Karakter boyutu :
14 Aralyk 2010, 16:34
FÜZE KALKANI NASIL TEZGAHLANDIFÜZE KALKANI NASIL TEZGAHLANDI
FÜZE KALKANI NASIL TEZGÂHLANDI? 2. Dünya Savasi sonrasi olusan ABD liderligindeki küresel kapitalist düzen, aslinda ilk darbesini Sovyetler Birligi’nin çöküsüyle yasamisti. O güne degin olusmus yerlesik degerler, karsi cephedeki büyük bosalmayla yeni bir mecraya girdi. 1989 itibariyla artik tüm dünya kapitalizmin oyun alaniydi. Yeni Dünya Düzeni ilan edilmis, küresellesme adi altinda sermayenin üstünlügü herkesçe kabul edilmisti. Kâr marjlari yükselmis, tüm dünyada komünizm tehdidine karsi olusturulan sosyal devlet görüntüsüne bos verilmeye baslanmisti. “Tek kutuplu dünyada demokrasi! ve insan haklari!” liderligi tek bir gücün eline verilmisti. ABD’nin temsil ettigi küresel bati sermayesi, o güne degin girilememis tüm bakir alanlara girmis, dolar en yüce deger olmustu. “Ulus devlet out, küresellesme in”di. Yapilan tüm anlasmalar, tüm toplantilar, yeniden olusturulan tüm sosyo-ekonomik söylemler, kârlilik, verimlilik ve sürekli büyüme temelinde kurgulanmisti. TA KI 2008 KRIZINE KADAR 2008’de ABD’de patlak veren kriz, küresellesmenin dönemsel bir krizi degildi. Son 30 yilda sistikçe sisen finans kapitalin artik kar balonunu sürdürememesinden ortaya çikan yapisal bir krizdi. Onun için 1929 büyük buhranina es deger tutulmustu. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerde üretimi, ABD ve Avrupa’da tüketimi patlatan finans kapitalin büyüyerek yayilimi, düzenin devaminda büyük bir sorun olan sürekli büyüme ve kari artirma noktasinda bir tikanmayi da beraberinde getirdi. Çünkü bu sistem, insanlarin (ve ülkelerin) sürekli borçlanarak tüketmesini, borçlarini ödemek için de büyüyerek daha çok tüketmelerini gerektiriyordu. Bu düzen aslinda herkesin biraz bildigi, o ilkel saadet zinciri ya da Türkiye’deki banker skandalini animsatan, parayla para kazanma üzerine kuruluydu. Küresel kapitalizmin önündeki en büyük engel, bu sisteme girmeye direnen diger herkes idi. Küçük ve orta ölçekli ülkelerdeki korumaci, ulusalci yapilar yok edildi. Büyük paralarla siyaset yeniden dizayn edilerek, küresel çapta tüm yeni yönetimlerin, uysal ve isbirlikçilerden olusmasi saglandi. Ama bir sorun vardi… Bu finans kapitalin sürekli büyüme oburlugundan kaynaklanan düzende küçük bir kirilma büyük bir çöküs tehlikesini de içinde barindiriyordu. Bu çöküs de ABD’deki en sisman sektörden, kagit üzerine kagit üretimiyle beslenen emlak sektöründeki geri dönüslerin sekteye ugramasindan kaynaklandi. Aslinda kralin çiplak oldugu ortaya çikti… 2008 krizini daha yerli bir dille anlatacak olursak, Nasreddin Hoca’nin “kazan fikrasini” söyleyebiliriz. Hani su meshur, “kazanin dogurduguna inaniyordun da, öldügüne neden inanmiyorsun?” fikrasi. Evet, kitleler kendilerinin aldatilmasina gönüllü razi olurken ve sanal bir dünyada, sanal zenginlesmelerle avunurken, bir anda fis çekildi ve gerçeklerle yüzlesildi. FÜZE KALKANI-WIKILEAKS BAGLANTISI Soguk savasin bitiminden sonra meydana gelen toz duman, Ortadogu ve Balkanlar merkezli birkaç küçük savas ve isgalin ardindan 2000’li yillarda ortadan kalkmaya basladiginda görüldü ki, dünya artik 90 sonrasi gibi tek kutuplu olmaktan uzaklasiyor. Çin, Rusya, Almanya, Fransa ve Güney Amerika ülkeleri ABD merkezli bir küresellesmeye teslim olmayacaklarini ilan ettiler. Bunlara ABD ve Avrupa’da yasayan mutsuz kesimler de eklenebilir. ABD için en büyük tehdit, baskaldiran bu diger ülkelerin silah gücünden çok, dünyanin tek hakimi olan dolara karsi koyabilme yetenegiydi. Bunun için 9/11 saldirilarini bahane ederek kas gücünü yeniden ortaya koydu ve 2001’de Afganistan, 2003’te de Irak’a girdi. Burada asil amaç, petrol ve enerji yollarina el koymaktan çok, küresel düzende dolarin hakimiyetini pekistirmekti. ABD kendisine kafa tutan herkese, “ben çok güçlüyüm, istedigimi yaparim” mesajini veriyordu. Bu noktada en güçlü müttefikleri de hegemonyada iki temel yoldasi olan Ingiltere ve Israil idi… Ama geçen kisa zaman içinde ABD’nin gücü ve kaynaklarinin sonsuz olmadigi ortaya çikti. Irak ve Afganistan’in arasinda kalan Iran, Rusya ve Çin’den aldigi dolayli destekle ABD’ye açikça meydan okuyordu. Bu savaslar sirasinda çok önemli bir iç çatisma da yasaniyordu. ABD ve bati dünyasindaki finans kapital ile geleneksel petrol ve silah sirketleri arasinda temel bir yaklasim farkliligi vardi. Son 30 yilda ön plana çikan finans kapital, savassiz ekonomik isgali savunurken, silah-petrol sermayesi kendi çarklarini da döndüren savastan yanaydi. Iste füze kalkani fikri, bu tartismali ortamda dogdu. ABD’deki Cumhuriyetçilerin destekledigi füze kalkani Dogu Avrupa’ya yerlestirilerek, Rusya’ya gözdagi verilecek, silahlanma yarisini yeniden tetikleyecekti. Rusya’nin enerjiden kaynaklanan ekonomik gücü de eskiden SSCB’de oldugu gibi yine silahlanmaya yöneltilerek zayiflatilacakti. Rusya ve Avrupa ülkelerinin akilci manevralari ve ABD’deki iç siyasi degisimler sayesinde bu olamadi. Ancak ABD ve Avrupa’daki ekonomik kriz giderek derinlestikçe füze kalkani yeniden piyasaya sürüldü. Hem de bu kez hedefte Dogu Avrupa, Rusya degil Ortadogu vardi. Israil’in güvenligi, Iran tehdidi ve Kuzey Irak’taki Barzani yönetiminin korunmasi için füze kalkani tezgahlandi. Iste Wikileaks olayini da bu gelismeler tetikledi. Wikileaks, her ne kadar bagimsiz (ama bati yanlisi) birkaç idealist hacker tarafindan kurulsa da, perde arkasindan Soros ya da Rothschild ailesi gibi finans kapitalin hegemonlari tarafindan desteklendi. Bu baglantilari bugün çesitli kaynaklardan görmek çok zor degil. Wikileaks’a karsi Julian Assange’in tutuklanmasi türünden baskilara onbinlerce hackerin dev finans sirketlerine yaptiklari saldirilarla yanit vermesi yeni bir savas türünü de ortaya koydu. Lizbon’daki NATO Zirvesi’nde yeni konsept belgesine eklenen “Siber Savas”ti bu. Bu siber savasin arka planinda da hegemonya krizindeki batili kapitalizmin çatlamasi ve iç çekismelere düsmesi yatiyordu. ÖGRENCI OLAYLARI Aslinda bu ögrenci olaylari yeni ortaya çikan bir gelisme degil. Yaklasik 3 yildir yasanan krizle birlikte basta Avrupa olmak üzere tüm dünyada çalisan siniflar ayaklanmis durumda. Bunu Türkiye’de de gördük. Kapitalizmin ücretler üzerindeki baskisini saglayan olagan döngüsü için gereken normal yüzde 5-10 arasindaki issizlik oranlari bir anda yükselmeye basladi. Issiz kalan, issizlik tehdidiyle düsük ücretlere razi çalisan kesimlerdeki huzursuzluk her geçen gün yükseldi. Buna toplumlarin gelecek kaygisi içindeki en dinamik kesimleri olan ögrencilerin de eklendigini görüyoruz. Fransa ve Ingiltere’de artik ayaklananlar arasina lise ögrencileri dahi katilmis durumda. Türkiye’de de 2002-2006 arasindaki refah dönemi çoktan sona erdi ve Avrupa’da yok edilmeye çalisilan sosyal devlet zaten son 30 yildir hiç olmamisti. Üçte ikisinin gençlerden olustugu ülkemiz, belki demokrasi gelenegi yüzyillari asan Avrupa ülkeleri kadar dinamik olmasa da bu issizlik ve geleceksizlik kaygisini en derinden yasayanlardan… Hükümetin kriz ortaminda, yönetimini güçlendirmek için her tür baskici anayasal degisiklikler ve anti demokratik uygulamalara basvurmasi da gençleri tahrik ediyor. Unutulmasin ki “zincirlerinden baska kaybedecek bir seyleri olmayanlar ayaklanir”. Yumurtalar iste bu yüzden önemseniyor artik. Gelecegi olmayanlar da bugünü çok önemsemez, kendilerini ortaya ativerir. Yumurtadan Ergenekon çikmaz ama isyan çikar… NE YAPMALI? Bugün gelecegi olmayanlarin en önce yapmasi gereken sey, içinde olduklari durumun dogru bir analizini yapmaktir. Bu ortamdan kasit sadece Türkiye degildir. Küresel gelismeleri dogru okuyamayanlar, dereyi geçer ama okyanusta bogulur. Bunun için tüm kesimlerin artik Amerikan hegemonyasina dayanma veya korkma noktasindan uzaklasmasi sarttir. ABD hegemonyasi çökmektedir. Çökerken tabii ki güçlü bir ses çikartacaktir o kaçinilmaz ama asil yapilmasi gereken bu çöküs sonrasi gelecegi nasil yeniden kuracagini iyi hesaplamaktir. Türkiye’de hosnutsuz kesimlerin, özellikle de gençlerin birlik olmasi lazim. Soguk savas kalintisi Islamci, Komünist, Fasist türünden ayrimlar, ya da basta Kürtçülük olmak üzere post-12 Eylül etnik milliyetçilikler çözümü degil çözümsüzlügü getirir. Bu tür iç çatismalar ancak küresel hegemonun ekmegine yag sürer. Ülkeyi yönetmek için önce onu isgalden kurtarmaniz gerekir. Bunun için de sömürüye, baskiya ve yasam hakkina yönelik tüm saldirilara birlikte karsi koymak sarttir. Solcu ve ulusalci gençlerin, ülkeye ilimli Islam ya da ABD seriati getirmek isteyenlerle, bölmek isteyenler disinda herkesle isbirligi yollarini aramalari elzemdir. Hüseyin Vodinali Odatv.com
Haberi Ekleyen: Ali Dursun Bu haber 725 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||