28 Aralyk 2010, 13:38
CUMHURİYET FARAÇ'LA YOLLARINI AYIRDI
Faraç’ın geçtiğimiz Cuma günkü yazısı sansürlenmiş ve gazetede yer almamıştı.
Cumhuriyet gazetesi Mehmet Faraç’la yollarini ayirdi. Faraç’in geçtigimiz Cuma günkü yazisi sansürlenmis ve gazetede yer almamisti. Mehmet Faraç, dün yeni yazisini Cumhuriyet’e gönderdi ancak gazetenin yayin kurulu “sansürün medyayla paylasilmasini” gerekçe göstererek Faraç’in is akdine son verdi. Mehmet Faraç yaptigi açiklamada özetle sunlari söyledi: “Cumhuriyet’te 26 yildir emek verirken, terör örgütlerinin hedefi oldum. Yeniden dizaynedilen Türkiye’de, bu durum çok düsündürücü. Elbette hukuki haklarimi arayacagim ancak o önemli degil. Bu çok utanç verici bir uygulama” ISTE MEHMET FARAÇ’IN SANSÜRLENEN YAZISI Cumhuriyet gazetesi yazari Mehmet Faraç’in bugün yazi günüydü. Ancak Faraç’in yazisi gazetede yer almadi. Faraç, “Dinci Tehdit, Kubilay ve Isbirlikçilik” baslikli bir yazi kaleme almis ve gazeteye göndermisti. Ancak gazete yönetimi basliktan “Isbirlikçilik” kelimesini ve yazinin son 6 paragrafini çikarmak istedi. Faraç bu duruma itiraz etti ve bugün gördü ki; yazisi yayinlanmamisti. Mehmet Faraç, sansürlenen yazisinin özetinin "Kubilay’in basinin kesilmesinin 80.yilinda Cumhuriyet'in Atatürkçü, Kemalist evlatlarinin baslari kesilmeye devam ediyor..." oldugunu söyledi. 26 yildir Cumhuriyet’e emek verdigini söyleyen Faraç, çok üzgün oldugunu sözlerine ekledi. Iste Mehmet Faraç’in o yazisi: "Dinci Tehdit, Kubilay Ve Isbirlikçilik!.. “Gazez Camisi girisinin sol tarafindaki bahçede arkasi üstü yatik, sag tarafinda kasaturasi kinindan çekik bir halde, elbiseleri kanli, basi boynundan ayrilmis ve etrafindaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan, tahminen 25 yaslarinda, üzerinde hâki renkte askerî elbise olan; orta boylu, kumral benizli, saçlari az agarmis cesedin, Menemen’de 43. Alay 1. Tabur 3. Bölük Takim Komutani Yedek Subay Izmirli Hüseyin oglu Kubilay oldugu anlasilmistir.” Yukaridaki satirlar, 23 Aralik 1930 sabahi Menemen’de Naksibendi müritleriyle onlara destek veren gerici yobazlar tarafindan sehit edilen Yedek Subay Mustafa Kubilay’la ilgili Menemen Cumhuriyet Savciligi’nin hazirladigi raporun girisidir!.. Tarihe “Menemen Olayi” diye geçen bu igrenç eylemin elebasi Kubilay’in basini keserek öldüren Giritli Hasan oglu Mehmet’ti. Osman oglu Samdan Mehmet, Hasan oglu Sütçü Mehmet, Emrullah oglu Mehmet, Nalinci Hasan ve Çakir oglu Ramazan ise eylemci grubu olusturmaktaydi. Tamami Manisa’da oturan bu gerici katillerin Naksibendi tarikatiyla baglantilari saptanmisti. Onlari tarikata çeken ve egiten kisi ise Manisa Askerî Hastanesi imamligindan emekli Ibrahim Hoca’ydi. Ibrahim Hoca, tarikat iliskisini söyle açiklamisti: Kiliçla tehdit!.. “Ilk tarikata intisabim on iki sene evveldir. Naksibendidir. Seyhim Ismail Necati’ydi. Bâb-i âli’de oturuyordu. Tekkesi vardi. Ölmüstür. Ondan bir sene sonra tahminen o zaman Çapa’da tekkesi bulunan Seyh Esat Efendi’nin zikrine gittim ve ona baglandim.” Ibrahim Hoca’nin Manisa’da görevli iken merkeze bagli Horosköy’de yogun faaliyetleri vardi. Onun çok yakini olan Osman Çavus’un, “Insallah reis-i cumhuru gebertirler de rahat yüzü görürüz, fes giyeriz” dedigi saptanmisti!.. Menemen Olayi, 23 Aralik 1930 tarihinde gerçeklesir. Eylemciler baslarinda mehdi Mehmet olmak üzere sabah ezani sirasinda Menemen’e gelip Müftü Camii’ne girerler. Camide bulunan sancagi alan mehdi, halki kendilerine katilmaya davet eder ve sunlari söyler: “Taraf-i ilahiden geliyoruz. Seriat istiyoruz. Askerin kiliç ve kursunu bize islemez. Herkes bu bayragin altindan geçecektir. Geçmeyenleri kiliçtan geçirecegiz.” Jandarma Bölük Komutani olayi haber alinca toplulugun bulundugu belediye binasi önüne gider ve eylemcilere dagilmalarini söyler. Mehdi Mehmet, “Ben mehdiyim. Seriati ilan ediyorum. Bana kimse mukavemet edemez” diye cevap verirken, kalabaliktan alkis sesleri yükselir. Sancaktaki bas!.. Bu sirada Alay Komutanliginda egitime çikmak üzere hazirlanan Yedek Subay Mustafa Kubilay’a bir müfrezeyle olay yerine gitmesi emredilir. Kubilay, halkla bir çatismaya meydan vermemek için askerlere süngü taktirarak alandaki kahvenin önüne birakir ve eylemcilerin yanina gider. O sirada eylemcilerin arasindan ates açilir ve Kubilay yaralanir. Kubilay hemen yakindaki caminin avlusuna dogru kosar. Bu sirada bir el daha ates edilir ve genç astegmen avluda yere düser. Cephaneleri olmayan müfrezedeki askerler ise geri çekilir. Kubilay’in düstügünü gören mehdi Mehmet, yanindakilerden birisinin biçagini alarak avluya gider. Yerde yatan ve henüz ölmemis olan genç askeri sürükleyerek yüzüstü yatirir sonra da basini keser! Naksibendi müridi daha sonra Kubilay’in saçlarindan tutarak basini önce tasa vurur sonra da camiden aldigi sancagin ucuna geçirir! Bu sirada alaydan gönderilen askerler olay yerine ulasir. Eylemcilerin ates açmasi üzerine çikan çatismada, Hasan ve Sevki adli iki bekçi sehit olur. Eylemcilerden mehdi Mehmet, Samdan Mehmet ve Sütçü Mehmet ölü, Emrullah oglu Mehmet Emin yarali olarak ele geçirilir. Kargasadan yararlanarak kaçan Nalinci Hasan ile Ali oglu Hasan da ertesi gün Manisa’da yakalanir. Bagnazlara idam!.. Olayin ardindan sikiyönetim ilan edilir. “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasini zorla kaldirmaya tesebbüs ve yardim” etmekten yargilanan bagnazlardan 32’si idama, 73’ü ise çesitli hapis cezalarina çarptirilir. Büyük Önder Atatürk, Menemen’de gerçeklestirilen eylemin siradan bir olay olarak geçistirilemeyecegini söyler. Gazi Pasa, 28 Aralik 1930’da, Türk Silahli Kuvvetlerine su mesaji gönderir: “Menemen’de meydana gelen gericilik girisimi sirasinda yedek subayin ugradigi saldiriyi, milletin bizzat Cumhuriyet’e karsi bir öldürme girisimi olarak kabul ettigi ve cüretkârlarla, destekçileri, ona göre takip edecegi kesindir. Hepimizin dikkati, bu sorundaki görevlerimizin gereklerini duyarlilikla ve gerektigi biçimde yerine getirmege yöneliktir. Kubilay’in temiz kani ile Cumhuriyet, hayatini tazelemis ve kuvvetlendirmis olacaktir.” Baslar kopartilirken!.. Peki, günümüzde yasanan kimi siyasi tezgahlardan yola çikarak da ibret alinmasi gereken bu aci öyküyü niçin mi animsattim?.. Birincisi dün Devrim Sehidi Kubilay’in 80. ölüm yildönümüydü... Cumhuriyet’in bekasi ugruna basini veren o yigit asker ögretmeni bir kez daha saygiyla anmayi görev bildim... Ikincisi, onun hikayesini anlatan ve su an vizyonda olmasi gereken filmi Istanbul’da izleyecegim bir tek sinema bulamadigimi duyurmak istedim!.. Üçüncüsü ise PKK yandaslari ile tarikat seyhine saygilarini sunan Naksibendi torunlari, Cumhuriyet’in en önemli kalesine sizarken ayni yerde Atatürkçü, ulusalci, Kemalist evlatlarin baslarinin kesilmeye devam ettigini animsatmak istedim!.. En acisi da bu üçüncüsü olsa gerek!.. Atatürk’ün en büyük eseri “özerlik” tuzagindayken, Büyük Önder’in partisi Güneydogu’nun yeniden yapilandirilmasi ugruna dizayn edilirken; Truva atlarinin yularindan tutup Cumhuriyet’in kalesine sokan isbirlikçi seyisler ülke tamamen kusatildiginda; laiklikten, Atatürkçülükten ödün vermeyen namuslu kitlelere kesinlikle hesap verecektir!.. Ben simdilik tüm bu gaflet ve hatta hiyanet yasanirken, “kol kirilir yen içinde kalir” hastaligina kapilip çevrelerine at gözlügüyle bakanlari, “uyanin artikkkk!..” diye bir kez daha uyarmak istedim!.. Mehmet Faraç Odatv.com
Haberi Ekleyen: Ali Dursun
Bu haber 821 defa okunmuştur.
Paylaş
|
GÖRELE ' DE HAVA DURUMU
RÖPORTAJ
Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi
|