23 Nisan Sadece Törensel Kutlamalarla Geçistirilmemeli,
Çocuklarin Yasadigi Agir Sorunlara Kalici Çözümler Üretilmelidir!
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayrami’nin 97. yili kutlaniyor. Emperyalizme karsi agir bedeller ödenerek kazanilan bagimsizligin ardindan kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açildigi gün olan 23 Nisan, gelecegin teminati olarak görülen çocuklara armagan edilmis olmasina ragmen, Türkiye’nin içinde bulundugu kosullarda çocuklar için kutlanacak bir “bayram” ortamindan bahsetmek mümkün degildir.
Türkiye, yillardir dünyanin tek çocuk bayramini kutlamakla övünürken, ülkemizde çocuklarin yasadigi agir sorunlar, evde, okulda ve sokakta karsi karsiya kaldigi tehdit ve tehlikeler her geçen gün artmaktadir. Türkiye nüfusunun yaklasik yüzde 30’unu çocuklar olusturmaktadir. Çocuklarin fiziksel, zihinsel, egitsel, sosyal, kültürel ve duygusal gelisimlerine zarar veren uygulamalarin her geçen yil artmaktadir. Ülkemizde çocuklara yönelik siddet ve istismar son 15 yil içinde katlanarak artmistir. En dikkat çekici artisin “Çocuga yönelik cinsel istismar” vakalarinda yasanmis olmasi dikkat çekicidir. Hedefinde çocuklarin oldugu siddet ve istismar vakalarinin belirgin bir sekilde arttigi, çocuklarimiza her açidan karanlik bir gelecegin vaat edildigi kosullarda 23 Nisan’in “Çocuk bayrami” olarak kutlanmasinin ne kadar mümkün oldugu tartismalidir.
OECD’nin PISA 2015’e katilan ögrenciler arasinda yaptigi “yasam memnuniyeti” arastirmasina göre, 28 OECD ülkesi içinde ‘yasam memnuniyeti’ siralamasinda 10 üzerinden 6.12 puanla son sirada yer almistir. Türkiye’deki ögrenciler, yasam memnuniyeti disinda, egitim sisteminin merkezinde yer alan sinavlara yönelik ‘sinav kaygisi’nda da son siralarda yer almistir.
Siyasi iktidar çocuklarimiza, nüfusun büyük bölümünün yoksulluk, issizlik, hayat pahaliligi ve geleceksizlik kiskacina alindigi, egitimde dinsellestirme ve ticarilestirme uygulamalarinin arttigi, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde egitim hakkinin yok sayildigi, çocuk isçiliginin ve çocuklara yönelik istismar vakalarinin sürekli arttigi bir ülke vaat etmektedir.
Bugünkü Türkiye tablosunun çocuklarimiza vaat ettigi gelecegin ne kadar tehlikeli ve karanlik oldugunu son dönemde çocuklarimiza yönelik olarak islenen suçlara ve bu suçlar karsisinda siyasi iktidarin ve arkasindaki güçlerin utanç verici tutumlarina bakarak görmek mümkündür. Siyasi iktidar, çocuklarimizi egitim biliminin evrensel ilkeleri üzerinden degil, dini kural ve referanslara göre yetistirildigi; düsünen, elestiren, sorgulayan degil; düsünmeden, sorgulamadan tamamen “itaat” kültürü ile yetisen bir nesil ve gelecek vaat etmektedir.
Türkiye’de çocuk isgücü sürekli artmakta, egitim çagindaki çocuklarimiz okumak yerine tarlada, sanayi sitelerinde son derece sagliksiz, ilkel kosullarda çalismaya ve yasamaya zorlanmaktadir. Çocuk isçiliginin her geçen yil artmasi, mülteci çocuklara yönelik ayrimci uygulamalar, çocuklarin en temel yasam ve egitim hakkinin tehdit altinda olmasinin hiçbir insani açiklamasi yoktur. Türkiye’de yasayan çocuklarin bugünü ve gelecegi için en büyük tehdit, yasamlarinin henüz baslarinda olmalarina ragmen, uygulanan yanlis politikalar nedeniyle, bu kadar çok aci ve sorunla yasamak zorunda birakilmis olmalaridir.
Birlesmis Milletler (BM) Çocuk Haklari Sözlesmesi’ne 22 yil önce taraf olan Türkiye, sözlesmenin çocugun yüksek yarari, yasama ve gelisme hakki, katilim hakki, ayrim gözetmeme, güvenli bir ortamda büyüme hakki seklinde temel ilkeler üzerinden belirlenen yükümlüklerinin büyük bölümünü yerine getirmemekte israr etmektedir. Oysa sözlesme, devletlere, çocuk haklarina saygi duymaya davet etmekte, bu haklarin korunmasina yönelik pozitif ve bu haklarin ihlal edilmemesi için de negatif yükümlülük getirmektedir. Çocuklarin yasam hakkini savunmak ve çocuklara yönelik hak ihlalleri ile mücadele etmek, en temel ve insani sorumluluktur.
Türkiye’de çocuklarimizin karsi karsiya kaldigi vahim tablonun degismesi, bütün yetkilerin tek bir kiside toplandigi otoriter bir ülkede degil, kutuplasmanin olmadigi, inanç, kimlik ve mezhep ayrimciligina dayanmayan, gerçekten laik ve demokratik bir ülke mücadelesinin güçlenmesiyle mümkündür.
Basta çocuklarimiz olmak üzere, herkes için esitligin, özgürlügün, barisin ve kardesligin hâkim oldugu, tüm çocuklarin egitim ve saglik hakkindan esit kosullarda yararlandigi, çocuklarin hiçbir tehlike ve tehdide maruz kalmadan, gelecek kaygisi duymadan saglikli ve güvenli bir ortamda çocuklugunu yasayabildigi bir Türkiye hepimizin ortak özlemidir.
Giresun Egitim Sen Sube Yürütme Kurulu olarak; çocuklarin karsi karsiya oldugu tüm tehditler ve yasanan bütün olumsuzluklara ragmen, çocuklarimizin ve ögrencilerimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramini kutluyoruz. 23.04.2017
GIRESUN EGITIM SEN SUBE YÜRÜTME KURULU
Bu haber 2084 defa okunmuştur.