Karakter boyutu :
11 Haziran 2012, 16:28
ALMAN SANAYİSİNİN TÜRK PRENSİÖğrenci olarak ayak bastığı Almanya'da şimdi fabrikatör
ALMAN SANAYISININ TÜRK PRENSI Isa Ilyasoglu Almanya'da yasayan Giresunlu'lardan biri.Çogu vatandasimiz isçi olarak yasamlarini gurbet ellerde sürdürürken o ögrenci olarak ayak bastigi Almanya'da simdi fabrikatör. Türklerin Almanya'ya göç serüvenini konu edinen haberleri,belgeselleri hatta röportajlari zaman içinde fazlaca görmüstük.1960’li yillarda ellerinde tahta bavullarla Sirkeci’den trene binen delikanlilarin serüveni iletisim araçlari sayesinde tazeligini koruyor. Isa Ilyasoglu Almanya’da yasayan Türklerden Giresunlu'lardan biri.Çogu vatandasimiz isçi olarak yasamlarini gurbet ellerde sürdürürken o ögrenci olarak ayak bastigi Avrupa’da,Almanya’da simdi fabrikatör.Hem de Almanlarin bile gipta ile baktigi bir sanayici.Basarili egitim serüveni sonrasinda is hayatinda da ayni muvaffakiyeti yakalamis. 1992-95 yillari arasinda ABD’de mühendis olarak çalismis...Daha sonra Ingiltere’ye oradan da Almanya geçmis.1 hafta denemelik girdigi isyerinde 8 sene üst düzey yönetici olarak çalismis. Hemserimiz Ilyasoglu ile Dusseldorf – Duisburg – Bochum üçgeninin tam ortasinda yer alan Velbert’te ki Prinz Druck Gusstechnik fabrika binasinda sorduk. Ilyasoglu,zaman zaman esprilerle zaman zaman ise memleket özlemi duygusalligi ile dobra dobra cevap verdi. Iste Ilyasoglu ile söylesimiz; ILK ISE BASLADIGINIZDA HEDEFINIZ NE IDI? Ilk ise basladiginda fabrikayi % 10-15 civarinda iyilestiririm dedim.Amirlerim bu düsüncem üzerine “o zaman basla iyilestirmeye” dedi.180 civarinda çalisani olan bir fabrika idi.Tek patrona bagli olarak çalisiyordum ve her seye yetkili idim.Kendimizi kabul ettirmemiz zordu. Daha evvelki is tecrübelerimden makine kullanma konusunda aliskanliklarimiz vardi.Ben bir seyler çizip veriyordum.Ustalar ise bir süre sonra denedik olmuyor diyorlardi.Bende makinenin basina geçerek kendim bir kaç tane numune yapiyordum.Bu sekilde kendimizi kabullendirdik.Orada ilk hedefimiz vazgeçilmez bir eleman olmakti...Zira ilgimi çeken bir sektördü.Paralel olarak 1,5 yil sonra Bochum Üniversitesine basladim.4 yillik Bochum Üniversitesi yasamimi 2 ders hariç 3 senede tamamladim.2006 yilinda Bochum Üniversitesinde masterimi bitirdikten sonrasi benim için daha kolay oldu.Makine konusunda arastirma gelistirme yaptim.Ilk basta Almanlar bu “tesadüf” dedi.1 tesadüf,2 tesadüf,5 tesadüf derken yaklasik 600 gibi yeni projelere imza attim.Son 1,5 yil Yenax firmasinin teknik müdürlügünü yaptim.Orada bir çok otomotiv devine parça ürettik.Almanya’da rakiplerimiz bazi ürünler için tasarimi yapilmis ama üretilemez dediler.Ben proje müdürüydüm...Üretip götürdükten sonra müsteriler bize “rakipler bunu yapilamaz demisti siz nasil yaptiniz” dedi.Bu alanlarda isim yaptik. BU ARADA TRANSFER TEKLIFI ALDINIZ MI? Almaz olur mu yum... Bu arada ismimiz duyuldukça bazi firmalar beni istemeye basladilar.Bunlardan birisi ile pazarlik yaptik.Bu arada çalistigim firmanin patronu “gitme ne istersen veririz” dedi.Bizde sartlarimizi ortaya koyduk kabul edildi ve orada kaldik. Bundan 2,5 sene önce kriz geldiginde firmanin bana karsi tutumu degismeye basladi. Istedigim olmayinca burada Paul Orkman dedigimiz bir firma var...Asagi yukari 43 fabrikasi olan bir Holdinge bagli...Holdingin sahibi bizzat is teklifinde bulundu.Bende oraya transfer oldum.1 seneye yakin orada fabrika müdürlügü yaptim. KENDI FABRIKANIZI KURMA FIKRI NEREDEN ÇIKTI? VE KRIZDEN KORKMADINIZ MI? Orkman’da çalisirken,bu arada su an kendi firmamda kullanmakta oldugum döküm makineleri satisa çikmis...Yasimiz genç dedik,birazda birikimimiz vardi Istanbul'daki ticaret tecrübemize ve müsteri potansiyelimize de güvenerek satin aldim.Su an fabrika olarak kullandigim binayi kiraladim.O zaman 5 makine ile basladim.Almanya’da 5 makine ile döküm isine baslayan ilk yerli ve yabanci firmada bizimki oldu. Almanya’daki krizin bitmedigi bir dönem idi.Ancak krizin bitmeye tüz tuttugunu o zaman sezmistim.Bu fabrikayi kurarak yine burada batmis bir firmanin Isletme Müdürünü transfer ederek oranin müsterilerini de kendimize kanalize ederek ise basladik.Ilk 6 ay sakin geçti.Batan firmadan gelen siparisler yine bizim buldugumuz 2-3 is siparisle isi götürdük.Müsteriler ayakta durdugumuzu görünce piyasaya güven vermeye basladik. Ondan sonra siparislerde çok ciddi artislar oldu.Ilk zamanlarda 30-40 bin euroluk is yaparken simdi 100 bini asiyor.Hedefimiz 6-7 ay sonra ciromuzu aylik 150 bin Euro civarina çikarmaktir. IS YASAMININ BURADA KI ZORLUKLARI NEDIR? SIZ ZORLUK ÇEKTINIZ MI? Tabi kolay degil.Bizim çok özverili çalismamiz gerekiyordu.Öyle de oldu.Son 1-1,5 senede çok fazla sosyal veya özel hayatimiz olmadi.Ama biz durumdan memnunuz. Önemli olan buradaki çarki en iyi sekilde çevirmekti.Onu da da basardik. Zorluk olarak; kendinizi kabul ettirmek zorundasiniz.Alman'lardan daha iyi olmak zorundasiniz.Birazda fiyat avantajiniz olmasi gerekiyor.Biz bu alanda özellikle bazi yönlerden sansli idik.Döküm isinde kaliplari müsteri yaptirir.Parasini müsteri verir. Türkiye’de 5 tane kalipçiya Almanya’daki kalip teknolojisini gösterdim.Agirlikli olarak % 40-50 oraninda bana çalisiyorlar.Her ay ortalama 4-5 tane kalip yaptiriyorum.Firmada kullandigim kaliplarin % 80’ini Türkiye’de yaptiriyorum.Hem bizim müsterilerimiz açisindan daha az yatirim yapma imkani oluyor...Daha az maliyetle kaliplarini yaptirmis oluyorlar.Hem de biz ordan para kazaniyoruz.Yeni siparisler almis oluyoruz.Bunun disinda da ülkemize bu isler yoluyla döviz kazandiriyoruz. TÜRKIYE’YE DÖNMEYE ÇALISTIGINIZ OLDU MU? Açikça söylemek gerekirse maasli çalistigimiz dönemlerde aklima gelmedi degil.Fakat su var; burada yasamin bazi avantajlari var.Özellikle bizim gibi serbest çalisan girisimciler için bir takim görevler oldugunu düsünüyorum.Türk insaninin zekasinin ne kadar iyi düzeyde oldugunu Alman toplumuna göstermemiz lazim.Tahmin ediyorum o manada bizler gibi isadamlari buradaki Türk toplumunun Almanlar nezdinde kabulu konusunda ciddi katkilar sunar.Su an Türkiye’ye dönmeyi düsünmüyoruz ama ülkemize ciddi yatirimlar yapmayi düsünüyoruz. BURADA IS YAPMANIN AVANTAJLARI VAR MI? Elbette Türk isadami olmanin Almanyada çesitli zorluklari var. Fakat genel olarak bakildiginda Almanya’da isadami olmak Türkiye’de isadami olmaktan sanirim daha kolay.Çünkü buradaki bankalar olsun,diger ticari sistem olsun müsteriler olsun Türkiye’ye göre is ahlaki daha ileri düzeyde.Bu bizim isimizi kolaylastiriyor.Mali veripte arkasindan parasini almak için yalvarmiyorsunuz. Diger yandan,Türk kökenli isçilere is vermeye basladik.Çevremizdeki insanlara faydali olmaya basladik.Bugüne kadar bu bölgede bizim yaptigimiz manada direkt Alman'larla rekabet eden çok fazla firma yok.Ufak olmamiza ragmen yaptigimiz isler ve rekabet ile Almanlarin gözünde Türklerin imajini degistirmeye basladik. BU RÖPORTAJI OKURKEN GENÇ GIRISIMCILER DE OLACAKTIR.ONLARA TAVSIYELERINIZ NE OLACAKTIR? Sanirim bu alanda ciddi manada birikimi olan birisiyim.Eger kendi isyerini kurmak isteyen girisimcilerimiz varsa öncelikle su sartlara dikkat etmesi lazim.Birincisi; kendine özgüvenleri çok iyi olmasi lazim.Ikincisi; yaptiklari isin teknigine,teknik is degilse nasil yapildigini çok iyi ögrenmeleri lazim.Bir baska yerde 5 yil çalismalarini tavsiye ederim. Diger bir konu da isin maddi ayagi çok önemlidir.Finansman konusunda ciddi fizibilite çalismasi yapip kendilerini en az 8 ay para kazanmayacakmis gibi ön hazirliklari olmalari gerekmektedir.Yoksa ayakta duramazlar. Isyerlerinin ise 3 önemli ayagi vardir...Bunlar; bir teknik ayak,iki finansman,üç islerin organizasyonu yani isletme.Müsteri memnuniyeti ve müsteri portföyleri ciddi manada iyi olmasi lazim.Müsteriler yeni kurulmus bir firmaya en erken 8-9 ay sonra gelmeye baslarlar.Yeni kurulan imalat firmalari hemen güven vermez.Siparis verdigi zaman malinin zamaninda gelmesini bekler.Bu manada kimse kendini rizikoya atmaz.Buna özellikle dikkat edilmesi lazim.Pazar arastirmasini yapmadan hiç bir ise girmesinler. Bosu bosuna riske gerek yoktur.Zamna kaybi olur,zaman kaybi oldukça çok ciddi maddi kayiplar pesinden gelir.Ilk etapta insanlari 10 yil geriye götürür.Sabirli olsunlar,islerini çok iyi ögrensinler,Müsteri ayaklarini çok iyi bilsinler ve belli bir sermaye birikimi olsun. Harcamalarini ona göre yapsinlar.Zira o paralar hep onlarin degil;yaptiklari cironun maksimum % 10’u benim diye düsünsünler.Daha fazlasi degil. SON SÖZLERINIZ NELERDIR? Her ne kadar uzakta da olsa ben bir Giresun'luyum ve Türk'üm.Her ne kadar burada faaliyet göstermis olsam da,Türkiye’nin ve Giresun’un kalkinmasi için ugrasmayi kendime görev biliyorum.Bu konuda kalkinmaya yönelik bir takim fikirlerim var.Özellikle havaalanina yakin bir bölgede Organize sanayi Bölgesi kurulmasi ciddi manada Giresun’un kalkinmasina faydasi olur.Yöre insaninin istihdamina önemli etkisi olur. Insanimiz sadece findik ve çay’a muhtaç olmazlar.Oralarda üretilen ürünlerde sadece Türkiye geneline degil,Rusya’ya ve Orta Asya’ya yakinligi nedeniyle ihracaat yapma imkani olur.O konuda çalismalar yapmak lazim.Bütün sanayilerin anasi otomotiv sanayisidir.Bu yönde bir hamle yapmak gerekir.Otomotivin yani sira diger sanayiler yan kollari olarak faaliyet göstererek ivme kazanirlar.Istek duyan olursa gerek politikacilarimiza ve gerekse yatirimcilarimiza bu noktada yardimci olmaya hazirim. ISA ILYASOGLU KIMDIR? 1971 Giresun Akçali köyünde dogdu.Ilk ve Ortaokulu Akçali’da tamamladi.Lise 1’i Giresun Endüstri meslek Lisesi Metal Isleri Bölümünde,Lise 2-3’ü Samsun,Lise 4’ü ise Istanbul Kartal’da tamamladi.1988 yilinda üniversite imtihanina girerek ITÜ Endüstri Mühendisligini kazandi.Bu üniversiteyi dönem ikincisi olarak bitirdi.Bir süre ABD ve Ingiltere’de bulundu.Daha sonra Almanya Bochum Üniversitesi Makine Mühendisligi Bölümüne girdi ve buradan da ikinci mühendislik diplomasi ile mezun oldu.Ayni üniversitede Master yapti.Evli ve 3 çocuk babasi. Haberi Ekleyen: Ali Dursun Bu haber 1405 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||