorunun çözülmesi için karsi tarafin da yapmasi gerekenler vardir. Yani sorun tek tarafli çabalarla çözülebilecek bir sorun degil. Bu, herkesin takdir etmesi gereken bir husus. Biz Kürt tarafi olarak samimi yaklasmayi esas alacagiz.
Peki ya sorunun çözümüne karsit olanlar…
Tabii ki karsit olanlar olabilir ama gerçekler ayri seylerdir. Geride kalmis yüzyilin bakis açisiyla sorunlara yaklasanlar bir gelecek vaat edemez. Gelecek, yeni-çagdas bakis açisinda aranabilir. Toplum da artik bunlari biliyor. Dolayisiyla çözümün olanaklari bugün gelismistir fakat çözümün önünde engel olan, distan ve içten çesitli çabalar da vardir. Yani bu sürecin önünde engel olmak isteyen provokatif girisimler de mümkün. Kürt sorunu kördügüme dönüsmüs bir sorun oldugu gibi, Kürt sorununun sorun olmasindan çikari olan çok çesitli ulusal ve uluslararasi çevreler de vardir. Bunu suan çok açma geregi duymuyorum ama burada önemli olan, taraflarin olasi engelleri de düsünerek ve onlara karsi da kararli bir durusu sergileyerek çözüm perspektifini net bir biçimde ortaya koymasidir.
Sizce, karsi tarafta bu perspektif var mi?
Simdi bu konuda net bir sey söylemek zor. Çünkü belli ki Önderligimiz bu koydugu çerçeveyi ilgili kurum veya kurumlarla tartismis ve tartismalarinin sonucunda bir kanaate ulasmis. Bu anlamda karsi tarafta da bir projenin olusumu var mi, yok mu konusunda net bir sey söylemek zor. Ortaya konulan net bir proje yoktur. Zaten en önemli endise kaynagi da budur. Yani bu kadar derin toplumsal-tarihsel bir sorunu çözmek üzereyken, esas önemli rolü olan bir tarafin çözüme dair açik ve net bir görüs ortaya koymamasi, haliyle bizlerde ve kamuoyunda çesitli kaygilara yol açmaktadir.
Yani AKP’ye dönük bir güvensizlik mi söz konusu?
Biz burada birilerine güvenerek adim atmiyoruz. Biz adim atiyorsak, Önderligimizin yaklasimi çerçevesinde ölçüp biçerek ve atilacak adimin dogruluguna bakarak adim atiyoruz. Yani biz birilerine degil kendimize güvendigimiz için bu adimi atiyoruz. Elbette karsidan da beklentilerimiz vardir fakat ona buna güvenmekten ziyade kendimize güvendigimiz için Önderligimiz yeni-stratejik bir hamleyi gündemlestirmistir ve biz de bu temelde bu hamleye dahil olmaktayiz.
Peki, mektubun içerigine dönük açiklayabileceginiz hususlar var mi?
Mektubun içerigini burada benim açiklamama gerek yok. Fakat genel dogrultusunu zaten ifade ettim. Yine Önderlik zaten kendisi açiklayacak. Dolayisiyla benim buradan herhangi bir sey belirtmeme gerek yok, diye düsünüyorum. Bu açidan herkesin Newroz’u beklemesi gerekiyor.
Medya Savunma Alanlari’nda yapilan bir törenle hareketinizin elinde esir olarak bulunan devlet görevlilerini serbest biraktiniz. Birçok farkli yorum da yapildi…
Evet. Biz tabii, sürecin bir ilk adimi olarak Önderligimizin istemi temelinde elimizde esir olan devlet görevlilerinin birakilmasini kararlastirdik ve bu kisiler birakildilar. Elbette kamuoyu bunu degerlendiriyor. Tabii ki bu, birçok açidan birçok anlama geliyor; Bir jesttir, ortami yumusatmadir, iyi niyet göstergesidir, çözüme dair bir kararlasmadir, vb. Bütün bu anlamlara geliyor. Artik degerlendirmesi karsi tarafa kalmistir. Biz kendi cephemizden bu anlamda üstümüze düseni yaptik.
Bu jestinizin karsiliginda KCK adi altindaki davalar kapsaminda tutuklu bulunan kisilerin de birakilmasi bekleniyor mu?
Biz bu insanlari birakirken herhangi bir pazarlik temelinde birakmis degiliz. Önderligimiz istedi, biz de kararlastirdik ve biraktik. Öyle bir pazarlik sonucu birakilma gibi bir durum söz konusu degildir. Bunu bazi çevreler bilinçli çarpitarak pazarlik temelinde birakildiklarini belirtiyor. Hayir, öyle degil. Çok önemli ve çok tarihsel bir sürecin baslangicindayken ilk adimin bu biçimde bizden gelmesi bizim açimizdan olumlu bir çikistir. Yarin öbür gün yasanacak olan gelismelerle birlikte bu adimin da ne kadar önemli oldugu daha fazla görünmüs olacaktir.
Fakat su da var; eger bir toplumsal uzlasma durumu söz konusu olacaksa ve bir köktenci baris süreci varsa, o zaman bir özgürlesme süreci de yasanacaktir. Özellikle hiçbir yasal suçu olmayan, belediye baskanlarinin, milletvekillerinin ve daha birçok il baskani, belediye meclis üyesi, il genel meclisi üyesi, vb.’nin, yani Kürt toplumunun siyasetçilerinin binlercesinin tutuklu oldugu bir ortamda toplumsal bir baris sürecinin yasamsallasacagindan bahsetmek mümkün mü? Hayir, mümkün degil. Bir kere bu insanlar Kürt siyasetini yürüttükleri ve kimlikli Kürt durusuna sahip çiktiklari için içerideler. Onlarin yaninda bir biçak bile yakalanmamistir. Yasa disi herhangi bir faaliyetleri yoktur. Konusmalari dinlenilmis, gizli bir biçimde ortam dinlemesi ve telefon dinlemesi yapilmis ve “bak sen busun, bunun için içeridesin” denilmis. Bu, Kürt siyasetine karsi bir tutumdur. Eger devletle Kürt siyaseti barisacaksa, o zaman bu tutumun da degismesi gerekiyor. Yani KCK denilen bu davalarin da hükmen düsmesi gerekiyor.

Kisanak: ‘Baskanlik konusunu AKP karsitligina indirgemeyelim’ – Ezgi Basaran (Radikal)

Kisanak: Baskanlik meselesi, biraz da CHP’nin problemli hizalanisindan ötürü, kaba bir AKP karsitligina mahkûm oldu.
Bir grup gazeteci önceki gün BDP Esbaskani Gültan Kisanak ile bulustugumuzda sohbetin ana ekseninin Imrali süreci ve sorularin çogunlukla baskanlik sistemiyle ilgili olacagi belliydi. Tuhaf bir durum tabii. 40 yillik Kürt sorununu çözme isine girismisiz, mevzumuz baskanlik sistemi. Teraziyi böyle kuranlar düsünsün, bu kadim sorunun çözümü için bir tarafa baskanlik sistemi agirligini biz gazeteciler koymadik, malumunuz.
Süreç basladigindan beri Öcalan’in dahi baskanlik sistemiyle ilgili ne düsündügünü (Milliyet’te yayimlanan tutanaklara göre “Biz Tayyip Bey’in baskanligini destekleriz. AKP ile baskanlik ittifakina girebiliriz” demisti Öcalan) ögrendik fakat BDP hep sessiz kalmisti. Kisanak söze söyle basladi: “BDP olarak henüz Anayasa Komisyonu kurulmadan önce, yani 2010 sonu 2011 basinda, kendi anayasa taslagimiz için önerilerimizi olusturmustuk. Bizim için bir tür mutfak çalismasi gibiydi. Inanç özgürlügü, esit vatandaslik, yargi sistemi gibi ana basliklarda tartismalar yaptik. O günlerde baskanlik sistemiyle parlamenter sistemi de karsilastirmistik. Yerel yönetimlerle yetki paylasilirsa, denge-fren sistemi iyi kurulursa baskanlik sistemiyle problemimiz yoktu. Baskanlik sistemi, yapisi geregi otoriter degildir. Modelin kendisinde bir sorun görmüyoruz. Fakat Türkiye’nin yapisina parlamenter sistemin daha uygun olacagini düsünüyoruz. Bunu da siklikla ifade ettik.”
BDP olarak niye parlamenter sistemi daha uygun gördükleri, aslinda bu meseleye kafa yoran herkesin söyledigi sebeplerden… BIR:
Böylesine büyük problemleri olan bir ülkede bu kadar köklü bir rejim degisikligine hazirlanmak için zaman ve atmosfer yok.
IKI: Türkiye’nin kuvvetler ayriligi konusunda tarihsel bir arkaplani ve siyasi kültürü yok. Bu da otoriterlesme riskini arttiriyor.
ÜÇ: Rejim elden gidiyor korkusuyla geçirdigimiz Cumhuriyet tarihimizde böyle bir degisikligin konu edilmesi toplumda endise yaratir. Iste bu nedenlerle BDP, baskanlik sistemi yerine yerel yönetimlerin güçlendigi bir parlamenter sistemi yegliyor. Fakat konunun gelip burada tikanmasini da gereksiz buluyor: “Bana göre bu süreçte gerçeklesmesi en zor birkaç adimdan biridir baskanlik sistemi. Bunu çok muhtemelmis gibi tartismayi fuzuli buluyorum. Baskanlik meselesi, biraz da CHP’nin problemli hizalanisindan ötürü, kaba bir AKP karsitligina mahkûm oldu. CHP, bu otoriterdir diyerek kestirip attigi için AKP’nin baskanlik için önerdigi sistemi enine boyuna tartismamiz mümkün olmuyor. Biz basindan beri ayni seyi söylüyoruz. Kürt sorunu ancak Türkiye’nin demokratiklesmesiyle çözülür. Iki opsiyon var: Ya Kürtler ayrilir gider. Kendi içinde demokratik ya da otoriter olur. Ya da hep beraber demokratik bir Türkiye’nin vatandaslari olarak yasariz. Otoriter bir sistemde Kürt sorununun çözülmemis olacagini az çok hepimiz hesap edebiliriz herhalde.”
* * *
Kisanak’in bana göre hakli da bir sitemi oldu: “Baskanlik meselesini sürecin merkezine oturttunuz, peki. Iyi ama neden bunu Kürtlere havale ediyorsunuz? Evet, biz Türkiye’nin demokratiklesmesi için çalismayi amaç edinmis bir partiyiz ama AKP’ye oy vermis yüzde 50’lik bir kitle, ayrica bir de CHP var. Baskanlik, Türkiye için çok kötü olacaksa bunun önünü alacak tek hareket Kürt hareketi de degildir, herhalde. Bütün muhalefeti bizden bekliyorsunuz.” Ben burada asil kilit noktanin muhalefet beklentisi degil, Meclis aritmetigi oldugunu, AKP’nin BDP’den küçük bir destek alarak baskanlik sistemini de içeren anayasa degisikligini yapabilecegini hatirlattim. Kisanak söyle yanitladi: “Kesinlikle sadece aritmetik meselesi degil. Bugüne kadar Meclis’te kimlerin kimlerle isbirligi yaptigina bakarak BDP’yi dislayan bir çözümün de rahatlikla bulunabilecegini görürsünüz.”
* * *
Önümüzdeki günler kritik, biliyoruz. Üçüncü heyetin yarin öbür gün Imrali’ya gidip Kandil ve KCK Avrupa’dan gelen mektuplari Öcalan’a verecegini, Öcalan’in da Nevruz’da ya da birkaç gün önce Kürt hareketine seslenecegini biliyoruz. Bu seslenme muhtemeldir ki sadece ateskes çagrisi degil, yeni bir sürecin basladigini anlatan mesajlar içerecek. Fakat daha isin çok basindayiz. Ateskes –ki PKK tarafindan daha önce birkaç kez ilan edilmisti- çözümün sadece küçük bir bölümü. PKK’nin Türkiye’yi terk etmesi de öyle. Asil is, bu savasin baslamasina neden olan hak ihlallerine, esitsizliklere son verecek düzenlemeleri yapmak. Tam burada son sözü Kisanak’a vereyim: “IRA’nin silah birakmasi 8 yil sürdü. Bu uzun bir süreç. Türkiye kamuoyu yarin uyandiginda Kürt sorununun çözülmüs olacagini ummasin. Kürt hareketi de yarin okula gittiginde anadilinde egitim alabilecegini. Umutlu olurken sabrimizi da muhafaza ederek süreci destekleyelim"


solhaber

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 1465 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

Cesur,Devrimci ve Çağdaş TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss