Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
BAHÇELİ ÖYLE BİR ŞEY SÖYLEDİ Kİ !
29 Ocak 2010, 23:41

BAHÇELİ ÖYLE BİR ŞEY SÖYLEDİ Kİ !

MHP Lideri Bahçeli "Sivas"ın ötesine gidemezler" diyen Başbakan Erdoğan'a öyle bir cevap verdi ki...

MHP Lideri Bahçeli "Sivas"in ötesine gidemezler" diyen Basbakan Erdogan'a öyle bir cevap verdi ki..

Erdogan'in "Sivas’in ötesine gidemezler" sözüne Bahçeli'nin cevabi çok tartisilacak. Erdogan'in bu sözü sik sik tekarlamasinin bilinçli bir tercih oldugunu iddia eden MHP lideri, "Neden durmadan Sivas, baska bir il degil, diye biz de arastirdik. Sivas, Birlesik Kürdistan haritasinda Türkiye topraklarinin en son siniri çikti" diye konustu.

MHP Genel Baskani Devlet Bahçeli, Vatan Gazetesi Genel Yayin Yönetmeni Ismail Yuvacan, Ankara Temsilcisi Bilal Çetin ve Deniz Güçer’i partisinin genel merkezinde agirladi; gündemdeki konulari degerlendirdi.

Böylece, bir Kürdistan kurulacagini ve son sinirinin Sivas oldugunu da Devlet Bey’den ögrenmis olduk…

“Komedi” gibi degil mi?.

Hâlbuki ben sahsen Bahçeli’nin söyle demesini beklerdim.

“Partimizin memleketimizin belirli bölgelerinden oy alamamasi bizim degil, bizi o bölgelerdeki degerli vatandaslarimiza ‘düsman’ belletenlerin ayibidir. Ama biz en kisa zamanda bölgemizde yasayan ve kendilerinin Kürt alt kimligine sahip olduklarini söyleyen o vatandaslarimiza gerçek MHP’nin bir sevgi, bir baris, bir proje partisi olacagini anlatacagiz”…

Devlet Bey böyle bir sey söyler mi?..

Bence söyler ama parti tabani öyle bir düsmanlastirilmis ki bölge insanina, oy korkusu ile söyleyemiyor…

 

Adnan Berk Okan



  Türkiye’nin içinde bulundugu durumu nasil özetlersiniz?

  Bu 7 yillik dönemin siyasi analizinin her yönüyle yapilmasi lazim. Toplumsal sistemlerin olusturdugu kurum, kural ve davranislar vardir. Bu toplumsal sistemin kurumlari arasinda aile kurumu, hukuk kurumu, inanç, ekonomi, siyaset kurumu geliyor. Listeyi uzatabilirsiniz. Bunlar arasinda tahrip edilmeyen kurum kalmadi. Aile kurumu televizyonlarda görüyorsunuz tahrip ediliyor. Devletin tüm kurumlari çatisma halinde. Bunun izahinin yapilmasi lazim. Demokrasi tahribatta önemli bir araç midir, Türkiye’nin bugünkü durumunu görmek lazim. Ne kadar yalan, iftira var bunu görmek lazim. Bu kadar kiskirticiligin, zihniyet bunaliminin oldugu ortamda bakiyorsunuz bir de günde 7-8 kisi çikiyor televizyonlara konusuyor...

  Erdogan son grup toplantisinda yine sizi elestirdi...

  Aslinda o toplantida Basbakan 7 yildir en dogru konusmasini yapti. ’Beni gaza getirmeyin’ dedi. Bunu farketmesi çok önemli. Çünkü bu birincisi Türkiye’yi, ikincisi AKP’yi, üçüncüsü ise Recep Tayyip Erdogan’i kurtarir. Alti çizilecek bir açiklamadir.

  Cumhurbaskani’nin MGK’yi toplamasini istediniz. Bunca kavga ortasinda ise yarayacak mi?

  Ben bugün yasananlari ’devlet krizi’ olarak isimlendirdim. Ekonomik krizler, tedbirler alinarak asilabilir. Ancak devlet krizleri çok tehlikeli sonuçlar ortaya çikartabilir. Siyasal tarihimizdeki gelismeleri gözden kaçirmamak lazim. Degisik kavramlarla kafa karistirilacak yerde bir sonuca varilmasi gerekiyor. Bir eksik varsa düzeltilmesinde fayda var. Istikrar için tüm bunlar ön sarttir. Devlet kirizini de olusturdugu unsurlar çözer. Cumhurbaskani’nin Anayasal görevi budur. Israrci olmasi gereken kisi de Cumhurbaskani’dir. Sonuca dogru götürmesi gerekiyor. Herkes medya araciligiyla çikiyor temel atma töreninde gelisigüzel degerlendiremeler yapiyor. Dinleyenlerden kim, ne kadar ve ne anliyor peki? ’Cami bombalamasi’deniyor. Farkli olaylar farkli anlatilabiliyor. Bunun mütedeyyin bir Müslüman üzerindeki etkisini düsünebiliyor musunuz? MGK’da bunlarin ele alinmasi gerekli. Zirveyi kucaklayan kurum MGK’dir. Ben MGK üyelerine ek olarak TBMM’nin de bu toplantiya davet edilmesini istedim. Meclis’i de MGK’ya alip konussunlar. Sonra buradan çikacak sonuç TBMM’ye gelsin ve Meclis son karari versin. Iki yol var: Ya devletin kurumlarini biraraya getirip sorunu çözeceksiniz ya da Türkiye’yi seçime götüreceksiniz. Askere yapilan seyler toplumda etkili oluyor. Çünkü Türk milletinin TSK’ya saygisi çok yüksektir. Ordu-millet sevgisi vardir. Bir de bakiyorsunuz televizyona çikanlar müdahale olacak diye kesin yorumlar yapiyorlar. Aslinda bu televizyon konusmalari sorgulama kapsamina alinmali. Darbe yapilacak diyorsun, bilgiyi belgeyi getir demek gerek.

  Cami bombalamasi gibi olaylarin yer aldigi raporlari nasil degerlendiriyorsunuz? Sizce bu planlar ne kadar gerçekçi?

  Açikçasi çok ciddiye alinacak gibi görünmüyor. Ancak bu belgeleri görme imkanimiz olmadigi için ne kadar dogru ne kadar yanlis bilemiyoruz. Analiz yapma imkanimiz da yok. Fakat yargi sürecini uzun tutmamak gerekiyor. Gece gündüz çalisip bunu sonuca bir an önce baglamak gerekiyor. Bu Türkiye’nin bir yerindeki toprak, kiraci davasi degil. Türkiye’nin rejimini, mukadderatini alakadar eden kurumlar bunlar.

  TÜRKIYE'NIN DOGUSUNU KÜRDISTAN OLARAK GÖRÜYOR

  Dogu ve Güneydogu’ya gidememeniz çok defa elestirildi...

  Evet, Basbakan bir çok defa çikip ’Sivas’in ötesine gidemezler’ dedi. Basbakan bir seyi iki kere söylüyorsa suurludur demistim. Neden durmadan Sivas, baska bir il degil, diye biz de arastirdik. Sivas, Birlesik Kürdistan haritasinda Türkiye topraklarinin en son siniri çikti. Bu haritalari zaten güvenlik raporlarindan, internet sitelerinden bulabilirsiniz. Ayni zamanda Barzani’nin haritasinda da bu var.

  O bölgenin fiili olarak kaybedilmis olmasi durumu var mi? Çünkü seçimlerde yaris AKP ve DTP arasinda geçiyor...

  Orada siyasi partilerin oy oranlarina göre bölgenin siyasi kimligini tanimlamak büyük bir yanlistir. Bu yanlis da birilerine büyük fayda getiriyor. Oysa gerçek bu degil. Tüm seçimlere baktiginizda: Bölücü terörü enstrüman olarak kullanan parti ve onun karsisindaki yogunlasmayi görürsünüz. Orada sinsi bir propaganda yapiliyor. ’Su kazansin, suraya verelim’ telkini yapiliyor. O kim? Simdi AKP. Yani ölümden korkup sitmaya razi gösterilen telkin oylaridir. Eskiden de ayni sey FP için söylenirdi. Hepsi Türkiye üzerine yazilmis olan senaryolarin milimetrik alanlar dahil yerlestirilmis planlaridir. Hiçbir cümlenin altini bos bulamazsiniz. Halki bu kadar yaniltan, o senaristlere figüran haline gelmis insanlara bakinca görüyoruz. AKP hangi özelliginden dolayi oy aliyor? Mahalli seçimlerde gördük ki diger parti bir çok yer kazandi. AKP propagandasini orada kim yapiyor? Su olmasin, bu olsun kim diyor? AKP’nin propagandistleri mi çok basarili yani? Kömür, makarna bir yere kadar tamam ama o kadar da degil. Biz her seye ragmen o bölgelerden oy aliyoruz. Bölge normallessin bakalim AKP oradan ne oy aliyor. Bir de o bölgeden seçilen AKP’liyle DTP’den girenin arasindaki bariz fark nedir, biri bana bunu anlatsin. Dün orada baska partilere oy verilmis, bugün baskasina. Siyasiler bunu bilir ama dürüst konusmuyorlar. Oy kaynaklarim sunlardir, demiyorlar. Bir dönem CHP, bir dönem ANAP bir dönem FP simdi de AKP. O bölgeye en az gelismiis bölge diyeceksin, Türkiye’nin en fukara bölgesi diyeceksin, egitimi en düsük bölgesi diyeceksin. Ama demokratik hak kullaniminda Izmir seçmeninden çok daha degisken olacak. Bunu siyaset biliminin izah etmesi gerekiyor.

  AKP’ye oy propagandasini kim yapiyor?

Ben kisaca okyanus ötesi diyorum. Bakin önce sorun askeri yöntemlerle çözülmez dendi. Siyasi çözüm oltasina herkes takildi. Sonra birçok rapor yazildi. Hak-Is yazdi diger kurumlar yazdi. Sonunda bir bakiyorsunuz ki siyasi çözümler PKK’nin talepleriyle bire bir örtüsüyor. AB sürecini, AB’nin tam üyelik için yapilmasi gerekenleri, demokrasi ve insan haklari konusundaki taleplerini de üstüste koydugunuzda PKK, sivil toplum kuruluslari ve AB dayatmalari, ABD’nin o bölgedeki beklentileri iskambil kagidi gibi hiç tasmiyor. Diyelim ki en alttaki sinek 10. Bütün çözümler o sinek 10 ile tamamen örtüsüyor, hiçbir tasma yok. Ne Abdullah Öcalan ne de Recep Tayyip Erdogan bu kadar örtüsmeyi basaramaz.

  Sizce yakin mi erken seçim?

  Bence erken seçim ülkeyi rahatlatir. Bazi tartismalar ötelenir. Yeni bir Meclis, öncesinin hatalarini gözden geçirecektir. Kamplasmalar yumusayacaktir. Seçim demokrasilerde sihirlidir. Tikandiginda oraya basvurmak lazim.

  Genelkurmay’in açiklamalari “tatminkar degildir” dediniz...

  Daha net ve anlasilir açiklamalar, cevaplar sekilde açiklamalar yapmalari gerektigini düsünüyorum

  Açilimin geldigi noktayi nasil görüyorsunuz?

  Açilim olarak bir sey göremiyoruz ve ne kadari açilimdir anlamakta güçlük çekiyoruz. Açilim adlandirmasini kitapçik haline getirdiler. Basta söyledikleriyle farkliliklar var. Bu bir tikanmanin ve yanlistan dönüsün kivrimlari olarak yorumlanabilir

  Anayasa degisikligiyle ilgili tavrinizi ortaya koydunuz. Uzlasabileceginiz maddeler olabilir mi?

  Hükümetin bütün söylemlerini, uygulamalarini gözden geçirip üst üste koydugumuzda devletin temel niteliklerine yönelik gelismeleri görüyoruz. Yüce Divan’da netlige kavusacak meseleler var. Bugünkü Meclis’te ortaya çikan bu gerginlik ortaminda yeni bir Anayasal süreci konusmak degil, yeni olusmus bir Meclis’te konusmak gerekiyor. Hangi degisiklikler yapilacaksa bunlarin yeni olusmus TBMM’de gündeme gelmesi gerekiyor. Eskiden beri söylüyorum. Ama nedense iltifat bulmadi. 1999 seçimlerinde 21. Dönem Meclis’i olusuyordu. 21. Yüzyili kucaklayan bir Meclis olsun dedik. Ilk 5 yili 21. Dönem’e tesadüf ediyordu. 21. dönem TBMM 21. Yüzyili kucaklasin istedik. 1876’dan bu yana Anayasa, 1946 yilindan bu yana ise çok partili rejimi konusuyoruz. 21. yüzyila bunlarin unsurlariyla gözden geçirildigi, saglikli bir toplum yapi ve ülke yönetimiyle girmeliyiz dedik. O gün bunu basarabilseydik bugün hala bu tartismalar son bulmus olurdu. Siyasilerin gelecege yönelik planlar yapabildigi bir dönem yasardik. Parlamento’nun 21. yüzyil vizyonu olurdu. 100 küsur senedir anayasa tartisiyoruz. Ne yazik ki 21. yüzyilin ilk 10 yili heba edildi. 7 yil boyunca da Türkiye Recep Tayyip Erdogan’i hava ve havaalaninda dinledi. Sunu anladik ki eger Basbakan bir görüsü iki defa vurguluyorsa konusmalarinda suurlu konusuyor demektir. Zihniyetinin arka bahçesini ortaya koyuyor demektir.

  Referandum tartismalari...

  AKP’nin sayisal çogunlugu mevcut. Eger bunu sayisal olarak söylüyorlarsa kullanmalari mümkün. Ancak referandumu baska amaçlarin üzerini örtmeyi düsünerek, açilimin unsurlarini bunun içine takip götürmeyi düsünüyorlarsa Yüce Divan’a giden yolda artislari olur. Sosyal dokunun bu kadar parçalandigi bir ortamda referandumdan kim neyi kazanir bunu iyi düsünmek lazim.

  Peki tüm bu süreçte açilimin Türkiye açisindan sonuçlari ne oldu?

  Ayrimcilik derinlesti ve yerlesti. Türkiye genelinde artik firindan ekmek alirken bile tercih yapilir hale geldi. Pazar yerlerinde bile bu hissedilir hale geldi. Herkes kendi kimligini sorgulama arayisina büründü. Üstelik bunu artirici davranislara da girdiler. Mesela Roman açilimi dendi. Romanlarin Türkiye ile problemleri yok. Bu insanlar bu milletin mensuplari. Sosyo-ekonomik sartlarinin iyilestirilmesi, Istanbul’da yasadiklari yerlerin insani hale getirilmesi apayri bir sey, Romanlari kendi kimligi ile istismar etmek ise baska birsey.

  Alevi açilimi için de geçerli mi bu sözleriniz?

  Alevi açilimini bir etnik açilimin yanina katmak dogru degildir. MHP olarak Alevilerin taleplerinin karsilanmasi gerektigine yönelik görüslerimizi söyledik. Aynen koruyoruz.

  Bölgedeki faili meçhuller sürekli gündeme geliyor...

  Biz her seyin açiga çikarilmasini istiyoruz. Ancak dengeli olmali. Yani kaybolmus bir PKK’liyi ararken o bölgede isine giderken öldürülen bir insanin katilini de, Mehmetçigin katilinin de bulunmasi lazim. Ama bir yandan Cumartesi anneleri falan derken digeriyle ilgili bir sey söylemiyorsunuz. Etnik ayrisma netlesti. Belirsiz olan ise bunu sorguluyor. Mesela sanatçi çikiyor televizyona ’ben Arnavutum’ diyor. Kimse sormadan bunu söylüyor. Orada bir Arnavutluk devleti var. Yarin biri çikar, ’Seni burada yasamaya mecbur birakan kim? Arnavutluga git’ derse ne yapacaksin? Ki zaten bunlar söylendi. Bunlari da düsününce çok yönüyle karmakarisik bir mesele.

  Kürt-Türk evlilikleri çok yaygin, böyle bir ayrim nasil yapilabilir?

  Elbette. Sag-sol çatismasi böyle degildi. Kardeslerden biri ODTÜ’ye gitmis devrimci olmus, digeri Gazi Üniversitesi’ne gitmis ülkücü olmus. Okuldan eve gelince birbirleriyle konusmaz ama babalariyla ayni sofrada oturup yemek yerlerdi. Böyle bir ayrimda çocuklari nasil dagitacaksiniz, kime vereceksiniz? Etnik, inanç temelli ayrimciligi körükleyen davranislardan kaçinmak gerekir. Böyle siyaset olmaz. Ama Türkiye’de yapiliyor maalesef.

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 708 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Siyaset

Kılıçdaroğlu: "Ambulanstaki video kaydını hangi güç sildirdi?"

Kılıçdaroğlu: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Rabia Naz'ın şüpheli ölümü sonrası yaşananl...

AKP'li Nurettin Canikli'den Rabia Naz'ın babasına dava!

AKP'li Nurettin Canikli'den Rabia Naz'ın babasına dava! Rabia Naz cinayetinin üstünü örtmekle suçlanan AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Rabia Naz'ın babas...

Kesin seçim sonuçları açıklandı

Kesin seçim sonuçları açıklandı 7 Haziran 2015 genel seçimi kesin sonuçlarını YSK Başkanı Sadi Güven açıkladı

Alçelik;"Ülke ekonomisi çıkmaza sürüklenmiştir"

Alçelik; Yrd.Doç.Dr.Turhan Alçelik Saadeti AKP'de buldu!

Gurbetçiler oy kullanmaya başladı

Gurbetçiler oy kullanmaya başladı Türk seçmenler, 25.Dönem Milletvekili Genel Seçimi için bugün sandık başına gitmeye başladı

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss