Atatürkçü ilahiyatçilar: Cumhuriyet bir devrimdir
Ilahiyatçi yazar, ögretmen ve din görevlilerinden olusan Cumhuriyetçi Atatürkçü Ilahiyatçilar “Yeni bir ülke kuruyoruz” sözünü kinadi. Olusum, “Cumhuriyet büyük bir devrimdir. Bu devrimi ve devrimin önderini savunmak her müminin görevidir” dedi.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ögretmenleri, ilahiyatçi yazar ve din görevlilerinden olusan “Cumhuriyetçi Atatürkçü Ilahiyatçilar” olusumunun, kamuoyuna sunduklari ilk bildirgelerinde, “1923’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaslari tarafindan kurulan Türkiye Cumhuriyeti yerine yeni bir devlet kurmaktan bahsedenleri, Atatürk’ün hatirasina yönelik agir hakaretlerde bulunanlari, cumhuriyetin kazanimlarini yok etmeye çalisanlari ve toplumumuzu yeniden saltanat ve hilafet karanligina sürüklemek isteyen ser fikirli kafalari siddetle kinadigimizi ilan eder, kamuoyumuzun yüksek bilgisine saygiyla sunariz” denildi.
Islam tarihi anlatildi
Ilahiyatçi yazar–Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ögretmeni Cemil Kiliç, ilahiyatçi yazar – Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ögretmeni Nazif Ay, ilahiyatçi yazar – emekli din görevlisi Mehmet Ali Öz, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ögretmeni Yusuf Gökhan Çolak, emekli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ögretmeni Yusuf Dülger, emekli müftü Kamil Hayati Aydin, ilahiyatçi, emekli kültür müdürü Mehmet Göl ve emekli din görevlisi-yazar Lütfullah Kaleli’nin imza attigi bildirgede, Islam’in, halkin köle – hür, yoksul – varsil diye siniflara ayrildigi 7. Yüzyil Mekke’sinde bir özgürlük ve adalet hareketi olarak dogdugu hatirlatilarak, “Yaklasik 1400 yillik Islam tarihi boyunca kisa araliklar disinda Müslümanlar, bilime sirt çeviren ve akli nakil karsisinda önemsizlestiren siyaset ve din esnafi yüzünden büyük mahrumiyetler yasadilar.
Sultanlar ve halifeler iktidarlarini ganimetler ve halka yükledikleri agir vergilerle sürekli kildilar.
Saltanat ve hilafet düzeni, özgürlükçü Islami düsüncenin gelisimini engelledi. Her yeni fikir, fitne etiketiyle mahkûm edildi. Basta Ebu Hanife ve ehlibeyt neslinden gelen imamlar olmak üzere pek çok Müslüman bilgin, sözde Islami yönetimler tarafindan çesitli zulümlere ugratildi. Özgür düsünceli Islam filozoflarinin çogu sultanlarla isbirligi içinde hareket eden sözde ulema tarafindan kâfir ilan edildi. Bundan dolayidir ki Islam toplumlari içerisinden yeterince bilgin ve mucit yetismedi” görüslerine yer verildi.
Islamin özü laiklik
Islamin özünün laiklige dayandigi, bu özden uzaklasildiginda inancin din ile olan baginin da koptugu vurgulanan bildirgenin devami özetle söyle:
“Türk toplumu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaslari eliyle aklin ve bilimin önünde yüzyillardir bir engel olarak duran saltanat ve hilafeti kaldirarak laiklik esasina dayali cumhuriyet rejimine geçti.
Cumhuriyet büyük bir devrimdir. Akli özgürlestiren, bilimin önünü açan, hurafe ve bidatlara karsi Islami düsüncenin dogmasini saglayan laiklik, deyim yerindeyse cumhuriyetin ruhudur. Cumhuriyet, adeta Medine Sözlesmesinin güncellenmis hali olarak nebevi mirasi 20. yüzyilda yeniden dirilten görkemli bir devrimdir.
Bu devrimi ve devrimin önderini savunmak samimi her müminin görevidir. Cumhuriyeti ve onun ruhu olan laikligi Islam karsiti olarak yaftalamak, ardillari tarafindan kurumsallastirilan Muaviye ve Yezid’in uygulamalarini Islam sanmaktan baska bir sey degildir. Bu nedenle bizler, Cumhuriyetçi Atatürkçü Ilahiyatçilar olarak son dönemde laik cumhuriyetimize ve Atatürk ilke ve devrimlerine yönelik agir saldirilari ibretle, teessürle izlemekte ve not etmekteyiz. Bu baglamda, yüksek bir kararlilikla belirtelim ki ögretim programlarindan ve özellikle de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatindan Atatürkçülük ve laiklikle ilgili konularin çikarilmasi yahut azaltilmasini, müftülüklere nikâh kiyma yetkisinin verilmesini ve Atatürk anitlarina yönelik çirkin saldirilari kabul etmek mümkün olmadigi gibi önemsizlestirmeye çalismak da düpedüz bir gaflettir.
Ögretim programlarinin laiklik ilkesi dogrultusunda yeniden düzenlenmesi sarttir. Bizler; cihatçi, ganimetçi, fetihçi degil; akilci, bilimi esas alan, aydinlanmaci ve laikligi güçlendirici bir müfredatin basta Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri olmak üzere bütün dersleri içine alacak sekilde yeniden belirlenmesini talep ediyoruz.
Öte yandan imam hatip liselerinin ve imam hatip ortaokullarinin sayilarinin hizla artmasi ve din ögretiminin kalitesizlesmesi sonucu liyakatsiz din görevlilerinin dini hayata verdikleri zararin, telafisi zor sonuçlara yol açtigini da üzüntüyle belirtmek durumundayiz. Müftülüklere nikâh kiyma yetkisi iyi niyetli bir uygulama gibi gösterilmeye çalisilsa da yol açacagi sorunlar tahminlerin ötesinde olacaktir.
En basta bu uygulama Müslüman din görevlilerini Hiristiyanlik’ta oldugu ruhbanlastiracak ve müftülerimizin papazlastirilmasina sebebiyet verecektir. Bu, Islamin Hiristiyanlastirilmasi gibi bir tehlikenin kapilarini açacaktir. Bu nedenle nikâh kiyma yetkisinin mevcut haliyle kalmasindan yanayiz. Atatürk anitlarina yönelik çirkin saldirilari gerçeklestirenlere karsi caydirici cezalarin verilmesi elzemdir.
‘Mücadele edecegiz’
Bizler, Cumhuriyetçi Atatürkçü Ilahiyatçilar olarak, bundan önce bireysel anlamda yaptigimiz cumhuriyet devrimi ve Atatürk müdafaasini bundan sonra birlikte ve esgüdümlü bir biçimde devam ettirecegiz. Inaniyoruz ki ilerleyen süreçte aramiza yeni ilahiyatçi arkadaslar da katilacaktir.”
http://www.cumhuriyet.com.tr/…/Ataturkcu_ilahiyatcilar__Cum…#
Bu yazı 745 defa okunmuştur.