Karakter boyutu :
09 Haziran 2010, 03:00
Hawking'in uzaylıları nerede yaşıyorSon bir iki gündür gazete haberlerinde ünlü astrofizikçi Stephan Hawking'in uzaylılar ile ilgili yaptığı değerlendirmeler yer almıştır.
Hawking’in uzaylilari nerede yasiyorSon bir iki gündür gazete haberlerinde ünlü astrofizikçi Stephan Hawking’in uzaylilar ile ilgili yaptigi degerlendirmeler yer almistir. Önce gerçekten uzayda biz dünyalilardan baska akilli yaratiklar var midir? sorusunun yanitini vermek gerekir. Bizler nasil evrende bizim disimizda akilli yaratiklarin bulunup bulunmadigini merak ediyorsak, onlarda bizim gibi kendilerinden baska akilli yaratiklarin var olup olmadigini merak etmeleri gerekir. Sayet bizlerden baska akilli yaratiklar var ise onlara, Samanyolu galaksisi içinde yasam ortami saglayabilecek kozmik cografya resimde gösterilmistir. Dikkat edilirse günes sistemi galaksi içinde sadece bir nokta ile temsil edilmektedir. Bizler bu dünyanin sakinleri olarak küçücük Samanyolu galaksisi içinde bile çok küçük bir noktada yasam sansina kavusmusuzdur. Bu nokta sekilde Günes ile isaret edilmistir. Görüldügü gibi kozmik cografyada canliligin olusmasini saglayacak yeteri kadar büyük bir hacim vardir. Evrenin milyarlarca galaksiden meydana geldigini hatta içinde yasadigimiz evrenin bile çok sayida evrenden bir tanesi olma ihtimalini göz önüne alirsak ne kadar hiç oldugumuzun farkina variriz. Buraya kadar anlattiklarimiz kozmolojik modellemelerin verdigi sonuçlardir. Buradan UFO varligina dair bir sonuç çikarilamaz. Kozmik cografya canliliga yasam sansi vermede cömert davranmis ise, sekilden bunu anliyoruz, ögleyse uzayda bizden baska akilli yasam mevcut olmalidir. Esasinda bu sorunun yanitini bu ekrana daha önce yansitilan makalelerde vermistik. Simdi bunlarin bir kismini tekrarlayarak bu yaratiklarin tehlikeli olduguna dair Hawking öngörülerini biraz haddimizi asarak elestirelim. 1-Dünyadakine benzer kosullarin evrende olusma sikligi ne kadardir? Bu konuda tam bir görüs birligi yoktur. 1996 yilinda bilim çevrelerini bosuna umutlandiran bir kesif yapildi. Komsu gezegenden kaynakli oldugu sanilan bir göktasinda organik kökenli bir fosil bulundu. Fosilin bulunusu canliligin ancak gezegenimizdeki kosullara benzer kosullara sahip ortamlarda olusacagi iddiasina süphe düsürdü. Marsta gerçekten bir zamanlar canlilik ortaya çikmis olsa bile en ilksel formda sürmüs olabilir ve çok kisa bir zaman içinde ortadan kalkmisa benzer. Yerküre biyosferi canliligin olusmasini saglayan bir yapiya sahiptir. Ancak akilli yasamin nasil olustugu gerçek bir problemdir. Bilim, canliligin akilli yasama dogru evrimi doga kanunlarinin belirledigi süreçlere baglar. Yani insan aklinin farkina uzun bir süreç sonucu varmistir. Evrimi geri çevirip yeniden baslatmak mümkün olsa, hangi noktada duracagini veya yok olacagini veya evrimini hangi dogrultuda sürdürecegini kestirmek olanagi yoktur. Hiç süphesiz tüm hayvanlarin gözleri, burunlari olacaktir, evrim teorisyenleri çevre ile iliski kuran bu organlarin o veya bu sekilde olusmasinin kaçinilmaz oldugunu ileri sürerler. Acaba evrimsellesme ile her zaman akilli yasama ulasmak olasiligi var midir? Evrimsel biyoloji uzmani Ernst Mayer'e göre canlilarin bir akla sahip olmasi evrimsellesmenin genel bir özelligi degildir. Yani resimde görünen bölgede canlilik olusabilir, ancak akilli yasamin olusma sansi yüksek degildir.Canlilari akilli olmaya götüren birbirinden farkli bagimsiz evrimsel süreçler yoktur. Bu yoklugun çesitli mantiksal nedenleri bulunabilir. Akilli yasam bir kere olusmaya basladiginda ve belli bir esik degeri astiginda biyosferi kontrol eder ve artik dogal seçim kurallari egemenligini sürdürmede zorlanir. Sayet akilli yasam kendini ortadan kaldiracak eylemlerin içine girmez ise durum sürdürülür. Bir kere meydana gelmis akilli yasamin yok olup tekrar evrimsellesme sansi yoktur. Çok basit ilkel canlilik olussa bile bunun evrimsellesme ile akili yaratiklar kadar uzanma sansinin ne oldugu bilinemez. Belki de ilkel canlilar evrimsellesmenin belli bir asamasinda ortadan kalkabilirler. Akilli yaratiklarin olusmasi, evrimsellesme sürecinde art arda gelen ve çok nadir rastlantisal olaylarin bir sonucu olabilir. Büyük bir olasilikla galaksimizde Dünyadan baska bir adreste akilli yaratiklar evrimsellesmemislerdir. Bu olasiliklari hiçbir neden gösterilmeden yadsimak bilimsel yaklasima inanmamak anlamina gelir. Galaksimizde Günesten birkaç milyar sene daha yasli yildizlar vardir.Eger bu konumlarda canlilik ve evrimsellesme akilli yaratiklar ile son bulduysa, bizler bu uzaylilardan simdiye degin neden hiçbir sinyal alamadik? Bu gözlem canliligin evrimsellesme sürecinde mutlaka akilli yaratiklara sonlanmadigini veya sonlansa bile bunun çok ender bir evrimsellesme oldugunu söyler. Akilli yaratiklarin yani insan türü canlilarin olusmasinin ender rastlanan bir olay oldugunun diger bir kaniti, Günes sisteminin yasi ile ilgilidir. Fizik yasalari günesin ömrünün yarisini geçirdigini söyler.. Buradan Günes sistemi içinde yani yerküre de insan olustuguna göre, akilli yaratiklar en az günesin hesap edilen yasinin yarisi kadar bir zaman içinde olustugu sonucu çikar. Diger taraftan akilli bir yasamla son bulan evrimsellesmenin hesap edilen zamani, günesin hesap edilen yasindan çok daha uzundur. Buna göre yerküre üzerinde, akilli yaratiklarda son bulan bir evrimsellesmenin mümkün olmadigi görülür. Buradan çikartilan sonuç, yildizlarin yani diger bir degisle enerji kaynaklarinin fizik kanunlarina göre hesap edilen yaslari ile evrimsellesme süresi arasinda bir iliskinin olmadigidir. Dünya üzerinde akilli yasami olusturan evrimsellesme kisa sürmüstür. Bu nedenle kozmik cografyada Dünya, akilli yaratiklara sahip olma özelligi ile çok nadir bir olusumu temsil eder. Sayet evrenin derinliklerinde orada burada herhangi bir yerde akilli yasam meydana gelmis ise haberimiz olurdu. Kozmik bir adreste akilli yasam olasiligini düsünmek mümkündür. Ancak bu yaratiklar kendi varliklarini bizlere bildirmek gibi bir projeleri de olmayabilir. Her iki olasilikta %50 oraninda gerçekle örtüsebilir. Hiç bir sinyal almayisimiz onlarin var olmadiklarini kanitlamaz. Pek çok gözlemevi ve uydulara yerlestirilen antenler, uzun bir süredir en ufak umut verici bir isaret olmamasina ragmen akilli uzaylilardan gelecek sinyalleri duyabilmek için gece gündüz sabirla beklemektedirler. Uzayda canlilik varsa, mutlaka organik kökenli olmasi, yani karbon ve hidrojen atomlarindan yapilmis olmasi gerekir. Bizler için canlilik budur. Böyle bir canlilik gerçekten Dünyamizdakine benzer bir evrim sürecinden geçerek akilli yasami olusturmus ise var olus sinyallerini radyo frekanslari ile yayarlar. Bu sinyaller evrenin derinliklerinde yayilirken onlari sabirla bekleyen hassas teleskoplarimizin antenlerine düserler. Radyo frekans araliginda en az enerji tüketerek yayinlanacak sinyallerin dalga boylari 18-21cm arasinda degisir. 18 cm dalga boyu OH iyonuna 21cm H atomunun yaydigi elektromanyetik dalgalara, yani sinyallere tekabül eder. Bilindigi gibi OH iyonu ile H atomunun birlikteligi su molekülüdür. Sayet antenlere dalgaboyu bu aralikta olan sinyaller düserse yayinin yapildigi kozmik adreste su yani canliligin ilk sartinin olustugunu gösterir. Sayet 1,3,5,7,11.13,17,19,23,29 cm boyunda sinyaller, bunlar asal sayilardir, hiçbir sekilde dogal kaynakli olamazlar, yani su veya diger baska bir molekül bu dalga boylarinda sinyal yayinlamaz. Bu ise sinyalin yayinladigi kozmik cografyada akilli yasamin yani bilimsel ve teknolojik bir kültürün olustugunu kanitlar. Yazili ve görsel basinda yer alan ve Hubble teleskopuna düsen ve suyun var oldugu sonucunu doguran sinyalin hikâyesi budur. Bu UFO'lari görmekten veya gördügünü iddia etmekten çok farkli bir olaydir. Fiziksel kanitlara dayanir. Önce akilli yaratiklarin var oldugunu elimizde hiçbir fiziksel kanit yok iken kabulleniyoruz. Sonrada bunlar çok tehlikeli iliski kurmayalim önerisi yapiyoruz. Pof. Dr. Ethem Derman dogru söylüyor. Belki de Hawking kötü ruhlu bir ET senaryosu yaziyordur. Herhalde cani sikilmis ve dalgasini geçmis. Dr. Birol Gürol da çok dogru söylüyor. Senelerdir insanlar antenlerinin basinda durmus uzaydan, ey dünyalilar biz buradayiz, ne yapip edersiniz diye bir ses bekliyor, sonuç sessizlik. Ancak UFO ‘cular bundan çok yararlanacak bak biz söylemistik diyecekler. UZAYLILAR TÜRKÇE KONUSUYORMUS.!! Ispanyol Uluslararasi Istihbarat Merkezi'nin 2003 yilinda hazirladigi çok gizli bir rapor, uzaylilar hakkinda inanilmaz bilgiler ortaya koydu. Rapora göre, Dünya'dan 4.3 isik yili uzakliktaki Alpha Centauri yildiz sisteminde yasayan uzaylilarin konustugu dil çok ilginç bir özellige sahip. Uzaylilar Türkçe konusuyormus.!! Hürriyet Haberi Ekleyen: Ali Dursun Bu haber 1636 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||