TAVSAN AÇLIGI - Ulas Karakaya yazdi
Bir kaç gün boyunca, sadece tavsan eti ya da benzeri av hayvanlari ile beslenildiginde ilginç bir hastalik ortaya çikar. Bu hastalik sürecinde insan ne yerse yesin tokluk hissetmez. Artik o haz yoktur; tokluk hissi tamamiyla ortadan kalkmistir. Bas agrisi ve ishal ile kendini gösteren hastalik tedavi edilmez ise öldürücüdür.
Iste tokluk hissini tamamiyla ortadan kaldiran bu oldukça sasirtici biyolojik duruma tavsan açligi denir.
Kapitalizm, insanoglunu insanliktan çikarir. Para kazanmaya ve digerlerinin üzerine basmaya iter; buna zorlar.Altta kalanlarin cani çiksin misali hayatta kalmak için digerlerinin üzerine basman gerekir.
Ya sisteme direnirsin ya da çarka kendini birakirsin.
Günümüz insani için çarka kendini birakmak kolay olan ve tercih edilendir...Artik ya ezecek ya da ezilecektir.
Sisteme giriyorsa para kazanmanin kolay yollarini bulmak ve ögrenmek zorundadir.
Özalli yillar ve takip eden iktidarlar bu vahsilesmeyi ve insanliktan çikisi anlatan binlerce örnek ile doludur. Rüsvet,hayali ihracat, naylon fatura,batan bankalar,yolsuzluk ve doymak bilmeyen tavsan açligina yakalanmis ortadiregin üzerinden geçinen kodaman asalaklar.
Ortadirek için ise yol gösteren sifreli mesaj hazirdir.
''Benim memurum isini bilir.''
Sistemde buldugu gedikten ilerleyen asalak kazanmaya basladikça açlik hissi artar.Insanlari sömürmenin farkli yollarini arar. Hedefe giden binbir çesit yol bulur. Daha fazlasini ve hep daha fazlasini ister.Çünkü tokluk hissi sadece para ile beslendigi için ortadan kalkmistir. Daha lüks arabalara binmek ister. Bir tane araba yetmez ikinciyi alir. Oturdugu ev artik onun sisen karni için küçüktür. Önce deniz manzarali bir eve tasinir.Sonra villaya o da yetmez yaliya. Ama mutluluk hissi yoktur tamamiyla ortadan kalkmistir.
Ali Agaogullari, Mehmet Cengizler iste bu sistemin yarattigi canavarlardir...Tiksirincaya kadar yerler.Ama yinede doymak bilmezler.
Isin garibi toplum en çok saygiyi bu tiplere gösterir. Erdem siralamasinda onurlu yasayan ve mücadele eden insanlar ötelenmistir. Yoksul halkin refahi ve esit bir yasam için mücadele eden insanlar anarsist damgasi ile yillarini cezaevinde çürütürken orta ve yoksul sinif için hayatlarini feda eden bu insanlarin mücadelesinin hiçbir anlami ve önemi yoktur.Çünkü bu asalaklara hizmet eden ve sistemin bekçiligini yapan yiginlar için kodamanlardan gelebilecek bahsisler ve aferinler daha önemlidir.
Bakiniz üniversitelerde devrimci demokrat ögrencilere saldiran asgari ücretli güvenlikçilere. Hepsi kredi borçlusu ama sisteme sadik bir köledir.
Dostoyevski'nin hikayesindeki gibi. Dostoyevski hapishanede sürekli tekmelenen, dövülen ve horlanan köpegin yanina egilip basini sevmeye kalkar. Hayatinda sevgi görmemis hayvan aglayan gözler ile Dostoyevskiye bakar ve onun yanindan bagirarak kaçar ve ne zaman köpek Dostoyevskiyle karsilassa kaçmaya baslar. Ama ne zaman bir mahkum tekme atacak olsa yavasça yanasir ve kiçini döner.
Tecavüzcüsüne asik olmaktir bu. Stockholm sendromudur. Ali Agaogluna asiktir. Onun .... koyacagini söyleyen Mehmet Cengiz'e büyük saygi duyar ve kiçini döner. Böylece mutlulugunu ve sadakatini perçinler. Köpeklesir...
Tavsan Açligi aslinda kapitalizmin insan üzerine yansimasidir.
Kapi disina birakilan anahtarlar içeri alindigi tarih komsulugun ve paylasimin bittigi tarihtir. Insanlar içe kapandi. Açliga teslim oldular. Kapilari kilitlemek yetmiyordu. Kilitlerin üstüne sürgüler,sürgülerin üstüne zincirler,zincirlerin üzerine delikler konuldu. Yetmedi kapilar çeliklesti. Çeliklestikçe yürekler katilasti.Dis cepheler kaplandikça hizla yasamdan ve insanliktan izole olundu. Evler yasam alanindan ziyade çelik kasalara benziyordu. Sifresini girip kasasini açan insan her yere konan ve hayatlarimizi gözetleyen kameralarin kendini ve paralarini koruyacagindan emin degildi. Para vardi ama tavsan açligi ile tavsan korkusunu bir arada yasiyordu.
Çevrenize söyle bir bakin
Mola istasyonlarinda ki saticilarin yüzleri gibi anlamsiz, samimiyetsiz ve her an bizi kandiracakmis gibi soguk bakan yüzlerce surat göreceksiniz.
Oysa içimiz çok acikmisti insan suratlara...
Tolstoy'un hikayesi insanoglunun hirsinin ve tavsan açliginin son raddesini anlatiyor.
Ilginç bir arazi satim yöntemi var o dönem. Yediemine yatirilan cüzzi bir parayla hakemler esliginde araziye gidiliyor. Aliciya dört küçük kazik ve bir çekiç veriliyor. Alici günesin dogmasiyla birinci kazigi çakip kosmaya basliyor. Istedigi yere kadar gitme özgürlügü var. Aksam günes batana kadar dört kazigi çakacak. Çakma islemi bittikten sonra birinci kaziga kosup elini sürdügü an çevirdigi alan tamamiyla onun oluyor. Hirs öyle bir sey ki. Gidebilecegi en uzak yere gidiyor. Ve dört kazigi birbirinden olabildigince uzak noktalara çakiyor.Tam günesin batacagi sirada kosmaya basliyor. Yetisiyor ve elini birinci kaziga sürdügü an gögsünü tutmaya basliyor.Günün getirdigi büyük stres ve hirs sonucu kalp krizi geçirip orada ölüyor. Bulundugu yere bir mezar kazip gömüyorlar. Dünyaya kazik çakamiyor ama mezarinin basina kazik çakiyorlar.
17. yüzyilin basinda çöpleri karistiran bir kagit toplayicisi kasikçi ,çöpleri karistirirken tanimadigi bir kristal buluyor.Kuyumcuya götürüyor. Kuyumcu tavsan açligi yasayan birisi ayni bizim Ali Riza Emmi gibi. Kasikçiya çok cüzzi bir para ödüyor ve tasin sahibi oluyor. Kasikçi aldigi para ile çok mutlu olup her daim anahtari disarida birakilan evinin yolunu tutuyor.
Kuyumcu tasi baska bir arkadasina gösteriyor. O da aç ve kavgaya tutusuyorlar. Girtlak girtlaga geliyorlar.
Sadrazam Köprülü Fazil Ahmed Pasa olayi duyuyor ve bir kese altin ile kristale el koyuyor. Kristal tarihe bulan kisinin adiyla geçiyor kasikçi elmasi...
Tavsan açligindan yavas yavas ölüyorsunuz. Haberiniz yok. Gencecik asker çocuklarin kanlari üzerinden besleniyorsunuz. Doymak bilmiyorsunuz. Silah sanayinizin de ilaç sananiyinizin de hepsi yerin dibine batsin
Yiyin efendiler ölünceye kadar yiyin.Tüm araziler, elmaslar, arabalar, evler sizin olsun, insanligi bize birakin yeter...
Bu yazı 1364 defa okunmuştur.