Sevgi Dündar
Tezgâhlara Düşenler Meydan Dayağı Gibi...
04 Mayys 2013, 14:52
sevgi.dilayla@hotmail.com
Neler oluyor böyle? Kara mizahin en sasali tarihi yazilirken ülkemde hala birilerinin “iyi seyler oluyor” diyebilmesi ne garip… Her türlü kelime ve anlam kargasasinin yasandigi, her gün yeni bir olumsuzluga imzalarin atildigi su günlerde hala iktidarin iyimser oyunlar sergilemesine göz yumanlarin edinimleri ne? Tezgâhlara düsenler neler peki? Alanlari daraltmaya çalisarak siralamaya kalkarsak bile epey vaktimizi alacak bu, biliyorum. Öncelikle 1 Mayis gerçegi. Nedir meydan? Meydan; özgürlüktür, özgürdür, meydan; demokrasidir, demokratiktir, açikliktir meydan, netliktir, seffafliktir. Atilan her adimin herkes tarafindan görülmesidir. O nedenler meydanlara erler, yigitler çikmistir bu ülkenin tarihinde her vakit. Halaylarin çekildigi, oyunlarin oynandigi, demokratik bir ülkede onaylamadigin seylerin protestosunun yapildigi, pankartlarin açildigi, sloganlarin atildigi yerlerdir meydanlar. Peki, neden bu protestolardan, pankartlardan, sloganlardan korkarlar kapi arkasindakiler… 17 yasindaki bir genç kizin gözüyle bakamasa bile onu dinleme büyüklügünü neden gösteremez koca devlet. 17 yasinda bir genç kiz… Elbette bunun üzerinden yürümek gerekmez 1 Mayis 2013 olaylarinin üzerine ama olayin en dramatik sahneleri bunlardir. Insanin kanini donduran sahnelerdir bunlar, insani çileden çikaran sahneler. Hani bu vatan anaysa devlet de babaydi. Bir babanin yapacagi is midir 17 yasindaki bir çocugu militan ilan etmek, terörist ilan etmek. Bu ülke TERÖRIST’in ne demek oldugunu iyi biliyor çünkü yillardir sehit vermekte bu ugurda. EY! BABALARIN BABASI, DEVLET BABA, sen 17 yasindaki bir çocuga terörist dersen senin babaligindan süphe duymaz mi bu millet. Hos, anayi satisa çikaran bir babanin da karakterini sorgulamak gerek. Sadece kisilik bozuklugu demek yeterli sanirim. Kalkmislar bir de “orantili güç kullanildi” demezler mi…bu nasil bir piskinliktir Allah askina. Dünya milleti kinadi, benim 1 Mayis gerçegini sündürmemin de bir anlami olmasa gerek. Barikatlarin iki yaninda da vardir yüreklerine dank edecek… Vicdan meselesi bu, illa ki bir noktada açik verecek. Gelelim çözüm sürecinin geldigi noktaya. Memnun muyuz acaba bu durumdan. Kim istemez barisi, kim istemez halklarin ve haklarin özgürlügünü, kim istemez uzlasmayi. Madem gelinecek olan son nokta buydu, bu nokta yeni mi kesfedildi, üç gün önce, üç yil önce degisik olan durum neydi. Hala seffaf olmayan noktalar, Imrali süreçlerinin kapali kapilar ardinda gerçeklesmesi, halkin bu konuda hala yeterli sekilde aydinlatilmamasinin altinda yatan gerçek sebep nedir? Yine meydan korkusuyla olmasin. Bir isyanin, yeni bir 12 Eylül öncesinin çagrilabilir olmasi olmasin sakin. Haklarin ve halklarin özgür birakilmasini yillardir istiyor ve yaziyoruz ama Apo’nun serbestligi, ülke bütünlügünün bölünürlügü tarihe beyaz sayfalarda geçmeyecektir, bunu da biliyoruz. Türkiyeli olmayi kabullenemeyenlerin bütünlükten söz etmesi, baristan söz etmesi ne kadar mümkün geliyor size de. Bu ülkenin insanlari neden pkk nin neler istedigini bütün netligiyle bilmiyor, neden her gün yeni bir tas düsüyor eteklerden. Bu neden bu kadar anormal geliyor ki insanlara. Nasil pkk bana vatan haini gözüyle bakiyorsa, benim de Öcalan’a o gözle bakiyor olmamdan dogal ne olabilir ki. Anayasa için onunla yapilan pazarliklarin benim gözümdeki hükmü ne olabilir ki. Benim aklim yok mu, vicdanim yok mu ki bu topraklarda yasayan etnik halklarin haklarini kendilerine teslim edemiyorum. Haklarini diyoruz farkindaysaniz, topraklarini demiyoruz. Çünkü bu topraklar hepimizin ve burasi da TÜRKIYE. Burada yasayan her insan da Türkiyeli. Beni kökeni, konustugu dili ve inanci baglamaz. Herkes kendi dilinde ve dininde israr edebilir benim ettigim kadar ama meseleyi daha farkli çatilar altina tasimak bu ülkeyi enikonu böldürür. Hani çözüm süreciydi, hani baristi, birlikti, bütünlüktü hani. Hani ne sizden, ne de bizdendi artik. Pazarliklar disarida yapiliyor, içeride halkin basi eziliyor. 90 yillik T:C nin kime ne zarari dokundu ki bu güne kadar. T.C nedir, TÜRKIYE CUMHURIYETI degil midir? Ee! Sizler nerelisiniz, nerede yasiyorsunuz, Türkiye de degil mi? Yapmayin Allah askina. Kavram kargasasindan bogulacaksiniz, artik yeter. Içimden kusmak geliyor. Bakin, hiç Kürt kelimesi geçirmedim yazimin içinde. Çünkü benim sahip oldugum fakat kendilerinin olmadiklarini düsündükleri her türlü hakka sahip olmalari temennimdir ve bu kavgayi vermelerini her zaman hakli buldum. Onlarla beraber hak savundum. Anlattim, yazdim, okudum, onayladim. Bu mesele türk-kürt meselesinin çok farkli bir yerinde duruyor. Ana diliyle egitim almak isteyen alsin, vergisini ödemek isteyen ödesin, muayene olmak isteyen olsun, savunulmak isteyen savunulsun, türküm demek istemeyen demesin, andimizi okumasin ama Türkiye cumhuriyeti topraklarinda yasadigini da unutmasin lütfen. Ben de bir lazim, çerkezim, ermeniyim, rumum. Peki, o zaman bölelim Türkiye’yi. Burasi kürdistan, burasi ermenistan, burasi lazistan, burasi çerkezistan gibi mi yapalim. Iyi, yapalim. Bundan daha iyi olacagini mi düsünüyorsunuz. Bakin Türkiyede ki Türklerin de hak savasi, özgürlük savasi, demokrasi savasi var. Bu savas sadece size ait degil. Sorun etnik kökeni türk olanlarsa onlarin da sizin gibi savaslari var. Neden mi, adlariyla anilan topraklarda kimlikleriyle anilamiyor artik insanlar. Konusmaktan korkar, yürümekten çekinir oldular. Söylemeyen dillerin suskunlugu çig gibi büyüdü. Özgürlük isteyen bir tek sizler degilsiniz bu ülkede. Yani yalniz degilsiniz demeye getiriyorum. Herkesin bir özgürlük savasi, demokrasi savasi oldugunu söylüyorum. Neyse. Ben adima yillardir arkadas edindigim, ayni yemegi, ayni mesaiyi, ayni yatagi paylastigim insanlara kirginim. Kirginim da nasil kirilacaksin ki azizim. Bana yenge diyeni var, abla diyeni var, teyze diyeni var, dostum diyeni var. Hadi buyur buradan yak. Iki ucu boklu degnek. Mesela ben yegenimi görmeye, bes vakit yanimdaki dostuma selam vermeye nereye gidecegim? Vay benim ülkem. Ne belali basin, ne karisik asin var. Allah sana selamet versin. Meclisin haline bakiyorsun içler acisi. Beni temsil eden vekilleri gördükçe hangi kanada olursa olsun insanin verdigi oya lanet edesi geliyor. Ulan biz sizi oralarda birbirinize birilerini peskes çekin diye mi seçtik, egolarinizi bileyin diye mi tasidik oralara. Allah sizi de bildigi gibi yapsin emi. Milletin vekili olmak demek bir digerinin vekilliginde temsil ettigi seçmene ana avrat küfretmek mi. Sen oraya çikinca beni temsil ettigini nasil unutursun, ya sen bunlara nasil prim verirsin. Mesele vekil olmak ya da olmamak degil efendiler, adam olmak ya da olamamak. Ama suç sizde degil ki, sizleri oraya tasiyan bu cahil ellerde. Aklinizi basiniza alma zamani gelmedi mi. Bütün dünya agzini birakip baska taraflariyla gülüyor artik bize. Akil adamlari devreye soktunuz, milleti birbirine kattiniz. Bizim onlar kadar aklimiz yok muydu da saldiniz bu insanlari üzerimize. Sizin sözünüzün geçmedigi yerlere mi ulassin istediniz yoksa bu akillilar. Ne diyeyim ben size. Demirtas, ajitasyon yapip tansiyonu yükseltmeye gerek yok. Bu ülke yillardir zaten ayni ajitasyonun içinde. Oralarda nöbet tutanlar bu ülkenin çocuklari. Elbette ki kimsenin savas istedigi yok ama taleplerin de bir ucu olmali, bir tarafindan tutulmali. Açik ve net bir sekilde sudur, denmeli. Su olursa böyle olur, olmazsa budur denmeli. Her gün bir taleple çikilmamali, halkin akli karistirilmamali, tepkisi ya da begenisi her gün bölünmemeli ve insanlar yorulmamali artik. Biz çok yorulduk ey karar merkezleri. Hani bizi bir bok yerine koymuyorsunuz ya iste o sizi de pisletecek yakinda. Siyasette her sey mübahtir belki ama inanin bunun bile bir siniri vardir. Her güzel olusum netlikten ve dogrudan geçer. Iktidar yalakaligina soyunmanin bir getirisi yok. Kendi ulusal gücüne, milli iradesine güvenmeyen bir halkin üzerinde oynanan dis güçlerin oyunlarini gördük biz. Fazla uzaga degil, Akçakale sinir kapisina bakmak bile yeterli. Hayirdir. Yoksa kandilli kapisi kapanip Akçakale kapisi mi açiliyor. Bütün bunlar olurken baska neler oluyor. Avrolar, dolarlar havada uçusuyor. Gökten para yagiyor memleketin üzerine. Türkiye tarihinin en büyük ihalesine imza atti bile. 7650 hektarlik alanin % 90 inin orman oldugu söyleniyor hem de Istanbul ‘un merkezinde. Ne güzel degil mi. Sinop da peskes çekildi nükleer santrale. Arkadaslarin babalarinin çiftligi ya burasi. Ati alan Üsküdar’i mi geçer artik bilinmez. Ama bizim dünya gözüyle sirat köprüsünden geçtigimiz kesin. Ha! Küçük gibi duran meselelere deginmiyorum bile. Yok efendim yargi elden gitmis, yok efendim basin özgürlügü yokmus, yok efendim Ergenekoncusu, balyozcusu, isçi yürüyüsleri, ögrenci eylemleri, hesler, grevler gibi gibi. 3 çocuk demis 5 e çikmis, milletin yatak odalari gündeme tasinir olmus, giyim kusamlara müdahaleler oluyormus, milli içkiler degisiyor, içme yasaklari geliyormus, beraberinde andiklari sekli ile özgürlük dibine vurmusken özel hayatlar bile cendere altina alinmis, din üzerinden siyaset almis yürümüs falan filan. Bunlar biraz da psikolojik iç savas bana göre. Bu tür manevi degerlerle oynamak iyi bir psikolojik baski olusturmakta… Nereden çiktik yola. 1 Mayis’in ardindan ve dünden bugüne tezgâhlara düsenler. Bitmeden yetisin derim ben. Herkes bir seylerden nasibini aliyor bu ülkede nasilsa. Kimi pastalardan payini, kimi sus payini, kimi orantisiz güçlerden payini… Tazyikli su ve biber gazi yemek istemiyorsaniz safinizi seçin, bal yalamak istiyorsaniz da safinizi seçiniz. Türkiye de artik böyle bir gerçek var. Jeep’e binenlerin % 80 i muhafazakâr. Arkanizdan Atatürk resimlerini indiriniz, milli bayramlarda bayrak asmayiniz, istiklal marsini okumayiniz, hakkinizi aramayiniz, konusmayiniz ama susmayiniz da. Susmanin suç oldugu bir zamanin gelecegini unutmayiniz. Iktidari pohpohlayiniz. Göt öpünüz mesela, saginizda solunuzda iktidara yakin kim varsa. Aksamlari sokaga çikmayiniz, çikip da hele hele içkili bir yere girmeyiniz. Çocuklarinizi üniversitelere göndermeyiniz, hatta ve hatta liselere de. Allah muhafaza militan olup çikarlar sonra. Siz TV de diziler de izlemeyiniz. Müge Anli izleyiniz, bugün ne giysem izleyiniz, ulusa seslenisi izleyiniz, arada sesini açiniz TV nin ki duysunlar sizin nelerle mesgul oldugunuzu. Bankalardan kredi çekiniz, gidiniz devre mülk tatil yapiniz. Bir önerim bile olacak size yer olarak. Capris Otel. Sektör oldukça büyüdü, biliyorsunuz. Gidiniz bol bol alisveris yapiniz, avm lerden çikmayiniz, kredi kartlarindan geçiniz. Bir ay boyunca ödemeye ugrasiniz ki basinizi kaldirip neler oluyor diye etrafa bakmaya firsatiniz olmasin. Hem bunlar sizin isiniz degil ki. Sizin yerinize bi güzel düsünenler, düzüsenler, düs kuranlar var. Insanin kendi memleketine, hele hele üzerinde yasiyorken kendi memleketine özlem duymasi da bir baska oluyor beeee… “Memleketim, memleketim, memleketim, ne kasketim kaldi senin ora isi ne yollarini tasimis ayakkabim, son mintanin da sirtimda paralandi çoktan, Sile bezindendi. Sen simdi yalniz saçimin akinda, enfarktinda yüregimin, alnimin çizgilerindesin memleketim, memleketim, memleketim...”
Bu yazı 1691 defa okunmuştur.
Paylaş
|
GÖRELE ' DE HAVA DURUMU
RÖPORTAJ
Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi
|