Gaziantep Dünya Dengesini Değiştirebilecek!

Gaziantep Dünya Dengesini Degistirebilecek!

Yakin zamanda dünyanin dengesini degistirecek element, ama bu elementi buraya yazmamin asil sebebi bu degil.

Simdi lütfen koltuklariniza yaslanin ve hikayeyi okuyun:

Yil: 1940 yer: Almanya

2. dünya savasinin baslamasindan bu yana 1 yil olmus ama savas henüz tüm dünyayi etkileyecek hale gelmemisti. ama Adolf Hitler'in doyumsuz egosu bu savasin önce tüm Avrupa'yi, sonra tüm dünyayi kasip kavuracagini gösteriyordu. Alman bilim adamlarinin en büyük arzusu bu savasi Almanya lehine çevirebilecek silahlari ve enerji kaynaklarini yaratmak veya bulmakti.

Iste tam o yillarda Asya'dan gelip Avrupa'ya bir kisrak basi gibi uzanan ve baslamakta olan savasi uzaktan izlemeyi yegleyen Türkiye'de kurulusundan bu yana 5 yil geçmis olan  Maden Tetkik Arama (MTA) Anadolu'yu karis karis kaziyor, ülke ekonomisine katkida bulunmak için var gücüyle dogada yeni seyler bulmaya çalisiyordu. Sanliurfa ile Gaziantep sinirinda küçük bir kasabada arastirma yapan ekibin basindaki Ahmet Riza Erbay 7 subat 1940 yilinda buldugu minerallerin aslinda yeni bir çag açmaya yetecek kadar önemli seyler oldugunun farkinda degildi. zaten ilk tetkiklerin sonunda MTA bu bulguyu siniflandirmayi ve periyodik tabloya yerlestirmeyi dahi basaramamisti. Iste bu nedenle tahlil için Almanya'ya göndermek gibi vahim bir hata yaptilar.

Tarih: 16 nisan 1940

Yer: Berlin / Almanya

Laboratuara Türkiye'den gelen ve o güne dek kesfedilen tüm radyoaktif elementlerden çok daha fazla yogunluga sahip oldugu anlasilan bir element; inceleme yapanlari saskina çevirmis, Nazi diktasinin tüm dünyayi ele geçirmesi için çirpinan ve bunun için kaynak arayan Alman bilim adamlarini sevince bogmustu. Ekibin basindaki Herbert Taninbaium hemen durumu orduya raporlamis, daha fazla arastirma için ödenek istemis, element hakkinda genis bilgi almak için Türkiye'ye gönderilecek bir de ekip kurulmasi gerektigini bildirmisti.

Tarih: 13 mayis 1940

Yer: Ankara / Türkiye

Almanya ile iyi iliskiler içinde bulunan ama her halükarda savastan uzak durmakta kararli olan Asya'nin bu yeni yeni gelismekte olan ülkesi Türkiye Almanya'dan gelen ekibi saskinlikla karsilamis, açikçasi ne istediklerini tam olarak anlamamislardi. Almanya Türkiye'nin Güneydogu Anadolu bölgesinde sinirsiz arastirma yapma hakki istiyordu ve bunun karsiliginda Türkiye'ye çok yüksek maddi bedeller ödemeye hazirdi. Konu Ismet Inönü'ye intikal ettirildiginde kurt siyasetçi bunun aslinda büyümekte olan savasa istirak anlamina gelecegini hemen anlayip ekiple bizzat görüsmek istedi. Onca yokluk içinde Almanya'nin vaatleri çok çekici gelse de zaten son savastan yikik dökük ayrilmis bir memleketi yeniden savasa sokmaya hiç niyeti olmayan Ismet Inönü sunulan tüm teklifleri geri çevirdi. Alman ekibi eli bos ve biraz da kizgin bir sekilde Almanya'ya döndüler.

Tam o esnada hiç istenmeyen bir sey oluverdi ve hangi ülkenin casusunun buna sebep oldugu hiç bir zaman anlasilamadi. Konu Ingiltere'nin ve oradan da ABD'nin kulagina gidivermisti bile. Birden bire savasla uzaktan yakindan alakasi olmayan Türkiye savasin taraflarindan gelen ekiplerle dolup tasmaya basladi. Ama hiç birisi Ismet Inönü'yü ikna etmeyi basaramadi. Sonrasinda gerek Ismet Inönü'nün korkulari, gerekse iki tarafin da bu elementi karsi tarafa kaptirmama telasi dolayisiyla Türkiye'nin de dogudaki arastirmalarina son vermesi, bu element konusunun uzunca bir süre bir daha açilmamasi konusunda tüm taraflar anlastilar. Öyle ki, MTA'nin o dönemde bütün idari yapisi degistirildi ve arastirma ekibinden kimse MTA'da birakilmadi. Toplam 500 dönümlük bir araziye yayildigi düsünülen taridyum elementinin adi bir daha anilmadi.

Savasin bitiminin ardindan kimse Sovyetlerin bu kadar güçlenecegini, dünyanin iki kutuplu bir hale gelecegini, son savasta birbirinin yaninda olanlarin savasin hemen ardindan birbirine rakip olacaklarini elbette beklemiyordu. savas sona erdiginde Ingiltere ve ABD'nin aklindan hiç çikmamis taridyum elementinin enerji kaynagi olarak gündeme gelmesi bekleniyordu ama isin içine bu kez de Sovyetler girmisti ve iki taraf da bu elementi isletme hakkina sahip olmak istiyordu.

Yil: 1950

Yer: Türkiye

Bir yandan ABD-Ingiltere baskisi, bir yandan da Sovyetler baskisi arasinda sikismis küçük Asya'da Adnan Menderes hükümeti kendini ABD'ye yakin hissediyor ama Sovyetleri de karsisina almaya çekiniyordu. Iste tam o sirada ABD'den garip bir öneri geldi. Sovyetlerin Türkiye'ye cografi olarak daha yakin oldugunun ve elemente ulasmak için kendisinden daha sansli oldugunun farkinda olan bu uzak ülke bu elementin kimselerin eline geçmemesi için içinde bulundugu arazinin zaten son zamanlarda iyice artmis kaçakçiligin bahane edilerek tümüyle mayinlanmasini öneriyordu. Üstelik mayinlarinda maliyetini karsilamaya hazirdi. Bloklar arasinda sikismis haldeki Türkiye  Cumhuriyeti bu öneriye baliklama atladi ve toplam 500 dönümlük arazi tümüyle mayinlandi.

Aradan yillar geçti ve Sovyetler tarihin tozlu sayfalarindaki yerini alirken ABD dünyanin tek süper gücü olarak varligini sürdürdü. Ortadogu'da bir ileri karakol vazifesi gördürttügü Israil'le petrol bölgelerine yakin olurken diger yerlere de gerek isgaller, gerekse uydurma baris güçleriyle yerlesiyordu. (Somali, Afganistan v.s.) ama tüm bu süper güç olmanin bir faturasi vardi ve o fatura da ABD'den çikiyordu. Üstelik de ABD'nin enerji ihtiyaci sürekli artmaya devam ederken kullanabilecegi kaynaklar azaliyordu. Iste bu sartlar içinde birden bire birilerinin aklina Türkiye'deki taridyum elementi geldi. Bu element ABD'nin enerji ihtiyacini fazlasiyla karsilamaya yetebilir, uranyumdan çok daha yogun radyoaktivite kapasitesi ile ayni zamanda ABD ordusunun nükleer silahlar konusunda rakiplerine fark atmasini saglayabilirdi.2001 de kurulmasindan 1 yil sonra 3 kasim 2002 de yapilan seçimlerle iktidara gelen AKP hükümeti ABD ile daima iyi iliskiler içinde olmus, ABD'nin ileri karakol vazifesini Israil'le birlikte paylasmaya baslamisti. Ama her sey gibi bunun da bir bedeli vardi ve ekonomiyi yabancilara teslim etmek bu bedeli ödemek için yeterli degildi. Ekonomik krizle birlikte yeniden alternatif enerji kaynaklarinin pesine düsmüs ABD bu elementi her ne pahasina olursa olsun elde etmek ama isletme hakkini Türkiye ile paylasmamak istiyordu. Çünkü çok fazla enerjiye ihtiyaci vardi ve artik doguda bir denge unsuru olmaktan çikmis durumdaki Türkiye'ye pay vermeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Bunun için hemen alternatif planlar hazirlandi ve mayinlarin temizlenmesi konusu gündeme getirildi. Ama bunu dogrudan yapmasi batida bu konuyu bilen diger devletleri iskillendirebilirdi. Bu nedenle Ortadogu'daki güvenilir karakol konumundaki Israil'in kullanilmasina karar verildi ve Türkiye çesitli yönlendirmeler sonucu mayinli arazilerin temizlenmesi için taridyum elementinin bulundugu tüm arazileri Israil'e 49 yilligina kiralamak için meclisten bir yasa çikardi.

Simdi tam olarak anlayabiliyor musunuz meclisin Israil'e bu arazileri adeta peskes çekmek için bunca israrci olmasini? simdi tam olarak anlayabiliyor musunuz birden bire Kürt sorununda adimlar atilmasini? Simdi tam olarak anlayabiliyor musunuz Türkiye ile Israil'in köse kapmaca oynar gibi bir iyi, bir kötü iliskilerini? Simdi tam anlayabiliyor musunuz ABD'nin Türkiye'ye ilgisini?

Size daha vahim bir sey söyleyeyim, internette taridyum diye arama yapin, bakin bakalim hiç kaynak bulabilecek misiniz? Her elementle ilgili bir sürü kaynak bulunabilirken taridyumla ilgili tek bir kaynak bilgi dahi bulamazsiniz.

Sizce bunun sebebi ne olabilir?

Bu peskese son verelim. Bu peskes Türkiye'nin ihtiyacindan da fazla enerji kaynagi sunabilecek taridyum elementinin sonsuza dek elimizden çikmasi anlamina geliyor. AKP'nin ülkeyi satmasi karsisinda sessiz kalabilirsiniz ama bu sadece ülkemizin satilmasi degil, ayni zamanda gelecegimizin de satilmasin anlamina geliyor.