BU YAZI ERKEKLER İÇİN

Tüm canlılar doğuştan ya erkek ya dişidir.

Cinsiyetimiz bize bahşedilmiş bir üstünlük tanımıyor.

Her iki cins de bir birine muhtaçtır, çünkü her iki cins de biri diğerini tamamlıyor.

Hayvanlar aleminde, erkek. avlanmak ve kavga mücadelesi vermek, dişiler  üremek ve neslini sürdürmekle gizlice görevlendirilmiş gibidir.

Hayvanların talihsizliği, akıl ve düşünce yoluyla, genlerinin yırtıcı kavgacı özelliklerini törpüleyip yok edemiyorlar. Genetik olarak, birisi ötekini yok ederse, daha fazla yemek yiyecek daha güçlü kavga edecek ve daha çok seks yapacaktır. Yaban hayatının bu düzenine, şimdilik hiçbir güç müdahale ederek, değiştiremiyor.

Ama biz insanların, hayvan canlısından daha farklı kılacak özelliklerle donatılması şanstır. Önce, dört ayak yürümekten vaz geçmiş, iki ayakla yükselip, daha uzaklara bakma şansını kavramışız. Ellerimizi kullanarak, daha çok alet kullanmış, hem kendimize hem insanlığa inanılmaz icatlar hediye etmişiz. Bu üretilen ortak değerlerin, bizden sonraki nesillerce de kullanmasını sağlamışız. Uzaklara, iki ayak üstünden  bakarak, düşmanı daha erken görmüş, diğer insan kabilesinin de zarar görmesini önleyecek, ortak tedbirler almasını keşfetmişiz.

Bol oksijen alıp, temiz sulardan içip, bolca değişik soslar üreterek, dünya nimetlerinden daha zevkle, daha fazla yararlanmayı keşfetmişiz. Doğru ve güzel beslenince, beynimizin daha iyi çalıştığını, düşünce gücümüzün arttığını, fikir yürüterek, daha geniş düşünmeyi, dünyayı anlamlı kılacak şeyler yazmayı, resimlemeyi, okumayı keşfetmişiz. İnsanoğlunun bizden önceki hatalarını, çektikleri zorlukları, düştükleri sıkıntıları gözleyip, aynı hataları yeniden deneyerek yapmanın, ahmaklık olduğunu öğrenmişiz. Başkalarının hatalarından ders almayı en iyi öğrenenlere “akıllı insan” demişiz. Sorunların çözümlemesi açısından, bizden öncekilerden daha farklı yollar keşfedenlere “zeki insan” demişiz.

Karşı cinsiyle birlikte, keyifle ve barış içinde yaşamayı en iyi becerenlere “hem akıllı hem zeki insanlar” demişiz. Daha akıllı daha zeki ve daha başarılı insan nasıl olunur diye, gelecek nesillerin bizlerden daha şanslı olması için, okullar, akademiler, fakülteler, üniversiteler kurmuşuz. Benim bildiğim her şeyi, senin de bilmeni sağladığım zaman, (hiçbir şey kaybetmediğimizi) daha bilgili daha güçlü ve daha güven içinde yaşadığımızı keşfetmişiz. 

Hayvanların önüne geçemediği en ilkel duygu, ölüm korkusu ve aç kalmaktır. Bir hayvan, ya aç kaldığı için, ya da korktuğu için bir başka canlıyı öldürmüştür. Ama insanoğlu, bir başka insanı öldürmeden yaşamayı, milyonlarca yıllık deneyimleriyle öğrenmiştir. Bilerek ve kasten, bir insanın diğerini öldürmesine, binlerce yıldır “cinayet” adı verilmiştir. Toplumsallaşmış her insan, cinayetleri önlemek için “ortak hukuk” fikrini benimsemişler ve böylece adaletli şekilde birlikte yaşamaya karar vermiştir.

Toplumun en küçük çekirdeği sayılan “aile kavramı” yine hukuk yoluyla düzenlenmiştir. Aile,  bir kadınla bir erkeğin, yasal izniyle ya da gönül birliğiyle bir araya gelip, sevmek sevilmek, güzel yemekleri birlikte yemek, temiz bir ev içinde, temiz giysilerle, mis kokulu çarşaflarda,  dört mevsim, birlikte sevgiyle aşkla sevişerek, güzel sohbetler ederek, neslinin devamını sağlamak ve korumak için kurulmuş, geliştirilmiştir.

Peki ne oluyor da, aynı çatı altında yaşamaya karar vermiş iki ayrı cinsten, çoğunlukla, erkek tarafı, severek öpüp kokladığı, güvendiği, birlikte sarılıp yattığı, hatta birlikte çocuk yaptığı o kadını,  öldürmeye nasıl karar verebiliyor?

İnsanlık tekamülünü henüz tamamlamamış erkekler, günü gelince içindeki o hayvanı ortaya çıkarıp, birini öldürebiliyor. Bilmeden, istemeden, bir kaza ile bir insanı öldüren her vijdanlı insan, zaten hayatta iken bence kendisi de ölümü yaşıyordur.

Eğer sizin hoşlandığınız, peşinden koştuğunuz bayan sizden kaçıyorsa, biliniz ki, sizin fark etmediğiniz, içinizdeki hayvanı o hissedip, sizden uzak durmayı seçiyordur. Sizden kaçan dişiden lütfen uzak durun !

Sizi sevmiş sizinle arkadaşlık ettiği halde, yine sizden kaçmaya başlamışsa, yine biliniz ki o dişi, sizdeki insani eksikleri hissetmiştir. O bayanı lütfen rahat bırakınız…!

Her şeye rağmen, sizi sevip sizinle evlenmiş size sarılmış sizi öpmüş, hatta birlikte ortak çocuğunuz da olmuştur. Ama o kadın sizden ayrılmayı, uzaklaşmayı seçiyorsa, yine o bayanı lütfen rahat bırakınız, derhal boşanınız. Çünkü o bayan geç de olsa sizin içinizdeki hayvanı görmüş hissetmiş ve sizden kendini koruma ihtiyacı duymuş demektir.

Bir gün efendice, anlaşarak ayrılmış, ya da  boşanmışsanız, artık o bayanın peşini bırakınız. Eğer siz, halen o bayanı seviyorsanız, onu rahat bırakınız.  Gerçekten sosyal ve donanımlı bir adam olmanın, içinizdeki insanlık sınavını geçmenin başlıca koşulu budur!

En büyük terbiye sınavı, boşanırken, ayrılırken, efendiliğinizi koruduğunuzda ortaya çıkar.

Bir erkeğin, sosyal tekamülü, adam gibi adamlığı, sevdiğinden ya da eşinden boşandıktan sonrasında da efendiliğini koruduğunu göstermesiyle tescilleniyor.

Kendini eğitmiş, sosyal tekamülünü tamamlamış bir erkekten, bir kadın kaçıyor, ayrılıyor ya da boşanıyorsa, biliniz ki o kadın hem kendinin zarar görmesinden korkuyordur. Hem sizin içinizdeki hayvana sarılıp pişmanlık duyacağınız çok büyük bir suç işlemekten sizi koruyor demektir. Lütfen bunu aklınızdan çıkarmayınız.

Son günlerde artan kadın cinayetleri, hepimizi ürkütücü boyutlara gelmiştir. Erkekler, hızla, içlerindeki hayvana yenilmektedir. Kadın kaçıyor, erkekler,  hayvanca çabayla, bir av peşinde koşar gibi, kendinden vaz geçen kadını kovalıyor. Yakaladığı, kıstırdığı veya savunmasız bıraktığı yerde o kadını öldürüyor.

Ceza evlerinde, cinayet işleyen, kadın öldüren erkekler arasında araştırmalar yapılmış. Cinayet işleyen erkeklerin  %87 oranı, ya hiç eğitim almamış, ya da sadece ilk okul eğitimli olduğu görülmüştür. Toplumsal öğretilere göre, eğitimli olduğu halde yine cinayet işlemiş, kadın öldürmüş erkeklerin %10 oranı, lise eğitimi aldıkları görülmüştür. %3 oranındaki yüksek eğitim almış erkeklerin, ruhsal bozukluk ya da maddi çıkar amaçlı olarak kadın öldürdüğü ve cinayet işlediği, sosyopat kişilikler oldukları belirlenmiştir.

Bu basit istatistik sonuçları bile bize gösteriyor ki, cahil, eğitimsiz, donanımsız, sosyal donanımdan eksik, okumayı ya hiç sevmeyen ya da eğitim imkanı olmayan erkeklerin daha çok kadın cinayeti işliyorlar. O cahil ve halen yarı hayvan sıfatındaki canilere sorsanız  “namusumu temizledim” veya “o beni aldatıyordu, cinnet geçirdim” diye yanıt vermişler. Yani  ceza evindeki o cahil adamlar, dışardaki eğitimli erkeklerden, cinayet işlemeyenlerden daha mı namuslu oluyorlar? Hayır! Bu sadece,  kadın cinayetlerinin kılıfı oluyor. Bu cahiller, sevmeyi de namusu da namusun nasıl korunduğunu da bilemeyecek kadar acizdirler.

Kitaplardan uzak dururlar.  Psikoloğa gitmeyi asla istemezler. Çünkü, bu büyük eksiklikleri yüzlerine vurulmasından ölesiye korkarlar! Oysa, eğitimsizlik, bir donanım eksikliğidir. Biraz okuyarak, biraz eğitimli olmayı isteyerek, bu donanım eksikliği giderilecektir. Psikolojik rahatsızlık, her hastalık gibi, insana özgüdür. Biraz psikiyatrik destek alınarak, o arızalar da giderilebilir.  Ama o aciz erkekler, eğitimsel eksiklerini de ruhsal rahatsızlıklarını da asla kabul etmezler. Kendilerinden vaz geçen bir bayanı, kendi cahilliklerine ya da ruhsal hastalıklarına tutsak ederek, ya o birlikteliği sürdüreceklerine ya da o bayanı öldürürlerse rahat edeceklerine inanırlar!

Ama  cinayete kurban giden kadın, mezara verilir. Bunun telafisi imkansızdır.

Cinayet işleyen erkek de hapse gönderilir. Ya da o cinayet kurbanı kadının bir yakını veya bir seveni tarafından o cahil katil de öldürülür. Bunun da telafisi imkansızdır!

Demek ki, sizden uzak durmayı, ayrılmayı, boşanmayı isteyen kadını öldürmek, hiç kimseye yarar sağlamıyormuş. Üstelik, akıllı, zeki ve donanımlı insanlar, cinayet işlemezmiş. Ölüm dışında her sorunun, akıl, zeka ve bilgi yoluyla bir çözümü olduğu kesindir!

Okumayı sevmeyen birisi, zaten şimdi oturup, bu yazıyı da okumayacaktır. Bu yazıyı okuyan, donanımlı, insani tekamülünü tamamlamış erkek okurlara mı yazdım? Asla böyle bir ukalalığı niyetim olmadı. Bel ki çevrenizde o türden birileri vardır. Bel ki tek bir satırım işe yarayabilir siz de onlara biraz akıl verme imkanınız olur diye düşündüm..

Annelerimiz, ablalarımız, kıs kardeşlerimiz, her gün artarak daha çok öldürülüyor!

Ve ben bu satırları karalamaktan başka hiçbir şey yapamıyorum!

Bu tablodan ben de korkuyorum ve içim acıyor inanınız!