Sosyalistler kimsenin garnitürü* degildir
Bu metinleri bir kenara not edelim. Kisa zaman sonra hepsi lazim olacak…
Cumhurbaskanligi seçimlerine dair soldan ilk açiklamayi Halkevleri yapti. 23 Haziran 2014 tarihli açiklama, “CHP’ye ve Genel Baskani Sayin Kemal Kiliçdaroglu’na çagrimizdir” basligini tasiyordu. Halkevleri Kiliçdaroglu’ndan, Ekmeleddin Ihsanoglu’nun adayligini geri çekmesini istiyordu. Çünkü Halkevleri’ne göre Ihsanoglu özgürlükleri, demokrasiyi ve sol degerleri temsil etmiyordu.
Peki, anlami neydi CHP gibi sol/sosyal demokrat seçmen kitlesine sahip olan bir partinin Ihsanoglu’nu aday göstermesi? Suydu: “Halkin bu taleplerine, gelecek umutlarina gözünü kapatip, kulagini tikayarak halka sirtini, gerici neoliberal kapitalizme yüzünü dönen siyasetinizin, AKP’nin kurdugu düzeni devam ettirmekten baska ulasabilecegi bir yer yoktur. Bu yol ülkeyi ilimli siyasal Islam modelinin yukaridan asagiya örgütlenmesine dönük emperyalist siyasetin desteklenmesinden veya sahiplenilmesinden baska anlama gelmemektedir. Sünni dinciligin siyasetteki hegemonyasinin CHP eliyle ileri bir mesruluk asamasina tasinmasi demektir. Aday tercihiniz ve gerekçeleriniz, bu ülkede cumhurbaskani adaylarinin temel referansinin Islamcilik olmasini mesrulastirmaktan baska anlam ve sonuç üretmeyecektir. Önümüzdeki dönemlerde halkin Islamci adaylar arasinda “sahin” mi “ilimli” mi tercihine itilmesi demektir.”
Bir kitle örgütü olarak Halkevleri’nin, nihayetinde sol iddiali bir partinin Anadolu gericiligine teslim olmasina “gönlünün razi gelmemesi” ve buna yüksek sesle itiraz etmesi kadar dogal bir sey olamazdi.
Bu açiklamanin ardindan Halkevleri’nin ensesinde boza pisirildi. Atesi yakanlar agirlikla, Kürt hareketine yakin duran ve HDP projesi içinde yer alan sosyalistlerdi.
“Adayimiz olmasa da sokagimiz var”
Pesi sira Tayyip Erdogan’in ve Selahattin Demirtas’in adayliklari açiklandi. AKP Erdogan’i, HDP Demirtas’i aday gösterdi.
Soldan ikinci açiklamayi yine ayni çevre yapti. 3 Temmuz’da Sendika.Org sitesindeki “Aktüel Gündem” kösesinde Cumhurbaskanligi seçimleri degerlendirildi. “Adayimiz olmasa da sokagimiz var” baslikliydi yazi. Erdogan, Ihsanoglu ve onlarin temsil ettigi siyasal anlayisin mahkûm edildigi yazidan HDP de nasibini aliyordu:“Bu kusatmayi kirma umudu tasiyan Kürt siyasi hareketinin tercihi, ayni zamanda farkli tercih yaratma konusundaki isteksizligi de göstermektedir ki Bati’nin kapsanmasi ikinci plandadir, talidir. Sözü edilen kesimlerin (basta sosyalistler olmak üzere kadinlar, gençler, emekçiler, LGBTI bireyler, üniversiteliler, liseliler, Aleviler…) özgürlük mücadelesi Kürt siyasetinin önderligiyle karsilanamaz. Cumhurbaskanligi seçiminde, ilk ikiye kalamayacak olan Selahattin Demirtas’in desteklenmesi de bu kesimler için bir siyasi tercih degil olsa olsa bir gönül bagi iliskisi olarak kurulabilir!”
Bu degerlendirmeden sonra ates iyice harlandi haliyle. Halkevleri, birakalim Demirtas’i desteklemeyi, Kürt hareketinin Türkiye’yi kapsamadigini düsünüyordu.
Metni asil degerli kilan, devrimcilerin tavrina iliskin satirlardi: “Sonuç olarak, kabul etmek gerekir ki sosyalistlerin, devrimcilerin cumhurbaskanligi seçim sandiginda bir adaylari yoktur. Ancak cumhurbaskani olmasina karsi çiktiklari Tayyip Erdogan ve Ekmeleddin Ihsanoglu vardir. Bu dönem bu iki isme de bu iki ismin karsiligi olan siyasal, sosyal programlara da söyleyecek sözleri, alternatifini gösterecek programlari vardir. Koruma ordulari ve bindirilmis kitalari olmadan çikamadiklari sokaklarin hala sahipleri onlar. Sandikta adaylari yoktur ama sokaklari vardir.”
TKP’nin iki kanadi da “Boykot” diyor
Bölünme sürecindeki TKP’nin iki kanadi da Cumhurbaskanligi seçimlerine iliskin tavrini yazili olarak kamuoyuyla paylasti. Her iki kanat da, “boykot” çagrisi yapti. Iki kanadin açiklamasi da, 2 Temmuz Madimak katliami vesilesiyle Cumhurbaskanligi seçimini tartisiyordu. Dolayisiyla ana tema, gericilikle hesaplasmaydi. Sanirim TKP’nin içe dönmüs hali nedeniyle açiklamalarin etkisi sinirli oldu.
TKP 12. Kongre Hazirlik Kurulu, “Emekçi halkimiz ölüme karsi sitmayi gösterenlere mahkûm degildir. Halkimiz bu oyunu bozmalidir. Baska bir yol daha var. Sandiklari bos birakin” dedi.
TKP Atilim Kongresi’nden yapilan açiklamada ise “Bugün Sivas’i aniyoruz. Canlarimiza borcumuz var. Bu borç için AKP’nin karsisina dikilmeye devam edecegiz. Gericilige taviz vermeyecegiz. Cumhurbaskanligi seçiminde sandiga oy atmayacagiz. Seçimin kendisini çöpe atacagiz” vurgusu yer aldi.
“Katile, hirsiza, diktatöre oy verme”
Son açiklama ise ÖDP’den geldi. ÖDP, Parti Meclisi’nin 5 Temmuz’daki toplantisindan “Katile, hirsiza, diktatöre oy verme/ Birlesik bir seçenek yaratmak için direnelim” baslikli metinle çikti. Metin, kamuoyuna duyuruldu ve kiyamet koptu. Nasil olur da Selahattin Demirtas desteklenmezdi!
Bireysel olarak partisinden farkli mi düsünüyordu yoksa “mahalle baskisina” mi dayanamadi bilinmez ama ÖDP Es Genel Baskani Alper Tas, “Ilk turda benim de oy verecegim aday çogu ÖDP’li gibi Selahattin Demirtas’tir” deyiverdi. Alper Tas’a bunlari söyleten “gönül bagi” duygusu olabilirdi ancak bu sözler PM’nin pek çok dogrularla örülmüs degerlendirmesini gölgelemeye yetti; atesin alti biraz kisildi.
ÖDP PM metninde HDP’nin Cumhurbaskanligi seçimlerindeki tavri su satirlarla elestiriliyordu: “HDP halkin seçeneksizlige mahkum edilmeye çalistigi bu ortam içerisinde adaylik sürecini gerçek anlamda bir ortak adaylik süreci olarak gelistirmeyi tercih etmemistir. Yapilmasi gereken toplumsal muhalefetin tüm kesimlerini, sosyal demokratlardan Alevilere uzanan tüm dinamiklerin ortak inisiyatifi ile AKP düzenine karsi yeni bir Türkiye programi etrafinda bir ortak adaylik sürecinin gelistirilmesiydi. Ancak HDP, kendi sinirlari içerisinde bir aday belirleyerek toplumun genis kesimlerine güven verecek, onlarin taleplerini içerecek bir seçenek olusturmamistir.”
Tipki Sendika.Org metninde oldugu gibi ÖDP PM metni de kendi politik hedefini öne çikaran satirlarla nihayete eriyordu: “Bu durumun degismesi, Erdogan ve AKP zihniyetiyle gerçek bir hesaplasmanin yolunun açilabilmesi için bu gidisattan memnun olmayan herkese, hepimize düsen sorumluluk birlesik bir muhalefet gücünün yaratilmasi için daha büyük bir kararlilik göstermekten baska bir sey degildir. Bugünkü seçeneksizligi asacak olan birlesik bir direnis mücadelesiyle yaratacagimiz esitlikçi, özgürlükçü seçenek olacaktir.”
“Alevi-sol refleks” derken?
Sonra iki metin daha girdi hayatimiza.
Ilki, HDP MYK üyesi Hüda Kaya’nin Özgür Gündem’deki kösesinde yazdiklariydi. Hüda Kaya 7 Temmuz 2014 tarihli Özgür Gündem’de söyle yazdi: “Madimak’ta milliyetçi, muhafazakâr kalkisma görselligindeki bir katliama karsilik, Basbaglar’da Alevi ve sol refleks ile yasatilan dramin hedefi gayet açiktir oysa.”
Hüda Kaya bilmez mi, ülkedeki hemen bütün katliamlar Sünni-Türk “refleksi” ile gerçeklestirilmistir. Malatya’da, Sivas’ta, Maras’ta, Çorum’da, Madimak’ta katilleri hangi “refleksler” sokaga dökmüstür? Bahriye Üçok’a, Ugur Mumcu’ya, Turan Dursun’a, Muammer Aksoy’a, Ahmet Taner Kislali’ya, Hrant Dink’e kursun sikanlar hangi “mahallenin” çocugudur. Ülke tarihinde “Alevi-sol refleksle” gerçeklesmis bir katliam var midir? Hepsini bilir elbette. Bilir ve töhmetten kurtulmak için, manipülasyona basvurur.
Anadolu gericiliginin açiktan tezahürü olan bu satirlar, Cumhurbaskanligi seçiminin yarattigi toz-duman arasinda kaybolup gitti. Baska baska nedenleri bir kenara birakalim, sirf bu yüzden bile seçim denen orta oyunundan imtina edilebilir, Anadolu gericiligine yaslanarak ikinci tura kalacak iki isminden birini tercih etme zorunlulugu reddedilebilir.
“Erdogan Kösk’e çikarsa süreç aynen devam eder”
Son metin ise HDP Grup Baskanvekili Pervin Buldan’a ait. Buldan Cumhurbaskanligi seçimi baglaminda açilim sürecini 9 Temmuz 2014 tarihinde su sözlerle degerlendirdi: “Sürecin devami ve sekteye ugramamasi çok önemli. Cumhurbaskanligi seçiminin süreci olumsuz yönde etkileyecegini düsünmüyoruz. Çünkü hükümet, Çözüm Süreci konusunda kararli görünüyor. Basbakan Erdogan seçimi kazanir ve Kösk’e çikarsa süreç aynen devam eder. Bizim bu konuda bir endisemiz yok. Zaten bunu Basbakan da söylüyor.”
Sondan üçüncü cümleyi bir daha yaziyorum: “Basbakan Erdogan seçimi kazanir ve Kösk’e çikarsa süreç aynen devam eder.”
Kürt hareketi merkezi düzeyde, Selahattin Demirtas Cumhurbaskani adayi olarak ne derse desin, ikinci tura Erdogan’la Ihsanoglu’nun kalmasi durumunda, Kürt hareketi seçimleri boykot etse dahi, bu yaklasim, siradan Kürt seçmenine Erdogan’i isaret etmektir.
Ne diyelim, “özgürlükçüyüz ama salak degiliz” diyen Melih Pekdemir’in kulaklari çinlasin.
Bu metinleri bir kenara not edelim. Kisa zaman sonra hepsi lazim olacak.
Bitirirken;
CHP Genel Baskani hemen bütün sol/sosyalist partilerle, meslek örgütleriyle, sendikalarla görüstü. Kamuoyunun karsisina Ekmeleddin Ihsanoglu’yla çikti.
Ayni “demokratik” turu HDP de atti; hemen herkesle görüstü. Sonra genel baskanlarinda karar kildigini duyurdu.
Canimizi acitsa da su gerçegi kabul edelim: CHP ve HDP sosyalistlere, emek örgütlerine garnitür muamelesi yapmaktadir.
Sirf bu neden bile, “biz yokuz” demek ve asil olarak kendi isimize bakmak için yeterlidir.
Yeter ki, “enseyi karartmayalim.”
* Garnitür: Yanlik.
Inönü Alpat
Bu yazı 1266 defa okunmuştur.