ÖZELLESTIRME VE GERICILESTIRME UYGULAMALARI EGITIM SISTEMINI ÇÖKERTIYOR
Egitimin niteligini yükseltmek ve çocuklarin özgür, akilci ve sorgulayan bireyler olarak yetistirilmesi için hiçbir bir adim atmayan siyasi iktidar, “dindar ve kindar nesil” yetistirme hedefine uygun olarak ortaçag egitim anlayisini yayginlastirmaya hizla devam etmektedir.
AKP iktidarinin 4+4+4 olarak adlandirilan ucube yasa ile ögrencileri cemaatlerin ve tarikatlarin kucagina iterek çagdas, bilimsel, akilci laik egitim sistemini okullardan kapi disi etmesi; her gün okullarimizda karsilastigimiz yeni bir gerici uygulamayla kendini göstermektedir. Son olarak Kayseri’deki Haci Sami Boydak Ilkokulu ve Ortaokulu’nda gerçeklestirilen nevruz etkinliklerinde, ilkokul çocuklarinin ellerinde biçakla kurban kesme oyunu oynamasi egitim sisteminin geldigi nokta açisindan çarpici bir örnektir.
Öte yandan her okulda mescit açma zorunlulugunun getirilmesi, anaokulu dahil ortaokullarda ve liselerde basörtüsünün serbest birakilmasi, AIHM’nin zorunlu din dersleri ile ilgili kararina ragmen seçmeli din derslerinin ilkokul 1, 2 ve 3. siniflar ve anaokullarinda dayatilmasi, okullarin imam hatibe dönüstürülmesinden istenen sonuç alinamamasi üzerine normal okullar içinde imam hatip subelerinin açilmasi, anasinifi ögrencilerinin cami gezilerine götürülmesi, ögrencileri imam hatiplere yönlendirme uygulamalari, belirli gün ve haftalara dini günlerin eklenmesi ve 19. Milli Egitim Surasi’nda alinan kararlar, bilimsel ve laik egitime karsi olan cemaat ve tarikatlarin denetiminde olan sözde bazi hayir kurumlarinin okullarda para toplayarak çocuklari haraca baglamasi, egitimin “tek din, tek mezhep” anlayisina göre nasil biçimlendirildigini ortaya koymustur.
Cumhuriyetin hiç bir iktidari döneminde egitim sistemi bu kadar siyasilesmemis ve böylesine bir kadrolasmaya sahne olmamistir. Egitim sistemi aklin, bilimin ve sanatin isiginda degil, dogma, hurafe ve dayatmalar içinde yönetilmektedir. Siyasal iktidarin elinde bir oyuncak haline gelen egitim sistemi, AKP'ye oy ve seçmen devsirilecek bir mekanizmaya dönüstürülmüstür.
Yüksekögretime geçis sisteminin ilk basamagi olan YGS’nin sonuçlari ise giderek dinsellestirilen egitim sistemindeki çöküsün resmini ortaya koymustur.
ÖSYM verilerine göre, sinava giren 1 milyon 987 bin ögrenciden 575 bini 180 barajini asamadi. 2010 yilinda 180 puan barajini asanlarin orani yüzde 82’den yüzde 64’e geriledi. Bütün derslerde son yillarin en düsük net ortalamasi gerçeklesti. 2010’da 11,4 olan temel matematik ortalamasi bu yil 5,2’ye, fen bilimleri 4,6’dan 3,9’a Türkçe 21,9’dan 15,8’e inerken, sosyal bilimler 10,7’de kaldi.
Bilimsel ve akilci olmayan, sinava odakli egitim sistemi bir kez daha göstermistir ki; egitsel anlamda ögrencilerimizin kazanimlari her geçen gün azalmakta, bu da ögrencilerin üniversiteye giriste basarisizliklar yasamalarina yol açmaktadir. Bu anlamda sinavlarda basarisiz olan aslinda ögrenciler degil, AKP iktidari ile küme düsen egitim sistemi ve bizzat Milli Egitim Bakanligi’dir. Egitim politikalari konusunda iktidarin ve egitimden sorumlu kurumlarin, görevlerini yerine getiremedikleri ortadir. AKP iktidari döneminde orta ögretim iflas etmis, devlet liseleri sadece diploma alinan kurumlar haline getirilmistir. Son on yilda bes Milli Egitim Bakani degismis, buna bagli olarak da sinav sisteminde ve müfredatta yaz boz tahtasi gibi yapilan degisiklikler ögrencileri olumsuz etkileyerek ortaögretimdeki çöküsü hizlandirmistir.
Egitim sistemimizdeki bu çöküs, sadece ülkemizdeki sinavlarda degil PISA ve TIMSS gibi uluslararasi sinavlarda da basarisiz olmamiza, nal toplamamiza neden olmaktadir. PISA sonuçlarina göre sinava katilan 65 ülke arasindan Türkiye matematik alaninda 44, okuma becerisi alaninda 41 ve fen alaninda 43. sirada yer almaktadir.
Egitimin gericilestirilmesi ve ticarilestirilmesi, esitsizlikleri giderek daha da derinlestirmektedir. Bugün, egitimin niteligini yükseltmek ve çocuklarin özgür, akilci ve sorgulayan bireyler olarak yetistirilmesi için sinava dayali degil, bilimsel düsünmeye ve üretmeye dayali bir egitim sisteminin gerekliligi kaçinilmaz hale gelmistir.
Kamusal, parasiz,bilimsel ve laik egitim hakkindan tüm yurttaslarimizin yararlanabilmesi mutlaka saglanmali,inanç alani ile egitim alani birbirine karistirilmamalidir.
Tamer Özlü Egitim-Is Trabzon Sube Baskani
Bu haber 632 defa okunmuştur.