Karakter boyutu :
29 Haziran 2010, 20:34
ÇEVRE DİRENİŞÇİLERİ ANKARA'DA BULUŞTUGiresun Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ali Dursun ile Orhan Kaya ve Düzköy'den Balıkçı Osman Yılmaz amca Giresun'u temsilen Ankara'daydı.
ÇEVRE DIRENISÇILERI ANKARA’DA BULUSTU Türkiye'nin dört bir yanindaki yerel çevre mücadeleleri, deneyimlerini paylasmak ve güç birligi yapmak için TMMOB Ankara Il Koordinasyon Kurulu tarafindan düzenlenen etkinlikte bir araya geldi. IMO Teoman Öztürk Salonu'nda 26-27 Haziran 2010 tarihlerinde "Çevre Direnisleri Bulusuyor" adiyla düzenlenen etkinlikte, Ölüler Altin Takmaz, Altinci Filo Defol, Havamiza Sahip Çikiyoruz, Derelerimiz Özgür Akacak, Topragimiza - Suyumuza Sahip Çikiyoruz, Nükleere Inat Yasasin Hayat baslikli alti oturum ve “Gelecegimize Sahip Çikiyoruz” baslikli bir de forum gerçeklestirildi. Etkinligin açilisinda, TMMOB Ankara IKK Sekreteri Ramazan Pektas, DISK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Çankaya Belediye Baskani Bülent Tanik ve TMMOB Yönetim Kurulu Baskani Mehmet Soganci birer konusma yaptilar. Giresun'u temsilen Giresun Derelerin Kardesligi Platformu Dönem Sözcüsü Ali Dursun ile Orhan Kaya ve Görele Çanakçi Düzköy'den balikçi Osman Yilmaz amca etkinlige katildilar. Iki gün süren etkinlik süresince yurdun dört bir yanindan TMMOB salonunda toplanan çevre direnisçileri mücadele sürecinde yasadiklari zorluklar ve deneyimleri katilimcilar ve basin ile paylastilar. HES'LERE HAYIR GIRESUN DERELERIN KARDESLIGI PLATFORMU pankartini salona açan temsilcilerimizden dönem sözcüsü Ali Dursun ve Osman Yilmaz, ikinci gün söz alarak yasadiklari deney ve tecrübeleri diger temsilciler ve konuklarla paylastilar. Ayrica Halk TV'nin birer mülakat yaptigi temsilcilerimiz Giresun'un çevre direnisini layikiyla temsil etmenin iç huzuruyla etkinlikten ayrildilar. Çevre Direnisçilerinin iki gün süren etkinligini izlemeye gelen çevre dostu Giresunlu hemserimiz Y.Mimar Yelda Ayhan temsilcilerimizle tanisarak çevre mücadelesinde yanlarinda oldugunu belirterek temsilcilerimize destek verdi. TMMOB Yönetim Kurulu Baskani Mehmet Soganci‘nin açilis konusmasi söyle: Degerli Konuklar, Sevgili Arkadaslar, Yasadigimiz Dünya için, topragimiz, suyumuz, havamiz için mücadele veren sevgili çevre gönüllüleri, Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adina saygiyla, sevgiyle selamliyorum. Bugün hepiniz, kendi bölgelerinizde yasadiginiz sorunlari, verdiginiz mücadeleyi bizlerle paylasacaksiniz. Biz de TMMOB olarak, mühendislik, mimarlik ve sehir planciligi disiplinleri açisindan konuya bakisimizi anlatacagiz. Sevgili Arkadaslar, Bugün artik bir krize dönüsen çevre sorunlarinin nedeni, kapitalist küresellesmenin "kar daha fazla kar" anlayisidir, bu anlayisla yaratilan politikalardir. Türkiye‘de çevre alaninda 80‘ler boyunca yasanan ve halen süren kurumsal ve politik arayislar, göstermelik ve yüzeysel hukuksal düzenlemeler; çevre sorunlarini daha da içinden çikilmaz bir hale sokmustur. 80‘lerden bu yana izlenen neoliberal politikalar, bu iktidar döneminde daha da derinlesmis, çesitli alanlarda yarattigi tahribat ile kendisini göstermistir. Saglik, egitim ve çevre alani bu noktada, en agir tahribatin yasandigi alanlar olmustur. Yine bu dönem, devletin küçültülmesi, özellestirme, yerellesme ve yabancilastirmaya dayanan Dünya Bankasi ve IMF programlari ile ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel alanda son derece karamsar bir tablo olusmustur. Ülkemizde çevre alani yillar boyunca istismar edilmis, dogal kaynaklarimiz bir talan ve yagma alani olarak yerli ve yabanci sermayenin hizmetine sunulmustur. Altyapi yatirimlarinda izlenen yanlis politikalar, dogal kaynaklarimizi, tarihi ve kültürel varliklarimizi, ormanlarimizi, kiyilarimizi birer rant cennetine dönüstürme çabalari, çevre sorunlarina iliskin politika yoksunlugu, denetim ve yaptirim eksikligi ve uzman kadrolarin yanlis alanlarda istihdami çevre sorunlarini daha da çikmaza sokmustur. Sevgili Arkadaslar Yasam alanlarimizin yok olmamasi için, gelecek nesillere yasayabilecekleri bir dünya birakabilmek için, bugün ekolojik bir krize dönüsen sorunlarinin çözümünde bütüncül politikalarin, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin gelistirilmesi ve uygulanmasi geregi açiktir. TMMOB, çevre politikalarinin dogru sanayi, tarim, enerji, ulasim ve kentlesme politikalariyla ele alinmasini zorunlu görmektedir. Çevre sorunlarinin olusumunda birinci derecede etken olan kapitalist küresellesme açik deyimiyle emperyalizmin yönlendirici politikalari ile yapilan siyaset, bugün artik hukuku istedigi gibi sekillendirebilmektedir. Hatta kimi zaman "arkadan dolanma" olarak hukuk devre disi birakilabilmektedir. Bu siyasal iktidar döneminde de "yasa yolu" ile ülkenin dört bir yani yagma ve talana teslim edilmistir Maden Yasasi, Çevre Kanunu, Orman Arazilerinin Satisi ve Kiyi Kanunu gibi konularda Anayasa degisiklikleri, Dogrudan Yabanci Yatirimlar Yasasi, Nükleer Güç Santrallerinin Kurulmasi ve Isletilmesi Hakkinda Yasa, Kentsel Dönüsüm Yasalari, Kamu Tasinmazlarinin Turizm Yatirimlarina Tahsisi Hakkindaki Yönetmelik, Tarim Arazilerinin Korunmasi ve Kullanilmasina Dair Yönetmelik, en son Belediye Kanunu‘nda yapilan degisiklik aklimiza hemen gelen örneklerdir ve tamami sorunludur. Yasa ya da yönetmelik degisikligi yoluyla gündeme gelen olaylar, tarim arazilerimizin, ormanlarimizin, kiyilarimizin, dogal, tarihi ve kültürel varliklarimizin yagma ve talanina sadece birkaç örnektir. Hukukun ve bilimin üstünlügüne inanan Türk Mühendis Mimar Odalari Birligi ve bagli odalarinin buna karsi hem toplumsal anlamda mücadelesi hem de hukuk mücadelesi devam etmektedir, devam edecektir. Hukuksal mücadelelerin yani sira TMMOB ve bagli odalari, çevre sorunlari alaninda su raporundan enerji raporuna, rüzgar enerji santrallerinden termik santrallere, tas-kum-çakil ocaklarindan 2B sorununa kadar ulusal, bölgesel ve yerel ölçekte bir dizi bilimsel-teknik çalisma, sempozyum, kongre gerçeklestirmekte ve raporlar üretmektedir. Sonuçlarini kamuoyuyla paylasmakta ve yanlis uygulamalar içerisinde olan yerel ve merkezi iktidarlari uyarmaktadir. Uyarmaya devam edecektir. Sevgili Arkadaslar, TMMOB kitaplastirilarak kamuoyuna sunulmus çalismalarimizdan birkaç örnek vermek istiyorum: Yalova Subasi Tersane Bölgesi Raporu 2005‘te, Mazidagi ve Fosfat Gerçegi Raporu 2006‘da, 2B Sorunu Gerçekler Öneriler 2006‘da, Enerji Raporu 2006‘da, Antalya Kursunlu Kum Çakil Ocagi Raporu 2007‘de, Sakarya Hendek Karatoprak Köyü Tas Ocagi Raporu 2008‘de, Iklim Degisikligi Sempozyumu Bildiriler Kitabi 2008‘de, Bartin Amasra Termik Santral Raporu 2008‘de, Su Raporu 2009‘da Samandagi Rüzgar Santrallari Raporu 2009‘da yayimlandi. Bu kitaplarimizin konu ile ilgilenen çevre direnisçilerinin de dikkatine burada sunmak isterim. Sevgili Arkadaslar, Biz mühendisler, mimarlar, sehir plancilari hayatin her alanindayiz. Bizler fabrikalardayiz, isyerlerindeyiz, santiyelerdeyiz, sokaklardayiz, yasamin içindeyiz. Bizler Türkiye‘nin her aninda ve her yerindeyiz ve gerçekleri tüm çiplakligi ile görüyoruz. Bizler hurafelerin degil, aklin ve bilimin temsilcileriyiz. Biz halkimiza olan sorumluluklarimizin bilinciyle sözümüzü söylemeye ve "Kral Çiplak" demeye devam edecegiz. Sevgili Arkadaslar, 27-30 Mayis 2010 tarihlerinde gerçeklestirdigimiz Genel Kurulumuzun sonuç bildirgesinde de belirtmistik: AKP Hükümeti‘nin enerji politikalari iflas etmistir; 8 yillik iktidari boyunca Türkiye‘nin enerji bagimliliginda degisim olmadigi gibi nükleer santral macerasiyla Türkiye, güçler savasinda bir piyon konumuna sokulmaktadir. Hükümet imzaladigi nükleer anlasmalarin içerigini kendi halkindan gizleyecek kadar antidemokratik bir biçimde ülkemizi nükleer bir maceraya sürüklemektedir. Yillardir izlenen yanlis enerji politikalari sonucunda ülkemiz enerji konusunda tamamen disa bagimli bir hale getirilirken enerji ihtiyacini karsilamak adina plansiz ve yanlis yer seçimleriyle hayata geçirilmeye çalisilan termik santral ve hidroelektrik santraller, kurulmak istenilen yörelerde yasanacak ekolojik ve kültürel yikimin habercisi haline gelmektedir. Dünyada esi ve benzeri olmayan en az 12.000 yillik tarihi olan antik Hasankeyf‘in ekolojik, kültürel-tarihi zenginligi ve baraj gölü alaninda kalacak 300 civarinda höyük, 2.000 civarinda magarayi korumak ve baraj yapimindan dolayi zarar görecek resmi rakamlara göre 55.000‘den fazla insanin kültürel, sosyal ve ekonomik haklari dikkate alinmamaktadir. Geçmiste ve bugün ülkemizde kisa ömürlü barajlar için Zeugma‘da, Allianoi‘de yapilan kültür katliamlarinin benzeri Hasankeyf‘te; çevre ve doga katliamlari da Munzur‘da, Firtina Vadisi‘nde yapilmak istenmektedir. Unutmamak gerekir ki enerji üretiminde alternatifler gelistirilebilir, ancak tarihi-kültürel ve dogal degerlerimizin alternatifi yoktur. Ülkemize dayatilan disa bagimli enerji politikalari terk edilmelidir. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarina öncelik veren bir enerji politikasi gözetilmelidir. Standart disi ve enerji yogun teknolojilerin ithal edilmesinin önlenmesi, mevcut tesislerde enerji verimliligini artiracak, çevreyi koruyacak, çevre dostu teknolojiler uygulanmalidir. Nükleer enerji santralleri ile Türkiye‘nin disa bagimliligi arttirilmaktadir. Kurulum, isletim ve söküm maliyetleri, çevresel etkileri, atik sorunlari ile gelismis ülkelerin terk ettigi nükleer santral macerasina son verilmelidir. Yabancilara imtiyaz taniyan maden aramalarindan vazgeçilmesi ve ulusal kaynaklara dayali, maden arama, isletme ve enerji politikasi izlenmelidir. Madenlerimizin, jeotermal kaynaklarimizin, kiyi ve ormanlarimizin yerli ve yabanci sermaye tarafindan yagmalanmasi durdurulmalidir. Kentsel dönüsüm adi altinda kentlerin hoyratça yipratilmasi ile yeni gelisme alanlari açmak yerine, öncelikle yerel degerleri içeren mevcut yasam alanlarinin halkin karar süreçlerine katilimi ile saglikli ve yasanir duruma getirilmesi saglanmalidir. Kentsel mekanlar, toplumsal yarar ve kullanim degeri ilkesi etrafinda üretilmeli, paylasilmalidir. Dogal-kültürel varliklarin koruma-kullanma dengesi içerisinde yasatilmasinin yollari bulunmalidir. Tarim arazilerinin yok olmasina, kirlenmesine, GDO‘lu gidalarin ülkemize sokulmasina, çiftçimizi üretimden, tarlasindan koparan issiz, yoksul birakan politikalara son verilmelidir. GAP Projesi kapsamindaki sulama projeleri IMF ve Dünya Bankasi dayatmalarina karsi çikilarak hizla bitirilmelidir. Bölge halkinin yararina gerçek bir toprak reformuna gidilmelidir. Ülke ormanlarinin 2/B, özel agaçlandirma vb. adi altinda rant saglanarak talan edilmesine son verilmelidir. Dünya Bankasi‘nin baskilari ile suyun ticarilestirilmesine karsi çikilmali, özellikle temiz suya erisimin en temel insan haklarindan biri oldugu kabul edilmelidir. Su ve suya bagli hizmetlerde çevre ve insan esas alinarak suyun mülkiyeti ve hizmetlerinin kamuda kalmasi saglanmalidir. Sevgili Arkadaslar Yerel halkin onayini almamis hiçbir ekonomik girisimden basari sansi beklenemez. Biz, sizin bu mücadelenizi çok önemsiyoruz. Yöre halklarinin hakli mücadelesi sadece "çevre politikalari" ile degil, bununla birlikte "sinifsal" bir temelden yükselmelidir. TMMOB bu mücadeleye omuz vermeye devam edecektir. Hepinize saygilar sunuyorum. Haberi Ekleyen: Ali Dursun Bu haber 1612 defa okunmuştur.
|
YAZARLAR
VİDEO GALERİ
GÖRELE ' DE HAVA DURUMUARŞİVLEN HABERLERArama |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||