Zaman...

Zaman

Her zaman düsünceli olun.Çünkü karsilastiginiz herkes,inanin,en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.Her insan kendi içinde savas veriyor ve bir çözüm bekliyor”-Platon

Zaman, bir kusa benzer. Kanatlarinda da  renkleri de tasir. Alinip satilamayan, depolanamayan ve degistirilemeyendir.Antik Yunan- Roma döneminin anlayisina göre de  zaman döngüsel ve süreklidir.

Insanlarda izini saç,sakal,tüy,kirisiklik,esyalarda ise toz olarak birakandir.Anlarin birikip olusturdugu okyanustur.

Damda atilan çentiklerin de efendisi  olur. Kavramayi ve alismayi da saglamaktadir. Bir kadinin gözyaslarinin makyajinin üzerinden akisidir. 

Saçlari beyazlatan,deneyimleri de biriktiren, boyu da uzatmaktadir ve geçtikçe geç kalinandir zaman. Ömür taksimetresi gibidir. Takvim gibi durmamaktadir.

Bosa giden zamansa, yasamin icinden kopmus ise yaramayan bir parça gibidir. Yasamimizda zamani ne kadar verimli kullanirsak yasam icin de o kadar birikim yapmis oluruz.

Insanin verimli çalismasi da çalisma zamanin  insana uygun olmasiyla mümkündür . 8 saat çalisma, 8 sosyal yasam, 8 saat uyuma bilime göre insana en uygun zaman dilimleridir. Insanin en degerli cevheri de zaman  ve emegidir.

Mesafeyi ölçmek icin de kullanilan bir ölçektir zaman.Dogum ve ölüm arasinda da yerini almaktadir.Tarih ve saat bilgileri isiginda konusmaktir ve enerjiyi de beraberinde getirir. Bilinen bilgilerin belleklerden silinmesidir.Bilinen varliginda bilinmez olusunu getirmektedir zaman.

Algiya ve ortama göre de farklilik gösterebilir. Kimyasal olaylarin  bütününü de kapsamaktadir.

Zaman, durmayan,yorulmayan, ilerleyen ele avuca sigmayan bir kavramdir.Gelecege dogru da farkli hizlarda kesintisiz ilerlemektedir.

Sürekli bir devinim, hareket halinde olusu getirmektedir. Dostlugun,yoldasligin da ölçüsüdür.

Dostlarinizla da  yollarinizin ayrilmasi ve kesismesidir. Yipranan bedenlere inat baslangiçtaki heyecanin hissedilmesindeki mutluluktur zaman.

Fedakârligin,ihanetin, sevginin  de ölçüsüdür.Yasama tutunma görevidir.Bir insanin bir insana verebilecegi en güzel hediye de  ona ayirabilecegi zamandir.

Sairlere ilham vererek içinde de bir çok anlami tasimaktadir. Kalici olmayan  hareketleri de   unutturan , büyük isleri de ölümsüz kilandir zaman.

Can yücel inde  dedigi gibi “Zamanimiz ne kadar azsa yapacak isler çoktur” diyerek yazimizi noktayalim.

Özgür Karakaya ozgur694@hotmail.com

Sarap'

Dünyada akla deger veren yok madem,

Akli az olanin parasi çok madem,

Getir su sarabi, alin aklimizi:

Belki böyle begenir bizi el alem!

Ömer Hayyam

Sarap, insanlik tarihinde önemli bir yer tutmustur. Bir çok din de sarap tanrisi olduguna inanilmistir.

Yunanlilar “Dionysos” Romalilar ise “Bacchus” ismini vermislerdir. Üzümün kani, gönlün içecegidir sarap. Insanin içine hayati doldurur . Canlari da birlestirmektedir.

Zamanla olgunlasmayla gelen bilgelik gibidir. Bizleri nereye götürdügünü bilmedigimiz rüzgardir.Insanlari sevisken hale de getirebilmektedir.

Nice asklari da dile getiren acilari da tazelemis ve nicesini küllendirendir. Ayrilik gözyaslarina da sahne olmustur.

Hem romantik hem de epik bir içkidir sarap. Mum isiginda siire de derinlik katmaktadir. Kadinlara da en çok yakismakta olan aksesuardir.

Içerkende koklamak,tatmak ta yetmez. Onun hissedilebilmesi için her bir anin ayri ayri özümsenmesi gerekmektedir.

Sarap içmek bir törene benzer. Büyülü bir sivi, askin ve tutkunun da adidir. Sohbetle birlikte saatlerce gözgöze bakabilmektir. Dudaklari da mühürleyerek geceye de anlam katmaktadir.                                                                                                                            

Atilan kahkahadir ve bitisi de üzmektedir. Sarhoslugu da insani baska bir boyuta tasimaktadir.

Anlatiran,yazdiran,kalpleri de çarptirandir.Soguk kis gecelerinin de vazgecilmez olanidir.

Et,peynir,balik ve sohbete de tat katmaktadir. Elden ele dolasan paylasimdir sarap.Etkisini de yavas yavas göstermektedir.

Ufka daldirarak, fakir,zengin ayirt etmeyendir. Kendin olusunun resmini yapmaktir. Kara gecelere los bir fenerin adidir sarap. Çografyayi,tarihi,iklimi,sosyal iliskileri,birarada olmayi sunustur.Haz ve kültürü de tasimaktadir.

Oldugu yerde de baska bir içkiyi de aratmamaktadir.Dinleyerek içildigi zaman da ayri bir tad katmaktadir.Irmaklarin temel özü ,nehirlerin de sazi,sözüdür.

Zarif ve asildir. Ömer Hayyam ve Neyzen Tevfik te ugruna anlamli methiyeler de söylemistir.

Sarap, halk edebiyatina ve divan edebiyati eserlerine de konu yaratmistir. Ancak, dini baskilar nedeni ile sarap üretimi maalesef arzu edilen trendi yakalamamistir.

Her daim duygu yüklü olan yasami da insana hatirlatmaktadir ve bes duyu organina hitap etmektedir.

Ne kadar yavas davranilir ve agirdan alinirsa sarapta o kadar tad vermektedir.. Kadehlere de anlam yüklenilmistir: ilk kadeh, susuzlugu gidermek içindir ikincisi ise neselenmek icindir. Üçüncüsü de arzuyu kamçilamak içindir. Dördüncüsü de çilginlik icindir…

Yasamda ,sarabi sokakta içiyorsaniz ayyas resturanta iciyorsaniz hanimefendi , beyefendi eger mum isiginda içiyorsaniz romantik olarak tanimlanmaktadir.

Yazimizi da bir fikrayla noktalayalim

Karismak haddimize mi?"

Bektasi, o gün komsu bagdaki bir arkadasini ziyarete gitmis. Dönünceye kadar padisah bagin her tarafini dolasmis. Bektasi dönünce karsilikli konusmaya baslamislar.

"Eren,bagin masallah cok büyük. Üzümünü ne yapiyorsun?" "muritlerle ve canlarla birlikte yeriz sultanim." "Buradaki üzüm yemekle biter mi?" "yemedigimizi de sikip fiçilara basar, suyunu iceriz!" "peki ama, sikilmis üzüm sarap olmaz mi?"

"Vallahi sultanim,biz üzümü sikip ficilara basariz.Allah ne isterse o olur.Üst tarafina karismak haddimize mi?"                                                                                                                                                               

Özgür Karakaya ozgur694@hotmail.com