28 A?ustos 2010, 23:38
SEL VE HEYELAN KADER DEĞİLDİR
SEL VE HEYELAN KADER DEĞİLDİR
Derelerin Kardesligi Platformu Basin Bülteni – 28 Agustos 2010 Derelerin Kardesligi Platformu ve TEMA’dan Felaket Degerlendirmesi: “Sel ve Heyelanlar Bölgenin Kaderi Degildir ve Olmamalidir…” “Bilgi ve Tecrübeye Saygi Gösterilmedi!..” 11 Kisinin Yasamini Yitirdigi, 7 Kisinin Yaralanarak 6 Kisinin Kayboldugu Rize’deki Sel ve Heyelanlar Nedeniyle Uzmanlar, Önceki Felaketlerdeki Uyarilari Yineleyerek Alinmayan Önlemlere Dikkat Çekti. Rize’nin Gündogdu beldesinde yasanan ve 11 kisinin yasamini yitirdigi, 7 kisinin yaralanarak 6 kisinin de kayboldugu sel ve heyelanlarin neden kaynaklandigi tartisilirken; konunun uzmanlari ile çevreciler, yasanan olaylardan ders alinmadigi gibi bilimsel raporlarin da dikkate alinmadigina vurgu yapti. Bölgedeki asiri yagislar nedeniyle meydana gelen sel ve heyelanlarin, yöredeki toprak kullanimi, imar kirliligi ile dere yataklarinin daraltilmasi ile yeni yol açilmasi nedeniyle olustugu ileri sürülüyor. Rize’nin Gündogdu beldesi ile merkeze bagli Veliköy’de meydana gelen afetin boyutu ortaya çikarilmaya çalisilirken, sel ve heyelanlarin neden kaynaklandigi, can ve mal kayiplarinin olusmasinin nasil önlenecegi konusunda da çesitli görüsler ortaya atilmaya baslandi. Vali Hacimüftüoglu: “Bilgi ve Tecrübeye Saygi Göstermedik!” Bölgedeki çalismalari yakindan takip eden Rize Valisi Seyfullah Hacimüftüoglu, bölgenin dogal yapisi ile bölgede yapilan çalismalara dikkat çekerken, “Bu yöndeki çalismalar konusunda gerekli özeni gösteremedik. Bilgi ve tecrübeye saygi göstermedik” seklinde açiklamalarda bulunmasi dikkat çekti. Bölgede yasanan sel ve heyelanlarin ne ilk ve ne de son olacagina isaret eden TEMA Vakfi Rize Temsilcisi Nevzat Özer, sel ve heyelanlarin bölgenin kaderi olmamasi gerektigine vurgu yapti. Sel ve Heyelan Kader Olmamali Bölgenin aldigi yagis oranlari, toprak yapisi ve teknik özellikleri açisindan sel ve heyelanlara açik bir yapida olduguna vurgu yapan Özer, “Bölgemizi etkisi altina alan yagislar, maalesef yine üzücü felaketlere dönüstü. Siddetli yagmurun neden oldugu sel ve heyelan, Gündogdu’da 10’dan fazla cana, önemli miktarda mal kaybina, evlerin, isyerlerinin, tarim alanlarinin sular altinda kalmasina, yollarin ve altyapilarin tahribine, üretilemeyen bir kaynak olan topraklarimizin sel sulariyla akip gitmesine neden olmaya devam ediyor. Bölgemiz için bu afetler ne bir baslangiç ne de sondur. Yesil örtünün tahribi, ormansizlasma, açilan arazi yollari, yanlis tarim uygulamalari, yanlis imar planlari, çarpik kentlesme, arazilerin yeteneklerine göre kullanilmamasi, dere yataklarinin islah edilmemesi gibi nedenlerle sik sik sel ve heyelanlarin yasanmasi kaçinilmazdir. Yanlisimizdan dönmedigimiz ve önlem almadigimiz sürece, bu tür felaketlerin sonu gelmeyecek, aksine daha sik araliklarla ve daha siddetli olarak karsimiza çikacaktir. Bu afetlerde hayatlarini kaybeden insanlarimizin ve akip giden canli verimli topraklarimizin telafisi mümkün degildir. Toprak üretilemeyen bir kaynaktir ve olusumu için binlerce yil gerekmektedir” dedi. Özer, Dogu Karadeniz Bölgesi’nin jeolojik, topografik, iklim, toprak yapisi gibi özellikleriyle bu tür afetlere açik bir yer oldugunun bilindigine isaret ederek; “Ancak afetlerin 1950'lili yillardan sonra hizlandigi, bölgedeki dogal özelliklerinin yüz binlerce yildir bu sekilde oldugu gerçeginden hareketle insan faktörünün etkileri sorgulanmalidir. Biz sel ve heyelanlarin Karadeniz insaninin kaderi olmadigini düsünüyoruz. Kaderi olmadigi gibi bunlara dogal afet de diyemiyoruz” seklinde açiklamalarini sürdürdü. Yaptigi açiklamada, bölgedeki sel ve heyelanlarin önlenmesi ve zararlarin azaltilmasi için alinmasi gereken önlemlere de deginerek, önlemleri söyle siraladi: “1- Dogal ormanlardaki yasal ve yasadisi kesimler önlenmelidir. Bölge ormanlari sahip olduklari fonksiyonel degerleri ile koruma amaçli orman olarak degerlendirilmelidir. 2- Çaylik alanlardaki genisleme ile durdurulmali, %50 den fazla meyilli arazilerdeki çay alanlarinin ormana dönüstürülmesi tesvik edilmelidir. 3- Köy yollarinin güzergah seçimi heyelanlar dikkate alinarak yapilmali, yol insaatlari en az seviyeye indirilmelidir. Mevcut yollarin istinat duvarlari ve drenaj sistemleri düzeltilmelidir. Yol sevleri yüzey sularindan korunmali, güçlü kök sistemine sahip agaçlarla toprak korunmalidir. 4- Çay bahçelerinde eski üreticilerin yaptigi gibi, fazla suyu bosaltici, akitici kanallar yapilmali, bu kanallarin bakimi aksatilmamalidir. Arazideki kaynak ve çesme sulari borularla hareket ettirilerek saha disina akmasi saglanmalidir. 5- Ana dere yataklarinin hali hazir genisligi, 100 yilda bir gelmesi muhtemel bir saatlik yagis siddetine göre taskin alanlari birlikte belirlenmeli, dere yataklarinda islah tedbirleri alinmali, taskin alanlarina insaat yasagi getirilmelidir. 6- Menfez, köprü gibi mühendislik hizmetlerinde 100 yilda bir gelecek maksimim debiyi ve heyelanla tasinacak agaçlari da geçirebilecek genislikte hesaplanmalidir. 7- Evler saglam zeminlere yapilmali, yamaç yükünü artiracak çok katli artiracak çok katli betonarme binalardan kaçinilmalidir. Evlerden kaynaklanan atik sular mutlaka kanalizasyon sistemine baglanmalidir. Köylerde ise bu sularin aktif heyelan alanlarina girmesi önlenmelidir. 8- Tas ocaklari etkin bir sekilde denetlenmelidir. Bölgede gelistirilecek her proje daha az “kayaya” ihtiyaç duyulacak sekilde olusturulmalidir. 9- Gelismis ülkelerin uyguladigi, sorunu ortadan kaldirmak için dogru arazi kullanimi, uygun imar ve yerlesim ilke ve planlarinin ortaya konulmasi, uygulanmasi saglanmalidir. 10- Ilin heyelan haritasi çikarilmali, sel ve heyelanlarin yerlesim alanlari ve altyapilarla iliskisini düzenleyen mastir plan hazirlanmalidir. Bu planda afet bölgesi olarak belirlenen alanlar devletçe bosalttirilmalidir. Hiçbir sekilde imar, mera ve orman affi yapilmamalidir. 11- Yöre halkini heyelanlar konusunda bilinçlendirecek yaygin egitim programlari uygulanmalidir. 12- Bütün çalismalarda meslek örgütleri, gönüllü kuruluslar, yerel dernek ve kuruluslarla kamu kuruluslari arasinda isbirligi saglanmalidir.” HES Projeleri Yeni Felaketlerin Habercisi Mimar ve Mühendisler Gurubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Ikizdere Dernegi eski Baskani Kadem Eksi ise farkli dönemlerde bölgede yasanan sel ve heyelanlarin ardindan hep ayni tartismalarin yasandigina dikkat çekerek; “Bugün Gündogdu’da yasanan bu sel ve heyelanlar büyük bir afet yasadigimizin en açik göstergesidir. Önceki yillarda da yasanan afetlerden daha farkli boyutlarda olan bu sorun ne yazik ki bölgemizdeki diger vadilerde de ortaya çikacak. Yillardir dikkat çekmeye çalistigimiz ve vurguladigimiz konular ne yazik ki dikkate alinmadi, alinmiyor ve görünen o ki bu gidisle de alinmayacak. Özellikle bölgemizde tas ocaklari çalismalariyla baslanan süreç, yeni yol açilmasi ve hele de son dönemde vadilerimizin bas belasi haline gelen HES projeleri bu sorunu daha da sikintili bir sekilde yasayacagimizin haberini önceden veriyor. Felaket kendini haber veriyor” dedi. Herkesin Basini Ellerinin Arasina Alip Düsünmesi Gerekir Bölgedeki vadilerin çesitli projelerle daraltildigini, bölgedeki HES projelerindeki çalismalardan çikan hafriyatlarin gelisigüzel vadilere dökülerek bu daraltmanin sürdürüldügünü anlatan Eksi, “Ani ve asiri yagis alan bu bölgede daraltilan dere yataklari ve vadiler bu yagislarin gücünü kaldiramaz. Kaldiramadigi ortada ve bunu artik herkesin, tüm yetkililerin ve ilgililerin görmesi gerekir. Bu kadar yanlis uygulamalarin pespese siralandigi vadilerde, Senoz’da, Ikizdere’de, Solakli’da, Artvin’de, Salarha ve Güneysu’da bunu görmek için müneccim olmaya gerek yok. Bunlara akliselim insanlar olarak hep birlikte dur demeliyiz. Bölgedeki bu plansiz yapilanmayi sürdüren etkileri de sorgulamak gerekiyor. Bölgemizde ne yazik ki rant ugruna rant paylasimi yapiliyor ve sonucunda bu felaketleri yasiyoruz. Bunu Istanbul’da yasadigimiz gibi yillardir Rize’de Trabzon’da ve Giresun’da yasiyoruz. Ve ne yazik ki her felaketin ardindan bu tartismalari ve yapilmasi gerekenleri tartisiyoruz. Bundan sonraki dönemde herkesin basini ellerinin arasinda alarak düsünmesi ve ortaya konulan bilgi, tecrübe ve bilimsel raporlar dogrultusunda gerekli çalismalari yapmasi gerekir” seklinde degerlendirmelerde bulundu. Dereler Gücü Görmezden Geliniyor! Rize’de yasanan sel ve heyelan felaketinin boyutlarinin henüz ortaya çikmadigini, görünenden çok daha fazla hasarin olabilecegine dikkat çeken Derelerin Kardesligi Platformu Dönem Sözcüsü Ömer San ise derelerin sikistirilmaya çalisildigi daracik alanlara hiçbir zaman sigmayacagini, zaman içerisinde bu tür felaketlerle intikamini alacagini vurguladi. Özellikle Dogu Karadeniz Bölgesi’nin son dönemlerde dünya genelindeki küresel isinma hareketleri ile birlikte oldukça fazla yagis alan bir bölge haline geldigine ve lokal siddetli yagislarin bu gibi sel ve heyelanlar ile taskinlara neden oldugunu anlatan San, “Bölge topografik yapisi, dik ve sert yamaçlari, bitki örtüsü, aldigi yagis orani ve toprak yapisi nedeniyle zaten her dönem heyelan riski altinda olan bir bölge. Özellikle de son 50 yildir bölgedeki yerlesim alanlarinin gelismesi, yeni tarim alanlarinin açilmasi ve insanin dogal yapiya müthis derecede müdahalesini de göz ardi etmemek gerekiyor. Dere yataklarinda, vadi boylarindaki kontrolsüz yapilasma, açilan yeni çay tarim alanlari, bölgedeki ulasim zorlugu nedeniyle yine kontrolsüz sekilde yapilan yollar, dere yataklarinin islah çalismalari ve hafriyat dökülmesi nedeniyle daraltilmasi, vadi boylarindaki tasocaklari ve HES insaatlari nedeniyle dogal yapida olusturulan tahribatlari da dikkate aldigimizda felaketin boyutlarini oldukça net olarak görebiliriz. Kamu kurum ve kuruluslarinin dahi özen göstermedigi bu durumlarda, çikip ilgili ve yetkililerin bu durumu kader veya baska nedenlere baglamasini izleyemeyiz. Zaten sert ve kayaç bir yapiya sahip bölgede yüzyillar boyunca olusan dogal bitki örtüsünün bu nedenlerle yok edilmesi, topragin bütünlügü ve dik yamaçlarda birbirine olan bagini kesmenin sonucu olarak, bu siddetli yagislarin agirligini kaldiramayacagi kaçinilmaz bir gerçektir. Toprak kaymalariyla birlikte olusan sel ve heyelanlar afete dönüsürken, suyun ve doganin gücü karsisinda durulamayacagini maalesef yasadigimiz aci kayiplarla bir kez daha ögreniyoruz. Bu yasadigimiz felaketin, yasadigimiz gelismeler karsisinda son olmayacagini bilerek, bundan sonraki felaketlerde can ve mal kaybinin önlenmesi açisindan ortaya konan bilimsel raporlar ve tecrübelerden ders alinarak bölgede gerekli çalismalarin yapilmasini, dogal yasam alanlarimiza verilen geri dönüsümsüz zararlarin bir an önce durdurulmasini bekliyor, yasanan felakette yasamlarini yitiren yurttaslarimiza rahmet, yakinlarina ve ailelerine bassagligi, yarali yurttaslarimiza da acil sifalar diliyoruz” seklinde açiklamalarini sürdürdü.
Haberi Ekleyen: Ali Dursun
Bu haber 1305 defa okunmuştur.
Paylaş
|
GÖRELE ' DE HAVA DURUMU
RÖPORTAJ
Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi
|