Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Düşünce ve yönelim bozukluğu


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 16 Mayys 2021
Geçerli Tarih: 21 Kasym 2024, 15:58
Site: Görele Sol Platformu
URL: https://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26922


Millet olarak hepimiz bir savasin içinden geçtigimiz günlerdeyiz. Bu savasin sonu ne olur nereye varir kimse bilmiyor. Ekonomik zorluklarin agirligi, yoksulluk ve fakirlik, evine ekmek götüremeyen milyonlar, dükkanini açamayan esnaflar, dolayisiyla hepimiz hem ekonomik zorlukla hem de korona denen salgin hastalikla  savas halindeyiz. Kimimiz asi olduk kimimiz halâ asilanmayi beklerken evlerimize kapandik, esimizden dostumuzdan uzak kaldik. Akraba, dost, tanidiklarimizin cenaze merasimlerine katilip tabutlarinin basinda bir Fatiha okuyamiyoruz. Ama adam kayirma ve "benden degilsen yok ol" mantigi herkesi tedirgin etmeye yetiyor. Ülke yönetiminde söz sahibi olanlarin salginla ilgili koyduklari kurallara kendilerinin uymadigini görenlerin endiseleri ise kat kat artmaktadir. Hakli elestirilere de kulaklarin tikanmasi ve insanlarin duygulariyla adeta alay edercesine açiklamalar yapilmasi da endiselerin  umutsuzluga dönüsmesine katki saglamaktadir. Umudunu yitirmis, endiseleri artmis, duygulariyla oynanmis toplumlar, içine kapali, hayatina küsmüs, bikkinlik ve sitres içinde  yasamaya adeta mecbur duruma gelirlerse, o toplumun deger yargilari da bir zaman sonra ortadan kalkacaktir.

Mesela sokaklarda caddelerde insanlarin yüzleri gülüyor mu, gözleri bile eskisi gibi isiltili mi, öfkeleri yüzlerinden okunmuyor mu, kin ve nefret dolu gözlerle bakmiyorlar mi? Kime selam vermeye, kime hal hatir sormaya çekinir hale gelinmedi mi? Insanlar karinlarini doyurmanin sagliklarini korumanin derdine düsmüsken, herkese tepeden bakan, gider yapan, kendini ulasilmaz, erisilmez sanan, her seyi ben bilirim ve ben yaparim, kimseden korkmam ve çekinmem diyen muktedirler, insanlarin kalan umutlarini da yok edip endiselerin artmasina yol açmiyor mu?  

Ama her devrin adami olanlar yani "gelen agam giden pasam" diyenlerin ne gelecek endiseleri olur ne de umutsuzluga kapilirlar. 
Ögle degil mi? Hangi makam ve mevkide olursa olsun, ne is yapiyorsa yapsin, acin halinden anlamayan, dara düsene yardim etmeyen, düseni kaldirmayan, kisacasi halden anlamayan kendinden ve yakinlarindan baskasini düsünmeyenler, bir zaman sonra "Düsünce ve yönelim bozuklugu" hastaligina yakalanmaktan kendilerini kurtaramazlar. Hatta bu hastaligin ilerlemis hali ise her seye "evet efendim, emret efendim" diyerek ellerini ogusturma hastaligidir.

Bilim insanlari bu hastaligi söyle tanimliyor. "Düsünce ve yönelim bozuklugu" ruhsal bir hastaliktir. Hallüsinasyon görme, çevrede olan bitenin farkinda olmama ve tepki vermeme gibi belirtileri olur.  

Her insan dünyaya ve olaylara kendi açisindan ve kendi penceresinden bakar. Gördükleri, yasadiklarini kendi görüs ve düsüncesine göre yorumlar. Fakat bilimin kaynagi, aklin prensiplerine göre yapilan bütün isler, gözlemlere ve deneylere göre yorumlanirsa basari sansi da artar. Algilarla, yalan yanlis bilgilerle, birbiriyle örtüsmeyen açiklamalarla, duygulari istismar ederek, sömürerek bir toplumun umutsuzlugunu ve gelecek endisesini ortadan kaldirmanin mümkünü olmaz.  

Insani insan yapan ve onun en büyük imtihani olan duygulariyla oynanmasi ve istismar edilmesidir. Insanlarin duygulariyla oynamak bir zaman sonra gerçekleri görme, dogru düsünme ve anlama duygularinin da yok olup gitmesine neden olacaktir. Duygularin yok olmasi demek ülke talan edilirken görmemek, yolsuzluklara ses çikarmamak, hirsizi, ugursuzu alkislayip bir de övgülerle göge çikarmak degil midir?   

Akil sahipleri ise her seyi düsünürler ve ögle karar verirler. Verdikleri kararlar akil doludur. Düsünceleri saf ve berraktir. Alkisi da, övgüyü de hak edene yaparlar, sorarak ve sorgulayarak en dogru karari vermekten kaçinmazlar. 
Zalime boyun bükmezler, yetim malina el uzatmazlar, her söylenene inanmaz ve her lafa kulak asmaz, her yapilani dogru kabul etmezler. Akil akildan üstün olduguna göre soracaksin, sorgulayacaksin, sorgulamaktan korkmayacaksin ki, dogru olani, yalanla yanlisi, iyiyle kötüyü birbirinden ayirt edebilesin. 

Ülkemiz, dogal güzellikleriyle, tabi bitki örtüsüyle, ormanlariyla, dereleriyle ve denizleriyle harika bir ülkedir. Ama bu harika ülkeyi yasanmaz hale getiren, güzelliklerini bozmaya ve yok etmeye çalisan insanlarin var olmasi gelecek kusaklarimiz için hepimizi endiselendirmesi gerekirken bazi insanlarin bütün bunlara sebep olanlari desteklemeleri, alkislamalarinin nedeni mesela "düsünce ve yönelim bozuklugu" hastaligi olabilir mi?
 
  









Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster