Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Flaş...Tonya Çimento ÇED Raporu Onaylandı
21 ?ubat 2013, 23:30

Flaş...Tonya Çimento ÇED Raporu Onaylandı

ÇED Raporu Onaylandı

Tonya Çimento ÇED Raporu Onaylandi



EMBA Trabzon Çimento Sanayi ve Ticaret AS. tarafindan Büyükmahalle’nin Livalobo semtinde yapilmasi planlanan çimento fabrikasi ve baglantili olarak açilacak tas ocaklari için hazirlanan Çevresel Etki Degerlendirme Raporu onaylandi.

Çevre ve Sehircilik Bakanligi Çevresel Etki Degerlendirmesi Izin ve Denetim Genel Müdürlügü’nce olumlu bulundu.

1.600 000 ton/yil klinker ve 2.000.000 ton/yil çimento üretimi kapasiteli fabrika, 3 adet 2/A grubu kireçtasi ocagi, 3 adet 1/B grubu kil ocagi, 8 adet 1/B grubu marn ocagi, 2 adet 1/B grubu tras ocagi projesi hakkinda ÇED yönetmeliginin 14.maddesi geregince yapilan inceleme ve degerlendirme sonucu “Çevresel Etki Degerlendirmesi Olumlu” verildi. ÇED olumlu raporunun halka duyurulmasi için Trabzon Valiligi’ne gönderildigi ögrenildi.


Proje kapsaminda çimento fabrikasina paralel olarak Tonya’da 16 adet tas ocagi açilacak.
 
 
ÇIMENTOCU BÜLGÜN ÇEVRECILERDEN SIKAYETÇI
 
BÜLGÜN SIKAYETÇI
 
EMBA Trabzon Çimento AS’nin kurucularindan Mete Bülgün, KTÜ Ögretim Üyelerinden Prof. Dr. Burhan Çuhadaroglu ile Tonya Çevre Platformu dönem sözcüsü Bekir Uzunoglu’nu sikayet ettigini açikladi.

Tonya Çevre Platformu tarafindan geçen hafta sonu Tonya’da düzenlenen panele konusmaci olarak katilan Prof. Dr. Çuhadaroglu çimento fabrikasi ve malzeme ocaklarinin zararlarini anlatmisti.

Bekir Uzunoglu da konusmasinda, EMBA Trabzon Çimento AS’nin kurucularindan Mete Bülgün’ün geçmiste karsiliksiz çek vermekten tutuklandigini söylemisti.

Mete Bülgün, Tonyahaber gazetesine yaptigi açiklamada, “Geçen hafta Tonya’ya gelen bir hoca, karbondioksit emisyonu hakkinda açiklamalar yapiyor. Ben kendisini yazili olarak YÖK’e sikayet ettim. Konu ile ilgili bilimsel yeterliligi olmadigini söyledim. KTÜ Rektörlügüne de sikayet ettim.” dedi.

Bülgün, Bekir Uzunoglu’nun iddialarinin da dogru olmadigini söyledi. Istanbul Adliyesi’nden aldigi adli sicil belgesinde sabikasinin bulunmadigini belirderek Uzunoglu hakkinda avukatlarinin adli islem baslattigini ifade etti.

TÇP dönem sözcüsü Bekir Uzunoglu, “Sayin Bülgün, gazete okumuyorsa söyle bir internette dolassin. 2001 yilindaki maceralarini okur, hatiralarini tazeler.” dedi.

Uzunoglu söyle konustu: “Kendisinin Tonyali oldugu yalanini israrla tekrar eden Mete Bülgün, adliyeden aldigi adli sicil belgesiyle kendini temize çikarmaya çalisiyor. 2001’deki olaydan 12 yil sonra, temize çikmaya çalismasi inandirici degil. Herkes bilir ki, bu tür adli sicil kayitlari bes yilda bir silinir. Bülgün kimi kandirmaya çalisiyor? Yaptigimiz tespitle gerçek kimligini ortaya çikarinca tepki gösteriyor. Maskesi düsenlerin böyle tepkileri olmasi dogaldir. Merak ediyorsa internete girsin hakkindaki haberleri kendi görsün.”
 
TONYA’NIN DOGASI TEHDIT ALTINDA!
 
TONYA’NIN DOGASI TEHDIT ALTINDA!
 
"Tonya’nin ekolojik dengesinin bozulmasina karsi; söz söylememek,kayitsiz kalmak mümkün degildir."
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“Temiz bir çevrede yasama” demokrasinin temel kosullarindandir. Demokrasinin diger önemli kosullari ise; özgürlük, esitlik ve çogunlugun yönetim hakkinin yaninda; azinligin her türlü hakkinin da korunmasidir.

Özgür bireyim diyebilmek için; her seyden önce saglikli bir yasama sahip olmak ve temiz bir çevreyi paylasmak gerekmektedir. Çünkü temiz bir çevre, saglikli yasamanin olmazsa olmazidir.

Tonya’nin ekolojik dengesinin bozulmasina karsi; söz söylememek, kayitsiz kalmak mümkün degildir. Saglikli yasam ve temiz bir çevreyi bizden esirgemek isteyenler, bizim özgürlügümüzü de elimizden almak için tesebbüse geçmis olmaktadir.

Teknolojiye kimse karsi degil! Ama bizi zehirleyen, özgürlügümüzü kisitlayan teknolojilere karsi uyanik olmak, her duyarli vatandasin görevidir.

Ikinci Dünya Savasi’nin yikimindan sonra; ortaya çikan yeni insan haklari, dayanisma haklaridir. Bu haklarin olusum ve gelisim süreci zamanimizda da devam etmektedir. Bunlari doguran nedenler; bilimsel ve teknik ilerlemenin ortaya çikardigi sorunlardir. Çagimizda nükleer silahlar, çevre kirliligi, bölgeler arasi gelisme ve rekabetten dolayi ortaya çikan esitsizlikler (vb.) insani ve insanligi tehdit etmektedir. Bu olumsuzluklara karsi; Tonya’nin dayanismasi bu haklardan yararlanmak isteyenlere anlamli bir örnektir.

Bugünkü insan ve toplumlar, küresellesmeden kaynaklanan sorunlarla bas edememektedirler. Bu nedenle, uyum ve uyarlanma sorunu yasamaktadirlar. Çagimizda gelismeler çok hizli ve etkilidir. Teknoloji ve fabrikalasmanin yararlarinin olmasi yaninda; çevreye geri dönüsü mümkün olmayan zararlari da vardir. Maddeler halinde belirtmek gerekirse;

Kurulan fabrikalarin, yer seçiminde meteorolojik olaylarin dikkate almamasi,

1-Çimento fabrikalarinin üretim sürecinde olusan yüksek sicaklik, tozluluk, alerjik maddeler, gürültü, baca emisyonlarindaki atik gazlar ve toksik kimyasallarin varligi,

2-Hava, su ve toprak kalitesi üzerindeki olumsuz sonuçlar nedeniyle, topragin kimyasal yapisinin degismesi,

3-Çevre halkinin negatif yönde etkilenmesi, olarak belirtilebilir.

Dolayisiyla, zincirleme bir reaksiyon olarak
tarim topraklari, bitki örtüsü, orman ve yasam alanlari ve en önemlisi insanlarimizin sagligi olumsuz anlamda zarar görmektedir. Toprak kalitesi ve bitki örtüsünün bozulmasina örnek vermemiz gerekirse; Trabzon-Ünye’de findik agaçlari, Mersin’de turunçgiller, Izmir, Erzurum-Askale ve Çanakkale’deki zeytinlikler, çimento fabrikasi baca tozlarinin etkisi ile verim kaybina ugradiklari bilimsel raporlar esiginde tespit edilmistir. Ayrica hazirlanan saglik raporlari isiginda ortaya çikabilecek hastaliklar göz önüne alindiginda ileriki yillarda Tonya halki risk altinda olacaktir.

Bir kez daha vurgulamak gerekirse bu fabrikaya karsi duyarsiz kalirsak; alisilageldigimiz yasam biçimlerimizin ve yasam alanlarimizin degistigini, simdiye kadar tanimadigimiz hastaliklarin ortaya çiktigini, çevremizde yetistirdigimiz bitki örtüsünün hastalandigini, hayvanlarimizin süt üretiminin düstügünü, yetersiz beslenmenin çogaldigini, birçok hayvan ve bitki türünün giderek yok oldugunu, çevrenin kirlenerek ormanlik alanlarin azaldigini, sularimizin kirlendigi, topraklarimizin veriminin düstügünü görecegiz!



Olaya ekonomik açidan baktigimizda ise, T.C. Bilim, Sanayi Ve Teknoloji Bakanligi, Çimento Sektörü 2012/1 Raporu iyi incelenmeli ve birçok ayrinti göz önüne alinarak negatif yönleri ortaya konmalidir. Ülkemiz, AB ülkeleri ile karsilastirildiginda; 62 milyon ton çimento üretimi ile öndedir. Dünya üretiminde ise Çin 1.868 milyon ton
açik ara önde gözükmektedir. Dolayisiyla gelismis ülkeler çimento üretiminden kademe kademe vazgeçerek bu sektörü ‘gelismekte olan’ ve ‘azgelismis’ ülkelerin üzerine yikmaktadir. Ülkemizde, TOBB Çimento Sektör Raporu 2009 TÇMB verilerine göre; 48’i entegre tesis, 19’u ögütme tesisi olmak üzere toplamda 67 tesis bulunmakta; bunlarin istihdam sayisi ise yaklasik 15.000 kisi durumundadir.( Kaldi ki bu istihdam grubunda niteliksiz isçiden, mühendise kadar bir çok meslek grubu yer almakta ve sirketlerin devamli çalisanlari da bulunmaktadir.) Bu anlamda, Tonya’ya kurulacak olan çimento fabrikasinin Tonya’nin issizlik sorununu çözmesi ya da aza indirgemesi mümkün degildir. Ayrica raporda göze çarpan bir önemli detay ise dünya çimento üretimindeki kapasite fazlaligidir. Dolayisiyla bu sektör, tükettiginden daha fazla üreterek çevre ve insan sagligina daha fazla zarar vermektedir. Iktisadi gelismenin cazibesine kapilarak, göreceli zenginlik ve refaha nazaran gelisme pahasina yok edilen insani ve ekolojik zenginligin, bir daha hiç geri getirilemeyecek olmasi, toplumsal yönden büyük bir kayip olacaktir.

Çimento fabrikasinin yeri, bölgede yasayanlarin fikir ve itirazlari dikkate alinmadan, tek tarafli olarak kararlastirildigi anlasilmaktadir. Oysa halkin düsüncesi alinip, çevredeki dogal hayatin korunmasi için alinacak tedbirler, doga bilimcilerince saptanmali; hatta bununla da yetinilmeyerek insanbilimciler ve toplumbilimciler ve davranis bilimcilerden yararlanilmaliydi. Bilim insanlari bölge halkiyla bulusturulup, onlarin talep, beklentileri ve degerleriyle, projenin hedeflerinin uyusup-uyusmadigi tespit edilmeli ve çikan sonuca saygi gösterilmeliydi!

Girisimciler kalkinma projelerini, endüstri yatirimlarini hazirlayip planlarken, insana ve çevreye verilecek zarari en aza indirmeye olanak verecek ölçütleri esas almis olsalar bile; kültür ve ekolojik zenginligin ekonomik gelismeye feda edilmesini önleyemeyeceklerdir. Kaldi ki bu sahislarin ya da sirketlerin yapmis olduklari girisimler karsisinda; hazirlanan bilimsel raporlar, açilan davalar, verilen yürütmeyi durdurma kararlari göz önüne alindiginda; ne yazik ki önlem alma, zarari en aza indirme gibi bir kaygilari olmadigi açik ve nettir.

Tüm bu gerçekler göz ardi edilip ve gerçeklesmesine siddetle karsi olmamiza ragmen; fabrika kurulmus olursa; Tonya tarihi, fabrika kurulmadan önce ve fabrika kurulduktan sonra olmak üzere ikiye ayrilacaktir. (Zira insanlar yasadiklari çevrenin kosullarina göre uyarlanma ve yasama biçimleri gelistirirler.) Tonya’nin çevre kosullari degiseceginden yeni bir uyarlanma geçirecegiz demektir.

Tonyalilar kismen tarim ve hayvancilik olmak üzere genel anlamda disa kapali bir ekonomik hayat sürdürmektedir.( Tonya Koop. hariç) Bunun bir sonucu olarak; büyük çogunlugumuz, çevremizin biyolojik tasima kapasitesinin yetersizligi, ekonomik, toplumsal, egitim, nüfus dinamikleri, beslenme biçimleri, saglik durumlari gibi birçok nedenle Tonya’nin disina çikmak zorunda kaldik. “ATALARIMIZ” bedenlerini alip götürmesine ragmen, bizim ruhumuz ve benligimiz hep Tonya’da kalmistir. O bizim gözbebegimizdir. “ATA TOPRAKLARIMIZDIR”. Temiz ve bozulmamis yasam alanlarimizdir. Bu hakkimiza saldiriyi kabul edemeyiz. Tonya halki ciddi bir karar asamasinda olup: verilecek karar son derece ciddi ve stratejik bir karar olacaktir.

Çevresel zararlara yol açacak sanayilere hayir diyeceksek ki diyecegiz! O zaman bacasiz, emek-yogun kuruluslari kendi öz gücümüzle kurmanin yollarini aramaliyiz!

Tonya’yi seven gerçek ve tüzel kisilerin, siyasetçilerin; çevresel ve yasamsal anlamda dogacak her türlü olumsuzluga karsi hukuki ve insani itirazlarini gerekli mercilere yapmak birincil görevleri arasinda olmalidir. Zira 1982 tarihli Anayasa’nin 56. Md. göre: ‘ Herkes saglikli ve dengeli bir çevrede yasama hakkina sahiptir. Devlet herkesin hayatini beden ve ruh sagligi içinde sürdürmesini saglamakla görevlidir.’ der!... Bu haklari talep etmek, korunmasini saglamak lüks veya fantezi degil, yasam hakkinin zorunlu bir sonucudur.

Ünlü düsünür “Spencer’in” dedigi gibi: “Toplumsal düzen, dogal yasayla uyum içinde olmalidir. Dogal çevresi alt üst edilen insanin, toplumsal düzeni de bozulmus olmaktadir.” Buna bagli olarak yasam seviyesi de elbette düsecektir. Buna kimsenin hakki yoktur. ( Güçlüler de bunun içindedir.)

Biz bölge halki olarak, geçmisten gelen yasam biçimimize zarar vermeden gerçeklestirilecek yatirimlara elbette ‘evet’ diyecegiz! Yatirimlarin zararlarini nötrlestirecek teknik ve teknolojik tedbirlerin, yasal taahhüt ve dayanaklari ve güvenceleri saglanmadan, gerçeklestirilmesine de, elbette ‘hayir’ diyecegiz! Adam yerine konulmamanin hesabini demokratik ve legal her platformda soracagiz!



Insanlar, çevresinde yasamini tehdit eden her türlü sira disi hareketleri elbette tehdit olarak algilayacaktir. Çünkü ilkel bir farkindalik olarak; insan çevresindeki sira disi devinimleri tehdit olarak algilarken; çimento gibi devasa bir kurulusun (çevreyle olan) irtibatina kayitsiz kalmasi mümkün degildir.

Bütün bunlara ek olarak vurgulamak gerekirse; Tonyalilar olarak, modern teknolojiye karsi oldugumuz söylenemez. Ancak doganin kirlenme hizina katkida bulunacak kuruluslarin tehdit ve tahribatindan kaçarak onlarla bas etmenin yollarini aramak zorundayiz. Insanimizi kitlesel tehlikelerden koruma, yasam süresini artirmanin yaninda, yasamini niteliksel olarak iyilestirecek tedbirleri de almak durumundayiz!

Sonuç olarak; Tonya’mizin ekolojik dengesini bozacak, çevremizi kirletecek ve sagligimizi etkileyip dolayli ya da dolaysiz özgürlügümüzü kisitlayacak böyle bir olusuma ( KISMI EKONOMIK YARARINI ÜSÜNMEDEN) “HAYIR” demeliyiz!

NOT: Bu konuyla ilgili, basta Ahmet Pasaoglu Abimiz olmak üzere; duyarlilik gösteren tüm hemserilerime tesekkür eder, selam ve saygilarimi sunarim.

KAYNAKLAR:

1. http://www.samsunsempozyumu.org/Makaleler/1527242025_10_%c3%96zge%20G%c3%b6ksu.pdf

2. http://cevre.karaelmas.edu.tr/zeydan/pdf/bildiri01.pdf

3. www.e-kutuphane.imo.org.tr/pdf/12323.pdf

4. www.imoistanbul.org.tr/ist-bulten/SAYI77/yokucucu.doc

5. http://www.ekolojimagazin.com/?s=magazin&id=378

6. http://www.sanayi.gov.tr/Files/Documents/cimento-sektor-raporu-06042012151846.pdf

http://halksagligi.med.ege.edu.tr/seminerler/2006 07/CimentoSanayii_Cevre_InsanSagligi_AOK.pdf
 
TONYA HABER

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 1749 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Çevre

Çavuşlu Halkı Dilekçe Yağdırdı

Çavuşlu Halkı Dilekçe Yağdırdı Giresun Valiliğine dilekçe yağdırdılar.

Balık stoku tükeniyor

Balık stoku tükeniyor Prof. Dr. Sarı: “Balık bu sene olsa seneye olmaz."

Giresun Valiliği Suç İşliyor!

Giresun Valiliği Suç İşliyor! Mahkemenin kesin kapatma kararını tanımayan Vali Ünlü Çavuşlu'ya çöp dökmeye devam ediyor.

Dere Talanı İstifa Getirdi

Dere Talanı İstifa Getirdi Özel İdare sekreteri vekil Öztürk tartışması istifa ettirdi

Çanakçı'da HES Mücadelesi

Çanakçı'da HES Mücadelesi Nihat Öztürk yazdı

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss