Mavi Alay; Haram Topraklar
Türkiye Cumhuriyeti’nin yirmi birinci asirda artik geçmis tarihiyle yüzlesecek oldugu sayisiz dramatik olaylardan sadece birisi olan Mavi Alay Türkiye gündeminde hiç yer almazken cumhurbaskanligi seçimleri arifesinde Basbakan Erdogan tarafindan gündeme oturtuldu.
Basbakan Erdogan geçmis tarihle yüzlesmesi gerekenin Türkiye Cumhuriyeti degil, tek parti yönetimi oldugunun altini çizerek bir kez daha CHP’ye yüklendi. Ikinci dünya savasindan sonra Mavi Alay olayini unutturmaya çalisan Türkiye Cumhuriyeti bu güne kadar basili yayinlarda, ansiklopedilerde, tarih kitaplarinda bu konuya tek bir satir dahi yer vermedi.
Zaten yazilmis olsa da Türk insaninin geçmis tarihini irdelemek gibi bir meraki olmadigindan konunun ilgi görmesi de beklenemezdi. Basbakan Mavi Alay için CHP’ye “senin yatacak yerin yok” derken Kars sinirinda Sovyet askerleri tarafindan kursuna dizilen insanlarin sayisini ise tevazu göstererek 165 kisi olarak belirtti.
Mavi Alay drami aslinda özgürlük için kendi istekleriyle ölüme kosan insanlarin hikayesidir. Avusturya’da Ant Daglarinin eteklerinde Drau Nehri’nin kiyisindan baslayan özgürlük yolculugunun aslinda Kars sinirinda ölümle bitecek bir yaris oldugunu kim bilebilirdi ki?
Ikinci Dünya Savasi, yeryüzünde gerçeklesmesi imkansiz hayallere sahip iki liderin etnik savasindan ibarettir. Almanya’da Hitler Yahudileri toplama kamplarinda, Sovyetlerde ise Stalin Kirim Türklerini ortadan kaldirmak için baska bir metot bulmustu.
Polonya’yi isgalden sonra Kirim’a dogru ilerleyen Almanlara karsi Stalin Kirim Tatarlari basta olmak üzere Karaçay-Malkar Türkleri ve Çerkez’ler den olusan birlikleri zaman kazanmak ve tamamen ortadan kaldirmak için zamanin en modern silahlariyla donatilmis Alman Ordusunun önüne sürdü. Ellerinde Birinci Dünya Savasindan kalmis ilkel silahlarla Almanlara karsi savasmaya çalisan Kafkas ve Kirim Türkleri büyük zayiatlar vererek geri çekildiklerinde ise Rus askerlerinin mitralyöz atesi altinda katledildiler.
Sonunda Almanlara teslim olan Kirim ve Kafkas Türkleri, Almanlarin kendilerine özgür bir Kirim vaatleri üzerine Ankara’nin da telkiniyle Ruslara karsi savasmak üzere üzerlerinde ki Rus üniformasini çikararak kurduklari Mavi Alayla Alman saflarina katildilar.
Henüz tek partili siyasi yasamin sürdügü Türkiye ise Hitler Almanya’sinin zafere ulasacagina emindi. Birinci Dünya Savasinda Enver Pasanin Alman hayranliginin bedelini Sarikamis’ta 90 bin sehitle ödedigimizi anlasilan herkes unutup gitmisti.
Her ne kadar Türkiye savasa girmemis olsa da Kirim Yarimadasinda ki Kirim Tatarlarini ve Kafkas Türklerini Ruslara karsi kiskirtmaktan hiç çekinmediler. Bir yandan Almanya’nin muhtaç oldugu, savasin alt yapisini olusturan kromu Almanlara ulastirmaktan geri durmadilar.
Ruslar Alman Ordusunu bozguna ugrattiktan sonra tarihleri boyunca yürüttükleri sicak denizlere inme politikasi geregi kuzeye yol alarak Italya harekâtini baslatirken, Alman ordusu ile beraber geri çekilen Mavi Alay önce Italya’ya, sonra da Avusturya’daki Drauburg bölgesinde Drau nehri kiyisinda çok zor sartlar altinda derme çatma barakalarda yasamaya çalistilar. Kirim Türklerinin sayisi sekiz bin bes yüz kisiden yedi bin kisiye inmisti.
Mavi Alay’in kurulmasi için telkinde bulunan tek parti yönetiminin devlet adamlarinin yani sira Cumhuriyet gazetesinin sahibi Nadir Nadi dahil kimseden ses çikmiyordu
Sefalet içinde Drau Nehri kiyisinda yasam savasi veren yedi bin Kirim ve Kafkas Türkü’nün tek umudu Türkiye idi. Türkler savasin bitimiyle Ingilizlerin kontrolü altina girdiler. Bu bile Kirim Türklerine bir umut olmaya yetti. Fakat savasin acimasizligi bir kez daha ortaya çikti. Yalta Konferansinda Stalin henüz Kirim ve Kafkas Türkleri ile hesaplasmanin bitmedigini belirterek Drau’da ki yedi bin Türk’ün Rusya’ya iadesini sart kostu.
Karar 1945 yilinin 28 Mayisinda Mülteci kampina ulastiginda ölümün kendilerine sah damarlari kadar yakin oldugunu anlayan Kirim Türkleri o gece sabaha kadar basta kadinlar ve çocuklar olmak üzere yaklasik 3.000 kisi Ant Daglarinin karlariyla cosan Drau nehrinin azgin sularina çoluk çocuk el ele atlayarak onurlariyla can vermeyi yeglediler.
Kamp da ki sag kalanlari ise daha korkunç bir son beklemekteydi. Rus subaylar geride kalanlari tankla silahla sikistirarak zorla vagonlara bindirip bes gün sürecek bir ölüm yolculuguna çikardilar. Hem de Ankara Hükümetinin onayiyla.
Ne gariptir ki bu ölüm yolculugu her zaman kavusmak istedikleri Türk topraklarinin ortasindan geçmekteydi. Savas boyunca çalisir tek tren yolu Türkiye’de kalmisti. Son bir umutla kapilari çivili vagonlarda Sadece kömür ve su ihtiyacini karsilamak için durulan yolculukta havalandirmalarin açilmasi ile Edirne’de olduklarini anlayan yaklasik dört bin kisilik Kirim ve Kafkas Türkü sonunda Türkiye’nin onlari sahipsiz birakmadigi düsüncesi ile büyük bir sevinç yasadilar
Iki gün süren yolculuk sonunda umutlar yavas yavas korkuya dönüstü. Kars sinirina yaklastikça o zamanlar bucak olan Rus sinirina bitisik Akkaya’da ki Kizil Çakçak baraji yakinlarinda vagonlarin kapaklarini kiran iki bine yakin Kirim ve Kafkas Türkü umutsuzca kendilerini barajin sularina atmaktan çekinmediler. Sinirdan karsiya teslim edilenlerin baslarina sikilan kursunlarin sesleri ise gün boyu yankilandi.
Basbakan Erdogan her ne kadar Rus subaylarinin sinirda Ankara’da tek partinin onayiyla islenen bu cinayette 265 kisinin öldügünü ifade etse de sayinin iki bine yakin oldugu belirtilmektedir.
Türkiye’nin artik geçmisle yüzlesmesi, tarihiyle barismasi demokrasi ve insanlik yolunda atacak oldugu adimlarin en büyügü olacaktir. Avusturya hükümeti, Drau Irmagi yakinlarinda 1960 yilinda Avrupa’nin göbeginde islenen bu soykirima kayitsiz kalmayarak, onurlari ugruna can vermeyi tercih eden üç bin Kirim ve Kafkas Türkü için, “Haram Topraklar” denilen Irschen Köyünde bu insanlarin anisina bir abide insa diktiler.
Türkiye Cumhuriyeti ise yasanilan Mavi Alay dramini tarih sayfalarindan silebilmek, yok sayabilmek için elinden geleni yapmaktan hiç ama hiç çekinmedi.
Afrika’nin adi sani duyulmamis ülkelerinin sanal sehirlerinde ki Müslümanlara sözde kurban kesen, hayali gida dagitan modern çagin devletten icazetli soygunculari ise, Islamiyet ve Türklük idealleri için yasamlarini hiçe sayan bu onurlu insanlarin anitina bir çiçek bile koymayi akillarindan geçirmediler.
Dersim Isyani, Ermeni Techiri, Sarikamis Drami ve son olarak Mavi Alay hep Basbakan Erdogan’nin sözleriyle gündeme oturdu.
Cumhuriyetle yasit CHP’nin ya yasanmis bir tarihi yok, ya da tarihle yüzlesmeye korkuyor.
Ama unutmamak gerek; korkunun da ecele faydasi yok…
Bu yazı 1067 defa okunmuştur.