Hayatini kaybeden Tunuslu avukat Sükrü Beleyid, cinayet kurbani oldugu için degil, ölümünden önce yaptiklari nedeniyle “yigit bir Tunuslu”ydu.
Tunuslu avukat Sükrü Beleyid, 6 Subat Çarsamba günü isine gitmek üzere evinden çikti. Kimligi belirlenemeyen birilerinin açtigi ates sonunda yigildi, kaldi. Kursun seslerini duyan karisi Basma kostu: “Onu gördüm. Kan kaybediyordu; hafiften gülümsüyordu”. Hastaneye kaldirildi; kurtarilamadi. Kirk sekiz yasindaydi. Basma hanim, iktidardaki Nahda Partisi’ni ve Parti Baskani Gannusi’yi suçladi; “onlardan davaciyim” dedi.
Yillar boyunca Türkiye’de benzer cinayetlerde arkadaslarimizi, hocalarimizi, sevdigimiz, saydigimiz, tanimadigimiz insanlari yitirmistik. O nedenle etkilendim. Sükrü Beleyid’in adini ilk defa duyuyordum. Kimligini, geçmisini arastirmaya çalistim. Ve cinayet kurbani oldugu için degil, ölümünden önce yaptiklari nedeniyle “yigit bir Tunuslu” oldugu sonucuna vardim. Ögrendiklerimi de okurlarimla paylasmak istedim.
* * *
Sükrü Beleyid, üniversitede iken solcu ögrenci hareketleri içinde yer alir; yirmi iki yasindayken ilk kez Burgiba’nin zindani ile tanisir. Bin Ali’nin çeyrek yüzyillik komprador, kapkaççi kapitalizminin sosyalist muhalifleri arasinda yer alir. 2008’de fosfat madenlerindeki ayaklanma sonunda yargilanan isçileri, sendikacilari savunmayi üstlenir. ABD’nin Irak isgalinden sonra kurulan düzmece mahkemede Saddam Hüseyin’i savunan (bazilari da faili meçhul cinayetlere kurban giden) avukatlar ekibi içinde yer alir. Emperyalistler linç etmek yerine yargilamayi göze alsalardi, Kaddafi’yi savunacak ekibin içinde Beleyid’in de yer alacagini tahmin edebiliyorum.
Bin Ali rejimi bir halk ayaklanmasi sonunda yikilinca, Beleyid, Demokrat Yurtseverler Hareketi’nin kurucusu olur. Bu sosyalist partinin programi, sömürücü, parazit kapitalistlere, toprak agalarina ve emperyalizme karsi halk siniflarinin milli demokratik devrimi hedefleyen mücadelesine dayanmaktadir. Beleyid’in, yeni dönem içinde tüm sosyalist partileri kapsayan eylem birlikleri için çalistigi ve Halk Cephesi’nin kurulusuna katki yaptigi anlasiliyor.
Ne var ki, Ekim 2011 seçimlerine sosyalist partilerin çogu ayri ayri girerler. Oylar dagilir; 217 milletvekili içinde sosyalistler 15’i geçmez. Bin Ali rejimini halk devirmistir; ama seçimlerde ilk sirayi, yüzde 37 oyla 89 milletvekili çikaran (ve “Tunus’un Müslüman Kardesleri” olarak bilinen) Nahda alir.
Bati çevreleri, Nahda’yi “Arap dünyasindaki en ilimli Islam’ci parti” olarak nitelendirir ve destekler. Nahda, laik egilimli iki partiyle anlasip bir koalisyon hükümeti kurar. Birinin lideri olan Mazruki Cumhurbaskani olur. “Ilimli Islam” ile “laik-liberal akimlar” arasindaki bu büyük uzlasma, emperyalist merkezlerin tam destegini alir.
* * *
Bu “büyük uzlasma” aldaticidir. Zira, Selefi hareket, Misir’daki yoldaslarinin aksine, seçimlere ayri bir parti olarak girmedi. Nahda’nin kanatlari ve korumasi altinda, “Tunus toplumunu yeniden Islâmilestirme” islevini üstlendi. Kendilerini “Devrimi Koruma Komiteleri” diye adlandiran Selefi milisler, film, resim, müzik, giyim-kusam, basin-yayin, siyaset, ibadet alanlarinda “Islâm’in degerleriyle uzlasmayan” sembollere, ürünlere, mekanlara, kisilere saldirmaya; baski, siddet uygulamaya, hatta kan dökmeye basladi.
Bu eylemlerin Nahda’nin örtülü onayi ve destegiyle gerçeklestigi anlasiliyordu. Medyaya sizdirilan bir kayitta, Gannusi ile Selefi liderlerin “devletin yeniden Islâmîlestirilmesi” hedefinde açikça uzlastiklari gösterilmekteydi.
Bu ortamda Tunus toplumunun yobazlasmasina karsi direnenlerin ön saflarinda Beleyid yer aldi. Baski ve siddet magdurlarinin haklarini avukat olarak savundu. Partisi ile birlikte gericilige karsi mücadeleyi siyasete, halk siniflarina tasidi. Adim adim sembollesti; hedef oldu. You Tube’a tasinan bir kayitta bir Selefi sözcüsü, Beleyid’in (bir baska siyasetçi ile birlikte), “dinden çiktigi için katli vacip” oldugunu açikça ifade ediyordu. Partisinin bir toplantisi saldiriya ugrayinca, Beleyid TV’ye çikti; açikça iktidari suçladi: “Nahda’nin muhalifleri, siddetin hedefi oluyorlar”. Ertesi gün öldürüldü.
* * *
Beleyid’in mücadelesinin “beyhude” olmadigi; Tunus halkinin önemli bölümlerinin laikligi benimsedigi giderek anlasiliyor. Ilericiler genel seçimlerde basarili olamadilar; ama Tunus toplumunun örgütlü ögeleri üzerindeki etkileri küçümsenmeyecek boyuttadir. Örnegin, Tunus Sendikalar Bir-ligi’nin Genel Kurulu’nda Nahda adaylari yenilgiye ugradi; solcularin agir bastigi bir yönetim olusturuldu. Ögrenci Birlikleri seçimleri de benzer sonuçlar verdi.
Cinayetten sonra, Beleyid’in Tunus’un aydinlik, ilerici insanlari, emekçileri tarafindan büyük gösterilerle; Sendikalar Birligi’nin ilan ettigi genel grevle; onbinlerin katildigi cenaze töreniyle sahiplenilmesi de bu bakimdan anlamlidir.
Bu yigit, aydinlik, ilerici, sosyalist Tunuslu’yu, ne yazik ki, ölümü vesilesiyle tanidik. Bu nitelikte insanlar var oldukça gelecek karanlik olamaz. Uzaktan da olsa, karisi Basma’ya, kizlarina, yoldaslarina, Tunus halkina bassagligi dilemis olalim.