BASINA VE KAMUOYUNA
Tabiat ve Biyolojik Çesitliligi Koruma Kanun tasarisi Su Havzalarina, Ormanlara, Meralara, Kiyi ekosistemine ve Biyoçesitlilige saldiridir.
27 Ekim 2010 da meclise sunulan Tabiat ve Biyolojik Çesitliligi Koruma Kanun tasarisi ile Yasa tasarisi yürürlüge girdigi andan itibaren o tarihe kadar alinmis Tabiat Sit kararlari, Milli Parklar, Tabiat Parklarinin koruma statüleri iptal edilecektir.
Tüm tabiat kararlari, Dogal alanlarin kimin ve nasil kullanilacagi ile ilgili karar verme yetkisi Çevre ve Orman Bakanligina verilmektedir Tasariya göre Bakanligin olusturacagi ve tamamina yakini Çevre ve Orman Bakanligi ile Enerji Bakanligi bürokratlarindan olusacak kurula bilimsel kimlik kazandirmak için yine bakanligin seçecegi dört akademik danisman ve halkin da isin içinde oldugunu göstermek için doga konusunda çalisan (is yapan) iki adet sivil toplum kurulusu temsilcisinin de katilimi öngörülmektedir. Bu sekilde olusturulacak kurullar tüm koruma alanlari hakkindaki kararlari yeniden düzenleyecektir. Koruma statülerinin yeniden belirlenmesi için 3 -8 yil kadar bir süreye gereksinim vardir.
Kurullarin agirlikli Çevre ve Orman Bakanligi ile Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanligindan olusturulmasi, seçilecek STK temsilcisinin ve akademik personelin seçiminin ilgili bakanlik tarafindan yapilmasi, bu kurullarda dogal alanlarin koruma esasli degil kullanma esasli degerlendirileceginin göstergesidir. Kurul kararlarinin Idarenin yani Çevre ve Orman Bakanliginin istegi ve politikasi dogrultusunda alinacagi açiktir. Bakanligin politikasinin ise dogal alanlari sermaye saldirganligina açma, dogayi tümüyle metalastirma ve yok etme çizgisinde ilerledigi AKP iktidari boyunca yasama geçirilen uygulamalarla kanitlamistir. AKP iktidari derelerini, ormanlarini topragini su havzalarini korumak için direnen halkin karsisinda sirketlerin çikarlarini savunmaktan bir an bile vazgeçmedigi gibi sermayenin hareket alanini gelistiren bütün yasal düzenlemeleri bir bir yasama geçirmektedir.
Bu yasa ile amaç; Su Kullanma Hakki Sözlesmesi imzalamis ve /veya HES için ruhsat almis tüm sirketlerin önünde engel olarak duran koruma statülerinin kaldirilmasidir. Böylece Munzur vadisinin (Milli Park alani), Arili, Çaglayan, Ikizdere Vadileri gibi 1. derece sit alani ilan edilen vadilerin koruma statüleri kalkar kalkmaz bu alanlarda sirketlerin faaliyetleri yasallasacak ve HES insaatlari hiz kazanacaktir.
Bu yasa ile hazine arazileri, meralar, ormanlar ve su havzalari kullanima açilacaktir. Üstün kamu yarari ve stratejik kullanimi gibi gerekçeler göstererek gereken kullanma izni, intifa ve irtifak hakki kararlari Bakanlar Kurulu ile verilebilecegi belirtilirken ayni maddenin son fikrasinda Çevre ve Orman Bakanligi gerekli gördügünde izinler, intifa veya irtifak haklarini üçüncü sahislara devredilebilecektir denmektedir. Yasa tasarisina göre tür ve habitatlarin korunmasi bahanesi ile sadece bakan onayi ile koruma alanlarinin isletme yetkisi il özel idarelere, belediyelere, vakif ve derneklere verilecektir.
Taslak tüm biyoçesitliligin ve dogal alanlarin koruma-kullanma dengesine göre sürdürülebilirligini kapsamaktadir. Böylece sadece dogal alanlar degil Anadolu’da yetisen tüm biyolojik tür ve çesitler de ticarilesecektir.
Yasaya göre kullanim haklari üçüncü sahislara devredilen (sirketlerin kullanimina sunulan) dogal alanlar özel güvenlik güçleri ile korunacaktir. Bugün Anadolu’nun pek çok yerinde sirketlerin HES yapmak için talan ettigi su havzalarinda derelerini korumaya çalisan yöre halkina Jandarma ve özel güvenlik kuvvetleri müdahale etmektedir. Benzeri müdahalelerin elinden merasi, deresi, ormani ya da kamulastirilarak tarlasi elinden alan için de yasanacagi açiktir.
Çevre ve Orman Bakanliginin 28. 10. 2010 basin açiklamasinda yasanin hazirlanma gerekçesi olarak sundugu AB su çerçeve direktifi nehir havzalarinin bütünlesik yönetilmesini, suyun dogru fiyatlandirilmasini, tüm paydaslarin su yönetimine katilmasini önermektedir.
Bu yasa tasarisi Anadolu’nun her kösesindeki dogal varliklari sirketin kullanimina sokmak için hazirlanmistir bir baska deyisle bu yasa sirketlerin dereleri, gölleri, yer alti sularini, ormanlari, meralari, yeralti katmanlarini (madenleri) sinirsizca kullanmalarinin önünü açmak için hazirlanmistir.
Çevre ve Orman Bakanliginin; sirketlerin önünü açmak, dogal varliklari sirketlerin kullanimina sokmak için yasa tanimazligi bu taslak yasa ile de sinirli degildir. Bilindigi gibi Hasankeyf ve Allianoi için Tarihi sit kararlari bulunmasina ragmen her iki sit alaninda da baraj yapimi için çalismalar hizla sürmektedir.
Unutulmamalidir bu tasari Türkiye’nin taraf oldugu Bern Sözlesmesi Avrupa’nin Yaban Hayati ve Yasam Alanlarini Koruma Sözlesmesi (l982-Türkiye 1984 de imzaladi), Dünya Mirasi Sözlesmesi Dünya Kültürel ve Yaban Mirasinin Korunmasi (l983 Türkiye katilimi), Ramsar Sulak Alanlar Sözlesmesi (l971-Türkiye l994) ne aykiridir.
Dogal alanlarin korunmasi ile ilgili yapilan tüm uluslar arasi anlasmalarin da yok sayildigi bugün, gelinen noktada, idare yani çevre ve orman bakanligi; yasa yapma- yürütme, plan degisikligi yapma ve uygulama haklari ile donatilmis, su havzalarini bütünlesik olarak yöneten, AB su çerçeve direktifine uyumlu kamu- özel ortakligidir.
Yasa tasarisina göre uzun devreli gelisme planlari da dâhil olmak üzere korunan alanlara ait her tür ve ölçekteki planlar Bakanlikça yapilir, yaptirilir ve onaylanir Bakanlik koruma alanlarina ait planlamayi özel kuruluslara yaptirmayi ve koruma statüsü kazandiracagi alanlari ya da türlerin isletmelere devrini bu madde ile yürürlüge sokmaktadir.
Tabiat ve Biyolojik Çesitliligi Koruma Kanun tasarisi ile sit ve tabiat koruma kararlarinin iptal edilmesi de dahil yukarida sayilan tüm degisikliklerle, dogal ve kültürel varliklarin kullanimi; paydaslarin yönetimine/kullanimina sunulmaktadir.
Paydaslar dogayi ve dogal varliklari sermaye birikimine sokan/sokacak olan sirketler, ilgili kamu – özel kurumlari ve bu kurumlarin seçtigi (sirket- kamu isbirligindeki) sivil toplum kuruluslaridir.
Böylece Tüm Anadolu’da su kullanim hakki sözlesmeleri ile HES yapimi için 49 yilligina sirketlere devredilen 2000 civarinda dere parçasi ve havzasinin, 10.000 civarinda olacagi varsayilan mikroHES’in (0.5 MW’dan daha az kurulu gücü olan HES’lerin) yapilacagi alanlarin ticarilestirilmesinin, tüm ormanlarin ve meralarin sirketlerin kullanimina sokulmasinin, maden arama ve çikarma faaliyetlerinin yolu, bu alanlarda var olan SIT kararlarinin kaldirilmasi ve hedeflenen faaliyetlere idari ve gerekçeli onay verilmesi ile yasal olarak açilmakta, sirketlerin önündeki engeller kaldirilmaktadir.
Bizler dogayi; dereleri, meralari, ormanlari, yer alti sularini, madenleri, biyolojik tür ve çesitliligi sirketin sermaye birikimine sokan, sit kararlarini ve tabiat parklarini, milli parklarin koruma kararlarini kaldiran “Tabiat ve Biyolojik Çesitliligi Koruma Kanun Tasarisi”na karsiyiz ve Suyun ticarilestirilmesine, doganin metalastirilmasina ve sermaye talanina açilmasina karsi mücadelemiz sürüyor. Bu yasanin Meclis’ten geçmemesi içinde mücadele edecegimizi duyuruyor ve yasanin arkasinda duran herkesi uyariyoruz.
Halkin su ve yasam hakki direnisini yasalarinizla engelleyemeyeceksiniz.
DERELERIN KARDESLIGI PLATFORMU
Bu haber 1032 defa okunmuştur.