24 Kasym 2010, 23:19
YALOVA'DA KADINA KARŞI ŞİDDET KONUSU TARTIŞILDI
YALOVA'DA KADINA KARŞI ŞİDDET KONUSU TARTIŞILDI
KADINA KARSI SIDDET KONUSU ELE ALINDI Yerel Gündem 21 meclis baskani Nurten Anil, Siyaset Gurubu arkadaslariyla birlikte, her tür siddete karsi durulmasi hakkinda toplumsal bilinci yükseltebilmek amaciyla, bir etkinlik düzenledi. Bu etkinlige katilan konuklarin yaptigi açiklamalari dikkatle dinleyen izleyici kadinlar “keske bu konularin bilimsel yanini, siddete ugrayan bizler degil de, siddeti bir baski ya da hakim olma araci olarak kullanan, erkekler izleseydi“ dediler. Kadina karsi siddet hakkinda, toplumsal bilinci yükseltme paneline katilan 4 konusmaci vardi. Asik suratli ve soguk bir konuyu, biraz daha eglenceli dille ele aldilar. Panelist Sosyal Hizmetler Uzmani Fatma Günes, Uzman Psikolog Nihan Didem Aslan, Emniyet Genel Müdür Yardimcisi Filiz Kaya, Avukat Ayse Aydemir, 25 Kasim 2010 tarihli “Kadina Karsi Siddet konusunda, kadinlari bilgilendirme günü“ vesilesiyle, kendi alanlarinda, bu önemli baslik hakkinda, su bilgileri verdiler; Sosyal Hizmetler Uzmani Fatma Günes: “Hiç kimse, siddeti hak etmez, kadin, erkek ya da çocuk olsun, bir insanin baska bir canliya, hayvana bile asla siddet uygulama hakki-yetkisi yoktur. Siddeti bir baski ya da egitim araci olarak kullanmak çok yanlistir. Kadina siddet, aile içi siddetlerden birisidir. Aile içi siddete ugrayan her vatandasimiz, yasalara, mahkemelere siginma hakkina sahiptir. Siddete ugradigini iddia eden birisi, derhal emniyetten, adliyelerden ve devletimizden yardim istemelidir. Devletimiz ve yasalarimiz, hem o siddete ugrayana sahip çikar, hem siddet uygulayana, özellikle aile içi siddet nedeniyle daha agir cezalar veriyor. Siddete ugrayan tüm kadinlar, devletten yardim istemeyi, hukuk yollarini kullanmayi mutlaka bilmelidir. Çünkü kadin ve erkek esittir, esitlik ve özgürlük, hepimizin anayasal ve toplumsal ortak degeridir “ dedi. Uzman Psikolog Nihan Didem Aslan; Bütün canlilar ve kadinlar hepimiz çok özeliz ve çok degerliyiz. Bir erkegin, bir kadina ya da aile içinden birine siddet uygulamasi, o magdurun kendini çok degersiz hissetmesine sebep olmaktadir. Birine siddet uygulamak da o kisinin kendini degersiz hissetmesine sebep olmak da suçtur. Insana siddet, sadece, güç ve sopa-araç kullanilarak darp edilmekten ibaret degildir. Kötü söz, küfür, hakaret, sesin yükseltilerek kullanilmasi, begenmeme, baskasiyla kiyaslanma, fiziki özelliklerin yerilmesi, akli melekelerle alaycilik gibi pek çok alanda yapilan baski ve yaralayici davranis ve sözler de siddettir. Ispatlandiginda, hepsi de hukuken cezalandiriliyor. Her kadin, kendisinin çok degerli oldugunu bilmesi, siddeti, darbi ya da hakareti hak etmedigini bilmesi ve haksizliga ugradigini hissettiginde, bunun yargi ve emniyet yollariyla takipini saglamasi gerekir. Eger o siddet konusu hukuka suç unsuru da tasiyorsa, mutlaka cezalandirildigini göreceksiniz. Davranisinin cezalandigini bilen bir kisi, o eylemi ya da sözü bir daha tekrarlamayacaktir. Eger bu kararliligi bu tavri siz kadinlar koymazsaniz, sizi yargi nasil korusun ki? Çekinmeyiniz ve haksizliga ugradiginizi mutlaka yargiya tasiyiniz. Darba siddete ugrayan kadin bunu dile getirmekten çok çekiniyor. Oysa o suç olan eylemi yapan utanmalidir. Siddeti bir kez yapan ve bu konuda cezalanmayan kisi, ayni suç olan eylemi ve davranisi daha da artirarak mutlaka sürdürecektir. Çünkü ailesinde, yetisme çaginda, siddetle tanisan kisi, ayni davranisi normal zannederek, kendi kurdugu iliskilere ya da evlendigi kisilere de uyguluyor. Siddet mutlaka cezalandiriliyor. Bir kez dahi siddet kullanilsa, bu cezalandirilmazsa, göreceksiniz o davranis hep tekrarlanacaktir “ dedi. Yalova Emniyet Müdür Yardimcisi Filiz Kaya; “Her tür suç, emniyete tasindiginda, ihbar edildiginde, mutlaka derhal el koyulmaktadir. Suçun küçügü ya da büyügü olmaz. Sözlü, eylemli ya da yazili her tür siddet, ispatlandigi sürece, emniyete tasinirsa, bizler derhal, taraflarin bildirimlerini, yazili tutanaga bagliyoruz ve görevli savciliga hemen ulastiriyoruz. Suçun adini, iddianamesini ve yargilanmasini, savcilik düzenliyor. Mahkemesine karar verilirse de mahkemeler suç olup olmadigina ve suç varsa ne kadar ceza alinacagina karara bagliyor. Tek sorun, maruz kalinan siddetin ispatlanmasindadir. Sokakta aile disindaki siddet ile aile içindeki siddet farkli düzenlenmistir. 4320 sayili Aile içi siddeti düzenleyen kanun, aile içinde islenen siddete verilen cezayi, sokaktaki yabancilarin isledigi siddete göre daha da agir ceza vermektedir. Siddetin agirligina hafifligine bakilmamaktadir. Her tür siddet, emniyette, taraflar ve varsa taniklari dinlenerek, beyan kayitlari, adliye savciliklarina aktariliyor. Kadina siddet, aile içinden gelmisse, bu mutlaka istatistik kayitlarina, 4320 sayili yasaya mahsus suç olarak islenmis olsa, bu konuda elimizde daha saglam veriler olacaktir. Siddete ugrayani, emniyet, derhal muhafaza altina alip, hastaneye ya da korunma saglayan sosyal hizmet birimlerine teslim ediyoruz. Suç isleyeni de önce nezarete alip sonra adliyeye teslim ediyoruz. O asamadan sonra, bizlerin görevi bitmektedir. Ancak, kadinlarin siddete ugradigi baslik ( ekonomik, psikolojik, toplumsal ve cinsel siddet ) olarak baslica 4 konu halinde ele alinmali. Hepsini ispat mümkün olmuyor. Asil zorluk ve sikinti, kadinin ugradigi siddetin ispati asamasinda yasaniyor. Aile içi siddet ve kadina siddet konularinda, yeni ek düzenlemelere ihtiyaç oldugunu düsünüyorum“ dedi. Avukat Ayse Aydemir; Hukuk kurallarinin yerlesmedigi dönemlerde, kadin, toplumlarda “mübadele araci olarak“ kullanilmistir. Insanlik tarihinin ve toplumlarin devami açisindan, sosyolojik devamin asil kaynagi oldugu nedeniyle, yönetici olarak da uzun yillar görev almistir. Çünkü kadin olmazsa, tarih ve toplumlarin devami saglanamiyordu. Üretim ve güç araçlarini ele geçiren erkekler, zamanla, kadini yönetmeye baslamistir. Dinler ve hukuk kurallari yoluyla, miras aktarimini saglamlastirmak ve malin “babadan olacak çocuklara kalmasi“ gerekçesiyle, evlilik kurumlari gelistirilmistir. Önce avcilik yoluyla, eve besin kaynagi getirmekle görevlenen baba, ona çocuk yapan kadinin evde adami beklerken baskasindan çocuk yapmamasi ve nesillerin karismasini önlemek için, kadina baski araci olarak, siddet kullanmistir. Hukukun gelismedigi toplumlarda, binlerce yil, baski ve siddetle evde tutulan kadina, genetik zincir yoluyla, siddet “ögretilmis bir çaresizlik olarak“ kabul ettirilmistir. Ama hukukla tanisan medeni toplumlar, her tür siddeti ret etmis ve siddet uygulayanlarin cezalandirilmasi yoluna gitmistir. Siddeti kaniksama ve ögrenmenin ilk yolu, insandan en zayif olan hayvanlarla ve çocuklarla daha sonra da kadinlara uygulanarak ögreniliyor. Medeni toplumlar, siddetin her türünü cezalandirmak için, hayvana, çocuga ve kadina uygulanan tüm siddetleri cezaya baglamistir. Toplumdan topluma, nesilden nesile, siddet aktariminin engellenmesini istiyorsak, dogaya, hayvana, çocuklara ve insana uygulanan tüm siddet usullerini yok etmeliyiz. Siddet suçunu isleyenlerin cezalandirilmasini saglamaliyiz. Siddete, toplumun her katmanindaki kadinlar ugrayabiliyor. Kirsal veya kentsel, egitimli ya da egitimsiz, kazanci olan ya da olmayan her kadin büyük bir ihtimalle siddete ugruyor. Asil suçlu ve utanmasi gereken, siddeti uygulayan oldugu halde, nedense kadinlar, ugradiklari siddeti, gizleme yolunu seçiyorlar. “kadinligimiz sorgulanir ya da bana siddet için baskalari da cesaretlenir endisesi“ yüzünden, kadina ve aile içinde uygulanan gerçek siddetin, elimizde saglikli verileri yoktur. Siddete göz yummayalim. Siddeti örten ya da kendi yasaminda siddet egilimi olan adamlarin partisine oy vermeyelim. Daha çok kadinin meclise gönderilmesini ve kadin haklarini yükselten, siddeti önleyecek çok saglam ve sürdürülebilir yeni yasalarin çikmasini, biz kadinlar saglayalim. Hukuk kurallarini yazan da yine çogunlukla erkekler oluyor. Siddetin cezalanmasini istedigimizde karsimiza ya aile kavramini ya ekonomik çaresizligi dayatiyorlar. Kiz çocuklarimizi mutlaka egitelim onlarin meslek sahibi olmasini saglayalim. Erkek çocuklarimiza mutlaka “kadin-erkek esitligi“ kavramini ögretelim. Aile içinde, asla siddeti barindirmayalim. Özgürlük ve esitlik kavramlarinin, her insanin en temel insan haklari oldugunu, topluma ve çocuklarimiza sabirla ögretelim. Medeniyet ve hukuk, medeni insanlarin omuzlarinda yükseliyor. Medeniyete ve hukuka sahip çikalim. Hukuka saygi bilincini toplumda yükseltelim. Bu konularda, el ele verelim, ilerideki günlerde daha genisletilmis toplantilar yapalim, kadina siddeti en bastan nasil önleyebiliriz konusunu isleyelim, bir birimize sahip çikalim“ dedi. YG-21 Siyaset gurubu baskani Nurten Anil, bu panelin bitisinden sonra “etkinlige katilan konusmacilara ve tüm izleyicilere çok tesekkür ediyorum, ilgi ve katilimlar yüksek olursa, ileride kadin erkek daha çok izleyicilerle birlikte daha büyük salonlarda kadina karsi siddet ve aile içi siddetin önlenmesi, toplumsal bilincin bu konudaki duyarliligini ve bilincini yükseltici amaçli pek çok paneller düzenlemeye haziriz, bu toplantiya, tüm partilileri davet ettikse de bu gün sadece MHP ve CHP kadin temsilcileri katilmistir, bu katilimi daha da çogaltmaliyiz, kadina siddeti önleyecek yeni ek yasa tasarilari üretmeliyiz ve tüm partilerin programina almalarini saglamaliyiz, meclise daha çok kadin temsilciler yollamaliyiz “ dedi. Av.Ayse Aydemir
Haberi Ekleyen: Ali Dursun
Bu haber 924 defa okunmuştur.
Paylaş
|
GÖRELE ' DE HAVA DURUMU
RÖPORTAJ
Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi
|