SÜLEYMAN DEMIREL ÜZERINE - MEHMET PATAN
Hiç unutmuyorum. 1977 seçimlerinde Eskisehir'de üniversitede idim. Demirel Eskisehir'e gelmisti. Odunpazari Meydaninda yaptigi konusmada, "Eger CHP'ye oy verirseniz düdükle yatip düdükle kalkacaksiniz" demisti. Bu konusmayi duyduktan sonra bir basbakanin nasil böyle yalan söyledigine sasirmistim. O gün bu gün Demirel'in toplumun en cahil, en ilkel, en kaba, en bilgisiz kesimlerinin oyuna hitap eden, yalan ve iftiralara dayanan pragmatist politikasina hep tanik oldum. Demirel'in buna benzer politikalari konusunda 13 nisan 2000 yilinda Cumhuriyet gazetesinde Suay Karaman tarafindan yayinlanan bir yaziyi paylasiyorum.
1961 yilinda yapilan Adalet Partisi Genel Kongresi’nde, Genel Idare Kurulu’na en yüksek oyu alarak seçilen Süleyman Demirel, böylece Türkiye siyasal yasamina parlak bir giris yapti. 29 Kasim 1964 tarihinde 1.072 oyla ilk turda Genel Baskan seçildi. Kongre sirasinda mason dernegine üye oldugu söylendi, ama Demirel, dernegin baskanindan aldigi bir belgeyle bunu yalanladi. Ne var ki bunun böyle olmadigi, daha geçen günlerde, kendisinin emanetçisi Hüsamettin Cindoruk tarafindan açiklandi.
Süleyman Demirel, Adalet Partisi Genel Baskani olunca Ismet Inönü hükümeti için, “Türkiye de huzursuzlugun gerçek nedeni bu hükümettir, bu hükümetle bir yere varilamaz.”diyerek sert üslubunu göstermeye basladi. 14 Haziran 1964 yilinda Giresun’da yaptigi konusmada petrolün millilestirilmesine karsi çikti. Yine ayni günlerde, seçimlerden önce dinci çevrelere mesajlar vererek, Cumhuriyet Halk Partisi için, “Ortanin solu, Moskova’nin yolu!” derken, CHP Genel Baskani Ismet Inönü de, “Demirel, Saidi Nursi’nin mürididir” demisti.
1965 seçimlerinden sonra Basbakan olan Demirel, 23 Aralik 1965 tarihinde TBMM Bütçe karma Komisyonu’nda yaptigi konusmada, “Plan fikrini ve teskilatini her derde deva bir lokman hekim gibi görmek imkansizdir. Devlet Planlama Teskilati kuruldugundan beri, idaremizde atalet baslamistir” diyerek, DPT’yi küçültmeye çalismisti. 7 Mayis 1966 tarihinde, cumhuriyet tarihinde ilk kez idare amirleri ve sivil polisler, muhalefet partilerinin TBMM’deki grup odalarina girip arama yapmislardi. CHP Genel Baskani Ismet Inönü’nün, “Eskiyanin bu gece ne yapacagi bilinmez!” diyerek tepki gösterdigi olay için, Süleyman Demirel, “Gereksiz yere gürültü kopariliyor” demisti. 14 Agustos 1967 tarihinde Rize’de yaptigi konusmada, solcular için, “Birtakim ne idügü belirsiz fukara tacirleri türedi. Tufeyli solaklar.. Birtakim budalalar, Türk halkina zehir akitmaktadir” demisti. Tekbir sesleri arasinda Türkiye’yi gezerek, açilislara katilan Süleyman Demirel için, CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, 16 Eylül 1967 tarihinde, Denizli’de yaptigi konusmada, “Irticanin basi basbakandir!” diyerek tepkisini dile getirmisti. Politikasini sola ve solculara düsmanlik üzerine kuran Demirel, Eylül 1973 tarihinde, Sili Devlet Baskani Salvador Allende’nin, Pinochet tarafindan devrilmesini, “Derdest edip götürdüler” diye yorumlamisti. 1975 yilinda yegeni Yahya Demirel’in hayali ihracatini görmezlikten geldi.
Süleyman Demirel, ana muhalefet partisi lideri olarak, iktidardaki Ecevit hükümetine agir saldirilarda bulunmus ve politikasini “bunalim stratejisi” üzerine yürütmüstür. 19 Mart 1979 tarihinde Istanbul’da basin toplantisi yapan Demirel, “Bunlarin gidisi Allende’nin gidisine benziyor” demistir.
6 Nisan 1979 tarihinde düzenledigi basin toplantisinda Demirel, “Piskin, arsiz bir hükümet var, bugüne kadar düsüremedik” demistir. 25 temmuz 1979 tarihinde düzenledigi basin toplantisinda Demirel, “Eskiya hükümetin, hükümet eskiyanin himayesindedir” demistir. 18 Eylül 1979 tarihinde Edirne’de yaptigi konusmada da Demirel, hükümeti gayri mesru ilan etmistir.
Yollar yürümekle asinmaz; Dün dündür, bugün bugündür... Bu anayasa ile devlet yönetilmez deyislerinin yaraticisi Süleyman Demirel, 12 Eylül 1980 öncesinde “Bana sagcilar suç isliyor dedirtemezsiniz...” demis ve büyük bir umursamazlik örnegi vererek, ülkenin kan gölüne dönmesine büyük katkilarda bulunmustu. Vaktiyle, “Tespih çeken el ile silah çeken el bir degildir” diyenler, kendilerini -30 yil sonra Hizbullah cinayetleri ile ne derece uzak görüslü olduklarini- tarihin karanlik sayfalarina yazdirmislardir. Yine 12 Eylül öncesinde, anarsi ve terörün son bulmasi için, AP ve CHP liderlerinin bir araya gelmesi isteniyordu. CHP Genel Baskani Bülent Ecevit, Demirel için, “Eli kanli AP liderinin elini sikmam...” derken, Demirel de Ecevit için, “Üç kazi yönetmekten yoksun lider” demisti.
Vurdumduymaz ve beceriksiz liderlerin yönetiminde bilinçli olarak kardes kavgasina sürüklenen ve 12 Eylül vurgununu yiyen ülkemiz, ne acidir ki, 2000’li yillarda da yine ayni liderler tarafindan yönetilmektedir. 12 Eylül’ün yasakli günlerinde ”bir bilen” ve “bir bölen” rollerine soyunan liderler, daha sonra yine siyaset sahnesinde yerlerini aldilar. Kirk yila yakin bir süreçte ülkenin gündeminde kalabilen Süleyman Demirel, özellikle laiklik konusundaki ödünleriyle anilacaktir. Nurcularin yayimladigi köprü dergisine “Gençlik Islama Sariliyor” basligi altinda verdigi demeçlerde Süleyman Demirel sunlari söylemistir: “1924 Anayasasi’nda ‘Türk Devleti’nin dini Islamdir’ dedigine göre, o günkü devlet de bir Islam cumhuriyetidir. 1923’te kurulmus bulunan Türkiye Cumhuriyeti bir Islam devletidir. Atatürk’ün kurdugu laik devlet degildir, Islam devletidir”.Ayni dergide, din egitimi için de sunlari söylemistir: “Tevhidi Tedrisat (Ögrenim Birligi) Kanunu’na ters düsüyor diye, din egitiminden vaz mi geçilecektir? Tevhidi Tedrisat Kanunu, bir semavi kitap degil ki... Sayet kuran kurslari veya din egitimi bu kanuna ters düsüyorsa, yanlis olan din egitimi degildir; Tevhidi Tedrisat Kanunu’dur”
Süleyman Demirel, son basbakanligi sirasinda, ILKSAN yolsuzlugu için, “Verdimse ben verdim” diyerek isin içinden siyrilmasini bilmistir. Basbakanligi biraktigi günlerde, arkasinda enflasyonun hizlandigi, yolsuzluklarin arttigi, iç borcun 200 trilyonun üzerine çiktigi, devlet maliyesinin perisan oldugu bir Türkiye birakarak, Cumhurbaskani olmustur. Cumhurbaskaniyken, Çankaya’nin bahçelerini bile otomobil fabrikalarina verilebilecegi sözü ve ünlü “aile fotografi” hala belleklerdedir. Süleyman Demirel’in Barajlar Dairesi Baskani oldugu yillarda, Yunanistan’da ve Türkiye’de kisi basina ulusal gelir 250 dolardi. Cumhurbaskanligi görevinin sona erdigi 2000 yili Mayis ayinda, Yunanistan’da kisi basina ulusal gelir 9000 dolarin üstünde, Türkiye’de ise 3000 dolarin altindadir. Iste elli yillik istikrar!.
Bu yazı 1143 defa okunmuştur.