07 Eylül 2010, 03:37
'BİR DAHA ASLA' DEMEK İÇİN
'BİR DAHA ASLA' DEMEK İÇİN
YAKMA, YIKMA, YAGMA, TECAVÜZ, TALAN GÜNLERI… UTANÇ TARIHIMIZ…6-7 EYLÜL OLAYLARI “BIR DAHA ASLA” DEMEK IÇIN Hürriyet basliginda Istanbul'daki Rum azinligin aralarinda bagis toplayarak Kibris Rumlarinin ENOSIS çetelerine gönderdigini yaziyordu. Disisleri yetkilileri Londra'da Kibris temaslarina devam ederken, Atatürk'ün Selanik'teki evinde bir bomba patlamasiyla ilgili haber, önce 6 Eylül 1955 günü saat 13.00 haberlerinde radyoda yayimlandi. (Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba attigi iddia edilen Selanik Üniversitesi Siyasal Bilgileri ögrencisi Oktay Engin daha sonra giyabinda mahkûm edilmistir. Oktay Engin, 22 Subat 1992 - 18 Eylül 1993 tarihleri arasinda Nevsehir Valiligine getirilmistir. Bunun üzerine, “Atamizin evi bombalandi” mansetiyle ikinci baski yapan Mithat Perin'in sahibi, Göksin Sipahioglu'nun yazi isleri müdürü oldugu DP yanlisi Istanbul Ekspres gazetesi genelde tiraji 20 bin civarinda oldugu halde 6 Eylül'de 290.000 basmis ve o dönemde kurulmus olan Kibris Türktür Dernegi üyelerince bütün Istanbul'da satilmaya ve halki galeyana getirmek üzere kullanilmaya baslandi. Ayni baskida Kibris Türktür Dernegi genel sekreteri Kamil Önal Mukaddesata el uzatanlara bunu çok pahaliya ödetecegiz, ödetecegimizi alenen söylemekte de bir mahzur görmüyoruz diye yazmistir. Kibris Türktür Cemiyeti'nin önayak olmasi ve diger gençlik örgütleri, meslek kuruluslari, kontrgerilla ve diger derin devlet teskilatlari, bazi resmi ve gayriresmî makamlarin telkin ve tesvikiyle yerel kalabaliklar ve sehre disaridan getirilmis olan kitlelerce 6 Eylül aksami Cumhuriyet tarihinde görülmemis bir yagma ve yikim eylemi gerçeklestirildi. Ilk saldiri saat 19.00 siralarinda Sisli'deki Haylayf Pastanesi'ne yapildi. Ardindan büyüyen kalabalik Kumkapi, Samatya, Yedikule, Beyoglu'na geçerek gayrimüslimlerin toplu olarak yasadigi birçok semtte önce Rumlarin, ardindan da Ermeni, Yahudi ve hatta yanlislikla bazi Türklerin dükkânlarina saldirarak yagmaya basladi. Istanbul'daki Rum azinligin ev, isyeri ve ibadet yerlerine yönelik bu saldirilarda emniyet pasif bir tutum sergiledi. Rum vatandaslarin adresleri hakkinda önceden bilgi sahibi olan, 20-30 kisilik organize birliklerin kent içindeki ulasimi özel arabalar, taksi ve kamyonlarin yani sira otobüs, vapur gibi araçlar yardimiyla saglandi. 7 Eylül sabahina kadar süren saldirilarda aralarinda kilise ve havralarin da bulundugu 5.000'den fazla tasinmaz tahrip edildi ve milyonlarca dolarlik mal sokaklara saçilip, yagmalandi. Istanbul'un her yerinde yagmalar ayni yöntemle yapildi. Dükkânlara saldiranlar önce vitrinleri taslayarak kirdilar ya da demir parmakliklari kaynak makineleri ve tel makaslari yardimiyla açtilar, ardindan içerideki alet ve makineleri disari çikararak paramparça ettiler. Kiliseler ve mezarliklar da payini aldi: Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diger kutsal esyalar tahrip edildigi gibi, Istanbul'da bulunan 73 Rum Ortadoks kilisesinin tamami atese verildi. Izmit ve Adapazari’ndan gelen yagmacilar geri dönmek üzere Haydarpasa istasyonuna geldiklerinde, üzerlerinde yagmaladiklari mallarla yakalandilar. Bunlarin büyük bir bölümünün baska sehirlerden getirildigi ortaya çikti (örnegin Sivas’tan 145, Trabzon’dan 117, Kastamonu’dan 116, Erzincan’dan 111 kisi.) Türk basinina göre 11 kisi, bazi Yunan kaynaklarina göre 15 kisi öldürülmüstür. Sabanci Üniversitesi ögretim üyesi Dr. Dilek Güven'in Sabah gazetesine verdigi röportaja göre ölü sayisinin az olusu gruplara "ölü olmasin" emri verilmesi sebebiyledir. Resmî rakamlara göre 30 kisi, gayriresmî rakamlara göre 300 kisi yaralanmistir. Güven'e göre resmi rakamlara göre 60 olan tecavüze ugrayan ve utanmalarindan veya korkmalarindan dolayi sikayette bulunamayan kadin sayisinin 400’e yakin oldugu tahmin edilmektedir. 4.214 ev, 1.004 isyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastir, 26 okul ile aralarinda fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulundugu 5.317 mekân saldiriya ugramistir. Maddi hasarin, o günün degerine göre 150 milyon - 1 milyar Türk Lirasi arasinda oldugu tahmin edilmektedir. Demokrat Parti hükümeti zarara ugrayip tescil ettirenlere toplam 60 milyon Türk Lirasi civarinda tazminat ödemistir. Zamanin gazetelerine göre asil suçlu, Türkleri provoke eden Rumlardir. Halbuki 6-7 Eylül olaylarinin sadece Kibris'la ilgili olarak Rumlara yapilmis bir misilleme olmadiginin bir göstergesi, tahrip edilen isyerlerinin sadece yüzde 59'u Rumlara aitken, kalan yüzde 17'sinin Ermenilere, yüzde 12'sinin Yahudilere ait olmasi, hatta dönmelere ve Müslüman olmus Beyaz Ruslara ait mekânlarin bile saldiriya ugramasidir. Sonrasi Olaylarin basladigi saatlerde Istanbul'da olan basbakan Adnan Menderes saldirilarin kontrol edilememesi üzerine Sapanca'dan çagrildi ve sikiyönetim ilan edildi. Olaylarla ilgili olarak önce 3.151 kisi tutuklandi. Sonradan bu sayi 5.104'e yükseldi. 10 Eylül 1955 günü dönemin Içisleri Bakani istifa etti. Baslangiçta sorusturmalar Kibris Türktür Cemiyeti ve gençlik örgütleri etrafinda yogunlasmis olsa da 12 Eylül günü Meclis'e tasinan olaylarda DP iktidari komünistleri suçladi. Aralarinda Aziz Nesin, Nihat Sargin, Kemal Tahir, Asim Bezirci, Hasan Izzettin Dinamo ve Hulusi Dosdogru'nun bulundugu yasayan fislenmis komünistler ile ölmüs dört komünist hakkinda dava açildi. Tutuklularin çogu Aralik 1955'te serbest birakilir. Bunun en önemli nedenlerinden biri, muhalefet lideri Ismet Inönü'nün, hükümeti agir bir dille elestiren ve gerçek suçlulari takip yerine suçsuz vatandaslara iskenceyle suçlayan konusmasidir. Menderes, bu konusma için Inönü'ye, "Pasam vatan bu konusmayi affetmeyecek" diyecektir. Dava beraatle sonuçlandi. Kisa süre sonra Kibris Türktür Cemiyeti de kapatildi. 1960 darbesinden sonra, bu olaylar Yassiada yargilamalarinin gündemine oturdu. 27 Mayis darbesinden sonra cunta tarafindan organize edilen Yassiada Yargilamalarinda olaylarin DP hükümetinin basbakani Adnan Menderes'in provokasyonu sonucu kontrolden çiktigi iddia edildi ve cunta mahkemesi Demokrat Parti yönetimini 6-7 Eylül olaylari nedeniyle de cezalandirildi. Dr. Dilek Güven'e göre: Kibris Türktür Cemiyeti Baskani Hikmet Bil ve üyeleri cezaevine girdi. Ama "Ya bizi serbest birakirsiniz ya da biz bazi seyleri ifsa ederiz" deyince serbest birakildilar. Olaylar halkin üzerine kaldi. Çünkü mahkemede, "Türk milleti galeyana geldi, olaylari gerçeklestirdi" denildi. Kimse ceza almadi. Ikinci dava Yassiada'ydi. Menderes ve hükümet üyeleri yargilandi. Bu davada da olaylar sadece hükümet üyeleri üzerine yikildi. Menderes, defalarca MAH yani MIT Baskani'nin mahkemeye çagrilmasini istedi. Ama hep reddedildi. Olaylar aydinlatilmadi. Olaylarin ardindan, Türkiye'de yasayan binlerce Rum Türkiye'den göç etmistir. Rum nüfusun zamanla azalmasiyla Rumlarin ekonomideki etkisi zayiflamaya baslamis ve daha önceki azinliklara yönelik eylemlerde oldugu gibi Türklerin sermayeye hakim olmasi hizlanmistir. Birkaç bin Rum ise özellikle Mersin ve Tarsus'a yerlesmislerdir. Zamanla kalan Rumlarin da büyük çogunlugu Istanbul'u terketmistir. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yilinda yaklasik 100.000'e düsen Istanbul'daki Rum nüfus, 2006 yilinda 2.500 kisiye kadar düsmüstür. 6-7 Eylül 1955 olaylari, Rumlarin büyük göç dalgalariyla ülkeden ayrilmasina neden oldu. Gayrimüslimlerin büyük bir kismi için, yasananlar, Türk vatandasi olarak kabul görmediklerinin kaniti olmustu. Hangi parti iktidarda olursa olsun, gelecekte de ayrimciliklara maruz kalacaklari düsüncesiyle ve kendilerini güvende hissetmedikleri için, özellikle Rumlar yurtdisina göç karari vermislerdir. Nesiller boyu bu topraklarda yasamis olan Istanbul'un gayrimüslim yerlileri, bu gibi davranislar sonucu evlerini ve anavatanlarini terk etmek durumunda birakilmislardir. Ancak hükümetin o dönemde kabul etmedigi olaylar 1998 yili içinde bir meclis önergesi sirasinda kabul edildi. Tazminat degeri olan 70.000 Lirayi vermeye hükümet yanasmadi. 6-7 Eylül olaylarinin oldugu sirada Seferberlik Tetkik Kurulu'nda görevli olan, 1988-1990 yillari arasinda MGK genel sekreterligi yapan Sabri Yirmibesoglu, gazeteci Fatih Güllapoglu'na verdigi röportajda 6-7 Eylül olaylari hakkinda su demeci vermistir. "6-7 Eylül de bir Özel Harp isidir. Muhtesem bir örgütlenmeydi. Amacina da ulasti." Günümüze isik tutmasi dilegiyle 6-7 eylül'ü ve tertipçilerini kiniyoruz. GöreleSol
Haberi Ekleyen: Ali Dursun
Bu haber 965 defa okunmuştur.
Paylaş
|
GÖRELE ' DE HAVA DURUMU
RÖPORTAJ
Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi
|