Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle


Abdülhamid ve Şeyh Ebül- Hüda


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 11 Nisan 2021
Geçerli Tarih: 21 Kasym 2024, 19:12
Site: Görele Sol Platformu
URL: https://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26921


Bu satirlar, Elif Kaya'nin "Türk romaninda yapi ve tema" isimli kitabindan alintidir. 

Bu dönemde kaleme alinan eserlerde din, cemaat, çikarcilik ve kadin düskünlügü temalari etrafinda, seyhler, bilgisiz insanlar ya da halkin bilinçsizce sürdürdügü inanislar ekseninde ele alinmistir. Bu özelligiyle eserlerin çogunda olumsuzluklardan hareketle dini yasayis elestirilmistir.  Dini inançlari kullanarak halkin malini, canini kullanmaya çalisan din adamlarina da sikça rastlanir. Abdülhamid ve Afrodit'te büyüye inanan padisah kendisine karsi yapilacak saldirilari Sam'da devecilik yaparken yolu Istanbul'a düsmüs cahil bir Arap olan Ebülhüda Efendi'nin sözlerine bakarak ögrenir. Cinleri oldugunu ve onlar sayesinde yapilan gizli isleri ögrendigini söyleyen Ebül-hüda, düzenbazin biridir. 

O günlerde saray dahil ve haricinde cereyan eden siyasi ve hususi bütün hadiseleri adamlari vasitasi ile takip ve tahkik ettiren bu Arap sihirbazi Padisaha karsi daima hazirlikli bulunurdu. Padisah Abdülhamit, yedigi yemekten zehirlendigini zannederek Ebül-hüda'yi yanina çagirir. Ebül-hüda, bu durumu firsat bilerek daha önce sarkintilik ettigi fakat karsilik bulamadigi cariye Nazikter'i suçlayarak intikamini almak ister. Ebül-hüda'ya inanan Padisah, onun cinler sayesinde her seyi bildigine kanaat getirir.

Padisah Seyh Ebül-hüda'nin kerametine kail olmustu... Onun bütün dediklerine inanirdi. Cinlerden çok korkan Abdülhamit, Ebül-hüda'ya hürmette kusur edecek olursa, cinlerini onun üzerine gönderip çarpacagini düsünür. Kizilcik dallarinda bir konak hayati içinde yasanan günlük olaylar anlatilirken farkli siniftan insanlarin dine bakisi da yansitilmistir. Konagin her konuda söz sahibi ve büyügü olan Nadide Hanim, ölünün ardindan gerçeklestirilen ritüeller, yas, mevlit gibi dini törenleri hiç sevmez, hatta bu gibi merasimler kendisine ölüleri ve ölümü hatirlattigi için adeta korkar. Bu sebepten konakta bulunanlar dinin geregi olan farz ibadetlerini dahi yerine getiremezler. Dini ritüeller açikca yasaklanmamasina ragmen basta Nevnihal kalfa olmak üzere Nevnihal kalfaya yardim eden diger hizmetçiler özel odalarinda gizlice ibadet ederler. Nevnihal kalfa ve konaktaki diger hizmetçiler, din adina Gülsüm'ü kullanirlar. Öldügünü sandigi kardesi Ismail'i rüyasinda görmek için dualar okuyan, namaz kilan, okunmus sular içen Gülsüm, kardesinin kendisine kirildigi için bir türlü rüyalarina girmedigini düsünür. Onun bu zaafini bilen konak halki, rüyalarinda Ismail'i söyleyerek Gülsüm'e kendi islerini kolayca yaptirirlar. Son olarak Gülsüm'ün Ismail'in ruhu için okuttugu mevlitte konak sahiplerinin rahmetli babalari için de dua edilmesi küçük hanimlarin izzeti nefislerine dokunur. Onlar, Gülsüm'ün okuttugu gülünç mevlüde pasa babalarinin ihtiyaci olmadigini düsünerek, farkli bakislarini ortaya korlar. 

Yabanda ise dine olumsuz bakis Seyh Yusuf örnegi üzerinden verilir. Ahmet Celal'in Milli Mücadele sirasinda sigindigi köyde halka kazandirmaya çalistigi milli bilinç, köye gelen Seyhin tutumu nedeniyle iyice zorlasir. Ahmet Celal'e göre Seyh Yusuf, saçma hurafeler, sapkin inanislar, çikarci egilimleri ile köylüyü kandiran sahte bir hocadir. Seyh, yilda bir kere ugradigi bu köye geldigi zaman ihtiyaçlarini karsilar, halkin inançlari ile onlari kullanir ve yönlendirdigi bu kisileri kendine baglayarak köyden ayrildi. Dini gerçeklerden saptirilmis unsurlarla köylüyü kandiran Seyh, yurt savunmasinda padisah yanlisi kalarak halki olumsuz yönde etkiler. Halk, onun uydurdugu sapkin düsünceleri ile Ahmet Celal'in milli bilinci ve vatan sevgisinin farkina varamaz. Köylünün tutumu Seyhin karsisinda kosulsuz itaat seklindedir. Agzindan çikan her sözü kutsal bir kelime yaptigi her davranisi inanca yönelik bir eylem olarak kabul eden köylü, Seyhin manevi olduguna inandiklari her davranisina tam bir teslimiyetle inanirlar. Ahmet Celal adini ilk duydugunda köylüyle aralarinda geçen konusmalari söyle verir.  

"-Bu Seyh Yusuf da kim oluyor?
-Mübarek, büyük bir adam. Her yil gelir, duasini aliriz. Hastalari okur üfler. Bize güzel ögütler verir. Yol gösterir. Basi sikintida olanlari selamete çikarir." 

Isgal konusuna deginen dönem romanlarinin bir çogunda Anadolu'nun her kösesine yayilan bu türden çikarci tipler elestirilir. Halkin dini duygularini suistimal eden seyhler, mollalar, köylünün hiçbir sorununu/derdini çözmedikleri gibi onlari yanlis yönlendirerek refah yollarini kapatmislardir. Kendilerini bu seyhlerin sapkin görüslerine kaptiran cahil halk, zamanla dini bir yozlasmaya kapilmislardir. 

Seyh Yusuf'un nefesinin kütürümlere, hastaliklara, iyi geldigini düsünen köylüler, onun gelmesiyle çorak topraklarin bereketlenecegini düsünürler. Büyük bir heyecan ve sevgiyle beklenen Seyh Yusuf, köye geldiginde en degerli misafir olarak karsilanir. Sohbetleri vecd ile dinlenen Seyh Yusuf, Ahmet Celal'in köylü karsisindaki durumunu daha da olumsuzlastirir. Sapkin, saçma fikirleri ile köylüleri kandirdigini anlayan Ahmet Celal, Seyh Yusuf'a karsi çikarak daha büyük bir nefret toplar. Böylelikle köylü karsisinda gayet az olan itibari neredeyse yok olur. 

Ahmet Celal, Seyhin Milli Mücadele karsisindaki olumsuz tavrini ve padisah yanlisi tutumunu, dine bakis üzerinden verirken olabildigine acimasizdir. Onun tutumunu ancak bir Türk düsmaninin yapacagi derecede büyük bir kötülük olarak degerlendirir. 
Bir köy romani olan Aysel'de de dine bakis, seyh üzerinden elestirilir. Yuva köy halki, her yil harman sefasi zamani dervis olarak köye gelen hocayi kutsal seyh olarak kabul etmislerdir. Hint tarafindan gelen dervis kilikli bu adam, Bülucistan evliyasinin türbesinde hizmetçilik yaptigini, Abdülkadir Geylani'nin esigine yüz sürdügünü söyleyerek masum köylüleri kandirir. Böylelikle her sene gelisini köylünün ugur olarak görmesini saglar. Köylülerin dini inançlarini istismar eden Arap Haci, bir süre kaldigi köyde ihtiyaçlarini karsiladiktan sonra orayi terk eder. Kimse onun nereye gittigini bilmez. Köy halki dervisin hayir dualarina karsilik iyilik ve bereket bulacagini umar. Arap Haci, iyilik gördügü bu köye yirmi dört yil önce de gelip yerlesir. Halkin çok deger verdigi Arap Haci, her duruma hükmeder, böylelikle yüklü miktarda servet elde eder...

Bazi kaynaklarda ise, Ebül-Hüda, inanilmaz hafizasi, kendine gelen kisilerin, gelmisi, gelecegi hakkindaki isabetli tahminleri ile taninmis ve meshur olmus birisi oldugundan bahsedilmektedir. Ayrica Sultan 11. Abdülhamid, Besiktas Serencebey yokusundaki Kusçubasi Mustafa Bey'in konagini dayali-döseli olarak onun emrine tahsis ettigi de belirtilmektedir.



 

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle