Takunyacilar Tepisiyor Halklar Eziliyor
Devletin temel organlari olan yasama (TBMM), yürütme (Iktidar) ve yargi (Mahkeme) erkleri fiili olarak bir kiside toplandigi yapilan uygulamalardan anlasilmaktadir. Dolayisiyla kuvvetler ayriligi ortadan kaldirilmissa, o ülke tek kisi tarafindan yönetiliyor demektir.
Türkiye’de fiili olarak bir baskanlik sisteminin uygulandigini söylemek abartili olmaz. Artik körler ve sagirlar bile bu durumu biliyor. Bu tür rejimlere “diktatörlük” demek herhalde yanlis olmaz.
Yasama, yürütme, yargilama erkinin fiili olarak Saray’in denetiminde oldugu bilinen bir gerçektir. Dolayisiyla Cumhurbaskani Sayin Recep Tayyip Erdogan fiilen baskanlik sistemine geçmis bulunmaktadir. Bu durum muhalefet tarafindan “Saray darbesi” olarak nitelenmektedir.
Hal böyle olunca; Türkiye’de güç ve rant bölüsümü nedeniyle iktidar ortaklari ve yandaslari birbirlerine darbe girisiminde bulundular. Yani takunya kiligindaki siyah postalcilar ile yesil takunyacilar birbirlerine darbe yapmaya kalkistilar. Bu “darbe kalkismasi”ndan yesil takunyacilar simdilik üstünlük saglamis gibi görünüyor. “Demokrasi nöbeti” adi altinda günlerce eylem ve etkinlikler yapildi. Bu etkinlikler “Yenikapi Ruhu” ile takkelesti, pardon taçlandirildi.
15 Temmuz “Darbe Girisimi”nden dört gün sonra “Postal Ve Takunya Darbesi” baslikli makalemde su tespitte bulunmustu. “Kimisi kurt, kimisi ISID, kimisi de Rabia isareti yaparak, hep birlikte; ‘Ya Allah bismillah, Allahu ekber!’ diye bagirdiklarini gördük... O meydanlarda toplananlarin sembolleri farkli, sloganlari ortak olan “halk”in askerden daha çok korku yaydiklarini gördük…”
Yukaridaki tespitime karsi bazi okuyucular çok sert tepki göstermislerdi. Biri örtülü olarak darbeyi destekledigimi ve “Siz takunya toplayin” esprisini yapti. Bir digeri ise, “Bu tutumunuzu protesto eder, sizden artik mesaj almak istemiyorum” serzenisinde bulundu. Aslinda o makalenin basligini Takunyacilarin Darbecilik Dansi olarak yazmak daha dogru olurdu.
“Darbe girisimi”nden önce iktidara çok yakin olan gazeteci-yazar Fehmi Koru darbeden 3 gün sonra yani 18 Temmuz 2016 tarihinde kendi blogunda özetle su tespitleri yapmistir;
“Girisimin basariya ulasamamasinda, öncesinde toplanan istihbaratin büyük payi oldugunu, sonrasinda baslatilan tasfiye girisiminde de MIT’in önceden hazirladigi listelerin kullanildigini düsünüyorum.
Hatta, “Bunlar darbeye kalkisabilirler, eger böyle bir sey olursa, biz de söyle davranalim” diye bir operasyon plani devlet tarafindan belirlenmis ve darbeciler dügmeye bastiginda, o plan, sâdik devlet birimleri tarafindan devreye sokulmus bile olabilir… Iki hafta sonra yapilacak YAS toplantisina bayagi kalabalik bir tasfiye listesiyle gidilecegi haberlerinin, darbecilerde, planladiklarindan daha önce dügmeye basma ihtiyaci dogurdugu herkesin dilinde.
Yine ‘acaba’ sözcügü ile baslayacak bir cümlem olacak: “Acaba YAS’ta genis tasfiye ve Cumhurbaskanliginda bile adamlari olduguna dair dokundurmalar, agizdan öylesine kaçirilmis cümleler degil de, tam da bu sonucu dogurmak üzere söylenmis ortaya atilan yemler olmasin?” Buradan ögrendigimiz su: Cumhurbaskani Erdogan’in darbenin o gün yapilacagindan ögle saatlerinde haberi olmus… MIT’in de daha önce.
Haberi erkenden olmussa, neden derhal Ankara veya Istanbul’a hareket etmemis olabilir Cumhurbaskani?
Devletin ‘operasyon plani’ öyle gerektirdigi için olabilir mi?
Kuvvet komutanlarinin darbe girisiminin ilk saatlerinden itibaren ortada görünmemesi, her sey olup bittikten sonra ‘kurtarilmalari’ da, yine ‘operasyon plani’ geregi idiyse, hiç sasirmam…” (1)
Takunyacilarin postalcilari nasil kandirmaya çalistiklari Fehmi Koru’nun yazisindan anlasilmaktadir.
Ikisi de birbirine benziyor. Bunlar Osmanli Bankasi, yok birbirinden farki. “Al birini vur ötekisine.” Olan halklarimiza oluyor. Ne yazik ki, takunyacilar tepisiyor, halklar eziliyor.
Bu yazı 863 defa okunmuştur.