Gazetedeki bir tam sayfa ilanin basligi ilgimi çekti: Ihracatimiza Kazakistan'dan geçis yok!
Bir de alt baslik: 35 bin ihracat seferi yapilamiyor!
Cari açigin çildirdigi, 1 ABD Dolari'nin 9 liraya ulasmak için kendini paraladigi bir dönemde 35 bin TIR yükü ihraç mali depolarda bekliyor!
Bu merakla ilanin tümünü okudum.
Gördüm ki ihraç mallarimiza geçit vermeyen sadece Kazakistan degil.
"Bir millet – iki devlet" diye bayragini salladigimiz Azerbaycan'dan da kamyonlarimiz geçemiyor.
Kazakistan'in Türk kamyonlarina neden geçis hakki vermedigini ilandan anlayamadim.
Belli ki Kazakistan kafasina göre bir yasak koymus ya da kamyonlara tanidigi kotamiz erken dolmus.
Ilani veren nakliyat sirketleri Dünya Ticaret Örgütü ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlasmasi'ni hatirlatiyorlar ama orasi Kazakistan!
Kendi vatandaslarinin bile hukukunu isine gelmediginde tanimayan bir rejim, uluslararasi hukuku tanir mi?
Azerbaycan'in neden geçit vermedigi daha ilginç: Bu ülke, Türk kamyonlarindan öyle yüksek geçis ücreti istiyor ki ihracati o ülkeden geçirip, Hazar Denizi üzerinden Orta Asya'ya ulasmak mümkün olamiyor.
Cumhurbaskani daha yeni Azerbaycan'daydi. Devlet Bahçeli de okul yaptiracak.
Yani disardan bakinca Azerbaycan ile Türkiye iliskileri al gülüm – ver gülüm olmali ama isler anlasilan söyle yürüyor: Al gülüm, alirim – Ver gülüm, vermem!
Tabii simdi diyeceksiniz ki "iyi de bu ilan niye Türkiye'de, Türkçe. Kazakistan'da Kazakça, Azerbaycan'da Azerice yayinlansa, hedefine daha kolay ulasmaz miydi?"
Hayir, çünkü burada hedef TC'yi yönetenleri uyandirmak!
Görevlerini yapmayanlari dürtmek.
Disisleri'nin, Ticaret Bakanligi'nin, Ulastirma Bakanligi'nin isi bu degil mi?
Görevlerini hatirlatmak için ilan vermek mi gerekiyor?
Simdi bu soruyu aklinizda tutun, yine dün gazetelerde yayimlanan bir baska tam sayfa ilana bakalim.
Bu kez ilani verenler Adana Plastik Geri Dönüsüm Sanayicileri.
Ilanin muhatabini da gayet açik yazmislar: Sayin Cumhurbaskanimiz!
Bir tür açik mektup yani.
TBMM'de kabul edilen bir kanun ile Türkiye'ye plastik çöp ithali yasaklandi.
Sebebi, bazi ithalatçilarin çöpleri geri dönüstürmekle ugrasmak yerine topluca yakarak, imha etmeleri.
Ama bu çöpler ayni zamanda Türkiye plastik sanayi için hammadde.
Bu hammaddeyi petrokimya sirketlerinden dogrudan ithal etmek de mümkün, geri dönüstürülebilir çöp olarak ithal etmek de.
Ve dogal olarak ikincisi daha ucuz!
Ancak Türkiye, ithalatla gelen plastik çöp isini dogru düzgün yönetemedigi için aklina gelen ilk çözümü buldu: Yasak hemserim!
Ve demin aklinizda tutmanizi rica ettigim sorunun yanitina geliyoruz: Bu iki ilanin Türkiye gazetelerinde yayimlanmasi bir zorunlulugun geregi.
Çünkü adina Cumhurbaskanligi Hükümet Sistemi dedikleri ucube yönetim sisteminde her sey Cumhurbaskani'nin agzina bakiyor.
Ona ulasmak, dertleri anlatmak da o kadar kolay degil.
Herkes "bes müteahhit sirketi kadar" sansli olamiyor tabii, nedenlerini tahmin edersiniz, beni yormayin.
Cumhurbaskani'na ulasamadiklari için de son çare "belki bu ilani görür" oluyor haliyle.
Ona ulasamadiklari için 35 bin TIR dolusu ihraç mali depolarda çürüyor, 35 bin sefer yapacak kamyonlar yatiyor, lisansli bin 345 dönüsüm fabrikasi kapanacak, Bu fabrikalarda dogrudan istihdam edilen 300 bin kisi de issizler ordusuna eklenecek.
Bu hükümet sistemi ile Türkiye'nin uçacagini söylüyorlardi, uçanlar sadece müteahhitler oldu.
Nakliyatçilara ve plastikçilere önerim su: Cumhurbaskani'na sesinizi gerçekten duyurmak istiyorsaniz kendinize Cengiz filan ortak olarak alin, baska yolu yok!
* * *