“NeYaptiBizeBuDevlet”
Elbette devletin zulmünü, ayrimciligini, yaratilan magduriyetleri akilda tutmak, unutturmamak gerekiyor. Peki magdur dili, devleti suanda varolan uygulamalarindan vazgeçirme gücünü barindiriyor mu? Ne yazik ki;hayir.
Hatta magdur dili, su siralar devletin özellikle yaratmak istedigi kutuplasma ortamina çok uygun
5 Agustos’ta Yüksekova’da bir grup polisin santiye isçilerine yönelik asagilama girisimine. Basbakanlik sorusturma baslattigini açikladi. Açiklamada su ifadelere yer verildi: “Terörle mücadelenin demokratik hukuk devleti kurallari çerçevesinde taviz verilmeksizin sürdürülmesinin altini daha önce de defaatle çizen sayin basbakanimiz kanunsuz hiç bir uygulamaya izin verilmeyeceginin de altini çizmektedir.”
Basbakanligin açiklamasinda kanunsuz uygulamalara izin verilmeyecegi söyleniyor, ama acaba Kürtlerin basina silahin namlusunu çevirip hakaret ve tehditler yagdiran harekâtçi gerçekten de kanunsuz bir is mi yapiyordu? Diyarbakir Cezaevi’nin namli iskencecisi Esat Oktay Yildiran’in yeni sureti gibi ortaya çikan harekâtçinin tehditkâr konusmasini hatirlayalim: “Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü göreceksiniz! Hepinizi taniyorum ben! Kim ki hainlik yapacak, kim ki ihanet ediyor, karsiligini görecek! Ne yapti ulan size devlet? Ne yapti devlet? Hepiniz karsiligini göreceksiniz! Türk’ün gücünü göreceksiniz!”
Varsayalim ki, hiçbir sey yolunda gitmedi ve söz konusu harekâtçi yarginin karsisina çikarildi. Kendisini nasil mi savunacak? Tabii ki “Türk Vatani ve Milletinin ebedi varligini ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlügünü belirleyen” cümlesiyle baslayan Anayasa’yla ise baslayabilir ve su maddelerle devam edebilir: “Millet iradesinin mutlak üstünlügü, egemenligin kayitsiz sartsiz Türk Milletine ait oldugu…” “Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varliginin, Devleti ve ülkesiyle bölünmezligi esasinin, Türklügün tarihî ve manevî degerlerinin…” “TÜRK MILLETI TARAFINDAN, demokrasiye âsik Türk evlatlarinin vatan ve millet sevgisine emanet ve…”
Anayasa’nin baska hükümleriyle de devam edebilir savunmasina ve yargica, kendisini yargilama yetkisi olmadigini hatirlatabilir. Zira: “Yargi yetkisi, Türk Milleti adina” (Madde-9) “kullanilir.”
Özetle, “Türk’ün gücünü göreceksiniz” tehdidinin Anayasal dayanagi mevcut. Isterseniz Iç Güvenlik Yasasi’na hiç girmeyelim. Fakat Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun ilgili maddesini, Anayasa’da yapilan Türklük vurgusu baglaminda hatirlayalim:
“Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde dogrudan dogruya zor kullanilacagi ihtari yapilir. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapilmadan da zor kullanilabilir. Polis, zor kullanma yetkisi kapsaminda direnmeyi etkisiz kilmak amaciyla kullanacagi araç ve gereç ile kullanacagi zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder.”
Aslinda Kürtlerin su anda kendi etnik kimliklerini açiklamalari ve bunda direnmeleri açikça Anayasa’ya aykiridir. Anayasa’nin 66. Maddesi’ni hatirlayalim: “Türk Devletine vatandaslik bagi ile bagli olan herkes Türktür.” Denecektir ki, “ama burada Türklük bir etnik kimligi ifade etmez.” Yaniti, 66. Maddenin ikinci cümlesi veriyor: “Türk babanin veya Türk ananin çocugu Türktür.” Dolayisiyla, mevzuat Kürt kimligi talebini temelden yasakliyor.Yasaklaninca etnik aidiyet ortadan kalkiyor mu ? Hayir. Peki empati kurarsak Manisa da bir PKK li Türklerin ellerini arkadan kelepçeleyip yere yatirip ne yapti ulan bu Kürtler size deseydi.Neler olabilecegini hepimiz biliyoruz. Olmasina da karsi çikiyoruz.Halklarin baris içinde yasayacagi yarinlardan baska umudumuz yok, nefret ve siddet dili az gelismis toplumlarda hüküm sürmüs,sürmekte gelecegimiz ve yarinlarimizin bu gün dünden daha çok baris diline ve uygulamalarina gereksinmesi var.
Peki yazinin baslik sorusuna dönersek ne yapti bize bu devlet animsayalim mi ?
1915 Ermeni/Süryani/Ezidi Soykirimi
1921 Mustafa Suphilerin Katli
1930 Agri Katliami
1934 Trakya Yahudi Pogromu
1937-38 Dersim Soykirimi
1942 Varlik Vergisi
1943 Van Özalp'de Org. Muglali'nin "33 kursun katliami"
1955 6-7 Eylül Yagmalama ve Linçleri
1960 Darbe eziyetleri (idamlar, baskilar, vb)1969 Kanli Pazar
1971 Darbe eziyetleri (idamlar, iskence, baskilar, vb)
1977 1 Mayis Katliami
1979 Maras Katliami
1980 Çorum Katliami
1980-84 Darbe eziyetleri (idamlar, iskence, baskilar, vb)
1980-84 Diyarbakir Cezaevi Vahseti1990lar Kürtlere yönelik "faili meçhuller", köy bosaltmalar/yakmalar, zorunlu göç, ...
1992 Newroz Katliami (Cizre, Sirnak, Nusaybin)1993 Sivas Katliami
2000 "Hayata Dönüs" Operasyonu / Katliami
2007 Hrant'in Katli
2011 Roboski Katliami
2013 Gezi Direnisi sirasinda 8 yurttasin katledilmesi
2013 Soma Maden Isçileri Katliami
2015 Suruç KatliamiSürekli Doga/Sehir Katliamlari
En acisi faili sözde bulun(a)mayan meçhul olanlar, kaderimiz haline getirilen devlet basin medya ve görsel iletisim kanallari ile hafizalara yerlestirilen ahlak bilinç eksikliginden kaynakli, Sürekli Yolsuzluk.
Bu yazı 1361 defa okunmuştur.