Özellestirme SU Sorununu BüyüttüBolivya: Yagmurun mülkiyetinin özel sirkete ait oldugu ülkeSuya erisimi kolaylastirdigi saviyla küresel reçete olarak sunulan özellestirme uygulamalarinin sonuçlari tartisilmaya devam ediyor.
Dünya genelinde 1 milyardan fazla insan temiz suya erisemezken ve milyonlarca kisi de içme sularina karisan atik sular nedeniyle yasamini yitirirken, bu soruna küresel bir çözüm olarak sunulan özellestirme uygulamalarinin geçerliligi tartisilmaya devam ediyor. Bolivya ve Güney Afrika’daki uygulamalar, su fiyatlarinin katlanarak artmasi nedeniyle suya erisimin daha da zorlastigi deneyimler olarak öne çikiyor.
Modern dönemde teknolojik gelisim ve doga üzerinde kurulan hakimiyet pek çok açidan insanlarin yasamini kolaylastirdi. Ancak Friedrich Engels’in, “Dogaya karsi kazandigimiz zaferlerden dolayi kendimizi fazla övmeyelim. Bu zaferler için doga bizden öcünü alir” sözlerinde ifadesini buldugu üzere, insanlik bazen de bu hakimiyetin bedelini ödedi; ödemeye devam ediyor. Teknolojik gelisimdeki akil almaz hiza ragmen ragmen, yerkürenin bazi kesimlerinde suya ulasmak her geçen gün zorlasabiliyor. Dünya Saglik Örgütü verileri, dünyada 1,2 milyar insanin temiz suya ulasamadigini hatta her yil özellikle gelismekte olan ülkelerde 3,4 milyon kisinin de içme sularina atik su karismasi nedeniyle öldügünü gösteriyor. BM Genel Sekreter Yardimcisi Jan Eliasson ise, dünyada 2,5 milyardan fazla kisinin sanitasyon hizmetlerinden yararlanamadigina, 738 milyon kisinin de temiz sudan mahrum kaldigina dikkati çekiyor.
Günümüzde suya erisimin kolaylastirilmasi amaciyla su hizmetlerinin daha etkin hale getirilmesi adina en popüler reçete olarak özellestirme ön plana çikiyor. Küresel kapitalizmin en güçlü trentlerinden olan özellestirme, özellikle gelismekte olan pek çok ülkeden, Dünya Bankasi ve Uluslararasi Para Fonu gibi kuruluslarin kredi kosulu olarak talep ediliyor.
Ancak etkin su hizmetleri için suyun özellestirilmesinin mutlak bir çözüm olup olmadigi üzerinde görüs birligi saglanabilmis degil.
Aci tecrübeler hafizalarda
Yerel yönetimlerde örgütlü Hizmet-Is Sendikasi’nin 50′yi askin ülkeden 100′den fazla katilimciyla Ankara’da düzenledigi “Su, Sanitasyon ve HIV” panelinde, su hizmetlerinin özellestirilmesi tam da bu açidan ele alindi. Yabanci uzmanlar kendi ülkelerindeki özellestirmelerden çarpici örnekler sundu. AA muhabiri, sürece taniklik eden uzmanlardan aldigi bilgilerle, özellikle Bolivya ve Güney Afrika deneyimlerinin akillarda iz birakacak ayrintilarini derledi.
Bolivya: Yagmurun mülkiyetinin özel sirkete ait oldugu ülke
Bolivya’da 1990′larin sonunda suyun idaresi, kamudan özel bir sirketin eline geçti. Aylik geliri 50 dolar civarinda olan Bolivyalilar bir anda su ihtiyaçlari için 20 dolarlik bütçe ayirmak durumunda kaldi. Bunun üzerine halk yagmur suyu kullanmaya basladi ancak hükümet yagmur suyu kullanimina da yasak getirdi. Hükümet bu yasagi, suyun idaresini alan sirketlerin aslinda yagmur suyunun da sahibi oldugunu iddia ederek savunuyordu.
Ilk olarak ülkenin Cochabamba kentinde 1999′da baslayan su hizmetlerinin özellestirmesinde, ABD menseli Becthel sirketi alt yapi çalismalarinin maliyetlerini su faturalarina yansitti. Bunun üzerine su fiyatlari kisa sürede 3 kat artti. Yerli halkin tepkisi, giderek büyüyerek “Cochabamba Su Savaslari” olarak adlandirilacak büyük bir mücadeyi tetikledi. Cochabamba su hakki mücadelesinin önemli isimlerinden Oscar Olivere, halkin sadece artan su fiyatlarina isyan etmedigini, asil isyanin suyun mülk edinilmesiyle ilgili oldugunu su sözlerle savunuyordu: “Evet su pahalanmisti ama bizi esas öfkelendiren bu degildi. Biz, ‘akan su da yagan yagmur da kar da benim malim’ diyen küstah zihniyete duydugumuz öfkeyle yola çiktik. Suyumuz bizim insanlik onurumuz. Onu da kaybedersek elimizde bize ait hiçbir sey kalmayacak.”
Cochabamba’da su hakki tartismalari yüzünden baslayan olaylar kisa sürede büyük bir toplumsal harekete dönüserek hükümetin devrilmesine giden süreci baslatti. 2006′da Evo Morales’in de iktidara gelmesiyle 2009′da Bolivya anayasasina, “Herkes evrensel nitelikteki su hizmetlerine esit olarak sahip olmalidir. Su ve hijyene erisim bir insan hakkidir, imtiyaz veya özellestirme konusu olamaz” maddesi eklendi. Cochambaba olaylarinin etkileri Bolivya’nin sinirlarini da asarak 2010′da BM Genel Kurulu’nun toplanmasinda ve suyun temel bir insan hakki oldugu kararinin alinmasinda pay sahibi oldu.
Güney Afrika: Su sayaçlarinin imha edildigi ülke
2000′lerin basinda Güney Afrika’da Johannesburg kentinin su idaresi, su sektöründe dünyanin en büyügü olan Fransiz menseli Suez firmasi tarafindan devralindi. Kentte ön ödemeli su sayaci sistemine geçildi. Yeni sistem ayrica, yeni kurulacak alt yapinin maliyetini halka fatura ediyordu. Sadece gelir seviyesi düsük bölgelere getirilen ön ödemeli sayaç sisteminde, sayaçlarin maliyeti yine yoksul halka yüklendi. Ön ödemeli sistemle beraber 2002′den itibaren, haber dahi verilmeden 20 binden fazla evin suyu kesildi. Sayaç parasi ödenmesi kosuluyla suya erisebilecekleri söylendi. Hatta 2005′te Johannesburg’un Phiri semtinde çikan bir yanginda ön ödemeli sayaç sistemi kullanan belediyenin sayacinda yeterli kontör olmamasi nedeniyle itfaiye müdahale edemedi. Kül olan binada 2 çocuk feci sekilde can verdi. “Parasi olmayana su vermeyen” sistem özellikle yoksul muhitlerinde hayata geçti.
Bu arada suyu olmayanlar, umumi tuvaletlerdeki suyu kullanmaya basladi. Akabinde baslayan kolera salgininda ise birçok insan yasamini yitirdi.
Phiri halki çok geçmeden “Su sayaçlarini yok et ve bedava suyun tadini çikar” sloganiyla ayaklanma baslatti. Protestolara ülkenin baska yerlerinden de büyük destek geldi. Olaylar büyüdü ve sayaçlari söken halk bunlari belediye binasi önüne atti.
Bu arada 2006′da Fransiz devi Suez ile anlasma bitiyordu. Halkin tepkilerinin giderek artmasi nedeniyle hükümet anlasmayi yenilemeyi göze alamadi. Hatta ön ödemeli sayaç uygulamasina baska formüller bulundu. Sistem tamamen kisinin tercihine birakilarak, sayaç ücretinin de belediye tarafindan karsilanmasi kararina varildi.
“Gözyasiniz da alinteriniz de sudur”
Su hizmetlerinin özellestirilmesi üzerine çalisan Fransiz CGT konfederasyonundan sendikaci Christian Caujol, su üzerinden kar eden hiçbir zihniyetin mesru temelinin olamayacagi görüsünde. Suyun özellestirilmesinin bir “hak tecavüzü oldugunu” vurgulayan ve kendisi bir itfaiyeci olan Caujol, ülkesi Fransa’da da çok-uluslu su sirketlerinin faaliyetlerine karsi halki bilinçlendirmek için sehirleri tek tek gezdiklerini ve imza topladiklarini aktariyor.
Misir Çalisma Bakani Halit El-Azhar ise, suyun özellestirilmesine baska bir açidan yaklasiyor. Isçi kökenli Azhar, “Allah’in insani sudan ve çamurdan yaratmis olmasi nedeniyle insanligin ham maddesi suyun hiçbir sekilde özel sirketlerin eline birakilmamasi gerektigi” düsüncesinde. Suyun hem emek hem aci hem mutluluk anlamina geldigini belirten Azhar, su ifadeleri kullaniyor:
“Çalisirsaniz alninizdan yüzünüze akan terdir su. Sevindiginizde göz pinarlarinizdan yanaklariniza dökülen, üzüldügünüzde yüzünüzü islatan seydir. Gözyasiniz da alin teriniz de sudur. Ama simdi bu en temel hakkimiz elimizden alinmaya çalisiliyor. Buna müsaade etmeyecegiz.”
Bakan Azhar, tüm insanligin su mücadelesinde Hz.Osman’i örnek almasi gerektiginin altini çizerek, tarihten su deneyimi örnek veriyor:
“Müslümanlarin Medine’ye hicret ettigi dönemde su sikintisi çekiliyordu. Insanlar içecek su bulamazken, içme suyu veren tek su kuyusunun sahibi de suyu insanlara fahis fiyatla satiyor hatta her geçen gün zam yapiyordu. O dönemin ileri gelenlerinden Hz. Osman kuyuyu satin alarak tüm insanlara ücretsiz su hakki saglamis oldu. Iste bizim, tüm insanligin almasi gereken örnek Hz. Osman olmali.”
Dünya
Bu haber 811 defa okunmuştur.