|
29 Ocak 2010, 04:19
KÖLELİĞİN MALİYET HESABI
KÖLELİĞİN MALİYET HESABI
KÖLELIGIN MALIYET HESABI Geçtigimiz günlerde asgari ücret tespit komisyonu Haziran 2010 dönemine kadar olan asgari ücreti belirledi. Asgari ücreti belirleyen komisyon 5 devlet yetkilisi, 5 en fazla isçi çalistiran is kolundan isveren ve 5 de en fazla üyeye sahip olan sendikanin temsilcisinden olusuyor. Son yapilan toplantida Türk-Is basina açiklama isteginin reddi üzerine toplantiyi terk etti. Ücretleri belirlemek hükümet ve patronlara kaldi, onlar da yapacagini yapti, emekçilerle dalga geçer gibi günlük 1 simit parasi artisi uygun gördüler. Burada bir dipnot olarak en son Türk-Is kongresinde AKP’li oldugunu açiklamaktan geri kalmayan Türk-Is baskani Mustafa Kumlu ve yönetiminin komisyonda bulunmasinin da herhangi bir etkisinin olmayacagini belirtmek gerekir. Kaldi ki bu kadar üyeye ve güce sahip olan Türk-Is yillardir komisyonda ya serh koyma ya da en fazla yapacagi radikal hareket olarak toplantiyi terk etme disinda bir sey yapmamistir. Asgari ücret nasil belirleniyor? Asgari ücretin belirlenmesinin ve asgari ücret komisyonun yasal dayanagi, asgari ücret yönetmeligi ve Anayasanin 7. maddesi. Asgari ücret yönetmeliginde asgari ücret; “Isçilere normal bir çalisma günü karsiligi ödenen ve isçinin gida, konut, giyim, saglik, ulasim ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarini günün fiyatlari üzerinden asgari düzeyde karsilamaya yetecek ücret” olarak tanimlanmaktadir. Anayasanin 7. maddesinde ise “devlet çalisanlarin yaptiklari ise uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diger sosyal yardimlardan yararlanmalari için gerekli tedbirleri alir” denilmektedir. 2001 krizinden sonra yapilan degisiklikle bu maddeye “Asgari ücretin tespitinde çalisanlarin geçim sartlari ile ülkenin “ekonomik durumu” da göz önünde bulundurulur” ibaresi eklenmistir. Aslinda bu yasal dayanaklarin ücretlerin tespitiyle bir ilgisinin olmadigi herkes tarafindan biliniyor. Hükümet ve patronlar komisyona gelmeden önce asgari ücret rakamini belirleyerek geliyorlar. Hatta toplanti öncesi yapilan manipülasyonlar ve basina sizdirilmis gibi gösterilen açiklamalarla hükümet, iyi niyetli gözükmek için patronlarin istemedigi rakamlara onu ikna etmis gibi görüntü veriyor. 2001 yilinda yapilan degisiklikle yasaya konulan “ülkenin ekonomik durumu” ibaresi de ücretlerin belirlenmesinde aslinda isçinin geçimini saglayacak bir ücretin degil, patronlarin kâr oranlarinin düsme egiliminin ücretleri belirlemede daha etkin olacagi açik. Yani ülke zor durumda olursa bedeli yine isçilere ödetilecek. Asgari ücretin belirlenmesi ülkedeki en büyük toplusözlesmedir. Çünkü bu ülkedeki 10 milyon isçi, 2 milyon 600 bin kamu emekçisi, milyonlarca çiftçi ve ailelerinin gelirlerini belirleyen ya dogrudan asgari ücrettir ya da gelirleri asgari ücrete bagli hesaplamalarla belirlenmektedir. Türk-is bu görüsmelere gücü oraninda gerekli önemi vermese de, hükümet ve patronlar önem vermekte hatta daha da gelistirerek yeni öneriler ortaya atmaktadir. Bölgesel asgari ücret uygulamasi tartismalari ile nabiz yoklamaktalar. Kürt illerindeki görece ucuz isgücüne gözünü diken patronlar 250-300 lira ücretle issizligin yogun oldugu bölgede daha az maliyetli isgücü ile kârlarini artirma istegi içindeler. Asgari ücrette belirlenen rakam düsünüldügünde asgari ücret yönetmeliginde yazan gida disinda konut, giyim saglik, ulasim ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarin bu ücretle karsilanmasinin imkansiz oldugu ortadadir. Gida ihtiyaci düsünüldügünde bile giderilmesinin yetersiz olacagi da asikar. Çünkü son belirlenen asgari, ücret net 521 lira iken, Türk-Is’in hesabina göre 4 kisilik bir ailenin açlik siniri ise 777 liradir. Yani asgari ücret bir ailenin temel gida ihtiyacini bile karsilamayacak kadar azdir. Dünya bankasinin açlik siniri olarak belirledigi 2100 kaloriyi karsilama üzerinden yapilan açlik siniri hesaplarini bile sasirtan bir asgari ücrettir patronlarin isçiye verdigi. Bu rakamlara bakarak patronun yaptigi isin karsiliginin düsük ücret vermek oldugunu ileri sürmek bile iyimserlik. Isçinin bir sonraki gün ise gidasini ve iste harcayacagi kalorisini alip gelmesi için verilen bir ücret olarak tanimlamak daha dogru olacaktir. Çünkü patronlar için önemli olan bir sonraki gün üretimin devam edebilmesi için isçinin gerekli enerjiyi yeniden depolamasidir. Yaptigimiz basit hesap sadece gida için ve üstelik bir kisi üzerinden. Dört kisilik bir aile düsünüldügünde ve ailede bir kisi çalisiyorsa bizim hesaplarimizin ne kadar tutacagini da bilemiyoruz. Gida disindaki ihtiyaçlar giyinme, konut, saglik ve egitim gibi harcamalari kattigimizda birden fazla kisinin daha çalismasi gerekmekte. Bu da ucuz isgücüne yeni katilimlarin çagrisi demektir. Kölenin efendiye, isçinin patrona maliyeti Köleci toplumdaki üretim biçimi insanin insan tarafindan sömürülmesinin ilk ve en asagilik biçimidir. Efendi öküzün ve tarlanin nasil sahibiyse kölenin de sadece isgücünün degil, kendisinin de sahibidir. Kölenin hiçbir hakki yoktur. Efendinin malidir o, efendi isterse onu satar, tutsak eder ya da öldürür. Ama kölenin bir gün sonra tarladaki isgücünden faydalanmak için ona gerekli olan ihtiyacini da verir. Is üretmeyen isgücünden faydalanamayan köle onun için artik hiçbir seydir. Kölenin gida vb maliyeti, dinlenmis ve bir gün sonra tarlada çalisip ortaya çikaracagi ürünle karsilastirildiginda hiçbir seydir efendi için. Günümüzde üretim araçlarina sahip olan patronlar da bütün toplumu kendisinin kölesi olarak görürler. Evet, köleler gibi tutsak edilmiyorlar ya da özgürlükleri kisitlanmiyor ama onlar için gerekli olan isin yapilmasi için isçilerle bir köle iliskisi kurarlar. TÜIK’in 2008 açlik sinirini belirlerken makro düzeyde hesaplar yaptigini, verilerin temelini Dünya Bankasinin 2100 kalorilik hesabindan belirlediklerini söylüyorlar. Yani DB bir insanin temel gida ihtiyacinin karsiligi olarak bir gün sonraki harcayacagi kalori üzerinden hesap yapmistir. Köleci toplumda efendi için kölenin saglikli gelisiminin önemi olmadigi gibi hükümet ve patronlar da ücret hesabini yaparken isçinin iste harcayacagi enerji üzerinden hesabini yapmaktadir. Isçinin saglikli bir sekilde gidasini almasinin hiçbir önemi yoktur patronlar açisindan. Asgari ücret TÜIK’in verileri olan açlik siniri üzerinden hesaplarla belirlenmekte. TÜIK ise açlik sinirini belirlerken bir saglik kurulusu, bir sosyal kurulustan degil, bir finans örgütü olan dünya bankasindan veriler almakta. Ve Dünya Bankasi da 2100 kalorinin açlik siniri oldugunu söylemekte. Yani patronlara göre isçinin geçiminin saglanmasi için 2100 kalorinin karsiligi olan bir ücretin yeterli olacagini düsünüyor. Kölenin efendiye maliyeti pazarda onu satin aldigi rakamin yaninda bir günkü is için harcayacagi enerjiyi karsilayacagi gidanin maliyetidir. Türkiye’deki açlik siniri seviyesindeki asgari ücret de isçinin is yapabilecek kadar gidayi almasini saglayacak kadar olan bir ücrettir. Bir sonraki asgari ücret tespit komisyon toplantisinda bundan öncekiler gibi yine ayni komedyanin oynanacagi açik. Asgari ücret tespit komisyonundaki bu bilesenlerle ücretlerin artirilmasi mümkün degildir. Tarih isçi sinifinin muazzam mücadele deneyimleri ile doludur. Insanca yasanacak bir ücreti almak için isçi sinifin hep bir agizdan söyleyecegi sey bir baslangiç olabilir: BIZ KÖLE DEGILIZ! YILMAZ ASLAN
Haberi Ekleyen: Ali Dursun
Bu haber 611 defa okunmuştur.
Paylaş
|
GÖRELE ' DE HAVA DURUMU
RÖPORTAJ
Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi
|
|