ZEKAT - MAHMUT TOPTAS
Zekatin kelime manasi: Artmak ve temizlemektir.
Verenin mali artar ve temizlenir. Gül cömertçe koku vermeseydi, neslini devam ettiremez, artamazdi.
Insanlar bahçelerinin süsü yapmazlardi.
Çiçek ariya askla bal vermeseydi, çiçek döllenemez ve neslini devam ettiremezdi.
Anne kendi özünü bembeyaz süte dönüstürüp, yavrusuna vermeseydi çogalamazdi.
Erik agaci hos kokulu çiçegini ve meyvesini vermeseydi, ocakta yanarak bir anda tükenirdi.
Çiçekler güzel koku, günes isi ve isik verirken yüzleri gülüyor, veremediklerinde kararip kaliyorlar.
Kararmamak, kurumamak, tükenmemek için vermek, ilmimizden, sevgimizden, tecrübelerimizden, canimizin yongasi malimizdan ve canimizdan vermek.
Sonbaharda can verip, agaç yapraklarini kendine kefen yapan bir çiçek, baharda binlerce çiçek oluyor. Bir ölüp bin dirilme vardir can vermede..
Elimiz dilimize, dilimiz midemize, midemiz tirnagimiza, tirnagimiz saçimiza, saçimiz kemigimize, kemigimiz iligimize, iligimiz beynimize, sinirlerimize hasili her hücremiz digerine bir seyler veriyor. Vermekle varligini devam ettiriyor.
Peygamber efendimiz: “Müminler sevgide, sefkatte, merhamette tek vücud gibidirler, O vücuddan bir parça hastalandiginda digerleri ona yardima kosarlar atesine ve uykusuzluguna katilirlar" buyurmus. (Buhari, Sahih, K Edeb Bab 27 Hadis no 5665)
Ayaktaki bir agri, gözümüzü rahatsiz ediyor. Onun için bütün vücud rahat edebilmek için ayagin yardimina kosuyor; oraya yardim gönderiyor; atesini ve acisini paylasiyor.
Bu paylasma, o parçalarin rahati içindir. Aslinda veren kendisi için vermektedir.
Eczaciya para veren, karsiliginda ilaç almakta ve onunla damar sertligini yumusatmaya çalismaktadir.
Zekat veya sadaka veren de karsiligini, bu dünyada iken de almaktadir.
Peygamber efendimize gelerek kalbinin katiligindan sikayet eden birisine Efendimiz: “Yetimin basini oksa, fakirin karnini doyur" buyurmus. (Mecmeuzzevaid, ve menbeul fevaid 8/160) Demek ki, verislerimiz karsiliksiz degilmis. Karsiliksiz veren yalniz ve yalniz Allah (cc) dir.
Sevinmek, mutlu olmak, tatmin olmak vermenin karsiliginda alinanlardir.
Onun için verdiginiz seyler karsiliginda, alan kisiyi minnet altinda tutarak eziyet etmeyin.
Eczaciya para verip ilaç aldiginizda nasil ki onun basina kakamiyor, minnet altinda tutamiyorsunuz, muhtaç insana verdiginizde de karsiligini aliyorsunuz ve minnet altinda tutamazsiniz.
Rabbimiz, “Ey iman edenler, sadakalarinizi basa kakmakla ve eziyet etmekle bosa çikarmayin" buyurmustur. (Bakara süresi ayet 264)
Aslinda verirken, kendi malimizdan vermiyoruz ya “Elim, ayagim, gözüm, kalbim” diyerek mülkiyet iddiasinda bulundugumuz seylere bile tam hakim degiliz.
Istegimizin disinda ihtiyarliyor ve saçlarimiz agariyor. Eger ben bunlara tam sahip olsaydim, agarmasini ve ihtiyarlamasini istemezdim. Bütün bunlar baska birinin mülkiyetine isaret eden mühürlerdir.
Elime, beynime tam sahip olamayinca, onlarla elde ettigim mallara nasil tam sahibim diyebilirim?
Onun için Rabbimiz, Müminleri tarif ederken “Kendilerine verdigimiz rizikdan verirler" buyurmus. (Bakara süresi ayet 3)
Yani bizim elimizdeki mallarin da Rabbimiz tarafindan verildigini ve onlardan dagitmamiz gerektigini haber vermistir.
O Allah ki, çamuru bugdaya çeviriyor. Kara topraga binlerce renk veriyor. Tabiati rengarenk çiçeklerle süslüyor. Sevgili hanimina bir demet çiçek veren insan, Allah'in bir kuluna veriyor. Böylece dünyada saadeti ahirette cenneti elde ediyor.
“Namaz kilin zekati verin" (Bakara süresi ayet 43) ayetiyle Rabbimiz, Allah hakkiyla kul hakkini ard arda getirmis.
"Zekat verin" emriyle hepimizin zengin olmak için çalismamiza ve zekat vermemize isaret etmistir.
Kur'an ve Sünnet’ten hüküm çikartan Islâm Hukukçulari, yüzde iki buçuktan yüzde yirmiye (% 2.5 dan % 20) kadar zekati degisen mallari, toplanma usullerini, verilecek yerlerini tespit etmislerdir.
Zekat, Islâm’in bes esasindan biri kabul edilmekle, öncelikle ibadettir. Namaz bedenle yapilan ibadetse zekat malla yapilan ibadettir.
Zekat, put olmaya baslayan, Hakk’a giden yolu kapatan malinin, putlugunu yikmaktir. Hakla kendi arasina perde olan ve halkin kendisine ulasmasini, kendisinin onlarin yanina varmasini engelleyen, kara perdeyi yirtmaktir.
Devlet millet isbirliginin en güzel örnegidir zekat.
Islâm hukukçulari zekati verilecek mallari: Açik mallar, gizli mallar diye ikiye ayirmis.
Açik mallarin (Zirai mahsuller ve hayvanlar) zekatinin devlete verilmesini, gizli mallarin (nakit paralar, ticaret mallari ve üretim mallarini) ise, sahipleri tarafindan Zekat almaya layik kisilere verilmesini kararlastirmistir.
Böylece halkin ulasamadigi ihtiyaç sahiplerine devlet ulasacak, devletin ulasamadigi ihtiyaç sahiplerine halk ulasacak.
Kisi en yakin akrabasindan baslayarak, en yakin komsusundan dalga dalga dünyanin en uzak yerindeki Müslümana kadar yardim elini uzatacak.
Hem ibadet, hem vergi olan zekat dünyadaki bütün vergi kanunlarindan ayri özelliklere sahiptir.
Öncelikle emri veren Allah'dir insan degil.
Zekat vergisine inanmak, kisiyi Mü'min yapar. Inkar etmek, kafir yapar.
Insanlarin koydugu vergi kanunlarinin açigini bulup, oradan vergi kaçiran insanlarin, hiçbir sorumluluk hissetmedigini görmekteyiz. Çünkü o onun için iman degildir. Vergi kaçirani kontrol etmek üzere gönderilen de insan oldugundan milyonluk rüsvet iddialari ortaya çikmakta.
Islâm Dini, kisiyi egitim yoluyla iyice yetistirdikten sonra, ona öylesine güveniyor ki; gizli mallarinin zekatini (vergisini) vermeyi ona birakiyor.
Bu gün Islâm’in aslini degil de ismini ve resmini bilen ve ona asik olan Müslümanlarimiz hala zekatlarini vermektedirler.
https://www.facebook.com/mahmut.toptas.90
Hayirli Ramazanlar
HASAN GÖKTAS
GSM: +905414662890
http://www.facebook.com/GoktasHasan
http://www.elektraotel.com
Bu yazı 1257 defa okunmuştur.