Ofisin kapisi açildi, her zaman ki umursamaz tavri ile odaya daldi.
Epey zamandir sesi solugu çikmiyordu.
Disaridaki havaya bakarak "Mart ayi çok kötü bir aydir" dedi.
"Diger aylardan farki ne, Onlarinda iyi ve kötü taraflari var" dedim.
"Anlatayim" dedi.
Her gelisinde mutlaka anlatacak bir seyi olurdu.
***
Mart ’da günes açtiginda sevinir, baharin geldigini düsünürüz. Kalin giysilerimizi atariz. Agaçlar çiçek açmaya baslar. Böyle bakinca sirindir Mart ayi…
Günlük güneslik olan hava birden kararir. Yagmur, firtina neye ugradigini sasirir insan. Üstünde incecik giysilerle kala kalirsin. Sakacidir Mart ayi...
Firtinanin etkisi ile agaçlar çiçeklerini dökerler. Meyvelerinden olurlar.
Hayal kirikligidir, Mart ayi…
Mart ayinda günes açmasi ne kadar dogalsa, kar, firtina da o kadar dogaldir. Kisin sonuna dogru yakacaklarini tüketen garip gurabanin üstüne adeta bir kabus gibi çöker. Bu yüzden,Mart ayinda yagan kar'in topraga degil de, baska bir yere yagdigi düsünülür. Gaddardir Mart ayi…
Mart ayina beni sinir eden aslinda bunlar degil...
Mart denince, benim aklima Karadeniz'in bir köyünde karsilastigim, O genç adam gelir. Bir gün önce topraga verilen annesinin mezarinda dua ederken görmüstüm. Annesinin cenazesine haberi olmadigi için gelememisti. Geldigini gören aile efradindan bazilari etrafina toplandi. Sarildilar, kimi sesli, kimi sessizce agliyordu.
Genç adam " Bana neden haber vermediniz" dedi.
Cevap; soguk havayi daha da soguttu. Kursun herhalde bu kadar yara açardi. "Unuttuk"
Kardeslerine, yegenlerine, yengelerine, enistelerine bos gözlerle baka kaldi.
Cevabi algilamasi kolay olmadi. Adeta kani donmus gibiydi.
Düsecek sandim, düsmedi.
Biraz ilerde duran babasina dogru yürüdü. Boynuna sarildi.
"Sende mi, sende mi unuttun baba "dedi.
Cevap gelmedi...
Sessizlik dayanilir gibi degildi.
Kök salip, çinar olmayi hayal ettigi topraklarda, sadece bir ayrik otu oldugunu anlatiyordu bu sessizlik.
Yagan kara aldirmadan dut agacinin altindaki derme çatma sedire oturdu. Içine düstügü yalnizlik, saskinlik, çaresizlik, utanç elle tutulacak gibiydi.
Içim acidi.
O an dev bir kartal oldugumu düsündüm. O’nu pençeme alip, Sis Dagi'nin doruguna götürdüm. "Bagir" dedim "Alabildigince, gücünün yettigince, avazin tükeninceye kadar bagir" Içindeki zehir böylece çiksin;önce dereye oradan da denize ulassin.Küçülsün yok olsun, bitsin istedim.
Tabi ki böyle bir sey olmadi.Yasadigimiz masal degildi ki…
Hava çok soguktu. Kar yagmaya devam ediyordu.
Insanlar birer ikiser evlerine çekildi. Benim de durmam anlamsizdi.
O ise kara ve soguga aldirmadan oturuyordu.
Hala oturuyor mu, bilmiyorum.
***
Hikaye bitmis olmali ki; bardaginda ki çayi bir yudumda içti.
Hiç bir sey söylemeden kalkti gitti.
Disarida insanin içini isitan bir günes vardi. Mart ayinin yalanciligina insanlar kim bilir kaçinci defa aldaniyordu.
Öylece Mart günesine baka kaldim. Sonra
Aklima ben geldim. Üsüdüm, çok üsüdüm.
Bu yazı 1361 defa okunmuştur.