Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Suyun Boşa Aktığını Söylemek Gülünçtür...
03 Mart 2013, 00:19

Suyun Boşa Aktığını Söylemek Gülünçtür...

Yakup Okumuşoğlu ile HES röportajı

"Suyun Bosa Aktigini Söylemek Gülünçtür"


 

Yargi ‘Dur’ Diyor,HES’ler Çogaliyor

Yenilenebilir enerji kaynaklari içinde en eski ve yaygin olani nehir tipi hidroelektrik santralleri.Nehir tipi HES sayisinda adeta bir patlama yasaniyor; isletmede olan 14 bin 916 MW (megavat) kapasiteli HES’e karsilik 200 civarinda insaati devam eden proje var.DSI’ye yapilan basvurularin sayisi 1.500’ü buluyor. Orta ve mikro ölçekteki HES’lerin projelerin toplam sayisi 2500 civarinda ifade ediliyor.Özellikle Dogu Karadeniz’de yogunlasan HES projeleri için akarsu ve dereler üzerinde onlarca insaat dikkat çekiyor.

Trabzon,Rize,Giresun ve Artvin’de 341 firma,hidroelektrik santrali yapimi için kurumlara müracaat etti. 2010 yili itibariyle bunlarin 73’üne izin verilirken,17’sinin insaati ise mahkeme karariyla durduruldu. Trabzon’da 76 HES projesi gelistirilmisti.Bunlardan 27’sinde halen çalismalar devam ediyor.Rize’de gelistirilen 67 HES projesinden 8’inin insaati fiilen basladi.HES’lerden 17’si hakkinda ÇED olumlu raporu alinirken,kalan 42 proje henüz fizibilite asamasinda bulunuyor.Giresun’da 82 HES projesi için müracaat yapilmisti.Bunlardan uygun görülen 12’sinin çalismalari halen devam ediyor.Yaglidere ve Çanakçi ilçesinde tamamlanan 2 HES ise faaliyete geçti.Dogu Karadeniz yöresinde 116 projeyle en çok HES basvurusu yapilan il Artvin.Bu ilde 25 HES projesine baslandi,53 proje ise fizibilite asamasinda.

Bu santraller finansman bulma konusunda avantajli olmalari nedeniyle yatirimcilar tarafindan tercih ediliyor.Ancak diger yandan ekolojik dengeye zarar verdikleri gerekçesiyle da çevreci gruplar ve yöre halki tarafindan tepkiyle karsilaniyor.Çevre Etki Degerlendirme (ÇED) raporlari tartisma konusu yapiliyor.Bir yandan akarsular ve nehirler üzerinde santral insaatlari devam ederken,bir taraftan da bu santraller aleyhine açilmis davalar birbirini takip ediyor.Projeler genelde yöre halkinin ve çevreci gruplarin tepkisini çekiyor.Birçok proje hakkinda açilan davalar sürerken,pek çok lisans da Enerji Piyasasi Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafindan iptal edilmis durumda.

HES’lere karsi açilan davalara ve yürütülen kampanyalara birçok sivil toplum kuruluslari öncülük ediyor.Bunlarin en aktif olanlari Türkiye Su Meclisi,Derelerin Kardesligi ve Suyun Ticarilestirilmesine Hayir Platformu gibi kuruluslar.

Türkiye Su Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi avukat Yakup Sekip Okumusoglu,tüm bu süreci takip eden ve bizzat davalarin açilmasina öncülük eden bir isim.

Okumusoglu,öncelikle son dönemde HES yatirimlarinin en kuvvetli gerekçesi olarak dile getirilen “su bosa akiyor” ifadesine siddetle karsi çikiyor.

Okumusoglu,bu ifadeyi saçma olarak niteliyor.Ve “Bu damarlarimizdaki kanin bosa aktigi,günesin bosa dogdugunu söylemek gibi bir sey” diyor.

Okumusoglu,HES projeleriyle ilgili çevreci tepkileri,ÇED raporlariyla ilgili sikintiyi ve dünyadaki örnekleri Yesil Ekonomi’ye anlatti.

*Nehir tipi HES’lerde bosa akan suyun degerlendirildigi söyleniyor.Buna neden karsi çikiyorsunuz?

Son rakamlara göre, Türkiye'de yaklasik 2000 adet HES projesi bulunuyor.Bu damarlarimizdaki kanin bosa aktigi,günesin bosa dogdugunu söylemek gibi bir sey.Çiçegin bosuna koktugunu,arinin bosuna uçtugunu kim söyleyebilir.Doganin dilini anlamayan,ekolojik zincirin ne oldugunu bilmeyen bir zihniyetin milletin diline doladigi saçma bir söylemdir.Gülünçtür.Bunu görmenin en basit yolu herhangi bir suyun basina gitmektir.Akarsu akarak kendisini var eder ve aktigi için adi akarsudur.Göl baskadir, deniz baskadir.Bu yüzden farkli isimlerle tanimlariz.Her biri farkli bir ekosistem var eder.Bu yüzden örnegin gölde yasayan balik akarsuda olmaz,akarsuda var olan denizde olmaz.Ne göl bosuna orda duruyordur,ne deniz bosuna dalgalaniyordur,ne de akarsu bosuna akar.

*Peki ÇED raporlari aliniyor.Bu zaten çevreyi korumuyor mu?

Türkiye'de hemen her dere üzerinde en az bir adet nehir tipi hidroelektrik santrali planlanmistir.Söz konusu hidroelektrik santrallerinin pek çogu için 17.7.2008 tarihli ÇED Yönetmeligi’nden önce basvuru yapildigindan 10 MW ve alti kurulu güçteki santraller ÇED raporu yada ön ÇED denilen Proje Tanitim Dosyasi hazirlama yükümlügünden muaf tutulmuslardir.Yüzlerce projenin ise hemen tümü belli ÇED firmalari tarafindan hazirlaniyor.Birbirinin benzeri farkli yatirimcilara ait yüzlerce ÇED raporu ile kontrolsüz bir insaat var.

*Yani bu ne anlama geliyor?

Projenin ÇED raporu almis olmasinin çok fazla anlami yoktur.Çünkü Çevre ve Orman Bakanligi ÇED sürecini sadece prosedür olarak görüyor.Kendisine yüklenmis olan çevre koruma görevini adeta bir kenara birakip,yatirimcilarin hazirlattigi ÇED raporlarini formatsal olarak inceleyip hemen her ÇED sürecine “olumlu” yada “gerekli degildir” karari veriyor.

*Su anda Türkiye genelinde HES projeleri aleyhine,kaç dava açilmis durumda,kaç tanesi sonuçlandi?

Su anda açilan davalarin sayisi net olarak bilinmemekle birlikte açilan davalarin yüzde 99'unun HES sirketlerin aleyhine sonuçlandigini söyleyebiliriz.Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde 1 proje disinda (Ne yazik ki tamamlanmis bir projeydi) halkin açtigi davalarin hepsi kazanildi.Türkiye genelinde halkin büyük bir bölümü HES'lere karsi.Yüzlerce yildir yasadigi vadinin yok edilmesi,suyunun birilerine satilarak elinden alinmasi ve bütün bunlarin yapilirken kendisine fikrinin sorulmamasi zaten bütün iletisim kanallarinin tikanmasi anlamina geliyor.Su anda da zaten halk istemedigi için birçok proje durmus durumda.

*Peki burada eksik nedir.Yani dünyada yapilirken bizde niye karsi çikiliyor?

Türkiye’deki birçok HES projesi havza planlarina uygun degil.Kaldi ki,havza planlarinin yapilmasi HES'lerin yapilabilecegi anlamina da gelmez.Istediginizi istediginiz gibi planlayabilirsiniz,bu sizin dogayi yok etmenizin yasal temeli olmaz.Bizce esas olarak her bir vadinin bir bütün olarak ekolojik anlamda degerlendirilmesinin yapilmasi gerekir.Yargi bu projelere izin vermiyor zaten.

Yakup Okumusoglu
Türkiye Su Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi

Yesilenerji

Giresun enerjide büyümek istiyor!

Giresun enerjide büyümek istiyor

Karadeniz'in en zengin akarsu kaynaklarina sahip illerinden Giresun,kurulacak toplam 96 hidroelektrik santrali (HES) ile Türkiye'nin enerji ihtiyacinin yüzde 3'ünü karsilamak istiyor.

Türkiye'nin artan enerji ihtiyacini karsilamak ve yerli kaynaklarin kullanimini artirma yolunda gelistirilen projeler kapsaminda akarsu kaynaklari ve dereler enerji kaynagi olarak kullaniliyor.Bu kapsamda zengin akarsu kaynaklarina sahip Giresun'da bir kismi tamamlanan ve bir kismi da yapim asamasinda bulunan 96 HES'ten toplam 1600 megavat elektrik elde edilmesi planlaniyor.

Giresun Valisi Dursun Ali Sahin,bölgede kurulacak 96 HES'in tamamlanmasiyla Giresun'un bir enerji havzasina dönüsecegini söyledi.

Bu durumun kendisi açisindan mutluluk verici oldugunu belirten Sahin,HES'lerin mevcudiyetinin bir ülkenin kaynaklari açisindan son derece önemli oldugunu anlatti.

''Toplamda 1600 megavat kurulu güce ulasacak bu HES'ler tamamlandiginda Keban Baraji'ndan fazla enerji üretecek'' diyen Sahin,bu baglamda üretilen enerjinin ülkedeki elektrik ihtiyacina önemli katkilarinin bulunacagini vurguladi.

Türkiye'de toplamda kurulu bulunan bin 600 HES'ten 350 kadarinin bölgede bulundugu bilgisini veren Vali Sahin,insaati tamamlanan 8 HES'ten 600 megavat civarinda elektrik üretildigini,sadece Kolin firmasinin kurdugu HES'in Giresun,Gümüshane ve Ordu illerinin elektrik ihtiyacini karsilayabilecek kapasitede oldugunu kaydetti.

Vali Sahin, ''Bu HES'ler keske 30-40 sene önce olsaydi.Demek ki enerji sektöründe bu kadar masraf eden bir ülke daha önceleri bu elektrik için HES'ler kurularak üretim saglasaydi bugün Türkiye yilda 400 milyar dolar kazanim saglayacakti'' diye konustu.

Sahin,HES'lerle ilgili zaman zaman toplumun farkli kesimlerinden tepkiler yükseldigine isaret ederek, projenin yasalara uygunlugu ve çevreye etkilerinin sürekli denetim altinda oldugunu vurguladi.

Vatandaslardan gelen sikayetler ve rutin kontrollerle yasal mevzuatin disina çikilmasina kesinlikle müsaade etmediklerini ve bundan sonra da ayni kararlilikla bu çalismalari yürüteceklerini belirten Vali Sahin, ''HES'ler üzerinde kurulan düzenleyici aletlerle derelere yüzde 10 can suyu birakilmaktadir.Her sey kontrolümüz altindadir.Uygunsuz davrananlara da gereken idari yaptirimlari uyguluyoruz'' dedi.

Yargi ‘Dur’ Diyor,HES’ler Çogaliyor

‘Yürütmeyi Durdurma ve Iptal’ Kararlarina Karsin Çalismalar Devam Ediyor!

 

Dogu Karadeniz Bölgesi’nde gelistirilen Hidroelektrik Santral (HES) Projelerine karsi baslatilan tepki ve protestolarla ülke gündemine gelerek tartisilmaya baslanan HES’ler, ülke genelindeki vadilerde bulunan dere ve akarsular üzerindeki projelere karsi verilen mücadelelerle yeni boyutlara tasiniyor.

Yöre halklarinin verdigi tepkiler ile çesitli protesto eylemlerinin yaninda HES’lere karsi baslatilan hukuk mücadelesinde verilen yargi kararlari, bilirkisi raporlari ve olusturulan bilimsel raporlar HES’ler için yeni tartismalara neden olurken; bir yandan da yeni projeler yapilmaya devam ediyor.

‘Yürütmeyi Durdurma ve Iptal’ Kararlarina Karsin Çalismalar Devam Ediyor!

Ayni vadi üzerinde onlarca HES projesi gelistirilmesi, vadilerde akan derelerin dev tünellere alinarak tasinmasi, proje çalismalari sirasinda dogal yasam alanlarina geri dönüsümsüz zararlar verilmesi, dogal zenginliklerin, fauna ve floranin yok edilme tehlikesiyle karsi karsiya gelmesi gibi endiselerle yöre halki ve çevreciler HES projelerine karsi amansiz bir mücadele baslatti. Önceleri bölgesel olarak baslayan tepkiler, protesto eylemlerine dönüsürken yayilarak tüm yurt geneline yayildi ve beraberinde hukuksal süreçlerde basladi.

Bugün ülke genelinde kamu ve özel sektör girisimcileri tarafindan 2009 itibariyla isletme halinde 187, insaat halinde 138 HES projesi, proje asamasinda da bin 600 civarinda daha HES projesi bulunuyor. DSI verilerine göre, insa halindeki 138 HES’ten 41’i Trabzon’da, 23’ü ise Rize’de bulunuyor. Digerleri ise Artvin, Giresun, Gümüshane, Samsun, Kayseri, Antalya, Bursa, Mersin, Ordu, Tunceli, Mugla, Zonguldak, Sinop, Eskisehir, Sakarya, Sirnak, Denizli gibi illerde yapim asamasinda.

HES’lere karsi yürütülen hukuksal süreçte bu güne kadar toplam 25 HES projesi için ‘yürütmeyi durdurma’ veya ‘iptal’ karari verildi. Yargi, son olarak Mugla Yuvarlakçay ile Artvin Yusufeli ve Maçahel’deki HES projelerine ‘dur’ dedi.

HES’lerin Bölgeye Gelisi ve Çamlihemsin Süreci

Hidroelektrik Santralleri ile ilgili tartismalar ilk olarak Çamlihemsin Firtina Vadisi üzerinde kurulmasi planlanan ve BM Holding tarafindan gelistirilen Dilek-Güroluk Regülatörleri ve HES projesi ile basladi.

1990’li yillarin basinda baslayan bu süreç aslinda daha da eskilere dayaniyor. DSI tarafindan 1965 yilinda, tüm havza genelinde 6 adet Regülatör, 5 adet baraj ve 10 adet HES olmak üzere çesitli büyüklüklerde toplam 21 adet enerji üretim amaçli yapinin insasini öngören “Firtina Havzasi Hidroelektrik Potansiyeli Mastir Plani” hazirlanmasi ile baslar süreç.

Ancak, bu tarihten 24 Haziran 1986’ya kadar herhangi bir çalisma yapilmaz. Bu tarihte ilk olarak BM Mühendislik ve Insaat Ltd. Sti., bu sistemin parçalarindan Dilek-Güroluk HES projesini Firtina Deresi’nin kollarindan Hala ve Hemsin dereleri üzerinde Yap-Islet-Devret modeli ile gerçeklestirmek amaciyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi’na (ETKB) basvurur. Bu basvuru sonrasinda 14 Agustos 1989’da BM ile ETKB arasinda ilk Tesis Sözlesmesi imzalanir. 7 Aralik 1995 tarihinde ise Bakanlar Kurulu’nun 95/7598 sayili kararnamesi ile BM Mühendislik sirketinin Çamlihemsin’de Dilek-Güroluk santralini insa etmesi ve üretecegi elektrigin TEAS/TEDAS tarafindan satin alinmasi karar altina alinir. Bu dogrultuda 17 Ocak 1996’da DSI ile Su Kullanim Sözlesmesi yapilir. Kasim 1995-Subat 1996 tarihleri arasinda hazirlanan ÇED Raporu Çevre Bakanligi’na sunulur. ÇED Raporu, eksiklikleri nedeniyle Inceleme-Degerlendirme sürecine alinmadan Mayis 1996’da BM’ye iade edilir. Sirket, yeni bir ÇED çalismasi yaptirdi, Çevre Bakanligi bu çalismayi da çesitli eksiklikler nedeniyle Mayis 1997’de geri çevirdi. ÇED Raporuna bir Ek Rapor hazirlanip Subat 1998’de yeniden sunulur. Santral temelinin atilmasi için çalismalar baslatilir ve 1998 yilinin Nisan ve Mayis aylarinda iki kez programa alinmasina karsin yükselen tepkiler ve ÇED raporlarinin onaylanmamis olmasi nedeniyle iptal edilir. 19 Mayis 1998 tarihinde Trabzon Kültür ve Tabiat varliklarini Koruma Kurulu’nun 3148 sayili karari ile Firtina Deresi ve kollari (Palovit ve Hala dereleri dahil), I., II., III. derece Dogal SIT; Zilkale ve Kale-i Bala çevresi I. derece Arkeolojik SIT ilan edilir. Bu karara karsin Haziran 1998’de BM tarafindan, "Telafi Suyu Raporu" adi altinda, ÇED raporuna ek bir rapor daha hazirlatildi.

Bu süreçte BM Holding tarafindan projelendirilen Dilek-Güroluk HES’in temel atma çalismalari hizlandirilir ve yöre halkinin bütün tepki, protesto ve karsi çikislariyla SIT kararlarina karsin 25 Haziran 1998’de politik baskilarla Çevre Bakanligi projenin ÇED Raporu’na “ÇED Olumlu” belgesi verdi. Bu belgenin verilmesinin hemen ertesi gününde, 26 Haziran 1998’de Dilek-Güroluk HES’in temel atma töreni düzenlendi ve protesto gösterileri altinda dönemin Basbakani Mesut Yilmaz ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Cumhur Ersümer tarafindan temeli atildi. Bu törenin hemen ardindan projenin iptali için baslatilan hukuk sürecine katki saglamak amaciyla imza kampanyasi baslatildi ve bu süreç içerisinde WWF International Genel Müdürü Claude Martin Cumhurbaskani Demirel, Basbakan Yilmaz ve Çevre Bakani Imren Aykut’a mektup gönderdi.

21 Agustos 1998 tarihinde ise Çamlihemsin Hemsin Vakfi, Senyuva Köyü Tüzel Kisiligi, Ortan Köyü Tüzel Kisiligi, Çamlihemsin Konaklar Mahallesi Muhtarligi (toplam 305 kisi), Trabzon Idare Mahkemesi’nde, Çevre Bakanligi’nin "ÇED Olumlu" karari aleyhine, yürütmenin durdurulmasi istemiyle dava açti. Orman Bakanligi ise 'Çalisma Izni ve Saha Teslimi Oluru'nu, 18 Eylül 1998'de BM Holding'e teslim etti.

Ekim 1998'de ise santiye kuruldu. Tünel yaklasim ve ulasim yollari ile çalisma yollarinin kazi isleri tamamlandi. Bu sirada vadiye toplam 4,5 kilometre yol insa edildi. 16 Kasim 1998’de Trabzon Idare Mahkemesi, Davacilarin "yürütmeyi durdurma" istemleri hakkinda karar verilmesini bilirkisi ve kesif incelemesi yapilmasindan sonraya biraktigina dair karar verdi.

BM Holding davaya 18 Kasim 1998’de itiraz etti. 29 Ocak 1999’da Trabzon Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulu, 186/3380 sayili karariyla, koruma amaçli imar plani yapilincaya kadar Firtina Vadisi’nde her türlü faaliyetin durdurulmasi gerektigine karar verdi. Buna ragmen, sirketin yol yapimina ve agaç kesimine devam etmesi üzerine, Trabzon Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulu’nun yukaridaki kararina istinaden Çamlihemsin Cumhuriyet Savciligina suç duyurusunda bulunulur ve Subat 1999’da sirketin çalismalari durduruldu. 10 Mart 1999’da Trabzon Idare Mahkeme’since yaptirilan bilirkisi incelemesi sonucu 60 sayfalik Bilirkisi Raporu mahkemeye sunulur. Bilirkisi Raporu, BM Holding’in hazirlattigi ÇED Raporu’nun yetersiz oldugunu, çevre korumaci olmadigini, kesfin ve incelemenin ÇED raporundaki taahhütlerine bile aykiri olarak yapilmis oldugunu, bu faaliyet sonucunda 68 bin agacin kesilecegini, deredeki canli yasamin devami için birakilacagi ifade edilen %16 su ile saglanmasinin mümkün olmadigi tespitini yaptiklarini ifade eder.

3 Mayis 1999’da Bilirkisilerin, 68 bin agaç kesilecegi ve orman isletmesinin görevini yapmadigi tespiti karsisinda, Pazar Orman Isletmesi, 23.238 m2’lik bir alanda hafriyat dökülmesi sonucu 600 civarinda agacin zarar gördügünü tespit ederek, bu miktar agacin bedeli olarak toplam 8.401.226.000.-TL’yi BM Holding’e ödettirir. Çevre Bakanligi ve BM Holding, Bilirkisi Raporu’na itiraz eder. Trabzon Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulu, sit alanlari içerisinde çalisma yapildigi tespiti ile sit alanlari içerisinde bütün çalismalarin durdurulmasina karar verir. BM Holding, Kurulun bu kararina karsi Trabzon Bölge Idare Mahkemesine dava açar.

27 Mayis 1999’da Trabzon Bölge Idare Mahkemesi proje hakkinda "yürütmeyi durdurma" karari verir. BM kararin temyiz edilmesi için Trabzon Bölge Idare Mahkemesine basvurur. Mahkeme, yürütmeyi durdurma kararini kaldirir. Bunun üzerine davacilar da temyize gider ve 23.09.1999 tarihinde Trabzon Bölge Idare Mahkemesi yeniden yürütmenin durdurulmasina karar verir.

Trabzon Idare Mahkemesinin ikinci kez yürütmeyi durdurma karari vermesi üzerine bu kez BM Holding, Çevre Bakanligi, Orman Bakanligi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi yeniden bu kararin kaldirilmasi için Bölge Idare Mahkemesine itiraz eder. Bölge Idare Mahkemesi yeniden yürütmeyi durdurma kararini kaldirir.

9 Kasim 1999’da Trabzon Idare Mahkemesinde yapilan durusmada, "üstün kamu yarari"nin Firtina Vadisi’nde bulunan ve gerekçeli kararinda ayrintili olarak açiklanan dogal çevrenin korunmasinda olduguna karar vererek, Çevre Bakanligi’nin "Olur" verdigi ÇED raporunu iptal eder. BM Holding, Çevre Bakanligi, Orman Bakanligi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi, karari temyiz eder ve Trabzon Idare Mahkemesinin ÇED Raporunu iptal eden kararinin yürütülmesinin durdurulmasini ve kararin bozulmasini talep eder.

27 Mart 2000’de Davalilarin temyiz dilekçeleri, Davaci Çamlihemsinlilere Danistay 6. Dairesi tarafindan teblig edilince, Çamlihemsinliler, Trabzon Bölge Idare Mahkemesine ÇED Raporu’nu iptal eden kararin onanmasini isteyen ve davalilarin temyiz dilekçelerine cevap olan dilekçelerini Danistay’a sunar. Temyiz incelemesinin yapildigi Danistay 6. Dairesi ise davalilarin yürütmeyi durdurma taleplerini "yürütmeyi durdurmayi gerektirecek bir sebep olmadigi" gerekçesi ile reddeder. Danistay, üç gün sonra Bilirkisi raporunu Çamlihemsinlilere teblig eder.

Trabzon Bölge Idare Mahkemesi ve Danistay arasinda gidip gelen "yürütmeyi durdurma" kararinin taraflarca temyizi 4 yil boyunca sürer. Ancak son olarak Danistay 6. Dairesi Trabzon Bölge Idare Mahkemesinin verdigi "ÇED raporunu iptal eden" kararini onaylayarak, yörelerinde santral kurulmasini istemeyen 305 Çamlihemsinliyi hakli bularak 2001’de davayi bitirir. Ancak bu süreçten sonra bölgede ve Firtina Vadisinde HES projeleri yine devam eder ve 26 Mayis 2005’te Trabzon Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Bölge Kurulu, ayni havzada yer alan Duygulu Köyü yakinlarindaki Dikkaya mevkiinde baska bir regülatör ve HES projesi için ARK Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret Anonim Sirketi’nin basvurusunu reddeder. Gerekçe: Yüksek Kurulun 14 Kasim 2002 gün ve 689 sayili ilke kararidir.

Bu süreç bununla da kalmaz ve 16 Mart 2006’da Duygulu Köyü yakinlarindaki Dikkaya mevkiinde yapimi planlanan regülatör ve HES projesi için ARK Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret A.S. üretim lisansi için Enerji Piyasasi Düzenleme Kurulu’na (EPDK) basvurur. Süreç devam etmektedir.

Senoz’daki Süreç Nasil Basladi ve Neler Oldu

Vadide yapim çalismalari devam eden ve baslangiçta 43,68 MW’lik kurulu güç öngörülen Uzundere-1 Regülatörü ve HES projesi için, 03.02.2006 tarihinde Çevre ve Orman Bakanligi tarafindan ‘ÇED gerekli degildir’ karari verildi. (Onay tarihinde ÇED yönetmenligi geregi 50 MW’in üzerindeki güçler için ÇED zorunlulugu vardir) Senoz Dernegince yargiya götürülen bu islem için Rize Idare Mahkemesi, 31.12.2008 Tarih ve 2007/400 Esas Nolu karari ile yürütmenin durdurulmasina karar verdi. Söz konusu kararin yerine getirilmesine iliskin yazi, Rize Il Çevre ve Orman Müdürlügü tarafindan 17.02.2009 tarihinde Çayeli Kaymakamligina bildirildi.

Çevre ve Orman Bakanligi ÇED ve Planlama Genel Müdürlügü, mahkemece verilen yürütmenin durdurulmasi kararindan sonra ‘çevre emniyetinin alinmasi, can ve mal güvenliginin saglanmasi ve çevre sorunlarina yol açacak durumlarin ortadan kaldirilmasina yönelik ilgili firmalara makul süreler verilmesine’ yönelik 13.02.2009 tarihinde bir genelge yayimladi. Bu genelgeye istinaden, söz konusu enerji firmasi tarafindan Rize Çevre ve Orman Il Müdürlügü’ne, 03.03.2009 tarihinde, ‘mevsimden dolayi telafisi imkânsiz çevresel risklerin önlenmesi ve çalismanin toparlanabilmesi’ amaçli bir dilekçe verildi. Bunun üzerine Genel Müdürlükten istenen görüse gelen 19.03.2009 tarih ve 1625 sayili yanit yazisi ile Valilikçe bir komisyon kurularak proje alaninin tetkik edilmesi ve ilgili firmanin basvuru dilekçesindeki hususlarin degerlendirilmesine karar verildi. Valilik komisyonu ise 12.03.2009 tarihli inceleme raporu ile ‘can ve mal kaybi açisindan alinmasi zorunlu görülen tedbirlerin acilen alinmasi, bunun disinda herhangi bir insai faaliyette bulunulmamasi’ konusunda ilgili sirkete 19.03.2009 tarih ve 470 sayili bir yazi gönderdi.

Rize Idare Mahkemesi, 24.03.2009 tarihinde, 2007/400 Esas ve 2009/140 Nolu karari ile daha önce ‘yürütmenin durdurulmasi’ kararini verdigi, Idarenin ‘ÇED gerekli degildir’ karari için ‘iptal’ kararini da verdi.

Ancak, Rize Idare Mahkemesinin almis oldugu ‘yürütmenin durdurulmasi’ kararindan önce HES yapimci firmasi olan Karadeniz Elektrik Üretim San.A.S., söz konusu proje için 20 MW’lik kapasite artirimina giderek yeni bir ‘proje tanitim dosyasi’ ile 28.11.2008 tarihinde Bakanliga basvuruda bulundu, söz konusu artis miktari için bu kez Rize Il Çevre ve Orman Müdürlügü 27.01.2009 tarihinde ‘ÇED gerekli degildir’ karari verdi.

Söz konusu proje alaninda ayni komisyonca 28.04.2009 tarihinde yapilan incelemede, bir önceki 12.02.2009 tarihli rapora aykiri olarak, HES insaatini bitirmeye yönelik çalismalar yapildigi belirlendi ve bu yönde yapilan çalismalarin durdurulmasi için Çayeli Kaymakamligi’na 15.05.2009 tarih ve 402-764 sayili bir yazi yazdi. Çayeli Ilçe Jandarma Komutanligi’ndan Rize Çevre ve Orman Il Müdürlügü’ne gönderilen, 20.05.2009 tarihli bir yazi ile ise söz konusu çalismalarin 15.05.2009 günü saat 17.10 itibari ile tamamen durduruldugu bildirildi.

Ayni tarihte ise söz konusu firma yine Çevre ve Orman Il Müdürlügü’ne bir yazi yazarak, 27.01.2009 tarihli ‘kapasite artisina dair ÇED gerekli degildir’ karari kapsaminda çalisma yapacaklarina iliskin basvuruda bulundu. Bu basvuru üzerine ÇED ve Planlama Genel Müdürlügü’nden alinan görüsle ilgili firmanin 20 MW’lik kapasite artisi kapsaminda çalismaya devam edilebilecegi belirtildi.

Çalismalarin devam ettirildigi görülüp, bunun hukuki gerekleri soruldugunda; Rize Il Çevre ve Orman Müdürlügü, her iki ‘ÇED gerekli degildir’ kararlarindaki faaliyetlerin bir bütün oldugu ve teknik olarak ayrilmasi olanagi olmadigi kararina vardi. Ayrica ayni yazida, ilgili faaliyet için Valilikçe verilen durdurma kararinin devam ettigi, firmaya çalisma yapabilecegine dair bilgi ve izin verilmedigi kaydedildi. Ancak tüm bu yazismalara ragmen ilgili firmaca çalismalar kesintisiz devam ettirildi ve proje tamamlanma asamasina getirildi.

Bu süreçte adi geçen firma 06.10.2009 tarihinde Çevre ve Orman Bakanligi ÇED ve Planlama Genel Müdürlügü’ne ayni proje için toplam 63,68 MW’lik Kurulu güç öngörüp ÇED Raporu hazirlayarak idareye sundu. ÇED ve Planlama Genel Müdürlügünün 22.01.2010 tarih 664 sayili yazisi ile "Uzundere-I Regülatörü ve HES" projesi ile ilgili olarak hazirlanan ÇED Raporunun, Inceleme Degerlendirme Komisyonu tarafindan ÇED Yönetmeliginin 12. maddesi geregince incelenip degerlendirilerek, inceleme degerlendirme sürecinin sona erdirildigi, Inceleme Degerlendirme Komisyonunca raporun yeterli bulundugu ve Nihai ÇED Raporu olarak kabul edildigi ifade edildi.

Öte yandan yine ayni bölgede yapimi devam eden, Çataldere 1-2-3 diye isimlendirilmis 3 adet HES içeren toplam 20.36 MW kurulu güçte Uzundere-2 Regülatörü ve HES projesi için de Çevre ve Orman Bakanligi tarafindan verilen 13.07.2006 tarihli ‘ÇED gerekli degildir’ karari için yine Rize Idare Mahkemesi, 26.02.2009 Tarih ve 2007/391 Esas Nolu karari ile ‘yürütmenin durdurulmasina’ karar verdi ve bu konuda Rize Çevre ve Orman Müdürlügü, ancak 31.03.2009 tarihinde Çayeli Kaymakamligina söz konusu çalismalarin durdurulmasi için yazi yazabildi.

Söz konusu kararin ardindan HES yapimci firmasi Atabey Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret A.S., ‘Bölgenin oldukça yagisli olusu ve içerisinde bulunulan mevsim itibariyla eriyen kar sularinin etkisiyle heyelan olabilecegi’ gerekçesi ile çalisma izni istedi. Bunun üzerine, Rize Valiligi de, olusturulan komisyon tarafindan belirtilen konularin disinda herhangi bir çalismada bulunulmamasi ve çalismalarin kolluk kuvvetlerince denetlenmesi kosulu ile 02.06.2009 tarihinde gerekli izini verdi.

Rize Idare mahkemesi 19.11.2009 tarihli 2007/ 391 Esas ve 2009/ 662 Karar No sayili karari ile daha önce ‘yürütmenin durdurulmasi’ kararini verdigi, idarenin ‘ÇED gerekli degildir’ karari için ‘iptal’ kararini da verdi.

Bu süreçte ilgili firma, söz konusu ‘yürütmenin durdurulmasi’ ve ‘iptal’ kararlarinin gerekçelerinin düzeltilmesi amaciyla yeni bir ‘Proje Tanitim Dosyasi’ hazirlayarak Rize Il Çevre ve Orman Müdürlügü’ne gönderdi. Yeniden tanzim edilen Proje ve Tanitim Dosyasi için bu kez Rize Il Çevre ve Orman Müdürlügü tarafindan 30.07.2009 tarih ve 8 Nolu karari ile ‘ÇED gerekli degildir’ karari verildi. Bu karar dogrultusunda ilgili firma yeniden çalismalarini baslatti. Idarenin vermis oldugu bu kararda yeniden yargiya götürüldü ve Rize Idare Mahkemesi 23.02.2010 tarihinde bir kez daha ‘yürütmenin durdurulmasi’ kararini verdi. Mahkeme Karari, 10.03.2010 tarihinde Çayeli Ilçe Jandarma Komutanliginca ilgili firmaya teblig edilip çalismasi sonlandirildi.

Yine ayni bölgede Iyon Enerji Üretim ve Sanayi ve Ticaret A.S. tarafindan olusturulup Çevre ve Orman Bakanliginin 26.11.2007 tarihinde vermis oldugu “ÇED gerekli degildir” karari ile insaat asamasina gelen ve iki adet HES içeren toplam 34,8 MW kurulu güce haiz, Kayalar Regülatörü ve HES projesi yargiya götürülmüs ve Rize Idare Mahkemesi 11.12.2009 tarih ve 2008/362 Esas Nolu karari ile ‘yürütmesinin durdurulmasina’ karar vermistir. Bu proje için henüz herhangi bir insai çalisma yapilmamistir.

Yukarda süreçleri ifade edilen 3 HES projesinin disinda vadi üzerinde 10.64 MW Kurulu güçte Melikom Regülatörü ve HES ve 21.84 MW güçteki Gürpinar Regülatörü ve HES projeleri için ÇED süreci yürütülmekte olup her iki proje için ÇED süreci kapsaminda vatandasi bilgilendirme toplantilari yapildi. Bunlardan 19.11.2009 tarihinde yapilan Melikom Regülatörü ve HES’in ÇED toplantisina bölge halki katilarak; Çevre Bakanliginin kurulus yasasi ve ortada olan Mahkeme kararlari geregi vadinin bir bütün olarak degerlendirilip, bütüncül bir havza planlamasi yapilmasi gerektigini, tek tek projeler için yürütülmek istenen ÇED süreçlerine onay vermeyeceklerini sözlü ve yazili olarak ilgili komisyona ifade ettiler. Gürpinar Regülatörü ve HES projesi için 22.02.2010 tarihinde yapilan ÇED toplantisina ise yöre halki katilmayarak, toplanti salonunun disinda yapilan basin açiklamasi ile projeler protesto edildi.

Geçen süreçte Senoz’da devam eden HES çalismalari ve tasocaklarina iliskin çalismalar bölgede adeta tam anlamiyla bir doga ve dere katliami yasatirken; bölgedeki 12 köyden 11’inin muhtari, bölgenin ‘Dogal SIT Alani’ ilan edilmesi için 25.06.2008 tarihinde Trabzon Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulu’na basvuruda bulundu. Vadilerinin, ‘bitki çesitligi, yaban hayati, görselligi, cografyasi, sosyal ve kültürel yapisi’ gibi özellikleriyle Dogal SIT Alani olarak tescil edilmesini isteyen köy muhtarlarinin bu istemini görevlendirilen bilirkisi heyetleri ile bölgede çesitli incelemeler yapti. Kurul, degerlendirmelerin ardindan, "Senoz Vadisinde halen faaliyet gösteren tas ocaklari ile yapimi devam eden HES projelerinin vadiyi olumsuz etkilediginden, söz konusu alan dogal SIT özelliklerini yitirmistir" seklinde karar vererek; HES projelerinin Vadinin dogal özelliklerini bozdugunu belgeledi.

Verilen iptal ve yürütmeyi durdurma kararlari ile yapilan bütün basvurulara ragmen bölgedeki HES çalismalarinin durdurulmadigi ve insaat çalismalarinin devam ettigini ileri süren Senoz Dernegi yöneticileri ile Senoz Vadisinde bulunan 12 köy muhtari ve yurttaslar, yetkili ve ilgililer hakkinda Cumhuriyet Savciliklarina suç duyurusunda bulundu. Yöre halki, HES’lere karsi eylemlerini sürdürürken; Rize Valiligi de iddialari arastirmak üzere inceleme baslatti.

Ikizdere Vadisi Üzerindeki HES Projeleri ve Süreç

Bölgedeki en eski HES projesinin bulundugu Ikizdere Vadisi üzerinde 1955 yilinda yapimina baslandi. Iller Bankasi tarafindan yaptirilan ve 1961 yilinda faaliyete geçen 18 megavatlik santral, 1971 yilinda TEK’e devredildi. Özellestirme kapsamina alinan ve yilda ortalama 120 milyon kw/saat elektrik üreten Ikizdere HES, daha sonra ADÜAS (Ankara Dogal Elektrik Üretim AS.) bünyesinde çalisma yaparken; ADÜAS’in bünyesindeki 9 HES ile birlikte, Mart 2008’de, 510 milyon dolarlik teklifle 30 yillik isletme hakkina karsilik Zorlu Holding’e satildi.

Ikizdere, Rize’nin toprak bakimindan en büyük ilçesidir. Rize’deki akarsularin en uzun olan Ikizdere deresinin uzunlugu 78,4 km, akarsuyun havza genisligi ise 1.047,4 km2’dir.

Ikizdere Vadisi üzerinde DSI tarafindan EPDK çatisi altinda Su Kullanim Hakki Kanunu çerçevesinde su rejimini degistirerek bir dizi Regülatör ve Hidroelektrik santrali yapilmasi planlanmaktadir. Önceleri 16 olan bu proje sayisi 2009 yilinda 21’e çikmistir.

Vadi üzerinde hiçbir bilimsel arastirma ve havza planlamasi yapilmadan Cevizlik HES ve Yokuslu HES ile birlikte, DSI ve Elektrik Etüt Idaresince planlanan, Demirkapi-Dereköy, Rüzgarli, Tozköy, Tozköy II REG ve HES'ler ve tüzel kisiler tarafindan gelistirilen Cimildere üzerinde Selin I REG ve HES, Selin II REG ve HES, Ari REG ve HES, Yayladere üzerinde Simsirli REG ve HES, Ikizdere üzerinde Saray HES, Basbug HES, Çamlikdere üzerinde Deligör REG ve HES, Gelintasi HES, Çaterli ve Uyranderesi üzerinde Ceyhun HES, Çokcordere üzerinde Sarmakol HES projeleri bulunmaktadir. Bunlara daha sonra 5 ayri yeni proje daha eklenmistir.

Cevizlik HES için 2006 yilinin Subat ayinda Enerji Piyasasi Düzenleme Kurulu’ndan (EPDK) üretim lisansi alan Sanko, ÇED raporunun ardindan HES çalismalarini baslatti. Endemik bitki ve canli çesidi açisindan dünyanin en önemli 200 vadisinden biri olan Ikizdere Vadisi’nde yapimina baslanan HES insaatlari ile birlikte yöre halki da hukuk mücadelesi baslatti. Yapimina baslanan Cevizlik HES insaatinin durdurulmasi talebiyle Ikizdere Dernegi öncülügünde 2007 yilinin Mart ayinda Rize Idare Mahkemesi'ne dava açildi.

Mahkeme sürecinde 31.07.2007 tarihinde hazirlanan Bilirkisi raporuna Ikizdere Dernegi tarafindan itiraz edildi. Yapilan itirazlarin ardindan Rize Idare Mahkemesi, 23.12.2008 gün ve 2007/440 E ve 2008/914 K sayili karari ile Cevizlik Regülâtörü ve HES projesi ÇED Raporunun iptaline karar verdi. Ardindan Ikizdere Dernegi, bu iptal kararinin uygulanmasi için Çevre ve Orman Bakanligi’na basvurdu. Ayni yil içerisinde Ikizdere Dernegi, Ikizdere Vadisi’nin SIT Alani ilan edilmesi için çalisma baslatti.

Rize Idare Mahkemesine Açilan Dereköy Regülatörü ve Demirkapi HES’in iptali için açilan diger bir davada ise Subat 2010’da gerekçeli durdurma kararini yayimlayarak, herkesin yasama ve varligini koruma hakkina sahip olduguna vurgu yapti.

Bu kararin ardindan Rize Idare Mahkemesi, Ikizdere Vadisi'nde yapimi bitmek üzere olan 95 megavat gücündeki Cevizlik HES için verilen ikinci “ÇED olumlu” karari ve yürütmenin durdurulmasi için açilan davanin reddine karar verdi. Mahkeme, karara gerekçe olarak enerji sirketinin dereye birakacagi can suyunu bilirkisi raporlarinda ön görülen seviyeye çikarmayi taahhüt etmesini gösterdi.

Cevizlik 1 ve 2 HES için mahkeme süreci devam ederken, projenin uzantisi olan Kalkandere Soguksu Köyündeki Salt Sahasi için Rize Idare Mahkemesinde 31.07.2009’da açilan davada Mahkeme, 10.02.2010 tarihinde yürütmeyi durdurma’ karari verdi ve bölgede Bilirkisi incelemesi baslatti.

Salarha Vadisindeki HES Projeleri ve Süreç

Vadinin Ambarlik ve Küçükçayir köyleri ile civar köylerini de içerisinde alan kisminda Redas enerji sirketi tarafindan projelendirilen Ambarlik 1 ve 2 Regülatör ve HES yapimi planlanmaktadir.

Söz konusu proje için Çevre ve Orman Bakanligi tarafindan 15.10.2009 tarihinde ‘ÇED Gerekli Degildir’ karari verilmis olup, Küçükçayir Köyü sakinlerinin basvurusu ile Rize Idare Mahkemesinde ‘yürütmenin durdurulmasi ve iptali’ yönünde dava açildi.

Bu projenin disinda, Çalik Enerji Grubu tarafindan Güneysu-Adacami bölgesinde gelistirilen baska bir HES projesi kapsaminda ise yine Salarha Vadisi üzerinde bulunan Salarha Deresi’nin Çaykent Beldesi ile Yigitler Köyü arasinda kalan kisimdan derenin suyunun alinarak, tünellerle birlikte bir baska vadi olan Güneysu Vadisi’ne aktarilmasi planlanirken; tünel çalismalari baslatildi. Çalik Enerji tarafindan yapimi planlanan 28,80 MW’lik Adacami HES için 03.10.2007 tarihinde Çevre ve Orman Bakanligi tarafindan ‘ÇED Olumlu’ raporu verildi ancak projede bir vadinin suyunun bir baska vadiye aktariliyor olmasi dikkate alinmadi.

Güneysu Vadisindeki HES Projeleri ve Süreç

Güneysu Vadisi boyunca Asa Anerji, Çalik Enerji, Baro Enerji, Gürgen Enerji gibi üretim firmalari tarafindan 12 ayri proje gelistirildigi bilinmektedir. Asa Enerji tarafindan Güneysu ilçe merkezinde Gürgen Deresi üzerinde yapimi planlanan 9,7 MW gücündeki HES ve Regülatörlerin yapim çalismasi 2008’de baslatildi. Devam eden HES için yaklasik 3,5 km’lik su iletim tüneli yapilirken, 4 km’lik yol çalismasi yapildigi kaydediliyor. Vadi üzerinde Çalik Enerji tarafindan Adacami HES projesinin yaninda Güneysu ve Dumankaya Regülatörleri için de çalismalar baslatilmis, söz konusu projelerin insaatlari fiili olarak devam ediyor.

Vadi üzerinde ayrica Baro Enerji firmasi tarafindan Alicik 1 ve 2 projeleri, Gürgen Enerji tarafindan ise Han Gürgen Regülatörü ve HES projesi gelistirilirken, bu projelerin ÇED süreci de baslatildi.

Findikli Vadileri Üzerindeki HES Projeleri ve Süreç

Findikli’daki vadiler üzerinde gelistirilen birçok HES projesi, diger vadiler ve derelerinden farkli olarak, Findikli halkinin örnek mücadelesi ve dirençli durusu ile bu güne kadar herhangi bir sekilde baslatilamamis ve birçogu yargi kararlari ile iptal edilerek, ‘yürütmeyi durdurma’ kararlari verildi.

Çaglayan Deresi üzerinde Ayen Enerji tarafindan yapimi planlanan Pasalar Regülatörü ve HES projesi için baslatilan hukuk sürecinde Rize Idare Mahkemesi, Aralik 2008’de, Çevre ve Orman Bakanliginin 4.4.2008’de verdigi ‘ÇED Olumlu’ raporu için ‘yürütmeyi durdurma’ karari verdi.

Çaglayan Vadisinin Dogal SIT Alani olmasi için baslatilan çalismalar dogrultusunda Trabzon Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulu, Vadiyi 1. Derece SIT Alani olarak ilan etti.

Findikli’nin Arili Vadisi üzerinde yapilmasi Turhan Enerji, Rizbas Enerji ve STY Enerji tarafindan planlanan Basköy Regülatörü ve HES projesi ile Turhan HES ve Regülatörü ve Çatak Regülatörü ve HES projelerinin iptali ve yürütmenin durdurulmasi için de çalismalar baslatildi.

Bunun yaninda Arili Vadisinin de Dogal SIT Alani olarak ilan edilmesi için yine Trabzon Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kuruluna basvuruda bulunuldu ve kurul bu vadiyi de SIT Alani olarak ilan etti.

Hemsin’deki HES Projeleri ve Süreç

Rize’nin Hemsin ilçesi, ilçeye bagli Kantarli Köyü bölgesinde, Hemsin Dersi üzerinde Saraksel Enerji firmasi tarafindan yapimi planlanan 10 MW’lik Ortaköy HES ve Regülatörleri projesi ile gündeme geldi.

Hemsin Deresi üzerine 10 megavatlik bir santral ve iki regülatör kurmak isteyen Saraksel Elektrik A.S., 2006 yilinda projesiyle Çevre Bakanligi’na basvurdu. Bakanlik ayni yil projeyi onayladi, “ÇED gerekli degil” raporu verdi.

Bunun üzerine bir grup Hemsinli, Çamlihemsin Hemsin Vakfi, Çamlitepe Köyü Dernegi ve Hemsinliler Kültür, Gelisme, Dogal Çevre Koruma Dernegi Rize Idare Mahkemesi’nde dava açti. Mahkeme; ITÜ Çevre Mühendisligi’nden bilirkisi heyeti atadi. Heyet 2007’de hazirladigi raporda, biyikli balik ve deniz alabaliginin yasadigi derede, ekolojik hayatin sürmesi için dereye saniyede 500 litre su birakilmasi gerektigi sonucuna vardi. Projede ise saniyede 150 litre deniyordu. Projede baliklarin regülatörlerden nasil geçecegi de belirtilmemisti!

Bu rapora da itiraz edildi. Rize Üniversitesi’nin raporunda alabalik türlerinin yasamasi için saniyede 500 litrenin de yetmeyecegini dereye saniyede 800 litre su birakilmasi gerektigi belirledi. Rize Idare Mahkemesi bunun üzerine 31 Aralik 2008’de Çevre Bakanligi kararini iptal etti.

Artvin’deki HES Projeleri ve Süreç

Artvin’de yapimi planlanan 104 HES projesinden 24’ü Yusufeli’nde, 21’i Borçka’da, 20’si Savsat’ta, 15’i Murgul’da, 14’ü Arhavi’de, 8’i Merkez ilçede ve 5’i de Ardanuç’ta bulunuyor.

Artvin’in Borçka ilçesi Aralik Köyü sinirlari içerisinde TG Enerji sirketi tarafindan yapimi planlanan Tasköprü Regülatörü ve HES projesi için Çevre ve Orman Bakanliginca 4.4.2008 tarihinde verilen ‘ÇED Gerekli Degildir’ karari, Rize Idare Mahkemesinin 18.8.2009 tarihli karari ile iptal edilerek, ‘yürütmesinin durdurulmasin’a karar verildi.

Savsat’in Meydancik Beldesinde bulunan Papart Deresi üzerinde Ebara Enerji firmasi tarafindan yapilmasi planlanan Cüneyt 1-2-3 ve 4 Regülâtörleri ve HES projeleri için de yine Rize Idare Mahkemesi tarafindan ‘yürütmeyi durdurma’ karari verildi. Söz konusu projeler için Çevre ve Orman Bakanligi 17.09.2008 tarihinde ‘ÇED Olumlu’ raporu vermisti.

Ayni sekilde Yusufeli’nin Demirdöven köyünde Eran Enerji sirketi tarafindan yapimi planlanan Damla Regülatörü ve HES projesi için, “ilgili mevzuat geregi isletilmesi gerekli sürecin usulüne uygun olarak isletilmedigi ve vadideki dogal yasamin sona erecegi” vurgusu yapilarak açilan davada, Rize Idare Mahkemesi, 19.03.2010 tarih ve 2010/88 sayili karari ile ‘yürütmeyi durdurma’ karari verdi.

Yine Artvin’in Borçka ilçesine bagli Maçahel Vadisi üzerinde yapimi planlanan Düzenli Regülatörü ve HES projesi için de Rize Idare Mahkemesi ayni tarihlerde ‘yürütmeyi durdurma’ karari vererek; Bilirkisi incelemesi baslatti.

Mugla Yuvarlakçay HES Projesi ve Süreç

Mugla’da yapilmasi planlanan 18 HES projesinden birisi olan Yuvarlakçay HES için de mahkemeden ‘yürütmeyi durdurma’ karari çikti. Mugla’nin Esen Çayi üzerinde 10 ayri proje gelistirilirken; Kargi Çayi, Yukariçay (2 adet), Kargicik Deresi, Kargi Çayi, Esen Çayi, Kizildere, Çayhisar Deresi, Yukariçay, Esen Çayi, Seki Çayi, Delikpinar Ulasdere, Karaçay Çayi, Çal Dere, Derin Deresi, Dikilitas Deresi, Sarhos Çayi üzerinde de farkli projeler gelistirilmis.

Mugla’nin Köycegiz ilçesi Yuvarlakçay irmagi üzerinde Akfen enerji firmasi tarafindan kurulmasi planlanan Yuvarlakçak Regülatörü ve HES projesi için yöre halki aylardir bölgede nöbet tutarak HES çalismalarinin önüne geçmek istiyordu. Yuvarlakçay Koruma Platformu tarafindan Mugla 1. Idare Mahkemesine yapilan basvuruda Mahkeme, 30 Mart 2010 tarihinde oybirligiyle aldigi kararla yürütmeyi durdurdu. Kararda, “Dava konusu islemin niteligi ve uygulanmasi halinde telafisi güç zarar dogurabilecek nitelikte bulunmasi nedeniyle, mahallinde kesif ve bilirkisi incelemesi yapildiktan sonra bu konuda yeniden bir karar verilinceye kadar, dava konusu islemin yürütülmesinin durdurulmasina karar verilmistir” ifadelerine yer verildi. Bölgedeki HES projeleri için 10 ayri davanin daha mahkeme süreci devam ediyor.

Antalya ve Isparta’daki Projeler

DSI verilerine göre 19 Ocak 2010 tarihi itibariyle Akdeniz bölgesinde hazirlanan HES projelerinin uygulanacagi su kaynaklarindan bazilari söyle: Antalya, “Dim Çayi, Balikçayi, Gönendere, Alakir Çayi (2 adet), Manavgat Çayi (3 adet), Boga Çayi, Gevne Çayi (2 adet), Aksu Çayi, Finike Çayi, Gömbe Çayi, Akçay Deresi, Aykirtça Deresi, Itice Deresi, Tasatan Dere, Kuru Dere, Çürüs Çayi, Karaman Çayi, Kibris Deresi, Karpuz Dere, Çenger Dere, Koca Dere, Agva Çayi, Kocaçay, Kargi Çayi, Cerle Dere, Köprüçay, Aksu Deresi, Küçük Çay, Kargi Çayi, Alara Çayi, Alara Çayi, Doyran Çayi, Demre Çayi.”

Isparta, “Kartoz Çayi, Isparta Çayi, Aglasun Çayi, Çukur Çayi, Gökpinar, Gelen Çayi, Kovada Çayi, Küçüksu Deresi, Aksu Çayi, Köprü Irmagi, Elsazi Çayi.”

 

Kapak Fotografi

 

Ömer SAN

Derelerin Kardesligi Platformu Dönem Sözcüsü

 

KARADENIZ BÖLGESINDE HES PROJELERINE GEÇIT VERMEYECEGIZ...

 

 

KARADENIZ HES PROJELERI...

Dogu Karadeniz'de hidroelektrik santral için 341 firma basvurdu.73 projeye izin çikti.17'sinde insaati mahkeme durdurdu.

Dogu Karadeniz’de Trabzon,Rize,Giresun ve Artvin’de toplam 341 firma hidroelektrik santrali (HES) yapimi için müracaat etti.73 HES’in yapimina izin verilirken,17 HES insaatini mahkeme durdurdu.Dogu Karadeniz’deki HES projeleri ve son durumlari söyle:

Trabzon: 76 HES projesi gelistirildi.27 HES’te çalisma devam ediyor.

Rize: 67 HES projesi gelistirildi. Sekizinde insaat basladi.17’si için ‘ÇED olumlu’ raporu alindi. 42 proje henüz fizibilite asamasinda.

Giresun: 82 HES projesi müracaati yapildi.Uygun görülen 12’sinin çalismalari sürüyor. Yaglidere ve Çanakçi'da tamamlanan iki HES faaliyete geçti.

Artvin: Dogu Karadeniz’de 116 projeyle en çok HES basvurusu yapilan il Artvin.25 HES projesine baslandi,53 proje halen fizibilite asamasinda.Savsat-Meydancik ve Borçka-Camili yöresinde sekiz HES insaatini mahkeme durdurdu.Yapimi biten üç HES faaliyet halinde.

Kaç liralik balik var ki orada’ diye düsünülüyor...

(Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Ögretim Üyesi,TEMA Vakfi Temsilcisi Yrd.Doç.Dr.Coskun Erüz): Karadeniz’deki HES’lerin hiçbiri küçük bentlerle yapilmiyor.10 metreye kadar çikan büyük baraj gövdeleri var.Binlerce metreküp suyu depolayacak göller olusturulmus.‘Kaç liralik balik var orada’ deniyor.Oradaki baligin degeri belli,ancak bu parayla ölçülemez.Milyonlarca yillik organizma yok ediliyor.

HES’ler yapilmamali demek dogru degil, ancak akarsularimizin belli potansiyeli var. Yol yapilirken binlerce agaç yok ediliyor.‘Agaç yeniden büyür’ deniyor.Evet agaç büyür,ancak ekosistem degisiyor.Sekiz metre yol açiliyor,asagiya dogru yuvarlanan tas ve toprak,yüzlerce metrekarelik alani tahrip ediyor.

Bir yasa çikarildiginda bir an önce önü açilmasi için hizla çalisiliyor.Denetlemeye sira gelince yönetmelik yok! Bunun için de cezai islem uygulanamiyor.

Sirketlere suyla birlikte alan da tahsis ediliyor.49-99 yilligina tüm hakkini veriyorsunuz.Yarin bu suya ihtiyaç oldugu zaman ancak firmanin istedigi fiyati verirseniz alirsiniz.Uluslararasi bir firma almissa uluslararasi tahkim giriyor devreye.Küresel isinma gibi çesitli nedenlerle yarin oradaki suya ihtiyacimiz olsa,alan kisiler isterse o alandaki yerlesim yerlerini dahi bosaltabilirler.

Karadeniz’deki akarsulardan elde edilecek enerji Türkiye ihtiyacinin yüzde 2’sini karsilar. Yani abartildigi gibi potansiyel yok.Halki kimse adam yerine koymuyor.Halbuki o dereler oradaki köylerin adiyla anilir.O dereyi ticarilestirdiginiz zaman insanlari,kültürü ticarilestiriyorsunuz.Cansuyu dereleri öldürmez,ancak yasatmaz da.Yasamak demek,nefes almak degildir; gelismek,üremektir.

En temiz enerji budur’

SANKO Holding CEO ’su Süleyman Ilden: HES çalismalarinda yasalara büyük özen gösteriyoruz. Gürültü kirliligi ve toz ölçümlerini düzenli olarak yapiyoruz. Insaattan çikan hafriyat ise yapilan anlasmalarla yol yapim çalismalarinda kullanilmak üzere belediyelere veya ilgili firmalara veriliyor. SANKO olarak yasalarin disinda hareket etmemiz söz konusu olamaz. Hidroelektrik santrallar en temiz ve geri dönüsümü en kolay enerji kaynagidir. Hazirlanan ÇED raporlarinda dereye birakilacak can suyu miktari belirleniyor. Dogal yasamin bozulmamasi için elimizden gelen özeni hazirlanan raporlar disinda da gösteriyoruz. Projeler dogal dengeye kesinlikle zarar vermeyecek düzeyde. Bölge halkinin herhangi bir endisesi olmasin.

‘Türkiye kayip-kaçagini halletse dereler kurtulur’

(TEMA Vakfi Rize Temsilcisi Nevzat Özer): Yenilenebilir dogal kaynaklardan olan su potansiyelinin elektrik enerjisine dönüstürülmesini anlayisla karsiliyoruz. Yilda 50 milyar dolar enerji ithalatina harcayan bir ülkede su gibi yenilenebilir kaynaklari kullanmak önemli. Ancak bölgede gelistirilen HES projeleri kontrolsüz bir sekilde ve hizla artiyor. Su anda Rize’de 67 adet HES projesi gelistirilmis durumda. Ancak bu projelerle kaç santral kurulacagi belli degil. Çünkü bir proje adi altinda iki, üç hatta daha fazla santral olabilmektedir. Ayrica her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor.

Bölgedeki en küçük dereler üzerinde bile HES kurulmasi için çalismalar yapiliyor. Rize’de planlanan HES projeleri Ikizdere, Salarha-Güneysu, Çayeli Senoz, Pazar-Hemsin, Ardesen-Çamlihemsin-Firtina Vadisi ile Findikli Çaglayan-Arili vadileri olmak üzere alti vadide akmakta olan dereler üzerinde yogunlasti. 2 bin 460 türle Dogu Karadeniz, pek çok ülkenin sahip oldugu toplam bitki türünden fazlasina sahip. Biyolojik çesitlilik bakimindan korunmada öncelikli 200 ekolojik alandan biri. Dünyanin önemli ekosistemleri arasinda yer alan Dogu Karadeniz vadileri, sadece su potansiyeli bakimindan degerlendirilmekte, turizm hedefi unutulmakta.

Rize’de üretilecek enerji 2007 verilerine göre Türkiye’nin elektrik ihtiyacinin yüzde 1.84’ünü karsilamakta. Tüm projeler tamamlandigi tarihte elektrik ihtiyacinin her yil yüzde 7 arttigi düsünüldügünde, Türkiye ’nin elektrik ihtiyacinin yüzde 1’ini karsilayacak. Oysa ülkemizde kayip kaçak elektrik kullanim orani 2006 verilerine göre yüzde 15.1. OECD ortalamasi ise yüzde 6 ’dir. Yani kayip-kaçak elektrik orani sadece yüzde 13.2 ’ye indirilebilirse Rize’den elde edilecek elektrik karsilanmis olur.

G.DOGUDA %70-80 KAÇAK ELEKTIRIK KULLANILIYORSA BUNUN FATURASINI BIZMI ÖDEYECEGIZ.ARTVIN,RIZE,TRABZON,GIRESUN DERELERIMI KURTARACAK ?

EKO SISTEMI BOZUP BITKILERI BÖLGEDE YASAYAN CANLILARI KATLEDEREK MI ÇÖZÜLECEK

HESLERE HAYIR,SONUNA KADAR KARSIYIZ.....

HESLERE HAAAAYYYYIIIRRRRR DIYORUZ....

TUNCAY ÖZCAN

Ekoloji demokrasisi

 

Röportaj : Aysen Eren-Bir AVM’nin bir mahalleden daha fazla elektrik tükettigini biliyor musunuz? Yani bir yandan Hasankeyf’e, Loç’a baraj yapilmasin derken diger yandan AVM’ye karsi çikabilmenin göz önüne alinmasi gerekir. AVM’ler enerji emicidir.

Yazar, belgeselci, gazeteci, sinemaci, isçi, avukat, seyyah… O kendini ‘sokagin çocugu’ ve ‘devrimci’ olarak tanimliyor. Dünyanin dört bir kösesinde sahit oldugu sokak öykülerini ve devrim efsanelerini bize aktaran Metin Yegin ile, kurulmasina öncü oldugu Viransehir Komünü’nden yola çikarak Ekoloji Demokrasisi ile kentlesmeyi konustuk.

* Ekoloji demokrasisini tanimlar misiniz?

Metin Yegin: Ekolojik demokrasi, radikal katilimci bir demokrasi biçimi. Her dönemin bazi kutsal kelimeleri var. Bunlardan biri ‘Demokrasi’. Kendisinde demokrasi olmadigini söyleyen bir ülke bile yok. Bu yüzden sürekli olarak bir daha, bir daha tanimlanmasi gerekmektedir. Mesela bizde genel seçimlerle tanimlanan ‘demokrasi’ ne kadar demokrasidir? 4-5 yilda bir gidiyorsunuz seçim sandiginin basina. Elinize bir oy kâgidi alip bir yere mühür basiyorsunuz. Televizyon seyrediyorsunuz kim kazandi diye. Sonra gelecek 4-5 yil da televizyon seyrediyorsunuz. Bu mu demokrasi? Yani 80 yasiniza kadar yasarsaniz, eger darbeleri filan saymazsaniz en fazla 8-10 kere oy kullanirsiniz. Bu mu demokrasi? Demokrasi dediginizde bana göre topragin paylasiminda demokrasi, iletisimde demokrasi, egitimde demokrasi, zenginligin paylasmasinda demokrasi olmasi gerekir. Tam bu noktada bir baska kutsal kelime “ekoloji” devreye giriyor. Bir seyi herkes seviyorsa kuskulanmak gerekir. Herkes “Ben de ekolojistim” diye basliyor. Bir toplantida ekolojist belediye olduklarini anlatmak isteyen belediye baskani “biz ilkokul ögrencileriyle gittik etraftaki bütün çöpleri topladik” diye anlatiyordu. Mintika temizligi ile ekolojiyi karistiriyordu. Ekolojik demokrasi çok radikal bir taleptir. Hiçbir biçimde yönetme hakkini baskasina devretmeyeceginiz, yasaminizin her aninda bu haktan vazgeçemeyeceginiz bir sey.

* Bu tanim Murray Bookchin’in ‘Ekolojik Kent’ kavramiyla parallelik tasiyor mu?

Yegin: Murray Bookchin’in ekolojik kentiyle özellikle kapitalizmin ve endüstriyel toplumun elestirel bakisi ile birçok paralellik tasir ama ben bu ‘Ekolojik Kent’ tanimina da kuskuyla bakiyorum. Kentin ortaya çikisi bana göre bir temerküz- iktidar meselesidir. Bu yüzden ekolojik kent dedigimizde gerçekte yine de bir otorite merkezi etrafinda yasami tanimlamiyor muyuz? Yani aslinda su paradoksal duruma vurgu yapmak istiyorum. Bir kentin hangi malzemelerden insa edilmis olmasi aslina bakarsaniz ‘ekolojik’ olmasinin en son ölçütü olmalidir. Organik materyallerden insa edilmis bir kent olabilir ama onun ekolojik olmasi demek karar verme sürecinden, insa sürecine, bunda harcanan enerjiden, yapi bittiginde tüketecegi enerjiye kadar bir bütünsel durumdur. Bu yüzden ben yazilarimda sermaye ekolojik bir kent insa edemez diyorum israrla.

* ‘Gecekondu hakki’ ve ‘Barinma hakki’ni anlatir misiniz?

Yegin: Dünyanin hiçbir yerinde barinma hakki radikal insaat tekelleriyle ve bu insaat biçimiyle çözülemedi, çözülemez. Bu dünyada yasayan her ailenin ev hakki, barinma hakki vardir. Bu yüzden ‘gecekondu hakki’ni savunuyorum ve özellikle de buna gecekondu diyorum. Yillardir sanki bal petegine yapismis olarak tanimlanan gecekonducular kenti insa edenlerdir, her türlü engele ragmen. Yani sanilanin aksine kente yapismis gecekondular degil gecekondunun sirtina çikmis kentler vardir. O gecekonduda kalan amelelerin insa ettigi, sokaklarini süpürdügü, yemegini pisirdigi bir kent. Bu yüzden kutsal vatan için canlari feda olan yoksullara bir evlek ‘gecekondu’ topragini çok mu görüyorsunuz?

* Yazilarinizda ‘Yesil Alan’ tanimini kapitalist kent tanimi olarak siniflandirmissiniz. Bunu açar misiniz?

Yegin: ‘Yesil alan’ da yine kutsal bir kelime. Her belediye su kadar yesil alan yaptik diyor. Ben de panellerde, sempozyumlarda filan bir küçük kâgida kalinca bir yesil bir çizgi çizerek size yesil alan dagitiyorum diyorum. Yesil alan dedikleri peyzaj müteahitlerine emanet edilmis parklarin 10. kattan ve hatta 20-30. kattan görülmesi ki o çizgiden daha da incedir. Yani zaten bu tanimlama tam olarak kapitalist bir kent tanimidir. Çünkü topraga, agaca ne biliyim elmaya, armuda ve yaban otuna bile yabancilasmis bir tanimdir yesil alan. Bir agacin ömrü vardir. Bir elma agacinin ömrünün 300-400 yil, zeytinin 400 yil bir kayinin ömrünün 1000 yil oldugunu biliyor musunuz? Birakin bunu etrafinizda 10 yildir yasayabilen bir agaç kaldi mi? Bu yüzden yesil alan dedikleri kapitalist kentin yabancilasmasini çok iyi anlatan bir tanim aslinda.

* ‘Gecekondu’lu kent hayalinizi açiklar misiniz? Nasil bir kenttir ve onu bugünkü kentlerden farkli kilan fiziksel özellikleri midir? Yoksa yönetimsel ve örgütsel olarak da farkli midir?

Yegin: Öncelikle sunu söylemeliyim gecekondulu kent benim hayalim degil. Bugün için ileri sürdügüm reformist bir öneri. Ben kentsel dönüsüm diye adlandirilan bütün dünyada devam eden neoliberal kent insasini durdurabilmek için kent topraginin kamulastirilmasini yani ayni zamanda toplumsallastirilmasini gerçeklestirecek bir kent reformu öneriyorum. Yeni bir gecekondu hareketi öneriyorum. Bu ayni zamanda barinma hakkinin da metalasmasini önemli ölçüde azaltacaktir. Ayni zamanda orta sinifi da hacizlerden kurtaracaktir. Çünkü küçük bir krizde su an için 20 yillik borçlanmalara girmis orta sinif, bu satin aldigi evlerden sokaklara atilacak, akabinde evlerinden atildiklari için is bulma olanaklarini da tamamen yitirerek her seyini kaybedecektir. Bunu, sadece 14-15 yil ödedikten sonra taksidini ödeyemeyerek disari atilan, bu yüzden kentin içinden akan nehrin-kanalizasyonun yanina çadirlarini kurarak protesto ederek yasayan Sili’lerden biliyorum. Geçen ay ABD’de 10 banka 4.5 milyon ailenin evlerini usulsüz haciz yaptigini kabul edip tazminat ödemeyi kabul etti. Benim hayalim bir Kent Reformu. Ayni toprak reformu gibi düsünün. Bunda da kent topragi yoksullara dagitilacak, insaat tekellerine ihtiyaçlarina duymadan evlerini yapacaklar, engellenmelerini bir tarafa birakin bilgi ve hatta kredi ile desteklendikleri zaman su an ki her türlü engellemeye ragmen TOKI konutlarindan daha güzel olan gecekondularin, paylasilan bilgi, desteklenen insaat biçimiyle çok daha harika bir kent yaratacagi kesindir.

* Kentlesmenin kapitalizmi besledigi ve neo-liberal politikalarin ürünü oldugu fikrini destekler misiniz? Neden?

Yegin: Son yillarda yeni kent insasi-neoliberal kent insasi kapitalizmin tek temel dinamigi oldu. Yani radikal insaat tekelleri açisindan hem de bunun finanse edilmesi açisindan kapitalizmin bir baska dinamigi yok. Yani Istanbul üzerinden anlatirsak mesela 1. Köprü otomobil sanayinin dogrudan bir zaferidir. 2. Köprü metanin sinirlarin ötesine ulastirilmasini, ulus ötesi pazara entegre edilmesi en önemli unsurudur. Fakat 3. Köprü, yeni Istanbul, kanal Istanbul tam anlamiyla kendisi için bir projedir. Yani hiçbir tasit geçmeyecekte olsa bu köprünün insa edilmesi gerekmektedir. Kendisi için insaattir. Her insa edilen dev projeler, her zerresinde kapitalizmi, neoliberalizmi yeniden insa etme ya da sürdürebilme girisimidir.

* Bu baglamda ekoloji demokrasisi kentlesme karsitligini mi yoksa farkli bir kentlesme anlayisini mi yani ‘gecekondu hakki’ni gözeterek kentlesmeyi mi savunur?

Yegin: Bana göre ekolojik demokrasi kenti yukarda anlattigim biçimiyle ‘Kent’ karsitidir. Daha dogrusu her seyin tek elde toplanmasina karsidir. Çünkü nerede ve nasil bir temerküz varsa orada bunun dagilmasinda bir sorun olacaktir. Bu yüzden sermayenin ve kent anlayisinin aksine çok katli binalara ihtiyacimiz olmadigini söylüyoruz. Çarpici bir örnek olarak sadece 27 km’lik bir serit üzerinde Türkiye’nin bir ucundan digerine 1500 km bir serit üzerine ev yapsak Türkiye de herkesin evi olur diyoruz. Bir de ülkenin diger taraflari da bombostur bu durumda. Benim savundugum ‘ekokent’ böyle bir sey aslinda.

* Kentlesme, ranta dayali arazi ve mülk edinme egilimi dogurdu. Eski gecekondu semtleri bunun sonucunda ya yerlerini çok katli binalara biraktilar veya ‘Kentsel Dönüsüm’ projelerinin hedefi oldular. ‘Gecekondu hakki’ gözetilse bile mülkiyete dayali haklar çarpik kentlesmeyi beslemeye devam etmez mi?

Yegin: Burada da gecekondu yine bana göre haksiz bir biçimde suçlaniyor. Simdi dagin tepesinde yan yana iki arsa düsünün bunlardan birisinin sadece 100 liraya digerinin ise isgal edildigini varsayalim. Sonra burasi 10 milyar liraya çikinca 100 liraya satin alan, akilli is adami, isgal eden gecekonducu, bedavadan konmus sayiliyor. Aslinda aralarindaki fark sadece 100 lira! Yani eger ranta karsi çikiyorsaniz sadece isgalciye degil, 100 liraya alip 10 milyar liraya satana da karsi çikmaniz gerekir. Bu yüzden ‘çarpik kentlesme’ ki bana burada bu konuda da yazma fikri verdiniz, nedir çarpik kentlesme? Mesela TOKI konutlari çarpik kentlesme olmuyor mu?

* Günümüzde basta Istanbul olmak üzere büyüksehir belediyelerince, sehirin açik alanlarinin hizlica AVM’lesmesi sürüyor. En son gelen haber, Kadiköy Sali Pazari’nin yerine bir AVM kurulacagi yönünde. ‘Ekolojik Demokrasi’ AVM’leri nasil degerlendirir?

Yegin: AVM’ler dehset verici neoliberal kentlerin, ibadet tapinaklaridir çünkü neoliberal tüketici dünyasi bütünüyle burada yeni bir satin alan ve tüketen insan durumunu yaratmaktadir. Mesela bir AVM’nin bir mahalleden daha fazla elektrik tükettigini biliyor musunuz? Yani bir yandan Hasankeyf’e, Loç’a baraj yapilmasin derken diger yandan AVM’ye karsi çikabilmenin göz önüne alinmasi gerekir. AVM’ler özetle enerji emicidir.

Cumhuriyet Sürdürülebilir Yasam Eki

HES Mücadelesinin neresindeyiz?

Öyle yazilip çizilenlere fazla aldanmayin.

HES'lere karsi verdigimiz mücadele çok agir gidiyor ancak HES projeleri tikir mikir yapiliyor.

Toplumun refleksleri çok agir isliyor.

Bu HES projelerinin bir yikim projesi oldugunu eger anlayabilen olur ise bir araya geliyorlar ve bu seferde kendi aralarinda anlasma sürecine giriyorlar ki,bu süreç çok uzun süren bir süreç oluyor.

Bizler bir araya gelip anlasana kadar at'i alan Üsküdar'i çoktan geçiyor.

Aslinda yapilacak sey o kadar basit ki,anlasilir gibi degil,

Olaylari çetrefilli hale getiren gene bizleriz.

Herkes kendi kapisini süpürse bütün sorun ortada kalkacak.

Bu HES projelerine karsi yürütülecek en etkili eylem herkesin kendi deresine sahip çikmasi olacaktir.

Giresun derelerinde planlanan 94 HES projesi var ve bunlardaan 43 tanesi insaat asamasindadir.

Biz,Giresun Derelerin Kardesligi Platformu olarak;Bulancak Pazarsuyu havzasindaki bütün HES Projelerini(8),Dereli Aksu vadisinde 1 HES Projesini,Kesap Deresinde 2 HES Projesi ve Çanakçi vadisinde 1 HES Projesi olmak üzere Giresun toplaminda 12 HES Projesini yargiya tasidik.

Bunun yani sira,Yaglidere ve Çanakçi'da dava açma asamasina geldigimiz çalismalarimiz sürmektedir.

Sebinkarahisar,Alucra,Dogankent ve Gelevara vadilerinde ise hiç bir ilerleme kaydedemedik.

Giresun'un bütün vadilerinde sürmekte olan HES Projelerini en azindan yargiya tasima gayretimiz sürüyor.

GIRESUN DERELERI ÖZGÜR AKACAK

HES'LERE HAYIR

Ali Dursun'a Çevre Ödülü

Ali Dursun

Giresun Derelerin Kardesligi Platformu Sözcüsü

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 2518 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

Cesur,Devrimci ve Çağdaş TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss