Evetçi eski solcular neye hizmet ediyor?
Anayasa Mahkemesi Eski Raportörü Ali Riza Aydin'in Odatv'de yayimlanan yazisi…
Aylardir anayasa degisikliklerini, arka planini ve gerçek amacini anlatmaya çalisiyoruz. AKP’ye kosulsuz inanalar içinde bile “öyle oldugunu bilmiyorduk, ögrenmemizi sagladiniz, bu durumda evet diyemeyiz” tepkisini aldigimiz çok insan oldu. Kafalari karisik olanlar da azimsanmayacak sayida. Kafa karisikliginin bir baska nedeni ise “Cumhuriyet”in ayarlari üzerine yasananlar. Bir de kendilerince, biraz da ilginç gerekçeler bulan “evetçiler” çikiyor. Bunlarin, kimilerince tanimlandigi gibi eski solcu olmasi ya da diyalektigin mürekkebini yalamasi, misyon üstlenmelerini de sagliyor. 12 Eylül 1980 darbesine ve askeri yönetime tepki göstermek için ya da CHP ve MHP gibi partiler “hayir” dediklerinden onlarin yaninda olmamak için 2010 Anayasa degisikliklerine “evet” diyeceklerini söyleyerek gerekçelerini açikliyorlar. Onlarin, bu degisikliklerin özüne iliskin bir kaygilari yok. Okuyup anlama geregini de duymuyorlar.
“Fasizm”, yalnizca asker, polis, daha yerinde söylemle “silahli güç” yönetimi degildir. 12 Eylül’de de donmamistir. 12 Eylül anayasasina karsi çikmak için 2010 anayasa degisikliklerine “evet” diyecegini söyleyenlere, hele hele bu isleri iyi bilen, mürekkebini yalayanlara animsatilir. Hiç olmazsa kendi fikirlerini kendilerine saklasinlar, baskalarina yanlis öncülük yapmasinlar.
Büyük hata, aslinda 12 Eylül’ü “askeri darbe” diye tanimlamakla basliyor. O günlerin sancisini iliklerine kadar yasayanlar, eziyetini ve iskencesini çekenler, ezilenler, sömürülenler, emekçiler iyi bilirler; dogru tanimlama, “fasist darbe”dir. 24 Ocak kararlariyla Türkiye’de yasama geçmeye baslayan ekonomik politikalar; toplumun siyasal, sosyal, kültürel, dinsel ve etnik yapisini da, bunu gerçeklestirecek hukuksal ve yönetsel yapiyi da 12 Eylül darbesi ve devamiyla olusturma olanagi buldular. Fasist darbenin “darbesi”ni de hangi toplumsal kesimlerin yedigi ortada…
Fasizm dersini herkes kendince alir, almistir. Ama küçük animsatmalar yapmakta fayda var: Fasizm, demokratik olmayan ve otoriter bir siyasal yapidir, her türlü siddet ve baskiyi içerir. Sömürüyü sürdürmek için, kimi zaman silahli güçlerden de destek alarak diktatöryaya basvurur. Özgürlük degil, güçlünün halki ezmesidir. Ulusun güvencesi degildir, özel çikarlarin savunucusudur. Yetkinin tek kisinin ya da tek partinin elinde toplandigi, alinan kararlarin bir kesimin iradesiyle gerçeklestigi, baskici yöntemlerin kullanildigi, halkin biçimlendirilerek, robotlastirilarak, uyusturularak, sindirilerek, kuzu kuzu yönlendirildigi, insanin amaç degil araç oldugu sistemdir. Ülkeyi yöneten kadro, ülkenin tek hakimidir. Halkin, demokratik kitle örgütlerinin önerileri dikkate alinmaz, tepki gösterilir, susturmak için de her yol denenir. Bu liste uzar gider, listeyi ögretiden çok yasananlar uzatir. Fasizmin bu tanim, anlam ve içerigini tarih yazmistir. Kimse üzerine alinmasin.
Simdi, 1980’lerle baslayan yeni sömürü düzenini ve bunun insanlik tarihine yansimasini görmezden gelerek, 24 Ocak tarihinin anlamini unutarak, 12 Eylül’ü yalnizca, o günün askeri darbesi diye tanimlayarak, 30 yildir kimlerin nasil sömürüldügünü ve hala da sömürülmeye devam edildigini unutturarak, 2010 anayasa degisikliklerinin kimler tarafindan, nasil yapildigini bile animsamayarak, degisikligi yapanlarin deyimiyle “12 Eylül tepkisi” diye bakanlar; “hayir” diyenleri de kimi partilerin hayircilari olarak görenler “neye” ve “kime” hizmet etiklerini iyi anlasinlar.
Bu haber 835 defa okunmuştur.