Karakter boyutu :
30 Ocak 2015, 19:58
Cumhuriyetin eğitim sistemi çökertiliyorCumhuriyetin kazanımları gözlerimizin önünde yok edilip çökertilirken, Eğitim-İş'in buna sessiz kalması düşünülemez.
CUMHURIYETIN EGITIM SISTEMI ÇÖKERTILIYOR Siyasi iktidar, 2002’den bu yana uyguladigi egitimi ticarilestirme ve gericilestirme uygulamalarini 2014-2015 egitim ögretim yilinda da artirarak devam ettirmistir. EGITIM “TEK DIN, TEK MEZHEP” ANLAYISINA GÖRE BIÇIMLENDIRILIYOR Egitimde yillardir acil çözüm bekleyen sorunlari bir tarafa birakan Milli Egitim Bakanligi, “dindar ve kindar nesil” yetistirme hedefine uygun olarak dini egitimi yayginlastirmaya hizla devam etmektedir. Her okulda mescit açma zorunlulugunun getirilmesi, anaokulu dahil ortaokullarda ve liselerde basörtüsünün serbest birakilmasi, AIHM’nin zorunlu din dersleri ile ilgili kararina ragmen seçmeli din derslerinin ilkokul 1, 2 ve 3. siniflar ve anaokullarinda dayatilmasi, okullarin imam hatibe dönüstürülmesinden istenen sonuç alinamamasi üzerine normal okullar içinde imam hatip siniflarinin açilmasi, anasinifi ögrencilerinin cami gezilerine götürülmesi, ögrencileri imam hatiplere yönlendirme uygulamalari, belirli gün ve haftalara dini günlerin eklenmesi ve 19. Milli Egitim Surasi’nda alinan kararlar, egitimin “tek din, tek mezhep” anlayisina göre nasil biçimlendirildigini ortaya koymustur. Siyasi iktidarin 4+4+4 yasasina bagli olarak ulasmayi planladigi ikinci asamanin karma egitime son vermek oldugunu defalarca söylemistik. Bugün karma egitimin kaldirilmasina yönelik adimlara her gün bir yenisi eklenmekte ve karma egitim fiilen kaldirilmaktadir. Birçok okulda, kiz ve erkek ögrenciler ayrilmakta, erkek ögrenciler sabahçi, kiz ögrenciler ise öglenci olarak egitim görmektedir. Akilci ve bilimsel düsünen, genis bir dünya görüsüne sahip, insan haklarina saygili, kisiligi gelismis, topluma karsi sorumluluk duyan; yapici, yaratici ve üretken bireyler yetistirmek; Türk Milli Egitimi’nin temel amaçlari arasinda yer almaktadir. Ancak AKP iktidarinin hedefi ögrencileri cemaatlerin ve tarikatlarin kucagina iterek çagdas, bilimsel, akilci, laik egitim sistemini ortadan kaldirmaktir. Karma egitime son verilmesi durumunda, Atatürk’ün liderliginde kurulan cumhuriyetin en önemli kazanimlarindan olan ve milli egitimde birligi esas alan Tevhid-i Tedrisat ortadan kaldirilacak ve tekrar çok basli egitim sistemine dönülecektir. Yine Osmanlicanin okullarda zorunlu olarak okutulmasi tartismaya açilmakta, alfabede yapilan devrime karsi bir konum alinmaktadir. Osmanlica dersinin gündeme getirilmesinin ardina gizlenen amaç, bu dilin ögrenilmesi degil "Yeni Osmanlici" bir siyasetin dayatilmasidir. Bu durum her haliyle bir karsi devrim uygulamasidir. TEOG YERLESTIRMELERI DAYATMAYA DÖNÜSTÜ TEOG yerlestirmelerinde göz göre göre yapilan yanlislar nedeniyle çok sayida ögrenci kendi istekleri disinda meslek liselerine ya da imam hatiplere yerlestirilmistir. Velilerin ve ögrencilerin bireysel tercihlerine saygi duymak yerine, ögrencilerin hangi okula gidecegini, hangi dersleri seçecegini bile bizzat kendisi belirlemek isteyen MEB, binlerce ögrenciyi evlerinden çok uzaktaki okullara kaydetmistir. Çocugunu baska okullara nakletmek isteyen velilere engeller çikarilmis, kontenjan olan okullara kaydetmek isteyen velilerden yüksek miktarlarda zorunlu bagis istenmistir. Bazi veliler ise çocuklarini imam hatibe göndermektense açik liseye kaydetmeyi tercih etmistir. Bu anlamda istisna olarak kullanilmasina gereken açik lise adeta örgün egitim yerine geçmistir. Sonucunda da açik liselerdeki ögrenci sayisi 1 milyona ulasmistir. Uyulmasi gereken AIHM kararina ragmen TEOG sinavindaki din kültürü ve ahlak bilgisi dersi sorularinin matematik ve Türkçe dersleriyle esit sayida olmasi dikkat çekicidir. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu ders olmaktan çikarilmasi gerektigini yillardir savunmamiza ragmen, tam tersine temel ders statüsünde diger derslerle esit sayilmasi kabul edilemez. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri egitimin her asamasinda zorunlu olmaktan çikarilmali, asla notla degerlendirilmemelidir. ÖZEL ÖGRETIME DESTEK Iktidari döneminde egitim alaninda piyasa merkezli bir “isletmecilik” anlayisi yerlestirmeye çalisan AKP hükümeti, kamusal egitim alanini daha da daraltirken, özel okullara yönelik dogrudan tesvik uygulamalarinda ciddi adimlar atmistir. AKP, kendi döneminde sayilari iki kat artan dershaneleri özel okullara dönüsmeye zorlarken, özel okula gidecek ögrencilerin okullarina bu yil 534 milyon 326 bin 500 TL ödeme yapmistir. 222 sayili Ilkögretim ve Egitim Kanunu’nda devlet okullarina kaynak ayrilmasi zorunlu iken AKP iktidari devlet vermedigi bu kaynagi özel okullara peskes çekmektedir. Kamu kaynaklarinin özel okullara aktarilmasi sonucu, MEB’in verilerine göre bu yil özel okula devam edecek ögrenci sayisi, geçen yila oranla yüzde 15 artarak, 661 bin’den 760 bine ulasmistir. Destekten yararlanan 167 bin 942 ögrencinin özel okula kayit olmasiyla, devlet okullarinda 6 bine yakin sinif azalmistir. Sinif sayilarindaki azalma ile ögretmenler norm kadro sorunu yasamakta ve is güvencelerini kaybetmektedir. Egitimin teknolojik altyapisinin güçlendirilmesi iddiasi ile yasama geçirilmeye çalisilan Fatih Projesi çökmüs, Firsatlari Arttirma Projesi olarak lanse edilen bu proje yandaslara rant saglama amacindan öteye gidememistir. Egitim kalitesinin artirilmasi isteniyorsa rant ve yandaslara kaynak aktarimi degil öncelikle kamusal egitime yatirim yapilmalidir. BÜTÇEDE YATIRIMA YER YOK Özel ögretimi özendirmek için özel okullari dogrudan kamu kaynaklariyla destekleyen siyasi iktidar, “kaynak yok” bahanesiyle devlet okullarina, kamusal egitime yeterli bütçe ayirmamistir. AKP Hükümeti, bu yil da sadece zorunlu harcamalari karsilayan bir bütçe hazirlayarak egitim harcamalarinin yükünü yine velilerin ve hayirsever vatandaslarin sirtina yüklemistir. 2014 yilinda 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olan MEB bütçesi, artan okul, derslik, ögretmen ihtiyaci ve altyapi sorunlarina ragmen 2015 yili için 62 milyar TL olarak belirlenmistir. Bütçeden egitime ayrilan pay artirilmis gibi görünse de MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderlerine (yüzde 78) ayrilmistir. Bütçeden, yatirimlara ayrilan pay sürekli düsmüs, 1997-1998 egitim ögretim yilinda MEB bütçesinden yatirimlara yüzde 30, 2002’de yatirimlara yüzde 17 pay ayrilirken 2015’te bu oran yüzde 8,86’lara gerilemistir. Bu haliyle Türkiye, 2015 yilinda da milli egitime ayirdigi bütçe açisindan OECD ülkelerinin gerisinde kalmis, egitime en az pay ayiran ülkeler arasinda yer almaktan kendini kurtaramamistir. Öngörülen milli egitim bütçesiyle parasiz, nitelikli ve herkese egitim anlayisinin yasama geçirilmesi mümkün degildir. EGITIM ÇALISANLARI BORÇ BATAGINDA Ögretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük haklari, AKP iktidari döneminde ciddi sekilde gerilemistir. Egitim sisteminde yasanan köklü degisiklikler, 4+4+4 gerici egitim yasasiyla Ögretim Birligi’ne vurulan darbe, okul dönüsümleri, siyasi kadrolasma, yandas yönetici atama hevesi, egitimin dini referanslara göre sekillendirilmek istenmesi ögretmenlerin yasadigi sorunlari daha da derinlestirmistir. Ögretmen yetistirme süreci siyasallastirilarak çökertilmis, ögretmenligin sayginligi da bundan büyük zarar görmüstür. Son yillarda siyasi iktidar tarafindan ögretmenlik mesleginin itibarini zedeleyen söylem ve tutumlarin süreklilik kazanmasi, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarinin kurulmasi, ögretmene yönelik siddet eylemlerini artirmistir. Bu tür olaylar sonucunda hayatini kaybeden ya da ciddi saglik problemleri yasayan ögretmenler bulunmaktadir. Egitim-Is’in “Ögretmenlerin gelirlerine iliskin ögretmen görüsleri” adli arastirma sonuçlari ögretmenlerin karsi karsiya oldugu ekonomik sorunlari ortaya koymustur. Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 73’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle meslegine motive olamadigini, yüzde 61’i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yasadigini, yüzde 69’u ise daha çok para kazanacagi bir is imkani olursa ögretmenligi birakacagini belirtmistir. Ögretmenlerin yüzde 81’i kredi kartina, yüzde 79’u bankaya, yüzde 41’i esnafa, yüzde 39’u ise sahislara borcu oldugunu belirtirken, yüzde 40’i ise annesinden ve babasindan maddi destek aldigini belirtmistir. YANDAS YÖNETICILERDEN SONRA YANDAS ÖGRETMEN DÖNEMI Öte yandan, tamamen yandaslarini kayirma amacini tasiyan, degerlendirme ölçütleri belli olmayan bir mülakat yöntemiyle yöneticiler kiyima ugratilmistir. Iktidarin taseronlugunu yapan Hükümet-Sen kendi kadrolarina yer açabilmek için bu kiyimda etkin rol almistir. Çagdas, ilerici, devrimci, Atatürkçü yöneticiler tasfiye edilerek AKP’nin kapikulu zihniyetine uygun yöneticiler atanmistir. AKP’nin yandas kadro meraki, yalnizca yöneticilerle sinirli kalmamis, torba yasayla yandas ögretmen dönemi de baslatilmistir. Aday ögretmenlerimiz ilk yil performans degerlendirmesine tabi tutulacak ve sonra da saibeli bir "mülakattan" sonra kadro güvencesi kazanabileceklerdir. Mülakatta aranacak temel ölçüt de yandaslik olacaktir. Böylece AKP torba yasalarla devlet memurlarinin is güvencelerini ortadan kaldirmaya, kapitalizmin en acimasiz emek sömürüsü olan taseronluk sisteminin içerisine egitim emekçilerini de almaya çalismaktadir. Sürgün siyasetinin bir uzantisi olarak bugün ögretmenlerimiz "rotasyon tehdidiyle" karsi karsiyadir. Yasamlarini zor kosullara ragmen sürdürmekte olan ögretmenlerimizi yerlerinden ve okullarindan koparacak yeni bir düzenleme getirilmektedir. Bu ayni zamanda AKP’nin kendisi gibi düsünmeyenleri emeklilige zorlayarak yerlerine kendi yandaslarini alma girisimidir. Son olarak AKP hükümetinin, Cumhurbaskani Tayyip Erdogan’in talimatiyla Kamu Personeli Seçme Sinavi’ni (KPSS) kaldirmak için eylem plani hazirladigi basina yansimistir. Siyasi iktidar, kendisine tamamen ve kayitsiz sartsiz biat etmis, usulsüzlüklerini ve hirsizliklarini görmezden gelecek kadrolari kamuya yerlestirmek istemektedir. Ögretmen açiklari sorunu devam etmekte, acil ihtiyaç olmasina ragmen 400 bin civarinda atamasi yapilmayan ögretmen issizlige mahkum edilmektedir. 40 bin ögretmen atanacak olmasi okullardaki 140 bin ögretmen açigini karsilamaktan çok uzaktir. Açik yine ücretli ögretmenlerle kapatilmaya çalisilacak, dolayisiyla egitimin kalitesi düsecektir. OKULLARIN TEMIZLIK VE BAKIM HIZMETLERI VELILERIN SIRTINA YÜKLENMISTIR Okullarimizin egitim ve ögretime hazirlanmasini saglayan yardimci hizmetler personelinin istihdamindan vazgeçen AKP iktidari bu hizmeti de velilerin sirtina yüklemistir. Okullarimizin büyük çogunlugunda kadrolu hizmetli ve memur bulunmamaktadir. Okullarimiz kendi olanaklariyla (okul aile birlikleri araciligiyla) bu hizmeti güvencesiz isçi çalistiran taseron firmalardan almaktadir. Oysa bu isi yapabilecek milyonlarca insan issizdir. 19. MEB SURASI CUMHURIYET EGITIMINI BITIRME SURASINA DÖNÜSTÜ 19. MEB Surasinda, yandas sendika ve yandas örgütlerin delegasyon hâkimiyetinde 179 tavsiye karari alinmistir. Erdogan'in açilis konusmasinda "200 yildir egitimi formatlayan sistem kendisine yabanci nesiller yetistiriyor" diyerek "anaokulundan baslayarak yeni hayat tarzi" mesajini vermesinin ardindan; zorunlu din dersinin ilkokul 1. 2. ve 3. sinifa kadar indirilmesi, haftalik din dersi saatlerinin artirilmasi, hafizlik için egitime 2 yil ara verilebilmesi, din derslerine yer açmak için insan haklari, yurttaslik ve demokrasi derslerinin kaldirilmasi, Anadolu turizm ve otelcilik meslek liselerinde "alkollü içki ve kokteyl hazirlama" dersinin kaldirilmasi ile okullari yari açik cezaevine çevirecek bir dizi öneri, resmi tavsiye karan niteligi kazanmistir. Kaldi ki, surada alinan laik egitime ve pedagojiye aykiri tavsiye kararlarini uygulamak için harekete geçen MEB, tüm egitim kurumlarinda ögrencilere “Degerler Egitimi” vermesi için AKP’ye yakinligi ile dikkat çeken Nurcu Hizmet Vakfi ile anlasmistir. Seminer seklinde okutulacak, “degerler egitimi”nin içerigi kitapçik haline getirilerek 81 ilin valiligine gönderilmis, böylece okullarimiz cemaatlere teslim edilmistir. SONUÇ Okullarda AKP'nin anladigi bir "inanç ögretisi" egemen kilinmaktadir. Inanç önce siyasallasmis, simdi de egitim sistemini etkisi altina almistir. Inanç özgürlügünü saglayan laiklik, fiili durum olusturularak ortadan kaldirilmaya çalisilmaktadir. AKP iktidari kamusal hizmet olan egitimi, yük olarak görmekte egitimi özellestirerek rant alani haline getirmekte, buna bagli olarak uygulanan egitim programlariyla da kendi ideolojisine uygun nesiller yetistirmektedir. Hiç bir iktidar döneminde egitim sistemi bu kadar siyasilesmemis ve böylesine bir kadrolasmaya sahne olmamistir. Egitim sistemi aklin, bilimin ve sanatin isiginda degil, dogma, hurafe ve dayatmalar içinde yönetilmektedir. Siyasal iktidarin elinde bir oyuncak haline gelen egitim sistemi, AKP'ye oy ve seçmen devsirilecek bir mekanizmaya dönüstürülmüstür. Cumhuriyetin kazanimlari gözlerimizin önünde yok edilip çökertilirken, Egitim-Is’in buna sessiz kalmasi düsünülemez. Egitim-Is, dün oldugu gibi bugün de hem egitimin gericilesmesine karsi çikacak hem de egitimin ve egitim çalisanlarinin sorunlarinin takipçisi olacaktir. Yönetim Kurulu Adina Tamer ÖZLÜ ( Sube Baskani) Haberi Ekleyen: Ali Dursun Bu haber 701 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||