Medya nasıl teslim alındı?

Bir ‘kral çıplak’ kitabı: Medya nasıl teslim alındı?

Habercilik mesleğinde ısrar ettiği için iktidarın kara listesine alınan Mustafa Hoş, medya-iktidar ilişkilerine dair çok çarpıcı bir kitaba imza attı. “Abluka”, penguenleşen medyanın halini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Hoş’un gazetecilere mesajı ise net: Korkma! Cesaret de bulaşıcıdır.

En üst düzeyde görev yaptığı 24, NTV ve Artı 1 kanallarının tümünden, iktidarla ilişkilerini bozmak istemeyen patronajın yayınlara müdahalesi nedeniyle ayrılan Mustafa Hoş’un “Abluka” adlı kitabı yayımlandı. Kitabın adı, Hoş’un NTV’yle yollarının ayrılmasına neden olan, dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in ev ve ofisine yapılan baskınlar için NTV haberine başlık olarak seçtiği, “Başsavcıya abluka” ifadesine bir gönderme içeriyor. Mustafa Hoş, birinci elden tanıklıklarla, özellikle son yedi yılda medya-iktidar-sermaye ilişkilerine ilişkin çok çarpıcı tespit ve örnekleri ortaya koyuyor.

Mustafa Hoş, kitabında Cemaat-AKP koalisyonunun güçlendiği ve parçalandığı dönemlerde siyasi süreçlerin medyayı nasıl etkisi altına aldığını aktarıyor. Bu koalisyonun kurduğu yeni rejimi “NeoTürkiye” olarak adlandıran Hoş, gerçek gazetecilerin -kendi deyimiyle “bizim çocuklar”ın- haber merkezlerinden nasıl tasfiye edildiğinibelgesel niteliğindeki kitabında anlatıyor.

Kitaptan medya-siyaset ilişkilerine dair çok çarpıcı kimi bölümler şöyle:

‘Bir ayağım AKP’ye yakın olsun’
Mustafa Hoş 24 haber kanalında yapmak istediklerini paylaştığı Ahmet Hakan Coşkun’dan şu cevabı alıyor: “Valla Mustafa... Yapmak istediklerin güzel. İlke, medya, şu bu ama ben bunlarla ilgilenmiyorum. Bir alacağım paraya bakarım. İkincisi de bir ayağım da AKP ile ilgili bir yerlerde bulunsun. Ne de olsa eski mahalle.”

Sana TRT’yi, Oral’a Radikal’i ayarlayalım
Kanaldaki “Ortak Akıl” programının içeriği ve formatı konuşulurken, Ali Bayramoğlu önerilen ücreti beğenmiyor ve Mustafa Karaalioğlu’na “O zaman şöyle yapalım. Karaalioğlu, TRT’de bir iş daha ayarlasın. Ben de kabul edeyim” diyor. Karaalioğlu’nun yanıtı ise, “Konuşurum ben. Oral Abi de Radikal’de yazsın. Star Gazetesi de olur ama etkinlik ve farklı mecralarda bulunmak adına Radikal daha doğru olur”. (Sf. 39)

‘Benden en ufak bir şüpheniz varsa...’
Hasan Doğan, bir programda Süheyl Batum’un Başbakan için “hırsız” demesi üzerine, Başbakanla telefonda şunları konuşmaktadır: “Farkındayım olanların... Ama şunu bilin ki ben kasten size zarar verecek hiçbir şeyin içinde olmam.Bundan en ufak bir şüpheniz varsa şu an her şeyi bitirelim.”

‘Ellerinden öperim sayın bakanım’
Kanalın patronlarından Ethem Sancak’la Mustafa Hoş, yayın politikası üzerine tartışıyorlar. Hoş, siyasi partilere eşit mesafeli bir yayıncılığı savunurken Sancak, “öncelik tabii ki Başbakan Erdoğan’ın...” diyor. Bu sırada Sancak’ın dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile şu konuşması Hoş için 24’ün bittiği an oluyor: “Ellerinden öperim sayın bakanım...”

Doğuş Grubu’nun müdahaleleri
Mustafa Hoş, NTV döneminde de aynı rezil ilişkilere birçok kez tanık olduğunu anlatıyor ‘Abluka’da. Bunlardan birinde, Hopa’da atılan gaz bombası nedeniyle kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Metin Lokumcu hakkında Ruşen Çakır’ın meşhur “Ama o öldü efendim” sözleri ve soruları üzerine, program sonunda kanalın sahibi Doğuş Grubu’nun Yönetim Kurulu üyesi Erman Yerdelen, Ruşen Çakır’ı Başbakan’ın önünde azarlıyor.

NTV’nin, Bükköy’de yaşanan ve 19 madencinin ölümüne neden olan maden kazasında ihmali olan Bükköy Madencilik şirketinin üzerine gitmesi ve bu şirketin hükümet tarafından dağıtılan kömürlerin tedarikçisi olduğu yönünde iddialar kanalda soruna neden oluyor. Erman Yerdelen, bir süre sonra bu konuda Mustafa Hoş’u arayarak şu bilgiyi veriyor: “Bükköy Madencilik bütün parasını Garanti Bankası’na yatırdı.” Bu telefon aynı zamanda “artık üzerine gitmeyelim” mesajını da içeriyor.

Tarihi Teke Tek
‘Abluka’da Mustafa Hoş’un bizzat çalışmadığı kimi kanallarda yaşananlara dair de çok önemli detaylar yer alıyor. Bunlardan biri, Başbakan Erdoğan’ın 2 Haziran’da Fatih Altaylı’nın programına katılması üzerine... Mustafa Hoş bu programın arka planında yaşananları şöyle anlatıyor:
“Reklam arasında Altaylı Erdoğan’ın ‘içki içen herkes alkoliktir’ sözlerinin yanlış anlamaya yol açabileceğini söyledi. Bu sırada (Ciner Medya grubunun başındaki ve Yasin El Kadı-Bilal Erdoğan ile ortaklığı gün yüzüne çıkan) M. Fatih Saraç ve Aydın Ünal da stüdyoya geldi. Erdoğan bu sözlerinin gideceği yerin farkına vardı. Altaylı uyarısının dikkate alınmasından çok memnun olmuştu. Program yeniden başladı ve bu kez Erdoğan sözlerini şöyle düzeltti: ‘Az önce de ifade ettim, ayda yılda bir iki kadeh içmiş kişiler alkolik değil. Alkolik olması için düzenli içmesi gerekiyor.”

Yine aynı programda çok çarpıcı bir başka detay daha var.

Yaşananları kulis bilgisi olarak aktaran Hoş, şunları yazıyor:

“Yayın devam ederken M. Fatih Saraç, Erdoğan’ın yanına geliyor.

- Efendim, bazı aracı kurumlar bu yayınımızdan dolayı reklamları çekiyor.
- Ne kadar iptal oldu? Telafi edilir.

Başbakan telefonla birkaç görüşme yapıyor. Sonra yayına geçildiğinde ise şunları söylüyor: ‘(...) Aracı reklam kurumları gazetelere ve televizyonlara reklam vermiyormuş. Böyle bir şey olabilir mi?...”

(soL - Haber Merkezi)